DOLAR 34,2868 0.01%
GBP 44,7891 -0.17%
EURO 37,5392 0.03%
ALTIN 2.920,62-0,25
BIST 8.876,22-0,98%
BITCOIN 2152508-0.70895%
ETH 84617-0.60112%
İstanbul
19°

KAPALI

Dünya Mutfaklarına Türk markaları yerleşti

Dünya Mutfaklarına Türk markaları yerleşti

26/09/2024 21:58

Türkiye, ev ve mutfak eşyaları sektöründe önemli bir üretici ve ihracatçı konumunda bulunuyor. Sektör hem iç talep hem de dış pazarlardaki büyüme ile birlikte son yıllarda önemli gelişmeler gösterdi. Züccaciye sektöründe dünyanın en büyük 10 ihracatçısından birisi olmamız da bu başarının bir göstergesi. Sektörün temsilcileri, ülkemizi başarılı bir şekilde temsil eden ev ve mutfak eşyaları sektörünün büyüme hedefleriyle birlikte gelecek planları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) tarafından açıklanan Ocak-Temmuz dönemi ihracat rakamlarına göre; Temmuz ayı ihracatı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10 artış gösterirken, 2024 yılı Haziran ayına kıyasla yüzde 20 gibi ciddi bir artış kaydederek 262 milyon Dolara ulaştı. Bu rakam, son beş yılın en yüksek Temmuz ayı ihracat performansı olarak öne çıkıyor. EVSİD Yönetim Kurulu Başkanı Talha Özger bu başarıya ilişkin, “Sektör, zorlu piyasa koşullarına rağmen büyümeye devam ediyor ve gelecekte daha büyük hedeflere ulaşmayı amaçlıyor” ifadelerini kullandı. Özger’in bahsettiği hedefe ulaşmada, Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Fuarı Zuchex-İstanbul’un önemine dikkat çeken ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz, “Sektördeki en inovatif ürünlerle birlikte ilham verici tasarımların vitrine çıkacağı fuarımız her geçen yıl daha da büyüyor. Bu yıl 10-22 Eylül tarihleri arasında 34’üncüsünü düzenleyeceğimiz fuarımızı 150’den fazla ülkeden 45 bin profesyonelin ziyaret etmesi bekleniyor” diyor. Mutfak sektöründeki son gelişmeleri ve Zuchex fuarının bu dönemine dair merak edilen yönlerini ayrıntılı bir şekilde incelemek için sektörün paydaşlarıyla bir araya geldik…

“ZÜCCACİYE İHRACATINDA İLK 10’DAYIZ”

Mutfak eşyaları ve Züccaciye sektörünün dünyada ve Türkiye’deki son gelişmelerini rakamsal ifadelerle bizlerle paylaşan ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz, “Züccaciye sektörü dünyada dış ticareti yapılan 13 fasıl grubu ürünlerinin ardından ihracatta 14. sırada yer alan bir ürünler grubudur. 2023 yılında 300 milyar Dolar olan dünya züccaciye ihracatının yarısını 150,2 milyar Dolar ve yüzde 50,2 pay ile tek başına Çin gerçekleştirmekte. Çin’i, yüzde 5,4 ve yüzde 5 payla Almanya ve ABD takip ediyor. İlk 10 büyük ihracatçı içerisinde beş Avrupa Birliği, iki Kuzey Amerika ve iki Uzakdoğu ülkesi yer almakta. 10. sırada ise ülkemiz yer alıyor” dedi. ZÜCDER olarak uzun yıllardır ihracatın geliştirilmesi için aktif olarak çalıştıklarını belirten Öksüz, “Her şeyden önce dünyanın Çin Canton ve Almanya – Ambiente’den sonra en büyük fuarı olan Zuchex-İstanbul’un en büyük destekçisiyiz. Fuarımız her geçen yıl daha da büyüyor. Bu yıl 10-22 Eylül tarihleri arasında 34’üncüsünü düzenleyeceğimiz fuarımızı 150’den fazla ülkeden 45 bin profesyonelin ziyaret etmesi bekleniyor. Benzer şekilde yine uluslararası hüviyeti bulunan Host İstanbul’un 18’incisini, 9-12 Ocak 2025 tarihinde düzenleyeceğiz” dedi. Türkiye’nin züccaciye ürünlerinin coğrafi dağılımını ve hangi pazarlarda daha fazla talep gördüğünü paylaşan Öksüz, “İhracatta en büyük pazarlarımız ürün grubuna göre değişiklik göstermekte. Ancak çok özetle söylemek gerekirse ihracatımızda pazar çeşitlendirmesi olduğundan bahsetmek mümkün. Alt sektörler bazında belirli ülkelerde yoğunlaşan alanlar var. Ancak züccaciye sektörünün toplamına bakıldığında hiçbir ülkenin payı yüzde 10’a ulaşmıyor. Yüzde 10’a yaklaşan tek pazarımız Birleşik Krallık. Yüzde 9,2 civarında bir payı var toplamda. Ardından genel ihracatımız içinde de ilk sırada olan Almanya geliyor ve payı yüzde 8,2 dolayında. Fransa yüzde 6,4, İtalya ise yüzde 5,5 paylarla izliyor. Dünyanın en büyük ithalatçısı ABD’nin kendi ithalatı içerisindeki payımız yüzde binlerle ifade edilse de bizim ihracatımız içerisinde yüzde 3,8 ile 5. sırada. Rusya ve İspanya yüzde 3’ü aşabilen diğer 2 ülke. Ardından, Mısır, Irak ve Polonya ilk 10 ihracat pazarlarımız içinde yer alıyor. Sıralamada Irak, Polonya, bu yıl ticaretin durduğu İsrail, Romanya, Suudi Arabistan, BAE, Yunanistan, Cezayir, Libya, Fas gibi pazarlardan da bahsetmek mümkün. Avrupa ülkelerinin kaliteli ve öncelikli pazarlarında yer almamız sektörümüzün ulaştığı noktanın da bir göstergesi. Bir şekilde aktif olduğumuz bu pazarları daha da geliştirmek için ilişkilerimizi sıcak tutmaya çalışıyoruz. Zirvelerimize davet ediyor, B2B organizasyonlarımızı ona göre şekillendiriyoruz” dedi. Bu sene ve önümüzdeki yıl için özellikle Kuzey Afrika başta olmak üzere Afrika pazarını hedef aldıklarını dile getiren öksüz, “Örneğin Ekim ayı içerisinde Fas’ta B2B düzenlemek için hazırlıklarımız sürüyor. Bu çerçevede Mısır, Tanzanya, Gana ve Güney Afrika Cumhuriyeti mercek altına aldığımız ülkeler” şeklinde konuştu.

