DOLAR 38,1328 0.13%
GBP 50,9670 0.97%
EURO 43,6425 1.37%
ALTIN 4.050,552,42
BIST 9.323,77-0,75%
BITCOIN 3196229-2.31861%
ETH 60128-3.9746%
İstanbul
14°

AÇIK

Yetmişinde bile zeytin ağacı dikeceksin

Yetmişinde bile zeytin ağacı dikeceksin

İş dünyasında edindiği deneyimleri ve başarı hikâyesini paylaşan The Greenpark Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Adil Üstündağ, Türkiye’nin önde gelen turizm ve sanayi yatırımlarına imza atmış bir isim. Türkiye’de ampül üretimini üreten ilk fabrikayı kuran ve turizmde 30 yılı geride bırakan Üstündağ, açtığı şehir otelleri ile ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyor. Yaşadığı onca zorluğa rağmen pes etmeyen iş insanı, “Umudunu kesmeyeceksin. Çocuklara kalsın diye değil. Ölümden korktuğun halde ölüme karşı durduğun için 70’inde bile zeytin ağacı dikeceksin” diyerek bu umudun en güzel örneklerinden birini sergiliyor.

11/04/2025 14:53

Öncelikle sizi tanıyarak başlamak istiyorum. Kimdir Adil Üstündağ?

1950 yılında Doğu Anadolu’nun önemli şehirlerinden biri olan Malatya’nın Arapgir kasabasında dünyaya geldim. Arapgir’i vurguluyorum çünkü benim için çok önemli bir yer. Benim doğduğum yer dünyanın merkezi, en medeni ve en çağdaş yeridir. İlk ve ortaokul eğitimimi Arapgir’de tamamladım. O yıllarda bize ülkeyi sevmeyi, yerli mallarını, Malatya’nın durumunu, Arapgir’in özel yaşantısını anlatan kişiler vardı. Kulakları çınlasın yaşı 90’a dayanan ilkokul öğretmenim Pervin Kulu’nun bu anlamda bana çok katkısı oldu. Sonrasında ise İstanbul Haydarpaşa Lisesi ile İstanbul serüvenim başladı. Haydarpaşa Lisesi’nden Pertevniyal Lisesi’ne geçtim. Okul benim için iyi geçiyordu fakat maalesef liseyi bitiremedim. Ardından rahmetli babam Sadık Üstündağ beni Arapgirli bir Ermeni’nin yanına verdi. Orada otomobil ampulü, sileceği ve diğer otomobil parçalarını satmaya başladım. Ticarete atılmamla Türkiye’yi adım adım, şehir şehir gezmeye başladım. Aradan yıllar geçti ve kendi firmamı kurmaya karar verdim. Kendi firmamla çok önemli başarılar yakaladım ve firmamın yanına bir ampul fabrikası kurmaya karar verdim. Lisan bilmeden ortaklarımla beraber Tayvan’a gittim. Onlarla Tayvan’dan makineler getirdik ve Türkiye’nin ilk ampul fabrikasını Düzce’de kurduk. Daha sonra İtalyanlar ile otomobil motoru, marş motoru üretmeye başladık ve başbakanlıktan izin alarak bu fabrikayı resmi olarak orada kurmuş olduk.

TURİZM SERÜVENİ TAKSİM’DE BAŞLADI

Turizm alanına adım atmanız nasıl gerçekleşti?

1970’li yıllarda ABD’de kaldım. New York, Chicago, Ohao ve Seattle gibi önemli merkezlerde bulundum. Dünyanın en zengin insanlarıyla tanışma fırsatı buldum. Rockefeller ailesiyle birebir tanışma fırsatı elde ettim. Zamanın birinde Sayın eski Cumhurbaşkanımız Turgut Özal ile Türki Cumhuriyetlere ziyaretimiz esnasında kendisiyle biraz fikir alışverişinde bulunma şansım oldu. Taksim’de sahip olduğum bir bina için Turgut Özal oraya otel yapmamı önerdi. Kendisine “Otel yapmayı bilmiyorum” dedim ve Turgut Bey’de bana “Malatya’dan geldiğinde ampul yapmayı biliyor muydun?” diye sordu. Bende böylece 81 odalı ilk otelimi Taksim’de açmaya karar verdim. Fakat Taksim’deki 81 oda beni mutlu etmedi ve Merter’de bir otel yaptık. Sonrasında Bostancı’daki oteli yaptık. Kartepe’de bir otel yapmamı önerenler oldu ve kış turizmine büyük bir katkıda bulunan Greenpark Kartepe’yi inşa ettik. Ankara ve Gaziantep’te de çok başarılı projelerde bulunduk ve Türkiye’nin beş büyük şehrinde otel yapmayı başardık. Diyarbakır, Sivas, Mardin, Sinop, Adapazarı ve Sapanca’da otel yaptık ve artık turizmci olduğumuzu fark ettik. Sonrasında yurt dışı serüvenimiz başladı ve geçtiğimiz haftalarda Frankfurt’ta bir otel açmak için çalışmalara başladık.

