DOLAR 42,5101 0.02%
GBP 56,7923 0.02%
EURO 49,5860 -0.03%
ALTIN 5.782,700,53
BIST 10.978,090,55%
BITCOIN 3836715-1.80698%
ETH 131873-1.53564%
İstanbul
16°

AÇIK

ÖZEL HABER
Türkiye, bölgesel lojistik merkezi olmaya aday
70 yıldır şifa dağıtıyor

70 yıldır şifa dağıtıyor

05/12/2025 15:37
70 yıldır şifa dağıtıyor

Bir marka düşünün kendi alanında ilklerin mimarı olan… Bir marka düşünün insan sağlığını her şeyin önünde tutan. Ve bir marka düşünün dünyanın 50’ye yakın ülkesine şifa dağıtan… Dünyadaki en büyük biyobenzer ve eşdeğer ilaç firması olan Sandoz Türkiye, ülkemizdeki 70 yıllık derin tarihi ile bugüne kadar bu topraklarda 30 milyon insana dokunmuş. Sandoz’un dünyada 10 milyar doları aşan cirosu, 22 bin çalışanı, hem biyobenzer hem de eşdeğer ürünleri göz önüne alındığında karşısında rakibi yok desek yeridir.

Sandoz’un Türkiye’deki 70 yıllık serüveninin son dört yıldır parçası olan Cengiz Zaim, Sandoz Türkiye ve META Ülke Başkanı olarak görevini sürdürüyor. Dört yıl önce göreve geldiğinde Sandoz Türkiye’nin biyobenzer ilaçlarda 6’ncı sırada olduğunu belirten Zaim, gelinen noktada ise söz konusu alanda 1’inci sırada olduklarının önemle altını çizerek, başarılarını paylaşıyor. Beni şaşırtan şu ki; bu başarıya sadece beş ilaçla ulaşmış olmaları…

Biyobenzer ilaçlarda dünyada 11 ilaca sahip olan marka, bu alanda 27 tane daha ilaç geliştiriyor.

“Eğer Türkiye’de ruhsatlandırma sistemi Avrupa ve Amerika’daki gibi hızlı olursa, bu ilaçlar Türkiye’ye çok daha hızlı gelir. 5 ilaç 15 olur, 25 olur” diyen Zaim, bunun tutkusuyla Türkiye’deki faaliyetlerine biyolojik ürünlerle devam ettiklerini söylüyor.

TÜRKİYE’DE 30 MİLYON HAYATA DOKUNUYOR

Dünya genelinde 900 milyon hastayı tedavi eden Sandoz, Türkiye’de 2024 yılında yaklaşık 30 milyon kişinin hayatına dokunmuş. Zaim, bu rakamın anlamını şöyle vurguluyor: “Bu, Türkiye nüfusunun önemli bir bölümü anlamına geliyor. Bu da bize büyük bir sorumluluk ve gurur veriyor.”

ÜRETİM VE İHRACATTA YEREL GÜÇ

Gebze’deki üretim tesislerinde tam kapasite üretime odaklanan Sandoz, Türkiye’deki satışlarının yüzde 90’ından fazlasını yerel üretimle karşılıyor. Gebze’deki tesisinde ve yerel partnerleriyle gerçekleştirdiği üretimle hem iç pazara hem de 60 ülkeye ihracat yapıyor. Firmanın ihracat gerçekleştireceği 61’inci ülke ise ABD olarak şimdiden belirlenmiş bile.

Yıllık ihracat hacmi 130-140 milyon dolar seviyesinde olan firma, geçen yıl tek seferde 80 milyon dolarlık bir kapasite artırım yatırımı yapmış. Zaim, “Gebze tesisimiz yüzde 80-85 oranında ihracata odaklı çalışıyor. Bu nedenle Sandoz Türkiye’yi sadece bir pazar değil, bir üretim ve ihracat üssü olarak görüyor” diyerek, Türkiye’nin Sandoz için yeri ve önemine de vurgu yapıyor.