EVSİD Yönetim Kurulu Başkanı Talha Özger, Türkiye’nin ev ve mutfak eşyaları sektöründe dünya pazarının liderlerinden biri olduğunu vurgularken, ürünlerin başarısının yanı sıra gelişen satış ve pazarlama tekniklerine de dikkat çekti. Özger, bu başarının sürdürülebilir olabilmesi için sektördeki firmaların yorulmadan çalışmaya devam edeceğini belirtti. Özger, “Sektör, zorlu piyasa koşullarına rağmen büyümeye devam ediyor ve gelecekte daha büyük hedeflere ulaşmayı amaçlıyor” ifadelerini kullandı. 2024 yılı için hedeflenen 3,5 milyar Dolarlık ihracat hedefine ulaşmak için belirlenen yollardan bahseden EVSİD Başkanı Talha Özger, “B2B tarzı butik pazarlama faaliyetlerine ağırlık veriyoruz. EVSİD’in marka etkinliği olan Invitation Only etkinliklerimizi gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Ayrıca, sektörümüzü daha da ileriye taşıyabilmek için farklı enstrümanları da kullanmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Ürünlerimizin başarısının yanı sıra gelişen satış ve pazarlama teknikleri için ezberleri bozmaya, farklı düşünmeye çalışıyoruz. Ayrıca, başarılarımızın sürdürülebilir olabilmesi için sektörümüzdeki firmaların yorulmadan çalışmaya devam etmesi gerektiğini vurguluyoruz” dedi.

ZUCHEX, 34’ÜNCÜ KEZ KAPILARINI AÇMAYA HAZIRLANIYOR

Uluslararası ev ve mutfak eşyaları endüstrisine 2 milyar Doların üzerinde ticaret hacmi oluşturan Zuchex, 34’üncü kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. Şubat ayında, sezonun bölgesindeki ilk fuarı HOST İstanbul’da 85 ülkeden binlerce alıcıyı ağırlayan Informa Markets, bu alanda dünyadaki en büyük üç ticaret fuarından birisi olan Zuchex’in katılımcı marka ve ziyaretçi çalışmalarını sürdürüyor.

