AÇIK
(ÖZEL HABER: Engin ÇAĞLAR – Hakan ÖZBAY)
Otomotiv dünyasının zirvesinde, ultra lüks segmentin lideri Rolls-Royce, Türkiye pazarında Royal Motors çatısı altında temsil ediliyor. Bu özel markanın Türkiye temsilcisi Hilal Aysal ile bir araya geldik. Aysal hem markanın Türkiye’deki konumunu hem de otomotiv sektöründeki kadın liderliğini tüm içtenliğiyle anlattı.
Hilal Aysal, Rolls-Royce’un Türkiye’de ultra lüks segmentte sadece binde 2’lik bir paya sahip olduğunu, ancak markanın prestij ve konforunun rakipsiz olduğunu belirtti. Fiyatların 750 bin Euro’dan başlayıp kişiselleştirme ile 3 milyon Euro’ya kadar çıkabildiğini, 2024’te globalde 5712 araç satışı ile üçüncü en yüksek satış yılını yaşadıklarını ifade etti.
Aysal, Rolls-Royce’un Türkiye’de tek bayisi olduğunu ve satış rakamlarından ziyade doğru müşteriye doğru ürünü sunmanın önemli olduğunu vurguladı. Mayıs 2024’te tamamlanan yeni kurumsal kimlik ile showroom’ların bir otomotiv galerisi değil, lüks bir yaşam alanı haline geldiğini ekledi.
İlk olarak neden Rolls-Royce ile iş birliği yapmayı tercih ettiniz? Bu kararın arkasındaki motivasyon neydi?
Rolls-Royce baktığınız zaman dünyadaki lüksün, prestijin, sadece otomobilde değil tüm dünyadaki bütün sektörlerde en büyük simgesi. İlk başta, babamın zaten çocukluk hayali Rolls-Royce distribütörü olabilmekmiş, öncelikle bu yüzden. İkincisi de küçük büyük demeden herhangi bir sektör ayırmaksızın Rolls-Royce’un herkesin hayalini kuracağı bir marka olduğunu düşünüyorum.
Türkiye otomotiv pazarında ultra lüks segmentin büyüklüğü nedir?
Türkiye’de otomotiv sektöründe ultra lüks tüketimi sektörün sadece binde 2’sini kapsıyor. Ultra lüks dediğimiz dört-beş tane markadan bahsediyoruz. Bu araçlar çok spekülatif bir şekilde değiştirilen araçlar değil. Mesela bir Rolls-Royce’a sahip olduğunuz noktada 4 yıl bakım dahil garanti veriyor size. Yani aracın kullanıcı hatası olmayan ancak aracın üretimine dair olan garantiden bahsediyorum ve buna yıllık periyodik bakımları da dahil. Normal şartlarda bu süre 2 yıldır.
Rolls-Royce araçlarının fiyat aralığı nedir ve bu fiyatları belirleyen temel faktörler nelerdir?
Rolls-Royce’lar teknik olarak 678 bin Euro’dan başlıyor. Yani Specter’ın yüzde 60 ÖTV ile başlangıç fiyatıdır bu. Ama hiçbir zaman başlangıç fiyatıyla kalmaz. Ufak da olsa opsiyonlar ve kişiselleştirme seçenekleri araçlara her zaman koyulur. Bu da minimum 750 bin Euro’lara getirir fiyatı. En yüksek fiyatta ise bir limit yok, çünkü kişiselleştirmede bir sınır yok 2-3 milyon Euro’ya kadar çıkabiliyor.
Rolls-Royce’un global ve Türkiye özelindeki satış rakamları hakkında bilgi verebilir misiniz ve dünyada kaç bayisi var?
Rolls-Royce’un globaldeki en etkin ve en net kuralı şudur ki; kesinlikle ülke veya bölge sayıları paylaşılmaz. Yani paylaşmamız yasak. Ama globalde 2024 yılı 3’üncü en yüksek satış yılıydı. 5712 araç satıldı. Dünyada 133 bayisi var Rolls-Royce’un. Türkiye’de ise sadece bir tane var.
