Son yıllarda dijital teknolojilerin gelişimi büyük bir ivme kazandı. Bu sebeple firmalar yapay zekâ ve yapay zekâ tabanlı çözümlere entegre olmak için var gücüyle çalışıyor. Çünkü yeni nesil dijital evrende, hayatta kalmanın anahtarı artık dijitalleşmekten geçiyor. Bu sebeple uzun yıllardır ileri teknoloji hususunda yetkin işler yapan Yenasoft Yazılım Kurucusu ve CEO’su Cem Şirolu ile firmaların yapay zekâya adaptasyonu, yapay zekânın çalışma biçiminin getirisi olarak öldüreceği ya da dönüştüreceği meslekleri konuştuk.
Pandemi süreci itibariyle yaşanan dijital dönüşümle birlikte odaklandığımız noktaların çeşitliliği arttı. Süreç öncesinde de halihazırda büyük yatırımlara gebe olan yapay zekâ, bir anda pek çok sektöre sirayet ederek dünyanın gündemine oturdu. Önce telaşlı bir anlama sürecinin ardından günlük pratiklere eşlikçi bir konuma geldi. Şimdi ise yapay zekâyı, farklı versiyonları denenen hem günlük yaşamı hem iş dünyasını şekillendiren bir dinamik olarak görüyoruz. Bu sebeple yapay zekâ mefhumunun incelemek, dönüşüm hızına entegre olmak elzem… Pandemi öncesinde teknolojideki büyük değişimlerin ayak seslerinin duyulmaya başladığını, pandemiyle birlikte ise büyük bir kısmının hızlandığını ve uygulama alanı bulduğunu vurgulayan Yenasoft Yazılım Kurucusu ve CEO’su Cem Şirolu, “Sanayideki teknoloji trendlerini düşünürsek, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi, Bağlantılı Çalışanlar, Bulut Platformları, Esnek Otomasyon Uygulamaları, Mühendislikte Üretken Yapay Zekâ (GenAI) Uygulamaları ve Makine Müşterilerini sayabiliriz. Biz de bu noktada yeni teknolojilerle Türkiye’deki üretim uygulamalarını birleştirebilecek bir yatırım yaptık” diye konuştu.
Globalde yapay zekânın artık trend sayılabileceğini ifade eden Şirolu, yapay zekâya entegre olmaya çalışan firmaların kaçırdığı bir nokta olduğunu söyledi. Özellikle üretim alanında yapay zekâ teknolojilerini kullanmak isteyen firmaların öncelikle dijitalleşme seviyelerini gözden geçirmeleri gerektiğini kaydeden CEO, üretimde dijital dönüşümünü gerçekleştirmemiş firmaların
yapay zekâyı adapte etme çalışmalarının doğru sonuçlar vermeyeceğinin altını çizdi. Tüm yapay zekâ araçlarının dijital bir dünyada çalışmak için tasarlanmış durumda olduğunu, dolayısıyla halâ geleneksel yapılarla ilerleyen firmaların bu çözümleri kullanabilecek noktada olmadığını belirten Şirolu, “Bu da orta vadede dünyadaki verimlilik seviyelerinin altında kalınmasına sebep olacak. Gelişmiş ülkelerde şirketlerin dijital dönüşüm seviyeleri ortalama yüzde 75’lerde. Bizde ise net bir araştırma olmadığı için bir oran vermek zor. Savunma, Havacılık ve Otomotiv sektörlerinin bu alanda başı çektiğini söyleyebiliriz. Genelde OEM’ler ve 1. derece tedarikçiler bu dönüşümü gerçekleştirme aşamasındalar. Ancak yapay zekânın iş hayatında yaygın kullanımı için bu dönüşümün kobi seviyesi de dahil olmak üzere tüm sektörlerde yüksek oranlarda tamamlanması gerekiyor” dedi.
Yapay zekâ denildiği zaman aklımızda kendi kendine öğrenebilen fiziki robotlar beliriyor. Ancak üretimde yapay zekânın birçok alanda kullanıldığına işaret eden Şirolu, yeterince veri işlendiğinde yapay zekâ ile neler yapılabildiğini şu sözlerle anlattı: “Fabrika dediğimiz yapı 24 saat veri üretir. Daha verimli üretim yapılabilmesi için bu verinin sürekli işlenmesi gerekir. İşte yapay zekâ ilk etapta burada devreye giriyor. İster bir fabrikanın tüm verileri olsun ya da sadece tek bir CNC makinasının verisi olsun; anlamlı bir sonuca ulaşabilmek için yapay zekâ araçlarını kullanıyoruz. Kısaca veriyi anlamlı hale getirip onu bilgiye dönüştürüyoruz. Ardından da bu bilgiyle kararlar alıyoruz. Yeterli veri olduğunda yapay zekâ sistemleri de kararlar alabilir. Bunun da optimizasyon ve kontrol süreçleri var tabi. Ancak genel olarak sistem böyle işliyor. Bu kararları da yine yapay zekâ ile eğitilmiş robotlar gerçekleştirebilir.”
Bu bağlamda üretimde birçok işi yapay zekâya ve robot işçilere bırakmış oluyoruz. Bu durum da akıllara “Yapay zekâ işlerimizi elimizden mi alacak?
” sorusunu getiriyor. Konuya ilişkin fikrini sorduğumuz Cem Şirolu, yapay zekâ ile birlikte değişen iş gücü piyasasının durumuna odaklandı: “Üretimde birçok işi yapay zekâya bırakmış oluyoruz. Ancak bu demek değil ki yeni teknolojiler işlerimizi elimizden alacak. Öncelikle şu anda iş gücü piyasası çok küçük. Birçok iş için çalışan bulunamıyor. Özellikle sanayide ara eleman sıkıntısı var. Teknoloji gelişmeseydi biz bu işleri yapacak insanları bulamayacağımız için üretim yapamaz hale gelecektik. İkinci konu ise tabii ki her yeni teknoloji bazı işleri öldürür. Ancak birçok başka işi de doğurur. Elektrik, buharlı makineler ve hatta bilgisayarın icadını düşünün. Tüm bunlar birçok mesleğe son verirken başka mesleklerin doğmasını sağladı. Yapay zekâ araçları da benzer bir sürece yol açıyor. Örneğin son günlerde “prompt mühendisliği” diye bir meslek ortaya çıktı. Yapay zekâya istenilen işi sözlü/yazılı olarak anlatma üzerine bir uzmanlık dalı. Bu gibi değişik meslekler ortaya çıkacaktır elbette.”
Dijital dönüşümün, üretimden çıkan verilerin anlamlı hale gelmesini sağlamasının yanı sıra çokça verinin üretilmesini de sağladığını ve daha fazla veriyle de daha fazla analiz yapılabildiğini açıklayan CEO, “Kısaca bu kendini besleyen bir sistem. Diğer taraftan veri demek bağlantı demektir. Tüm verinin tek gerçek kaynakta toplanması ve birlikte işlenmesi gerekir. İlgili verilerin ve o verileri kullanan tarafların birbiriyle bağlantıda olması gerekir” ifadelerini kullandı. Pandeminin tam da bu noktada işleri hızlandırdığını aktaran Şirolu, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Herkes eve kapanmak zorunda kaldı. Seyahatler kısıtlandı. Özellikle birden fazla lokasyonda üretim alanı bulunan firmalar bağlantı kuramaz hale geldi. Oysaki tam tersi pandemi uzaktan çalışmayı gerektiriyordu. Tüm bunları sağlayabilmek için de çoğunlukla bulut tabanlı platformlar devreye girdi.
GÜNDEM KORİDORU
22 Kasım 2024