“HEDEFİMİZ İHRACAT BİRİM DEĞERİNİ ARTIRMAK”

Dernek olarak yeni pazarlara açılmak için geliştirdikleri stratejilerden ve öncelikli pazar hedeflerini açıklayan Özger, “Büyüme potansiyelimiz olan ve mevcut ihracatımızın kuvvetli olduğu hedef pazarlarımız olan; Avrupa, Balkanlar, Türki Cumhuriyetler ve Afrika pazarlarında derinleşmeyi hedefliyoruz. Diğer taraftan henüz yeterince ihracat gerçekleştiremediğimiz ancak büyüme potansiyelimiz bulunan Latin Amerika, Kuzey Amerika ve Asya pazarlarına odaklanmayı hedefliyoruz. İhracatta en büyük pazarlarımız Avrupa ülkeleri. Hedefimizi sadece pazar payımızı artırmak yerine ihracat birim değerini artırmak olarak belirledik. O sebeple EVSİD olarak stratejimizi bu doğrultuda oluşturuyor ve tüm faaliyetlerimizi ihracat birim değerini artırmak için kurguluyoruz” şeklinde konuştu.

“SEKTÖRÜMÜZ KRİZLERDEN FAZLA ETKİLENMİYOR”

Türk mutfak ürünlerinin dünya mutfaklarında yer edinebilmesindeki başarısının nedenlerinden bahseden Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Kurucu Başkanı Burak Önder, “Mutfak eşyaları sektörü krizlerden en son ve en az etkilenen sektörlerin başında geliyor. Bunun sebebi gıda sektörünün bir tamamlayıcısı olabilmesi. Yaşam olduğu sürece gıda sektörü her daim ayakta kalır. Gıda sektörü var oldukça ve mevcut gücünü koruyabildikçe mutfak eşyaları sektörü de mutlaka gücünü korur. Bu sektör çok büyük paralar kazandıramayabilir fakat söylediğim gibi krizlerden ve afetlerden en son etkilenir ve devamlı belli bir rutinde satış hacmini korur. Ayrıca sektörümüz her zaman dinamik bir yapıda faaliyetlerini sürdürüyor. İhracatı arzulayan, isteyen ve en büyük hedefi olarak belirleyen bir endüstri. Sivil toplum kuruluşları olarak bakarsak ZÜCDER de EVSİD de ihracat noktasında iyi işler çıkartmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu. “Her sektörde rekabet vardır ama bizim sektörde hem rekabet hem de rekaberlik vardır” şeklinde konuşan Önder, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Sektör paydaşları olarak birbirimize olabildiğince destek veriyoruz. Hep birlikte organizasyonlar düzenliyoruz. Rakiplerimizle aynı pazarlarda yer alabiliyoruz. Rekabet içinde iş birliklerinde de bulunabiliyoruz. Bu durum da bizim sektörümüzün güçlü kaslarından biri olarak gösteriliyor. Bu noktada ülkemizdeki diğer sektör gruplarından ayrıştığımız bir gerçek.” Türk ihracatçılarının, ithalatçıdan gelen talep üzerine morallendiğini söyleyen Önder, “Bizim satış ve pazarlama tarafımız Türkiye’nin genel ortalaması için söylecek olursak hala istenilen düzeyde değil. Bu iş sadece konvansiyonel ihracatla olacak bir iş değil. E-ticarette ve e-ihracatta müşterilerimiz artıyor fakat dünya bu alanlarda çok hızlı bir gelişim gösteriyor. Türkiye’nin de bu hızı yakalaması lazım. İhracatın farklı enstürmanları da var. Mesela Re-export’ta düşük bir konumdayız. Hollanda’nın ihracatının yüzde 40’ı Re-export’tan. Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur ve Panama gibi ülkeler Re-export yöntemiyle ihracat yapıyor. Türkiye’deki vergi sisteminin Re-export sistemine uyumsuzluğu ve lojistik maliyetlerinin ağırlığı sebebiyle Re-export ihracat sistemi düzgün çalışmıyor” dedi.

AVRUPA – AMERİKA HER KITADA KERAMİKA 

Uzun yıllar madencilik sektöründe faaliyet gösterdikten sonra, seramik alanında yatırım yapma kararı alan ve 2006 yılında bu amaçla yola çıkan Keramika, her kıtaya ihracat gerçekleştiren bir firma haline geldi. Şirketin sektördeki gelişimini, başarılarını ve yeni hedeflerini Keramika Genel Müdürü Emin Yüce ile konuştuk…

Her yıl sektörü yakından ilgilendiren konuları yakından takip ederek, koleksiyonlarını kültürel ve geleneksel dokunuşlarla harmanlayıp kullanıcıların beğenisine sunduklarını vurgulayan Keramika Genel Müdürü Emin Yüce, Türkiye’de İş Dünyası dergisinin sorularını cevapladı. 

Keramika olarak öncelikle firmanızı tanıyabilir miyiz?