Babanız Artuğ Aysal gibi yarışlara katılıyor musunuz ve araba aşkınızın gelişmesinde babanızın etkisi ne kadar oldu?
Çok niyetlendim ama yarışmadım. Belki ileride kızım yarışır. Ben arabaların içerisinde doğdum ve hep değişik arabaların içerisinde büyüdüm. Bu ister istemez bende ilgi oluşturdu. Kırmızı Ferrari F355 hayatta tek kıskandığım varlık diyebilirim. Babam bu araba için üçüncü kızım derdi, “Sen nasıl böyle bir şey diyebilirsin” diye serzenişte bulunurdum. Hayatımda tek kıskandığım varlık oldu. Babamın, üçüncü kızım dediği makineyi kıskandım.
Kadın sürücüler hakkında toplumda yaygın olan eleştirilere ne gibi cevaplar vermek istersiniz?
Açıkçası ben bu durumun, çok ciddi bir şekilde toplumdan yapıştırılmış ve kadınları baskılayan bir konu olduğunu düşünüyorum. Korku yaratıyor. Kadın sürücü böyledir denilmesi, bilinç altına işliyor kadınların. Bana işlemiyor, ben 13 yaşında öğrendim araba kullanmayı ama birçok kadını etkilediğini düşünüyorum ve asla gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum.
Bu durum aslında bir ilginin pratiğe dökülmesi diyebilirim. Erkekler, çocukluklarından itibaren arabaya ilgi duyduğu için direksiyona oturma hissi 6 yaşında geliyor belki. Ama bir kadın için bu geçerli değil. Bir kadın ihtiyaç dahilinde arabanın direksiyonuna oturabiliyor. Genelden bahsediyorum. Bir şeyi ne kadar erken öğrenirseniz, tırnak içerisinde “Cahil cesaretiyle” daha cesur olabiliyorsunuz. Böyle olunca da hakimiyet oluyor. Fakat kadınları kötü olarak betimlemek kesinlikle yanlış ve kadınlar için sürekli bu etiketlendirme yapılması kadınlara korku salarak tedirgin araç kullanmalarına teşvik ettiğini düşünüyorum.
Bir de şu açıdan da bakmak lazım. İstanbul’da yaşadığım için söylüyorum, İstanbul’da kurallara kim uyuyor? Kurallara uyulmasıyla ilgili haberler bile çıktı ama değişen bir şey olmadı. Avrupa’da ise sürücü, yayanın ayağını attığını gördüğü anda durmak zorunda. Kurallara uyuyorlar. Bizim mutlaka trafik kurallarını regüle etmemiz lazım ve gerçekten dünya standartlarında uyuyor olmamız gerekiyor. Bence bu kuralsızlığı kadınlara yormak gibi bir şey oluyor.
Otomotiv sektöründe bir kadın yönetici olarak karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Bu zorlukların üstesinden nasıl geldiniz?
Otomotiv sektörü ataerkil bir sektör ama 13-14 yıl öncesiyle bir değil. Çok mutluyum ki daha fazla kadın istihdamı var otomotivde. Sadece ataerkil bir sektörde kadın olmak değil, bu kadar güçlü bir markaya, marka müdürü olmam insanları çok şaşırttı. Kimisi pozitif şaşırırken kimisi de negatife yordu. Belki de bir erkek müdüre sorulmayacak sorular soruldu bana. Mesela bu araçta kaç çivi var ve bunun gibi hiç olmayacak garip sorularla karşılaştım. Ama bugün bu soruyu kimin sorduğu aklımda bile kalmadı. Mesleğimle ilgili sorgulandığım sorular en büyük zorluktu benim için. Ben de bu markayla ilgili en yetkili kişi olmam gerektiğini, her soruya cevap verebiliyor olmam gerektiğini, tereddütsüz olmam gerektiğini öğrendim. Bugün artık, o günkü problemleri aştım.
