DOLAR 34,5145 0.08%
GBP 43,5326 -0.17%
EURO 36,1711 -0.18%
ALTIN 2.977,620,54
BIST 9.367,773,72%
BITCOIN 34154712.67673%
ETH 1162828.72264%
İstanbul
11°

AÇIK

Mobilyanın yüzü tasarımla gülecek

Mobilyanın yüzü tasarımla gülecek

26/09/2024 21:59

Mobilya sektöründe dünyanın en büyük 7’nci ihracatçısı konumunda olan Türkiye, kendine özgü kültürel tasarımlarla dünyadaki konumunu güçlendirmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda tasarım sektörü ile kader birliği yaptıklarını vurgulayan MOSFED Başkanı Ahmet Güleç, tasarımı mobilya sektörü adına ‘fark yaratmak’ şeklinde yorumlarken, Konfor Grup İcra Kurulu Üyesi Akın Can, sektörün gelişimi ve geleceğinin tasarımdan geçtiğine dikkat çekiyor.

Türkiye mobilya sektörünün son 20 yılına baktığımızda büyük bir dönüşüm içine girdiğini gözlemliyoruz. Sektör, özellikle ihracat konusunda dış ticaret fazlası veren, ülke ekonomisine ciddi katkılar sunan bir endüstri oldu. Konuyla ilgili Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, Türkiye’nin yaptığı atılımla dünyanın en önemli üretim merkezlerinden biri haline geldiğini ve sürdürülebilirliğin sektör açısından önemine değiniyor. Konfor Grup İcra Kurulu Üyesi Akın Can ise mobilya sektörünün 12 milyar Dolarlık hacmi olan ve ihracatta en hızlı büyüyen alanlardan biri olduğunun altını çiziyor. Sürdürülebilirliğin mobilya sektörü açısından çok büyük önem taşıdığına dikkat çeken Güleç, tüketiciye ulaşmak isteyen firmaların bu konuyu mutlaka gündemlerine alması gerektiğini söylüyor. Özellikle sürdürülebilirlik sürecinin tedarikçi ağı ile başlaması gerektiğini vurgulayan Güleç, “Mobilya sektöründeki en büyük sorun, tedarikçi ağımızın sürdürülebilirlik kriterlerine göre oluşturulmuş ürün temini ile alakalı. Süreç buradan başlıyor. Bu ürünlere sahip olduktan sonra inovasyon kültürü içinde, çevre duyarlılığı gözeterek ve dayanıklı, geri dönüşümden alınan ya da eko-dizayna önem veren firmalarımız olması gerekiyor.

Bu durum tüketici içinde bir fırsat doğuruyor. Size şöyle bir şey söyleyeyim; 2024 yılı 19-21 Eylül arasında yapacağımız fuarda, stant olarak kurulacak hiçbir ürün atılmayacak ve bunlar tamamıyla tekrar sektöre kazandırılacak. Oyun parçaları olacak, satranç kutuları olacak, eğitimde kullanılacak ve MOSFED aracılığıyla okullara dağıtılacak. Aslında biz sıfır atık sergileyen ilk fuar olacağız” diyerek mobilya sektöründe atılması gereken ilk adımlara ve geri dönüşümün önemine dikkat çekti.

TÜRKİYE MOBİLYADA DÜNYANIN EN İYİ 7’NCİ İHRACATÇISI

Halihazırda Türkiye’nin, son 20 yılda çok iyi bir konuma geldiğini ve önümüzdeki süreçte atılacak doğru adımlarla zirveye ulaşabileceğini söyleyen Güleç, şu sözleri kaydetti: “Mobilya sektörümüz son 20 yılda dünya ticaretinden pay aldı. Dünyanın en önemli 7’nci ihracatçısı olan ülkesiyiz. Yani ilk 10 ülke arasında yer alıyoruz. Bu durumu en başta tasarıma borçluyuz. Çünkü tasarımımız iyi olmasaydı başarılı olamazdık. Dünya tüccarına ve tüketicisine ulaşabiliyorsak tasarımın çok büyük katkısı var. Tasarımın da olmazsa olmazı özgünlüktür.”

“İŞ BİRLİĞİ KÜLTÜRÜNÜ GELİŞTİRMEMİZ LAZIM”

