Türkiye, 2035 yılına kadar enerji alanında önemli bir dönüşüm hedefliyor. Bu dönüşümün temelini ise yenilenebilir enerji kaynakları oluşturacak. Enerji Bakanlığı’nın açıkladığı 2035 Ulusal Enerji Planı’na göre, yıllık elektrik üretiminde en büyük pay yenilenebilir enerjinin. Bu hedefe ulaşmak için önemli yatırımlar ve düzenlemeler yapılması gerekiyor. ORGE Yenilenebilir Enerji Başkanı Mehmet Tahir Özsoy ile Türkiye’nin 2035 yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmak için neler yapması gerektiğini inceledik.
Türkiye, enerji sektöründe köklü bir dönüşüm gerçekleştirmeyi planlıyor. Enerji Bakanlığı’nın açıkladığı 2035 Ulusal Enerji Planı’na göre, hedeflenen yılda elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payı yüzde 64,7’ye çıkarılacak, elektrik tüketimi 510,4 terawatsaate ulaşacak. Ulusal Enerji Planı senaryosuna göre, elektrik enerjisinin nihai enerji tüketimi içindeki payı yüzde 24,9’a yükselirken, enerji yoğunluğu yüzde 35,3 azalacak. Elektrik kurulu gücü toplamda 189,7 gigawata, güneş enerjisi 52,9 gigavata, rüzgâr enerjisi 29,6 gigawata ve nükleer enerjisi 7,2 gigawata çıkacak. Bu yazıda, sektörün önde gelen isimlerinden ORGE Yenilenebilir Enerji Başkanı Mehmet Tahir Özsoy ile Türkiye’nin 2035 yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmak için neler yapması gerektiğini, enerji yatırımlarındaki teşvikleri ve ORGE’nin bu dönüşümdeki rolünü konuştuk.
Türkiye Ulusal Enerji Planı’na göre 2035’te yenilenebilir enerjinin payı yüzde 64,7’ye çıkacak. Bu hedefe ulaşmak için neler yapılmalı?
Türkiye Ulusal Enerji Planı, ülkemizin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşabilmek için hazırladığı ve 2035 yılına kadar enerji alanında ulaşılması gereken hedeflerin tanımlandığı önemli bir dokümandır. Bu dokümana göre, ülkemizin 2035 yılında 510 terawat saat mertebesinde bir elektrik tüketimi olacağı öngörülmektedir. 2023 yılı sonunda toplam tüketimimiz, 306 terawat saattir. Bu da önümüzdeki 11 yılda yüzde 66’lık bir artış demektir. 2023 sonu kurulu gücümüz 107 bin megawat. 2035 hedefi 190 bin megawat. Bu da yüzde 78’lik bir kapasite artışı demektir. Net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmek için fosil yakıtlara dayanan santrallerin toplam içindeki payının azaldığı, buna karşın güneş ve rüzgâra dayalı yenilenebilir enerji santrallerinin payının arttığı, nükleer enerjinin de yer aldığı bir kompozisyon öngörülmektedir. Kaynaklarda sınıra ulaştığımız için, Hidro santrallerin de payında düşüş olacaktır. Plana göre, en büyük yatırımların güneş ve rüzgâr santrallerinde olacağı öngörülmektedir. Bugün 12 bin megawat büyüklüğünde olan güneş santrallerinin kapasitesi 2035 yılında 53 bin megawata, rüzgâr santrallerinin kapasitesi de 12 bin megawattan 30 bin megawata çıkacaktır. Tüm dünyada benzer bir dönüşüm için büyük bir çaba vardır. Bu dönüşümün esasen iki boyutu vardır. Birincisi teknoloji diğeri ise finansman. Teknoloji konusunda önemli bir gelişme sağlanmış durumdadır. Yeni teknolojiler konusunda da ciddi araştırmalar yürütülmektedir. Finansman konusunu çözebilen ülkeler bu alanda çok hızlı yol almaktadır. Teşvik mekanizmamız fena değil ancak tek başına yeterli de değil. Ülkemiz için en önemli darboğazın finansman alanında yoğunlaştığını gözlemlemekteyiz. NİSAN 2024 55 Yeşil finansman kaynaklarının artırılması, çeşitlendirilmesi, maliyetinin düşürülmesi ve bu kaynaklara erişimin kolaylaştırılması en önemli ödevlerimizden.
Enerji Bakanlığı tarafından 7500 megawatt yeni bir kapasite ilanı için açıklama yapıldı. Sizce bu kapasitenin ne kadar sürede ve hangi bölgelerde planlanması gerekiyor?
Bu çok önemli bir açıklama. Özellikle arazi üzerine kurulan güneş enerji santrallerinde enerji nakil hatlarının kullanılması gerekmektedir. Bundan dolayı da trafo kapasitelerinin artırılması için yatırım yapılması gerekmektedir. Mevzuatımız, öz tüketim amacıyla, Türkiye’nin her noktasına güneş santrali kurulumuna imkân veriyor. Bu nedenle, trafo kapasitesi yatırımlarının, doğal olarak güneşin daha verimli olduğu, arazilerin de tarıma elverişli olmadığı bölgelerde yoğunlaştırılması gereklidir.
