İnsanların alışverişlerini evden veya iş yerinden yapabildiği, işletmelerin dünya çapında müşterilere ulaşabildiği ayrıca müşterilerin alışveriş tercihlerini ve geçmişlerini analiz ederek kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimlerinin sunulduğu günümüzde, e-ticarete olan ilgi e-ihracatın da yolunu açıyor. Bu girişimleri daha destekli ve planlı hale getiren Envoyo ise ihracatçıyı yorulmadan son tüketiciye ulaştıracak dijital bir köprü görevi üstleniyor. Türkiye’nin yükselen e-ihracat grafiğinde Envoyo’nun önemli bir rol üstlendiğini söyleyen Kurucu Ortak Gökhan Akar, “Yeni nesil ve teknoloji olmayan hiçbir şeye yatırım yapmıyorum” diyor.
Envoyo’nun sağladığı yenilikçi lojistik çözümleri, online ticaret dünyasında giderek büyümeye devam ediyor. Envoyo’nun sunduğu ölçeklenebilir çözümler, küçük işletmelerden büyük kurumsal firmalara kadar her ölçekteki işletmenin büyüme hızına ayak uydurarak pazarın dinamiklerini anlayıp, bu dinamiklere hızla cevap verebilir hale gelmelerini sağlıyor. Envoyo, lojistik alanda sağladığı inovasyonlarla da dikkat çekerken, müşterilerine sunduğu değer odaklı hizmetlerle sektörde fark oluşturuyor.
Envoyo’nun başlangıcına ve gelişimine değinen Envoyo Kurucu Ortağı Gökhan Akar, “Envoyo yeni nesil bir ‘startup’ olarak, uluslararası alanda girişimci Borga Es tarafından 2021 yılında, İngiltere merkezli olarak kuruldu. Daha sonra Envoyo’ya melek yatırımcı olarak ben ve Özge Yürür katıldı. Envoyo, kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin yükselen e-ihracat grafiğinde köprü rolü oynadı ve hizmet verdiği marka portföyünü hızla büyüttü. Ben neden e-ihracat’a girdim, sorusuna gelirsek de; çünkü işin içinde ihracat var, işin içinde ‘e’ var, teknoloji var ve online bir dünyaya hitap ediyor. Yeni nesil ve teknoloji olmayan hiçbir şeye yatırım yapmıyorum. Türkiye’de henüz bu pazar oluşmuş değil. Beni heyecanlandıran kısmı Envoyo bu pazarı oluşturan oyunculardan bir tanesi. Girişim fırsatları hep problem tespitiyle çözüme ihtiyaç olan alanlardan çıkar” dedi. Türkiye’de e-ihracat hacminin 1 milyar Dolar seviyesinde olduğunu söyleyen Akar, “Dünyada ise bu oran 3.5 trilyon Dolar. Türkiye’de KOBİ’lerin hala yüzde 77’si e-ihracatı hiç bilmiyor ve sadece yüzde 4’ü e-ihracat yapıyor. Bu rakamlar, bir adım sonraki büyük potansiyeline de işaret ediyor. Türkiye üretimi biliyor, toptan satmayı biliyor ama marka oluşturmayı bilmiyor. Türkiye’nin böyle bir yapısı var. Kendi markan ile dünyada global oyuncu olmak oldukça zor bir süreç. Fakat bunu online dünyada yapabilirsin. Çünkü online dünyada başka kriterler devrede, Paris’te, Madrid’de bir mağaza açtığınız zaman çok ilgi çekemeyebilirsiniz. Ama gidip online’da markalaşabilirsiniz.Markalaşmazsanız bile tanınabilir ve bir yandan da çok büyük satışlara ulaşabilirsiniz. Online’ın marka-satış dinamikleri çok farklı. Türkiye üretmeyi biliyor, satmayı biliyor fakat kendi markasıyla satmayı bilmiyor.
Türkiye ekonomisi için e-ihracat önemli bir kanal. Başta ihracata, Türkiye’nin bu alanda imajının yükselmesine, üretime ve istihdama katkısı olacağını dolasıyısıyla, üretim ve katma değerin ülkede kaldığı bir sisteme aracılık ettiğimizi düşünüyorum. Türkiye’de e-ihracatın öneminin artık anlaşıldığını düşünüyorum” diyerek rekabette ayakta kalmak için vakit kaybetmeden, e-ihracatta harekete geçmek gerektiğini söyledi.