EN BÜYÜK SORUN: FİYATLANDIRMA VE KUR DENGESİ

Sohbetimizde Zaim’in üzerinde en çok durduğu konulardan biri, ilaç sektörünün kronik sorunu haline gelen fiyatlandırma ve kur politikası oldu. Zaim, mevcut sistemde ilaç fiyatlarının belirlenmesinde kullanılan kur ile reel piyasa arasındaki kur arasında ciddi bir uçurum olduğunu belirterek:

“Euro 50 liraya dayandı, bizim fiyatlandırmamız 20 lira. Bu, ithal ilaç getiren veya ihracat yapan firmalar için sürdürülebilir değil. Bu durum diğer yandan piyasada ithal ilaç bulunamaması sorununa da yol açıyor. Acilen, sektörün tüm paydaşlarını kapsayan, sürdürülebilir yeni bir fiyatlandırma düzenlemesine ihtiyaç var” diyor.

Ekran goruntusu 2025 12 05 145144

“DÜNYANIN İLACINI ÜRETMEK ZORUNDAYIZ”

Sandoz, 400’ü kimyasal, 27’si biyolojik olmak üzere yüzlerce eşdeğer ilaç geliştirme projesini paralel yürütüyor. Zaim ise yapay zekânın Ar-Ge, formülasyon ve teşhis-tedavi süreçlerine büyük bir hız ve verimlilik getireceğine inanıyor. Ancak Zaim’in vurgu yaptığı nokta; Türkiye’nin milli savunma sanayisinde gösterdiği başarıyı ilaç sektöründe de göstermesi gerektiği yönünde.

“Nasıl drone denildiğinde akla Türkiye geliyorsa, ilaç denildiğinde de Türkiye akla gelmeli. Bu alana odaklanmak, kümeleşmeler oluşturmak ve dünyanın ilacını üretmek zorundayız. Bu, milli bir güvenlik meselesidir.”

“TÜRKİYE’YE İNANIYORUM”

Çeşitli ülkelerde görev yaptıktan sonra Türkiye’ye dönerek buradaki yatırımlara liderlik eden Cengiz Zaim, son sözlerini umutla bitiriyor:

“Zorluklar var, ancak 70 yıllık perspektiften baktığımızda Türkiye hep büyüyen bir ekonomi oldu. Türkiye’ye inanıyorum. İsviçre’den buraya dönme nedenim de bu inançtı. Doğru adımlarla, bu ülke ilaçta da dünyanın parmakla gösterdiği bir merkez olacaktır.”

“İLAÇ BİR MİLLİ MESELEDİR”

Cengiz Zaim’in samimi değerlendirmeleri, Türkiye ilaç sektörünün içinden geçtiği sancılı dönemi tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Bir yanda dünyaya ilaç yetiştiren dev bir üretim kapasitesi, diğer yanda bu kapasiteyi boğan kronik bir fiyatlandırma sorunu…

Sandoz’un hikâyesi aslında Türkiye’nin potansiyelinin de bir özeti: Yerli üretimle, katma değerli ihracatla, inovasyonla dünya liginde liderlik mümkün. Ancak bu potansiyelin önündeki en büyük engel; ne teknoloji eksikliği ne de kalifiye eleman. Aksine, Türkiye bu alanlarda oldukça güçlü. Asıl engel, kısa vadeli politikaların, uzun vadeli sanayi stratejilerinin önüne geçmesi.

Zaim’in “İlaç, milli savunma gibidir” benzetmesi son derece isabetli. Bir ülkenin sağlıkta bağımsızlığı, tıpkı savunmada olduğu gibi stratejik bir öneme sahip. Türkiye, savunma sanayisinde gösterdiği mucizevi dönüşümü, ilaç ve biyoteknoloji alanında da gerçekleştirebilecek vizyona ve insan kaynağına sahip.

Ancak bunun için, sektörün tüm paydaşlarının bir masa etrafında toplanıp, sürdürülebilir, adil ve şeffaf bir ekosistem tasarlaması şart. Aksi takdirde, her kriz döngüsünde “ilaç bulunamıyor” manşetleriyle sarsılmaya devam ederiz.

Umarız, Sandoz gibi 70 yıldır bu topraklara yatırım yapan, istihdam ve ihracat sağlayan şirketlerin sesi duyulur. Çünkü onlar sadece şirketler değil, bu ülkenin sağlıkla geleceğe yürümesinin teminatları aslında…

En az 10 karakter gerekli