Kütahya 1. Sanayi Bölgesinde 50.000 metrekarelik alanda yüksek teknolojiye sahip, iyi donanımlı üretim tesislerimizde, 1500 kişilik uzman kadromuzla, tedarik ettiğimiz yüksek kaliteli hammaddeleri kullanarak 300’ün üzerinde farklı renk ve 1000’den fazla model ile ayda 5 milyon adet üretim kapasitesine sahibiz. Kısa zamanda kulvarımızda Türkiye’nin en fazla üretim olanaklarına sahip ve en fazla ihracat yapan firması durumuna geldik. Hızlı ve sağlam büyümemizin altında yatan en büyük sebepler genç, dinamik bir ekip olmamızın yanı sıra Ar-Ge, teknoloji ve tasarım konularında yapmış olduğumuz yatırımlardır diyebilirim. Keramika olarak, kurulduğumuz günden bu yana geleneksel yöntemlerle üretilen seramik üretimini yenilikçi, modern dokunuşlarla harmanlayarak sektöre farklı bir heyecan ve renk getirme düşüncesiyle hareket ediyoruz. Bu noktadan hareketle Ar-Ge, teknoloji ve tasarım yatırımlarımıza devam ederek gelişmeyi ve büyümeyi hedefliyoruz.  Bugün Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen renkli sofra seramiği üreticilerinin arasında yer alıyoruz.

“TİCARETİN ‘E’ HALİNİ ÇOK ÖNEMSİYORUZ”

Keramika olarak sizin 68 ülkeye satış yaptığınızı biliyoruz. Online satışta Türkiye’nin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünya mutfaklarının seramikteki renk haritasını çıkarıp, her kıta ve ülkenin renk tercihine göre tasarladığımız koleksiyonlarla üretimimizin yüzde 50’sini 68 ülkeye ihraç ediyoruz. Her yıl, sektörümüzü yakından ilgilendiren moda, sanat, gastronomi, konularındaki yenilikleri takip ederek oluşturduğumuz koleksiyonlarımızı tarihi, kültürel ve geleneksel dokunuşların yanı sıra modern yaklaşımlarla harmanlayarak kullanıcılarımızın beğenisine sunuyor, Türkiye’de ve dünyada sofra üstü sunum trendlerini belirlemeye katkı sağlamayı hedefliyoruz. Dijitalleşme ve yapay zekâ ile sürdürülebilirliği orta vadeli strateji hedeflerimizin ilk sırasında tutmamız nedeniyle yaşadığımız konjonktüre uyum sağlamanın son derece önemli olduğunu biliyoruz. Buna uygun olacak projelerimizi hızlı bir şekilde hayata geçiyoruz. Ticaretin “e” halini son derece önemsiyoruz. Bu alana yaklaşık 12 sene önce yatırım yapmaya başlamamız da gelecekte gideceği noktayı tahmin edebilme gücümüzden kaynaklanmaktadır. Türkiye bu alanda harika fırsatlara sahip bir ülke. Özellikle son 5 yıldır gerek politika yapıcıları gerek yatırım sermayecileri tarafından bu potansiyeli açığa çıkarmak adına ciddi bir çaba olduğunu görüyoruz. Biz de markamızla bu çabaya katkı sağlayarak online satışta Türkiye’nin global ekonomiden pay alması için çalışmalarımıza var gücüyle devam ediyoruz. Bu alanda yapılan her adımı destekliyor ve markamızı da gerek yazılımsal gerek teknolojik gerekse nitelikli iş gücü olarak sürece adapte etmeye çalışıyoruz. Gidecek yolumuz var ama geç kalmış sayılmayız. Züchex fuarının son dönemine 142 ülkeden 40 bine yakın alıcının katıldığını biliyoruz.

Sektörden önemli bir temsilci olarak bu başarıyı siz neye ya da nelere bağlıyorsunuz?

Ubuntu felsefesinin çıkışına göre “Ben biz değilken, ben değilim” fikri yerleştirilmiş ve birliktelikten alınan güç çok güzel bir şekilde özetlenmiş. Tıpkı fuarlarda olduğu gibi eğer işimize hep beraber inanırsak, işimize hep beraber fayda sağlayacağı konusunda hem fikir olursak, birlikte harikulade işler başarabiliriz. Züchex fuarının organizasyon firması, sektör katılımcıları ve medya çalışanları da dâhil olmak üzere hep birlikte olunca güzelliklere tanık olacağımıza inandık. Bu inanmışlık fuarı her geçen sene daha başarılı bir hale getiriyor.

Sektörde rekabet içinde beraberliğin çok yüksek olduğu belirtiliyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Bir önceki sorunuzda belirttiğim gibi hepimiz birbirimiz için çalışıyoruz. Her şey beraberken elde edilen güç, bir kişinin gücünden kat be kat fazla. Bu yüzden rekabet halinde de olsak önceliğimiz birlik, beraberlik diye düşünüyorum.

“SEKTÖRÜMÜZ ÇOK AVANTAJLI OLACAK”

Sektörün geleceğine dair öngörüleriniz neler?

