HAFİF YAĞMUR
Gökhan Arıksoy, yapay zekânın bugünkü çıkışını, kendi akademik geçmişiyle ilişkilendirerek başlıyor söze: “1994 yılında elektronik mühendisliği bölümünden mezun olduğumda, nöral ağlar, yapay zekâ, bulanık mantık gibi konular derslerimizde öğretiliyordu. Bunlar aslında yapay zekânın temellerini oluşturuyor. Ancak o gün teorik olarak bildiğimiz şeyleri, elimizdeki teknolojik imkanlar nedeniyle uygulayamıyorduk.”
Son yıllarda yaşanan teknolojik atılımların bugünkü kapıyı araladığını söyleyen Arıksoy, “Son yıllarda gelişen teknolojiler; çiplerdeki işlem kapasitesinin artması, grafik işlemcilerin (GPU) bu alana öncülük etmesi, bulut bilişimin çok daha ölçeklenebilir ve hızlı hale gelmesi ile büyük veri teknolojilerindeki gelişmeler, o gün sadece teoride kalan yapay zekâ temellerini pratik hayata taşıdı” diyor.
Arıksoy, yapay zekânın ERP sistemleri için neden bu kadar kritik olduğunu, ERP’nin temel işlevini hatırlatarak açıklıyor: “ERP sistemlerini kullanırken, sistemden birçok veriyi kontrol etmeniz, analizler yapmanız ve kararlar vermeniz gerekiyor. Çünkü ERP yazılımlarının temel amacı, şirketlerin operasyonlarını daha verimli ve etkin kullanmalarını sağlamak.”
Buradaki kilit nokta ise veri: “ERP yazılımları, yapılan her işlemde bir kayıt oluşturur. Bu da aslında verinin temelini oluşturur.” Arıksoy, işte tam da bu noktada yapay zekânın devreye girdiğini belirtiyor: “Bu veriyi kullanarak çok daha etkin sonuçlar elde etmenize imkân sağlanıyor. Geçmiş veriden analizler yaparak, yapay zekâyı kullanarak satış tahminleri üretebilirsiniz, tedarik zinciriyle ilgili potansiyel problemleri, tedarikçi bazlı sıkıntıları önceden tahmin edebilirsiniz.”
Yapay zekâ genel şemsiyesi altında, özellikle iki alanın ERP ile entegrasyonunda öne çıkıyor. Bunlar, Üretken Yapay Zekâ ve Yapay Zekâ Asistanları.
Üretken yapay zekânın rolünü açıklayan Arıksoy, “Üretken yapay zekâ, veri analizinin aslında ön tarafındaki bir ara yüz gibi düşünülebilir. Klavye aracılığıyla yazarak veya sözlü olarak ‘Bugün ne kadar fatura kestik?’ gibi basit bir sorunun cevabını, yapay zekâyı kullanarak ERP sistemi üzerinden anında alabilirsiniz. Muhasebede, satışta çok sayıda örnek yapılabilir” şeklinde konuşuyor.
Yapay zekâ asistanlarının ise daha derin bir potansiyeli olduğunu belirten Arıksoy, “Şöyle düşünün, ERP sistemlerini insanlar kullanıyor; muhasebeciler, satış elemanları, tedarikçiler vs. bu kullanıcıların bazıları aslında tamamen yapay zekâ asistanlarıyla yer değiştirebilir” diyor ve bu asistanların “sanal bir çalışan formatında” şirketlere katkı sağlayabileceğini öngörüyor.
Robotik Süreç Otomasyonu’nun (RPA) rutin ve tekrarlayan görevlerde başarılı olduğunu ancak karar gerektiren süreçlerde zorlandığını hatırlatan Arıksoy, yapay zekâ asistanlarının bu boşluğu dolduracağını belirterek, “Şimdi onların üzerine karar gerektiren süreçleri de eklediğimizde, belki şirketler çok kritik kararlarını hala insan onayıyla yapmaya devam edecek ama birçok karar gerektiren süreç, geçmiş verinin analizleri de kullanılarak yapay zekâ asistanları tarafından yapılacak diye tahmin ediyoruz” diye konuşuyor ve bu durumun, ERP yazılımlarının kullanım verimliliğini ve şirketlere sağlanan optimizasyonu artıracağını ekliyor.
Türkiye’nin yapay zekâ ve teknoloji adaptasyonu konusundaki durumuna da değinen Gökhan Arıksoy, oluşan tabloyu şöyle anlatıyor: “Türkiye’de dijital olgunluk açısından baktığınızda, dijital dönüşüm süreçleri hiç de azımsanmayacak bir noktada ilerliyor. Ancak bazı konularda, özellikle teknolojinin adaptasyonu konusunda hala gideceğimiz yerler var.”
Arıksoy, önemli bir ayrıma dikkat çekerek, “Türkiye’de yeni teknolojiyi kullanma konusunda bir sorun yok. Genç bir nüfusumuz var, şirketlerde çalışanlarımız batılı ülkelere göre daha genç. O yüzden yeni bir teknoloji çıktığında bunun kullanımıyla ilgili şirketlerde aslında bir sorun çıkmıyor” ifadelerini kullanıyor.
Asıl meselenin ise yatırım bütçeleri olduğunun altını çizen Arıksoy, ancak şirketlerin teknolojiye ayırdıkları bütçelerini artırmaları gerektiğini söylüyor. Arıksoy, bu bütçelerin giderden çok, getirisi yüksek bir yatırım olduğunu vurgulayarak, “Bu artırdıkları bütçelerin aslında şirketlere çok ciddi geri dönüşleri oluyor. Çünkü yapmış olduğunuz bir satış tahminindeki optimizasyon veya tedarik zincirindeki yüzde 1’lik verimlilik artışı veya giderdeki bir tasarruf, aslında bu teknoloji yatırımlarının bütçesini katbekat çıkartıyor” şeklinde konuşuyor.
GÜNDEM KORİDORU
17 Mayıs 2025