Güneş enerjisi yatırımlarının geri dönüş süresi nedir? Yatırımcılara bu konuda nasıl bir garanti sunuyorsunuz?
Güneş, bildiğiniz gibi bedava bir kaynak. Aynı zamanda sürdürülebilir ve temiz. Bu kaynaktan elektrik elde etmek için kurulması gereken tesisde, bir megawat başına en düşük maliyete sahip. Bakım ve işletmesi de yine diğer tesislere göre daha düşük maliyetli. Bu nedenlerle, en ucuz elektrik kaynağı. Yapılan yatırımın geri dönüş süresi çatı üzerine kurulan tesislerde 3-4 yıl, arazi üzerine kurulan tesislerde ise arazi maliyeti dahil 6-7 yıl. Güneş enerjisi santrallerinin ekonomik ömrü 25 ila 30 yıl. Bunu dikkate aldığımızda, öngörülen geri dönüş süreleri gerçekten çok kısa. Yatırımın ömrünü dikkate aldığımızda, yatırımcının mutlaka güvenebileceği firmalarla çalışması lazım. Bu işe, parçaların tedarik ve montajı olarak bakmak çok yanlış olur. Doğru mühendislik, tasarım, kaliteli malzeme, iyi işçilik, firma garantisi ve periyodik bakım hem yatırımın verimliliğini artıran hem de ömrünü uzatan önemli bileşenlerdir.
Güneş enerjisi yatırımlarına yönelik teşvikler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu teşviklerin sektörün gelişmesine katkısı olacak mı?
Ülkemizde, güneş enerjisi ile ilgili ilk teşvikler 2010’lu yılların başında kurgulandı. O zaman kurulan santrallere 10 yıl boyunca kilowat başına 13 Dolar üzerinden alım garantisi verilmişti. Bu teşvik o zaman ciddi bir ivme yarattı. Fakat sonraları, teşvik sistemi değişti ve bu da sektörün gelişimini yavaşlattı. 2022 yılında yapılan bir düzenleme ile lisanssız (öz tüketim amaçlı) güneş enerjisi santrali yatırımları minimum dördüncü bölge teşvikleri kapsamına alındı. Buna göre, birinci, ikinci veya üçüncü bölgelerde yapılacak yatırımlar dördüncü bölge teşviklerinden faydalanacaktır. Diğer bölgelere yapılacak yatırımlar ise kendi teşviklerinden faydalanacaktır. Ayrıca, sanayi işletmeleri, tarımsal işletmeler ve belediyeler tarafından kurulacak tesislerde, sözleşme gücünün 2 katına kadar kapasite hakkı tanınmıştır. Bu da önemli bir teşvik. Sonra da herhangi bir tüketicinin kendi ihtiyacı için Türkiye’nin her yerinde santral kurabilmesinin önü açıldı. Yine geçtiğimiz Aralık ayında, KOSGEB tarafından, KOBİ’ler için yeşil sanayi dönüşüm destek programı açıklandı. Bu saydıklarımız çok önemli teşvikler ve özellikle öz tüketim amaçlı yatırımlarda önemli bir ivme yaratmıştır. Diğer yandan, lisanslı yatırımlara ilişkin teşvikler yetersizdir. Bu alanda yeni teşvik mekanizmalarının kurgulanması gereklidir. Tüm bu teşvikler önemli olmakla birlikte, az önce de değindiğim üzere tek başına yeterli değildir. Yatırımcıların özellikle yeşil finansmana erişim ve yeşil finansman araçlarının çeşitliliği konusunda talepleri bulunmaktadır. Bunların yanında mevzuatın ve süreçlerin sadeleştirilmesi, trafo kapasitelerinin artırılması da sektörün önünün açılması ve ivmelenmesi için önemli başlıklardandır.
Sektördeki rekabetin artmasıyla birlikte ORGE nasıl bir farklılaşma stratejisi izliyor?
ORGE 26 yıldır elektriğin nerdeyse her alanında taahhüt hizmeti veriyor. Kısa bir süre önce de hizmet halkalarımıza yenilenebilir enerjiyi ekledik. Şirketimiz gerek mali gücü gerekse de nitelikli insan kaynağı ile öne çıkmaktadır. Değer mühendisliğine, kaliteli malzemeye ve iyi işçiliğe önem veriyoruz. Tasarım ve proje yönetimi konularında önemli bir yetkinliğimiz var. Bunun dışında, finansman sağlayıcılarla da iş birlikleri geliştiriyoruz. Böylece yatırımcıları doğru finansman kaynaklarına yönlendirmemiz mümkün oluyor. Ayrıca, EPC+F dediğimiz finansmanı da içeren taahhüt modeli ve yurt dışında çok yaygın olan PPA (yap-işlet-devret) Modeli geliştirme çalışmalarımız var.
GÜNDEM KORİDORU
28 Kasım 2024