Türkiye’ nin jeopolitik yapısı sebebiyle ileride bu konumdan elde ettiği durum daha önemli hale gelecek. Ayrıca Avrupa Birliği’nin önderliğini üstlendiği yeşil dönüşüm, üreticileri hem bilgili hem çevreye daha duyarlı hale getirecek. Ayrıca emisyon sürecinin devreye girdiğinde sektörümüzün çok avantajlı bir hale geleceğini düşünüyorum.

Firma olarak gelecek projeksiyonunuzda neler yer alıyor?

Ar-Ge ve Tasarım merkezlerimizde gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz projelerle dünya mutfaklarının trendlerine uygun ürünler geliştirerek katma değerli ürünlerle, rekabetçi olma yönünde stratejiler geliştiriyoruz. Gelecek projeksiyonumuzda dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik stratejilerimiz önemli yer tutuyor.

“DÜNYADA İKİNCİ SIRADAYIZ”

Türkiye’nin küçük ev aletleri sektöründe birçok dünya ülkesinin ilerisinde olduğunu söyleyen Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Talip Murat Kolbaşı, “Türkiye, Çin’den sonra sektörünün ikinci büyük ülkesi konumunda. Bu ileri konumun hem üretim hem de teknolojik açıdan olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bundan 20 ila 30 yıl önce ülke olarak Avrupalı markalar için üretim yaparken bugün iç pazar ve ihracat için üretim yapar konumdayız. Sektörümüz bugün kendi markalarıyla yurt dışına satış yapıyor, birçok pazarda güçlü bir konuma ulaşabiliyor. Yurt dışındaki birçok pazarda yerel ve uluslararası marka ile rekabetini güçlü bir şekilde sürdürebiliyor. Bu rekabetin korunmasında ülkemizin coğrafi konumu, farklı kıtalara olan bağlantıları ve ticaret yolları, genç nüfusu, sektörümüzün üretim gücü oldukça etkili oluyor. Bu sadece küçük ev aletlerinde değil beyaz eşya gibi farklı sektörlerde de söylemek mümkün” dedi. Yerli üretime verilen destek ve yerli üretim oranı hakkında bilgiler paylaşan Kolbaşı konuşmasına şu sözlerle devam etti; “Sektör genelinde yerlilik oranıyla ilgili net olarak bir veri olmamakla birlikte Arzum olarak, 2023 yılındaki ürün tedariğinin yaklaşık yüzde 75’ini Türkiye’deki üreticilerden sağladık. Bu veriden de yola çıkarak sektörümüzün yerlilik oranının oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Yerli üretimin artması, bugün hem iç pazarın büyümesi hem de dünya küçük ev aletleri üretim ve satıştaki konumumuzu artırmak adına oldukça önemli. Yerli üretimin cari açığın azaltılması, istihdamına katkısı, ithal malların satın alımının azalması ve içerdeki dövizin yurt dışına çıkışının azalması gibi birçok avantajı var. Yine yerli üretim iç pazarda da teknoloji, ürün çeşitliliği, inovasyona da rekabet kazandıracak bir artı. İç pazarın ürün, teknoloji, çeşitlilik anlamında gelişmesiyle birlikte pazar bir taraftan büyürken, bir taraftan da birçok yerli markamızın yurt dışında daha çok varlık gösterdiğine şahit olacağız”

KURUMSAL YÖNETİMDE YENİ BİR ADIM

XKURY-BIST Kurumsal Yönetim Endeksi’ne dahil olmanın Arzum için nasıl bir anlam ifade ettiğiyle ilgili açıklamalarda bulunan Kolbaşı, “Bilindiği gibi kurumsal yönetim derecelendirme endeksi özetle; şirketlerin kurumsal yönetim ilkelerine ne kadar uygun hareket ettiklerini ölçen önemli bir değerlendirme sistemidir. Söz konusu endekse katılarak biz de şirketimizin yönetim yapısının şeffaflık, hesap verilebilirlik, sorumluluk ve adil olmak gibi temel kurumsal yönetim ilkelerine uyumunun bağımsız bir derecelendirme kuruluşu tarafından değerlendirilmesini sağladık. Böylelikle tüm paydaşlarımız için bir referans noktası oluşturmaya çalıştık. Söz konusu endeks aracılığıyla hem kurumsal yönetim performansımızda sürekli iyileşme sağlamayı hem de paydaşlarımızın güvenini artırarak sürdürülebilir büyümeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu. 