Hedefli bir e-ihracat strateji oluşturmak başarının önemli bir faktörü. Envoyo’nun bu kapsamda Türkiye’nin e-ihracat köprüsü olduğunun altını çizen Akar, bu köprü hizmetini veren güçlü bir ekip ve çözüm ortaklarıyla çalıştıklarını söylüyor. Envoyo’nun tüm sürecin ‘dijital hizmet platformu’ olarak yönetildiği bir yapı olduğunu belirten Gökhan Akar, “E-ihracatta başarılı olmayı üç kural ile tanımlıyoruz. Doğru ürün, doğru ülke, doğru platform. Bu üçlü birlikte olduğunda başarılı olmak daha kolay. Çünkü e-ihracata başlayan bütün firmaların hepsinin başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Bu gerçekten zorlu ve uzun bir yol, pek çok da bariyer var. Ama bu üçlüyü doğru yapıp, doğru bir hazırlık ve doğru bir partner ile bu işe giriştiğinizde başarı çok kolay elde ediliyor. Klasik anlamda ihracat; ürünlerinizi bir toptancıya vermeniz ve ilgili ülkeye göndermeniz anlamına geliyor. Bizim burada Envoyo olarak verdiğimiz hizmet de bahsettiğimiz dünyada da DtoC (Direct to Consumer) yani üreticiden ya da markadan direkt tüketiciye ulaşmasını sağlayan e-ihracat modeli. Platform bazlı ve doğrudan tüketiciye ulaştığınız bir hizmet. Dolayısıyla ister önceden ihracat yapmış olun ister yapmamış olun buradaki kriter e-ihracat’ın fırsatlarından yararlanmayı hedeflemek ve markanızı global platformlara taşıyarak buradan gelir yaratmak ile ilgili bir vizyon-stratejinizin bulunması. Biz Envoyo olarak çalıştığımız markaya hemen bir müşteri temsilcisi atıyoruz. Markamızla birlikte tüm e-ihracat operasyonunu yönetiyoruz. Onların departmanı gibi çalışıyoruz ve tüm e-ihracat süreçlerinde yanında oluyoruz” diye konuştu. Türkiye’de üretici sektörler için e-ihracatın tarihi bir fırsat olduğunu belirten Akar, “Şu sebeple tarihi fırsat; Türkiye olarak, üreticimiz için şu çok kolay, malını kapıya kadar koy gelsin birisi senden alsın, offline ya da online pazarda satsın. En çok sevdiğimiz bu tarz ihracat, biz uğraşmak istemiyoruz. Oysa firmanın ya da markanın yerine Envoyo benzeri bir yapıdan hizmet alarak kendi ürününü bütün dünyada, tüketici fiyatlarında satarak ithalatçıya kaptırdığın katma değeri kendinde tutma şansın var. Biz de Türkiye açısından bu fırsatı gördük. Burada üreticilere e-ihracatta köprü olmak için yeni nesil bir bakış açısıyla bu servisleri, bir dijital hizmet platformu olarak ürünleştirmiş durumdayız. Müşteri bizden hangi hizmetleri alabileceğini görüyor. Bunları paketledik ve müşteri istediği paketleri seçiyor. Türkiye ekonomisi açısından da konjonktür de bu dönüşümü zorunlu kılıyor. Ayakta kalmak için bu zorunluluk haline geldi. Herkes bu durumda kendine bir dış pazar bulmak zorunda. Eğer üreticiyseniz, bir yurt dışı pazar bulmak zorundasınız. Online da bu konuda en hızlı gelişen, katma değeri en yüksek, en az yatırımla en kolay nihai tüketiciye ulaşabileceğiniz alan. Kayseri’de, Denizli’de, Gaziantep’te bir ürün ürettiğinizde bu yolla İngiltere’de, Almanya’da bir tüketicinin direkt evine ürünü ulaştırabilirsiniz” şeklinde konuştu.
E-ihracat’ta yapay zekâ ve yazılımın çok önemli olduğunun altını çizen Akar, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Farkı yaratan teknoloji ve e-ihracat uzmanlığına sahip teknik bilgisi olan bir ekip. Doğru ürün, doğru ülke ve doğru platform seçimleriyle şekillenen bu e-ihracat yolculuğunda sadece ‘managed services’ dediğimiz insana dayalı hizmetler yeterli olmuyor. Bu sebeple biz teknoloji tarafında markalara ve üreticilere pek çok hizmeti aynı anda alabilecekleri, ürünleriyle ilgili ilerledikleri ülkelerdeki platformları teknik olarak da yönetebilecekleri bir platformla hizmet veriyoruz. Kısaca ‘Hizmet olarak dijital platform PaaS’ adıyla tanımlıyoruz. Bu özellikler yapay zekâ-AI, Sohbet Robotları, Blok Zinciri, Nesnelerin İnterneti (IoT), bulut hizmetleri gibi yenilikçi teknolojileri içeriyor. AI (Yapay Zekâ) ve RPA’in (Robotik Süreç Otomasyonu) desteklediği bu teknolojileri her fırsatta e-ihracatın insana olan bağımlılığını azaltmak, süreleri kısaltmak, en doğru seçimleri yapmak için kullanmaya ve geliştirmeye devam ediyoruz. Bir adım sonra üreticilerimizi yapay zekâ ile doğru yer ve doğru zamanlama konusunda yönlendirebilecek maksimum verimliliği hedefliyoruz.” Envoyo’nun gelecek için yol haritası hakkında da konuşan Akar, sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “Türkiye ekonomisi için e-ihracat önemli bir kanal. Başta ihracata, Türkiye’nin bu alanda imajının yükselmesine, üretime ve istihdama katkısı olacağını dolayısıyla, üretim ve katma değerin ülkede kaldığı bir sisteme aracılık ettiğimizi düşünüyorum. Envoyo’nun da bu pazar koşullarında, hızla 500 müşteriye ulaşacağını düşünüyorum. Ayrıca Envoyo’yu global anlamda da konumlamak istiyoruz. Böylece gelişmekte olan ülke pazarlarından gelişmiş ülke pazarlarına doğru bir e-ihracat platformu olarak yer alacağız.
GÜNDEM KORİDORU
22 Kasım 2024