Çok küçük yıllarda iş hayatına atılmışsınız… İşe önce satış tarafında başlayıp sonra kendi fabrikanızı kurup sanayi tarafına adım atmışsınız. O dönemeçten sonra turizm tarafına adım attınız. Bu noktada sanayiden hizmet sektörüne geçince sizi zorlayan birtakım konular oldu mu?

Hayatımda hiçbir zorlukla karşılaşmadım. Her şeyin başı sevmek ve çalışmak. Sanayinin ayrı güzelliği var. Üretiyorsunuz ve ortalığı aydınlatıyorsunuz. Otomobillere ruh veriyorsunuz. Otomobilin ampulü olmadığı zaman hareket edemiyor. Cam sileceği olmadığı zaman yol alamıyor. Marş motoru olmazsa motoru çalışmıyor. Yani bana sorarsanız turizm baklava, otomotiv ise börek. “Hangisini yersiniz” diye sorarsanız ikisini de yerim.

55e0973b 8c61 4abe 9876 32fd9a0e9fba

Adil Üstündağ,”Hayalim Almanya ve İngiltere’de otel yapmaktı ama İngiltere’de çok mutlu olamadık. Almanya’da daha mutlu olacağımızı düşünüyoruz” diyor.

“BİZİ ÇALIŞMAK KURTARIR”

Karşımızda gerçek bir başarı hikâyesi duruyor. Bu noktada başarının sırrı nedir diye sorsak?

Arkadaşlarıma tavsiye edeceğim şey şudur; çalışmak, çalışmak, çalışmak. Bizi çalışmak kurtarır. Biz krizlerde ülkemize güvendik ve yatırımlar yaptık. Öğrenmenin yaşı yoktur. Hep çalışmak, hep öğrenmek gerekir. Diğer yandan gezmenin de öğrenmeye ciddi anlamda katkısı oluyor. Bugüne kadar birçok ülkeyi gezdim gördüm ve de çok şey öğrendim. Gezmeye olan merakım ise çocuk yaşlarıma dayanır. İlkokuldayken Türkiye haritasını açar tek tek şehirleri incelerdim. Ne mutlu bana ki çocukluk yaşlarımda başlayan bu merakımı gün gelince gerçeğe dönüştürdüm.

Peki gezdiğiniz ülkeler arasında en çok dikkatinizi çeken yer neresi oldu?

Herkes ekonomisini Dolara göre ayarlar. Bütçeler Dolara göre düzenlenir. Her ülkede sistem böyle işler. Amerika önemli bir ülke. Bunun yanı sıra Çin çok önemli. Afrika kıtası bir maden… Hindistan da çok mühim. Dünya gezmeye, görmeye değer. Gezip görürken boş bakmayacaksın. Buradan bir şeyler çıkaracaksın. Çok gezen mi bilir çok okuyan mı diye soracak olursanız; eğitim çok önemli ama görmek ve gezmekte önemli. Tabii boşa gezmek değil. Diğer yandan hayatımı yazıyorum. Bugüne kadar birçok şey gördüm. Yangınlar, depremler, ihtilaller… Düzce’de 99 depreminde fabrikamda çalışan ve evlerinde ölen 51 kişi oldu. Bıkmadık pes etmedik ve fabrikanın bahçesine çadırlar kurarak üretime devam ettik. Umudunu kesmeyeceksin. 70’inde bile zeytin ağacı dikeceksin. Çocuklara kalsın diye değil. Ölümden korktuğun halde ölüme karşı durduğun için 70’inde bile zeytin ağacı dikeceksin.