Değişen yaşam koşullarının, konut büyüklüklerinin ve teknolojik gelişmelerin, tüketicilerin küçük elektrikli ev aletleri beklentilerini değiştirdiğini ifade eden Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer, “Özellikle pandemi döneminde hızla değişen koşulların etkisi daha kalıcı oldu diyebilirim. İki yıla yakın bir sürenin evde geçirilmesi temizlik ve hijyen alışkanlıklarından mutfakta kullanılan ürün tercihlerine kadar geniş bir yelpazede ürün çeşitliliğine yansıdı. Evlerimiz metrekare olarak küçüldükçe daha az yer kaplayan ürünler aranmaya başladı. Bu da özellikle süpürge grubunda dikey ürünlerin tercih edilmesine neden oldu. Başlarda dikey ve kablolu olan süpürge çeşitleri, pil ve şarj teknolojisindeki gelişmeler sayesinde şarjlı ürünlere evrildi. Ayrıca nesnelerin interneti ile birlikte birbirleri ile iletişim kuran ürünler daha çok dikkat çekmeye başladı. Bu etkenlerin yanı sıra sağlıklı yaşam tercihleri alanındaki bilinçlenme özellikle mutfak grubu ürenlerinde blender çeşitlenmesini sağladı. Bir de sürdürülebilirlik konusu genç kuşağın ilgi alanında olduğu için alışveriş tercihlerinde bu konuya dikkat ettiklerini söyleyebilirim. Ürün tercihinde fiyat da belirleyici oluyor elbette. Ancak tek başına etkili bir kriter değil. Tüketiciler ürünün performansı, değeri ve fiyatı arasında bir orantı kuruyor. Son olarak marka algısının önemli olduğunu da vurgulamak isterim” dedi.

BEŞ KITA, 40’A YAKIN ÜLKE

Marka olarak ürün çeşitliliğinin yanı sıra pazar çeşitliliğine önem verdiklerini paylaşan Biçer, “Beş kıtada 40’a yakın ülkede Arnica markalı ürünler evlerde hayatı kolaylaştırıyor. Biz elbette ilk olarak AB üyesi ülkelere odaklanıyoruz. Ancak gelişen pazar koşullarını da yakından takip ediyoruz. Her ülkenin dinamiği farklı. Bu dinamikleri yakından izleyerek uygun pazarlama stratejileri geliştiriyoruz” şeklinde konuştu. Türkiye’nin ev ve mutfak eşyaları sektöründe dünya genelindeki konumu ve rekabet gücü hakkında açıklamalarda bulunan Biçer, sözlerini şöyle tamamladı: “Beyaz eşya ve küçük ev aletleri sektörü verilerine göre ülkemiz global pazarda 2021 yılında 6,1 milyar Dolarlık ihracatla dördüncü sırada yer alıyor. Bu da sektör olarak çok güçlü bir konumda olduğumuzun göstergesi. Ancak daha da iyi hale gelebilmek için sizin de belirttiğiniz gibi Çin ile rekabet edebilmek için farklı yollar denememiz gerekiyor. Çin’in ölçek ekonomisi ile rekabete girmeye gerek yok. Bunun yerine teknolojik ve inovasyona dayalı ürünler geliştirebiliriz.” 

Türkiye’nin ev ve mutfak eşyaları sektöründe dünya genelindeki konumu ve rekabet gücü hakkında konuşan Farg Ev Aletleri Kurucusu Tolga Dinç, “Türkiye’de ve dünyada bu pazara yoğun bir ilgi ve firmalar arası her geçen gün artarak devam eden ciddi bir rekabet bulunmaktadır. Türkiye özellikle son yıllarda gelişen teknolojisi ve Ar-Ge çalışmalarıyla bu pazarda daha rekabetçi bir hale gelmiştir. Özellikle yurt dışından gelen ürünlerdeki vergi sistemlerinin değişmesiyle iç üretim daha da önem ve değer kazanmıştır. Bu konuda da çok değerli ve pazarı yakından takip eden yenilikçi üretici firmalarımız bulunmaktadır. Şayet üretim ve markalaşma teşvikleri artarak devam ederse, Türkiye’deki üreticiler ve markalar özellikle Çin pazarıyla daha rekabet edebilir bir hale gelecektir. Türkiye’nin lojistik konumundan dolayı da Çin vb. birçok ülkeye göre doğal bir avantajımız bulunmaktadır. Bu avantajı teşvik ve teknoloji yatırımlarıyla daha da ileriye götürmenin tamamen bizim elimizde olduğu kanaatindeyiz” dedi. Teknolojinin gelişimi, jenerasyon değişimi ve dönemin trendlerinin müşteri beklentilerini ciddi oranda etkilediğini vurgulayan Dinç, “Eskiden süpürge deyince çoğumuzun aklına sadece yuvarlak yeşil-kırmızı süpürgeler gelirdi. Şimdi ise dikey, robot vb. süpürgeler daha çok akla geliyor. Pratikliği, tasarım avantajı ve teknolojik olmasını tüketicilerin öncelikli tercihi olarak görüyoruz. Günümüz kullanıcıları artık süpürmeye eskisi kadar zaman ayırmak istemiyor” ifadelerini kullandı. Online satışların artmasının da müşteri tepkilerini etkilediğine değinen Dinç, müşterilerin büyük bir kısmının marka tercihi yerine gelen yorumlardan, fiyat ve performansa yönelik ürün tercihleri yaptığına dikkat çekti.