Türkiye’nin mobilya sektöründe, uluslararası piyasada büyüdüğünü ve önemli üretim merkezlerinden biri olduğunu söyleyen Güleç, artık içeride birliğin sağlanması gerektiğinin altını özellikle çiziyor ve iç piyasada firmalar arasındaki aşırı rekabetin sektöre genel anlamda zarar verdiğini söylüyor. Yurt dışı tanıtımları yapılması ve iç pazarda rekabetin daha kabul edilebilir şartlarda olması gerektiğini dile getiren Güleç, “Yurt dışı tanıtım organizasyonları yapmamız lazım. Şu anda Ticaret Bakanlığı Turquality desteği ile Türk mobilyası tanıtım desteğini aldık. Gelişmiş ülkelerde yoğun tanıtım organizasyonları yapacağız. Bu organizasyonlarla ilgili 2027 yılına kadar çalışmalar yapacağız. Ancak bu yeterli değil. Öncelikle ölçek ekonomisini yakalamamız gerekiyor. Özellikle küçük firmaların birbirleriyle çok fazla rekabet ettiğini görüyoruz. Zaten müşteri sayısı sınırlı. Bir de küçük firmaların hepsi aynı müşteriye gidince fiyat üzerinden rekabete giriyorlar ve bu da fiyatları olması gerekenden aşağı çekiyor. Türkiye’de, firmaların, özel sektörün, sivil toplum kuruluşlarının iş birliği stratejisini desteklemesi gerekiyor. Biz MOSFED olarak bunu yapmaya çalışıyoruz. Mutlaka iş birliği kültürünü geliştirmemiz lazım. Bu iş birliğini sağlayabilirsek hem daha çok pazara girebiliriz hem de daha güçlü oluruz” diyerek Türkiye’deki mobilya firmalarının iş birliği içinde olması gerektiğine dikkat çekiyor. Mobilyada kilogramın 3 Dolardan, 7 Dolara çıkması gerektiğini dile getiren Güleç, “Birincisi, daha fazla tasarım yapmamız lazım. İkincisi, firmalarımızın çok çeşitli mal ürettiklerini gözlemliyoruz. Bu durum verimlilik açısından çok büyük sıkıntı yaratıyor. Verimli değiller çünkü çok çeşit mal üretiyorlar. Uzmanlaşmanın kesinlikle ön plana çıkması gerekiyor. Üçüncüsü, belki de en önemlisi; hem girişimcilerimizin hem de çalışanlarımızın daha nitelikli hale gelebilmesi için eğitim politikalarını gözden geçirmemiz gerekiyor. Yani nitelikli iş gücüyle; tasarımcı olsun, girişimci olsun; iç mimarı da, mühendisi de, mobilya işçisi de dahil hep beraber daha nitelikli hale gelmek lazım. Bunlar olduktan sonra Türkiye tam anlamıyla bir mobilya ülkesi olacak. Üretilen mobilya daha değerli hale gelecek ve firmalarda birbirlerine zarar vermeyeceği için otomatikman fiyatlarımız 3 Dolardan, 7 Dolara çıkacak” dedi.

“TEŞVİK EDİCİ POLİTİKALAR GEREKLİ”

Güleç, fabrikaları bir araya getirmek için her türlü girişimde bulunduklarını söyleyerek, “Fabrikaları bir araya getirmek için çalışmalar yapıyoruz ama bu konuda henüz başarı yakalayabilmiş değiliz. Çünkü firmalarımız küçük bizim olsun anlayışında. Bu zihniyetin mutlaka değişmesi gerekiyor. Bu da kolay olabilecek bir şey değil. Belki kamu yapacağı maliye politikaları ile bu durumu tersine çevirebilir. Kamu; ucuz finansman imkânı, pazarlara giriş stratejilerinde destek ve daha az vergi olmak gibi destekler verirse firmalar iş birliğine gidebilir. Yoksa insanlar gelin birleşelim daha güçlü olup beraber yürüyelim demiyorlar” şeklinde konuştu. 45 bine yakın mobilya imalathanesi ve işletmesi, 250 bine yakın çalışanı, yaklaşık 12 milyar Dolarlık hacmi olan mobilya sektörünün mutlaka desteklenmesi gerektiğini söyleyen Konfor Grup İcra Kurulu Üyesi Akın Can, ihracat fazlası verdiklerini ve iç pazarda da oldukça kuvvetli bir sektör olduklarının altını çizdi. Üretimin Türk halkının genlerinde olduğunu vurgulayan Can, “Mobilya dünyaya üretip, tasarlayabileceğimiz avantajlı bir sektör. Son yıllarda Türk mobilyası sadece fiyatla değil tasarımla da ön plana çıkmaya başladı. Özellikle Ocak ayında İstanbul’da düzenlenen mobilya fuarımız dünya genelinde çok önemli bir yere sahip fuarlardan biri oldu. Bu da bizi dünyadaki birçok alıcıyla buluşturma imkânı sağladı. Bu sebeple Türk mobilyası 7’nci sırada diyebiliriz. Fakat yüzde 2’lik bir paya sahibiz. Daha önümüzde yapılacak işler ve alınacak yollar var” dedi.

“TASARIM OLMADAN FARKLI OLAMAYIZ”

Tasarım olarak mobilya sektörünün iyi yolda ilerlediğini ve Türkiye’nin dünya genelinde önemli bir pay sahibi olmaya başladığını dile getiren Can, “Son 20 yılda en hızlı büyüyen sektör mobilya sektörüdür. İhracat noktasında da en hızlı büyüyen sektörlerden biri mobilya sektörü. 200 milyon Dolarlardan, 5 milyar Dolarlara çıkan bir sektör. Tabi bu sadece üretim gücüyle olmaz farklılaşarak olur. Bizi ürün sevk ederken farklılaştıran en belirleyici unsur fiyat gibi kalite gibi tasarım unsurudur. Bunun temelinde de Ar-Ge yatıyor. Türkiye tasarımda her geçen gün ön plana çıkıyor. Özellikle Eylül ayında MOSFED’in yapacağı tasarım fuarı da var. Bu da dünya genelinde tasarımla paralel ilerlememizi, tasarım denince Türk markasının akla gelmesi adına çok önemli. İtalya’da nasıl Milano fuarı varsa Türkiye’de de hem Ocakta yapılan İMOP fuarı hem de Eylül ayında yapılacak tasarım fuarı var. Bu fuarların olması Türk mobilya sektörü için çok güzel” şeklinde konuştu. İç pazarda mobilya sektörünün daha da hareketlenmesi için taksit sayılarının artması gerektiğini söyleyen Can, şu ifadeleri kullandı: “Pandemiden sonra 18 taksit ile başlamıştık. O dönemden bu döneme kadar taksitler 9’a kadar düştü. Son zamanlarda özellikle son iki yıldır üretici fiyatlarındaki artışla ürünlerimizin fiyatları belli bir noktaya geldi. Sepet fiyatı 250-300 bin Lira bandında olan bir sektörde 9 taksit oldukça düşük kalıyor. Bir sektör temsilcisi olarak taksitlerin 18’e çıkarılmasını talep ediyorum.”

 

En az 10 karakter gerekli