Peki sizin doğaya bir borcunuz var mı?

Doğaya herkes gibi benim de borcum var. Herkes gibi ben de borcumu ödüyorum fakat yeterli değil. Çevreyi kirletmem. Plastik poşet kullanmam. Ağaç diktim, dikmeye de devam edeceğim. Çocuklarımıza bırakacağımız evler, arabalar, arsalar, otellerden daha da önemlisi var; o da doğa.

Size göre liderliğin tanımını yapar mısınız? Lider mi doğulur? Lider mi olunur?

Lider olmaya çalışıyorum. Lider olmak için de çalışmak gerekir. Bana göre şansını insanlar kendi oluşturur. İyi bir eğitim alacaksın ve bunu doğru kullanacaksın. Bu noktada aile fertleri çok önemli, ana baba çok önemli, çevre çok çok önemlidir. Dünyadaki liderleri görüyoruz. Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Turgut Özal, Recep Tayyip Erdoğan gibi çok önemli liderlere sahibiz. Bir iş için İngiltere’ye gittiğimde bir İngiliz’den çok önemli bir söz duydum. Kendisi bana; Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider dünyaya 100 yılda bir gelir. O lider de Türklere nasip oldu” dedi.

3

BOŞ BAŞAK DİK DURUR

Son olarak iş dünyası ve gençler için vermek istediğiniz mesajları bizimle paylaşır mısınız?

Ben hayatımı yazıyorum. Benim dışımda çok önemli liderlerin hayatları da var. Demek istediğim şey kimsenin lider doğmayacağı. Ama lider olmak için kendini yetiştirmen gerek. Bizi çalışmak kurtarır. Gençlere söyleyeceklerim ise birden zengin olma hayalleri kurmamaları gerektiği. Boş başak dik olur. Hissede hissede, emekleye emekleye, tadını çıkara çıkara yaşayın.

“TURİZMDE 30 YILI DEVİRDİK”

Bir şehirde iyi bir otel yoksa oraya turistte gelmek istemiyor, iş adamı da. Bu anlamda oteller, bir kentin gelişmesinde son derece önemli bir unsur. 29 yıldır bitmeyen Kartepe’yi bitirdik. Kartepe çok önemli çünkü, burada dokuz tane futbol sahası var…. İstanbul, Ankara, Kocaeli, Gaziantep, Diyarbakır gibi daha birçok şehirde varız. Hayalim Almanya ve İngiltere’de otel yapmaktı. Ama İngiltere’de çok mutlu olmadık. Almanya’da daha mutlu olacağımızı düşünüyoruz. Çünkü etrafında 9 tane ülke var. Bu anlamda Frankfurt’ta otel almayı tercih ettik. 1970’lerden beri uğrak lokasyonum olduğu için Frankfurt’u son derece iyi biliyorum. Burası fuar merkezi olduğu için çok önemli. Bizim aldığımız yer, Frankfurt’a ve havaalanına 10 kilometre uzaklıkta. Oradaki otelimizin özelliği şu; şehir oteli ama kaplıcası var. Takriben 250 oda düşünüyoruz. Otopark’ı, hamamı, havuzu olacak. Türkiye’nin bayrağını orada en iyi şekilde dalgalandıracağız. Frankfurt bizim yurt dışında önümüzü çok açacak. Diğer yandan Fransa, Belçika, Lüksemburg, Çekya çok önemli lokasyonlar. Özellikle Prag son derece değerli. Buralarda da araştırmalarımız sürüyor. Bizim otellerimiz bir okul oldu. Bu oteller eğitiyor, Anadolu yakasındaki otellerin birçoğundaki üst düzey yöneticiler bizim otellerimizde yetişti. Çünkü biz çalışanlarımıza her zaman çok önem verdik. Malatya’da otel fazlalığı olduğu komşu kenti olan Gaziantep’e, Sivas’a, Diyarbakır’a gittik. Malatya’ya da tabii ki yatırım yaparım, hatta oraya uyacak küçük bir otel yapmak istiyorum.


En az 10 karakter gerekli