“MARKALARIMIZIN BİR KULAĞI MÜŞTERİLERİMİZDE”

Türkiye’nin önde gelen yeni nesil ev aletleri markası olmak için kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerinden bahseden Dinç, “Kısa vadede öncelikle trendleri yakından takip ediyoruz, verdiğimiz hizmetlerin sürdürülebilir olmasını sağlıyoruz, bütün müşterilerimize butik hizmet verme anlayışıyla hareket ediyoruz. Tüketicilerimizden gelen yorum ve geri bildirimleri analiz ediyoruz. Kullanıcı deneyimlerine göre ürünlerimizde değişim ve gelişmeler sağlayabiliyoruz. Özetle markamızın bir kulağı hep müşterilerimizi ve potansiyel tüketicilerimizi dinlemektedir” şeklinde konuştu. Tüketicilerle kurdukları iletişimin hedeflerine giden yolda büyük fayda sağlayacağını söyleyen Dinç, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Orta vadede global trendleri takip ediyoruz. Fark yaratacak ürünler üzerinde Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Bizi hedeflerimize ulaştıracak en önemli farklarımızdan bir tanesi de satış sonrası hizmetlerde gerçekleştirdiğimiz çözümlerdir. Türkiye’nin her noktasına online olarak satış sonrası hizmet verebiliyoruz. Bu yenilikçi ve fark yaratan çözümlerimizin bizi hedeflerimize ulaştırmakta çok büyük fayda sağlayacağına gönülden inanıyoruz. Ev aletleri sektöründe Farg markamızın ürün ve satış sonrası hizmetlerimizde ‘fark yaratmak’ istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz.”

Bambum’un Avrupa’nın ilk ve tek bambu üreticisi olarak sektördeki benzersiz konumunu koruduğunu söyleyen Bambum Genel Müdürü Ahmet Selman Yar, “Ürünlerimiz, tamamen sürdürülebilir olmalarının yanı sıra antibakteriyel özellikleriyle de rakiplerimizden açık ara ayrılmaktadır. Tüketici ihtiyaçlarına yönelik ergonomik tasarımlar ve yenilikçi bakış açımızla geliştirdiğimiz ürünlerimiz, sektördeki farklılığımızı pekiştiriyor. Müşterilerimizin, markamıza duyduğu güven ve kalite odaklı tercihleri, benzer ürünlerin bulunduğu pazarda bizi öne çıkaran en önemli nedenlerdir” dedi.

BAMBUM, ZUCHEX İLE GLOBAL ARENADA

Zuchex’in markaların tanıtımı için sektöre ne gibi avantajlar sağladığı ve Bambum olarak bu fuarda neler hedeflediklerini açıklayan Yar, sözlerini şöyle sürdürdü; “Zuchex gibi uluslararası fuarlar, markamızın bilinirliğini artırmak için mükemmel bir fırsat sunuyor. Bu fuarlarda, markamızın uluslararası arenada tanınmasını sağlamak ve hedef kitlemizle doğrudan etkileşim kurarak farkındalığımızı artırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, potansiyel müşteriler ve iş ortakları ile bağlantılar kurarak iş birlikleri ve satış fırsatlarını geliştirmek istiyoruz. Yeni ürünlerimizi tanıtarak ve bu ürünlerin tasarım ve işlevselliği hakkında geri bildirimler alarak, ürün geliştirme sürecimizi iyileştirmeyi amaçlıyoruz. Sektördeki yenilikleri ve rakiplerin stratejilerini gözlemleyerek pazar trendlerine uygun stratejiler geliştirmek, ayrıca endüstri uzmanlarıyla bilgi alışverişinde bulunarak sektördeki gelişmeleri takip etmek ve rekabetçi avantajlarımızı artırmak da diğer hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bambum için Zuchex 2024, hem yerel hem de yabancı müşterilere ulaşarak marka bilinirliğimizi artırma, yeni müşteri ve iş ortaklıkları kazanma, ürünlerimizin geri bildirimlerini toplama ve pazar trendlerini değerlendirme açısından büyük bir fırsat sunuyor. Fuara katılarak, uluslararası pazardaki dinamikleri daha iyi anlayabilir ve tasarımlarımızı bu doğrultuda şekillendirebiliriz. Genel olarak, Zuchex 2024, Bambum’un global görünürlüğünü artırma ve iş fırsatlarını genişletme konusunda önemli katkılar sağlayacaktır.”

