Günlük yaşantınızda bazen karşınıza çıkabilecek ancak hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığınız sağlık sorunlarından biri de safra kesesi taşlarıdır. Özellikle belirtileri ve tedavi seçenekleri hakkında bilgi sahibi olmak, bu rahatsızlıkla karşılaştığınızda daha bilinçli bir şekilde hareket etmenizi sağlayabilir. Bu konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak üzere Türkiye Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Sabahattin Destek ile bir araya geldik.
Öncelikle safra kesesi taşı nedir?
Safra kesesi, karaciğerin altında yer alan, karaciğer tarafından üretilen safrayı toplayıp yoğunlaştırarak sindirim sistemimize yardımcı olan bir organdır. Özellikle yağlı yiyeceklerden sonra safra kesesi, içindeki safrayı oniki parmak bağırsağa salgılar. Böylece yağların sindirilmesini sağlar. ABD’de erkeklerin yüzde 6’sında ve kadınların yüzde 9’unda safra taşı vardır. Türkiye’de ise safra kesesi taşı görülme sıklığı kadınlarda yüzde 7 erkeklerde yüzde 3.5’dur. Belirti vermeyen safra taşı olan hastalarda komplikasyon gelişme olasılığı yılda yüzde 2’dir. Normalde safra kesesi taşları, belirti vermediği sürece tedaviye ihtiyaç duymaz. Bununla birlikte, belirti vermeyen safra kesesi taşlarının yaklaşık yüzde 20’sinde 15 yıllık takip sonrasında semptomlar gelişecektir. Safra kesesi taşları; safra kesesi iltihabı (kolesistit), safra yolu iltihabı (kolanjit), safra yollarının tıkanması (koledokolitiazis), safra taşı pankreatiti ve nadiren safra kesesi kanseri gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilir.
Safra kesesi taşları neden oluşur ve risk faktörleri nelerdir?
Safra taşı oluşumunda üç ana yol vardır:
1- Kolesterol aşırı doygunluğu: Karaciğer, safranın çözebileceğinden daha fazla kolesterol üretiyorsa, oluşan bu fazla kolesterol, kristaller halinde çökebilir ve önce safra kesesi çamuru sonra safra taşı oluşur.
2- Bilirubin fazlası: Kırmızı kan hücrelerinin parçalanmasından elde edilen sarı bir pigment olan bilirubin, karaciğer hücreleri tarafından safraya salgılanır. Orak hücreli anemi gibi bazı hematolojik hastalıklar, karaciğerin çok fazla bilirubin üretmesine neden olur ve safra taşı oluşumuna neden olabilir.
3- Safra kesesinin hareketsizliği veya düzensiz kasılması: Safra kesesi etkili bir şekilde boşalmazsa safra yoğunlaşabilir ve safra taşları oluşturabilir. Oluşum sebeplerine bağlı olarak safra taşları farklı bileşimlere sahiptir. En yaygın üç türü ise kolesterol safra taşları, siyah pigment safra taşları ve kahverengi pigment safra taşlarıdır. Safra taşlarının yüzde 90’ı kolesterol safra taşıdır. Her taşın kendine özgü bir dizi risk faktörü vardır. Kolesterol safra taşı oluşumuna ilişkin bazı risk faktörleri obezite, yaş, kadın cinsiyeti, hamilelik, genetik yatkınlık, hızlı kilo kaybı ve bazı ilaçlardır. Safra taşlarının yaklaşık yüzde 2’si siyah ve kahverengi pigment taşlarıdır.
Bunlar yüksek hemoglobin döngüsüne sahip bireylerde bulunabilir. Pigment çoğunlukla bilirubinden oluşur. Siroz, bağırsak tıkanması hastalıkları, orak hücreli anemi ve kistik fibrozlu hastalar siyah pigment taşları geliştirme açısından risk altındadır. Crohn hastalığı gibi kronik barsak iltihabı olan hastalar, bağırsak tıkanıklığı yapan hastalıklar veya bağırsağın bir kısmının çıkarıldığı hastalar safra tuzlarını yeniden ememezler ve bu da safra taşı riskini artırır.
Safra kesesi taşlarının belirtileri nelerdir?
Safra taşları yaygın olmasına rağmen, insanların yüzde 80’den fazlasında hiçbir belirti vermez. Belirtilerin başladığı kişilerde ise, ciddi sorunlar (yüzde 0.1 ila yüzde 0.3 arasında) yılda bir kez ortaya çıkabilir; bunlar arasında safra kesesi iltihabı, safra yollarının tıkanması, safra taşı pankreatiti ve safra yolu iltihabı görülebilir. Genellikle safra kesesindeki taşlar belirti vermediği sürece ameliyat şart değildir, beklenebilir. Ancak, belirti göstermeyen safra taşlarının yaklaşık yüzde 20’sinde 15 yıllık bir süreçte semptomlar ortaya çıkabilir.