“ÜRETİMDE DÜNYA İKİNCİSİYİZ”

Üretim konusunda ülkemizin önemli mesafeler kaydettiğini söyleyen Schafer CEO’su Murat Aslan, “Türkiye’nin mutfak eşyaları üretiminde dünyada ikinci sırada yer alması ve yerli tedarikçilerle beraber yaptığımız projelerin daha katma değerli olması hem lokalleşme hem de tedarik zincirinin kısalması anlamında bize çok büyük fayda sağlıyor” diyor. İmitasyon ürünlerin mutfak eşyaları sektörü için bir sorun teşkil ettiğini belirten Aslan, “İmitasyon ürünler sadece bizim için değil tüm markalar için büyük bir sorun haline geldi. Endüstriyel tasarımlarımızdan tutun ürünlerin desen tasarımlarına kadar tüm özellikleri kendi bünyemizde tasarladığımız ve hayata geçirdiğimiz için imitasyon ürünlerden yüksek ölçüde ayrışıyoruz. Tüketici gözü de bu filtreyi kolaylıkla görüyor. Buna rağmen gelişen kötü senaryolar içinde önlemler almaya devam ediyoruz. Bu sene hayata geçirdiğimiz e-garanti sayesinde tüketicilere daha iyi bir hizmet sunmayı ve onları sahte ürünlerden kaçırmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Dolarda ve enflasyonda yaşanan artışın Schafer için pozitif bir fayda sağladığını dile getiren ve yılın son çeyreğinin Schafer için çokça verimli geçtiğini söyleyen Aslan, “2024 başlarken hedeflerimiz, döviz bazında yüzde 10 büyümekti. İlk altı ayı değerlendirdiğimizde, satış hedeflerimizin yüzde 92’sini gerçekleştirdik. Bundan sonraki süreç ülkenin son çeyreğine bağlı. Çünkü ekim ayı ‘Back To School’ ile beraber tost makinalarının, çay makinalarının veya nevresim takımlarının yoğun satıldığı bir ay. Kasım zaten Efsane Cuma kampanyalarının olduğu bir dönem. Aslında markanın indirim yapmak için bahaneye ihtiyacı var. Firmalar hangi bahane ile kampanya yapabilirim diye düşünüyor ve kasım ayı bizlere bolca fırsat sunuyor. Aralık ayı da yılbaşından dolayı yoğun oluyor. Kısaca ekim, kasım, aralık birçok perakende firmasının kaderini belirleyecek üç ay. Bundan dolayı da son üç aydaki gidişata göre hedefimizi tamamlayacağımızı öngörüyoruz. Bu sene hedeflerimizden vazgeçmedik. 35 mağaza açmayı hedefliyorduk, 14 mağaza açtık. Aynı şekilde açamadığımız mağaza adeti kadar da kendi mağazalarımızı yenileyerek yatırım yapıyoruz. Yatırımı asla durdurmuyoruz. Çünkü önümüzdeki yıllarda da bu büyümenin devam edeceğini öngörüyoruz” şeklinde konuştu.

“MUTFAK, KÜLTÜRÜMÜZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”

Pandeminin ev ve mutfak eşyaları sektörü için büyük bir avantaj olduğunu dile getiren Aslan, “İnsanların yemek yapma alışkanlıkları değişti. İnsanlar bu dönemde dışarıdan yemek yemeye korkar oldu ve herkes evde yemek yapmaya başladı. Ayrıca dışarıdan yemek yemek ekonomik nedenlerden dolayı çok maliyetli. Dolayısıyla bu sebepler sektörümüzün büyümesine yardımcı oldu. Schafer olarak biz sofra, pişirme, elektrikli ev aletleri, ev tekstili ve aksesuar grubunda varız. Mutfak, kültürümüz için çok önemli bir yer. İnsanlar aileleriyle mutfaklarında vakit geçirir. Fakat artık eskisi gibi kalabalık aileler yok. İnsanlar artık 12 kişilik yemek takımına rağbet göstermiyor ve altı kişilik yemek takımı alıyorlar. Tencerelerimiz eskiden çok daha büyüktü. Yemek takımı parçalarının sayısı küçüldü. Mesela ev tekstili ürünlerinde çok daha fazla çeyizlik ürünler vardı, artık öyle değil. Pandemi sonrasında toplumun sosyolojik yapısının değiştiğini görüyoruz” dedi. 

 

En az 10 karakter gerekli

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.