Bu taşlar, nadiren de olsa safra kesesi ve safra kanalı kanseri gibi ciddi durumları tetikleyebilir. Belirti vermeyen safra taşı hastalığı olan hastalar çoğunlukla normal fizik muayene bulguları ve normal laboratuvar test sonuçları ile başvururlar. Bazen tipik olarak bulantı, kusma ile ilişkili aralıklı ve sağ üst karın ağrısı atakları, terleme, bulantı ve kusma eşlik edebilir. Safra kesesi ve yollarına özel bir ağrı türü olan biliyer kolik, genellikle yağlı yemek sonrası safra kesesinin kasılması, safra kesesindeki taşı sistik kanalı tıkaması, safra kesesi duvar gerginliğinin ve basıncının artmasıyla oluşur. Safra kesesi gevşedikçe, taşlar safra kesesine geri düşer ve ağrı 30-90 dakika içinde azalır. Yağlı yemekler, safra kesesi kasılmasının yaygın bir tetikleyicisidir. Ağrı genellikle yağlı bir yemekten sonraki bir saat içinde başlar. Ağrı yoğundur ve 1-5 saat kadar sürebilir. Ağrı yemeklerin hemen arkasından olmayabilir ve hastaların önemli bir kısmında gece oluşur.
Bu taşların teşhisi nasıl konulur ve burada hangi yöntemler kullanılır?
Safra taşlarını değerlendirmek için yapılan ilk testler kan ve idrar analizini içerir. Karın ultrasonu safra taşlarını teşhis etmek için ilk seçenek ve en iyi görüntüleme yöntemidir. Ultrasonda safra kesesi içinde beyaz lekelenme görünümüyle birlikte safra kesesinde çamur da görülebilir. Safra kesesi ön duvarının kalınlaşması (3 mm’den fazla), safra kesesi çevresinde sıvı varlığı veya işlem sırasında ağrı olması akut safra kesesi iltihabını (kolesistit) düşündürür. Akut kolesistiti dışlamak için bir ultrason şüpheli ise, nükleer tıp kolesintigrafi taraması yapılabilir. Karın tomografisi, pankreas iltihabını veya komplikasyonlarını (psödo-kistler, nekroz alanları) tespit etmek için faydalıdır. Ek olarak, endoskopik veya manyetik retrograd kolanjiyopankreatografi (ERCP/MRCP) gibi testler, sarılık ve ortak safra kanalı tıkanıklığı veya iltihabı şüphesi olan hastaların incelenmesinde yararlı olabilir. MRCP ise girişimsel değildir ve kontrast madde gerektirmez. MRCP ile safra yollarında taş, tıkanma durumları netleştirilmiş olur ve tedaviye planlamasına yardımcı olur. ERCP hem tanıda hem de stentleme, taş çıkarma, biyopsi gibi müdahelelerde kullanılmaktadır.
Safra kesesi taşlarının tedavisi nasıl yapılır? Hangi durumlarda cerrahi müdahale gereklidir?
Belirti veren safra taşlarında, tekrarlayan atak olasılığını azaltmak için ilk olarak yağsız yemekler ve kolesterolü düşük gıdalar yemesi tavsiyesi edilmelidir. Günümüzde laparoskopik kolesistektomi standart tedavi olup kapalı olarak safra kesesi taşlarıyla birlikte çıkarılır. Tedavide en etkili yöntem safra kesesi ameliyatıdır. Akut kolesistit, safra yolunda taş veya safra taşı pankreatiti olan hastaların hastaneye yatırılması, genel cerrahi takibi ve damardan antibiyotik tedavisi alması gereklidir. Vücut dışından ses dalgaları ile safra kesesi taşlarını kırma tedavisi (litotripsi) yapılabilir. Ancak kırılan taşlar, safra yollarını tıkayabileceğinden karaciğer ve pankreas sorunlarına neden olma potansiyeli çok fazladır. Bundan dolayı taş kırma tedavisi yapılmamaktadır. Safra kesesi taşlarında ilaç tedavisi için hastada 1 cm’den küçük, kolesterol içeriği yüksek taşlar bulunmalıdır. İlaç tedavisi hastaların yalnızca yüzde 50’sinde tedavi işe yarar ve ilacın taşı eritmesi 9-12 ay sürebilir. İlaç bırakıldığında yeniden taş oluşma olasılığı yüksektir.
GÜNDEM KORİDORU
21 Kasım 2024