Otomotiv sektörüne girmek isteyen kadınlara neler tavsiye edersiniz?
Sektöre girmek isteyen kadınlar cesaretli olsunlar. Sivrilmekten korkmasınlar. Bu işi öğrendim, ben artık oldum dememeleri gerekiyor. O gün Rolls-Royce’a başladığımda, bugün bu showroom’da, bu otomobillerle olacağımı bilemezdim. Bu yüzden gelişmekten korkmasınlar ve cesaretli olsunlar. Eğer ki doğru bildikleri bir şey varsa bunun için savaşsınlar ve elde edene kadar vazgeçmesinler.
Rolls-Royce markasının Türkiye pazarındaki potansiyelini nasıl görüyorsunuz? Gelecek hedefleriniz nelerdir?
Markanın potansiyeli her geçen gün artıyor. Fakat burada Rolls-Royce için önemli olan satış rakamlarının her yıl daha da rekora vurması gibi bir şey değil. Burada önemli olan konu, doğru ürünün doğru şekilde müşteriye sunulması.
Rolls-Royce son dönemde yeni bir kurumsal kimliğe girdi ve bu kurumsal kimliği 133 bayiye de işledi. Bütün showroom’lar bir önceki kurumsal kimlikten şu an içinde bulunduğumuz showroom haline geldi. Müşterilerin daha güzel vakit geçirecekleri, bir otomotiv galerisi olmaktan öte bir lüks evine davet edildikleri showroom haline geldi. Biz de bu yeni kimliği Mayıs 2024’te tamamladık ve açılışımızı yaptık. Rolls-Royce açısından tamamıyla olmak istediğimiz yerde olmak istediğimiz şekilde varız.
Royal Motors olarak tek markamız Rolls-Royce değil aynı zamanda London Cap’lerin Türkiye distribütörüyüz ve görüştüğümüz çeşitli markalar da mevcut. Benim hedefim, doğru ürünü, doğru müşteriye, doğru zamanda ve doğru şekilde ulaştırmak. Aynı zamanda kişiye özel dizaynlar, kişiye özel üretimler yapabilmek. Akabinde Royal Motors olarak da hedefimiz, istediğimiz belli başlı markaların distribütörü olabilmek.
Rolls-Royce’un otomotiv sektöründeki rakipleri kimlerdir? Markayı diğer lüks otomobillerden ayıran temel özellikler nelerdir?
Rolls-Royce’un rakibi dersek otomotiv sektöründen konuşamayız. Rolls-Royce’un rakibi çok değerli bir taş olabilir, çok özel bir mücevher evi olabilir, çok özel bir yat olabilir, çok lüks bir konut projesi olabilir. Otomotiv sektöründen gerçek bir rakibi olduğunu düşünmüyorum. Bunu sadece fiyat üzerinden konuşamayız. Üretim şekli, fiyatı, özellikleri, gücü gibi aldığınızda birebiri yok. Rolls-Royce kendine özel bir ultra lüks. Rolls-Royce’un otomotivde tam olarak karşılığı yok. Kişiselleştirilse de kişiselleştirilmese de bütün Rolls-Royce’lar elle üretiliyor.
“Babam ilham kaynaklarımdan biri, bana hep yaparsın kızım dedi ve ben de yaptım.” diyen Aysal, babası Artuğ Aysal’ı anlattı.
Artuğ Aysal otomotiv sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteren, Rolls-Royce’un Türkiye distribütörlüğünü üstlenen Royal Motors’un kurucusu olan bir iş insanı. Artuğ Aysal, kızına ilham veren bir figür olmuş, özellikle araba tutkusu ve “yaparsın kızım” diyerek verdiği destekle Hilal Aysal’ın kariyerinde önemli bir rol oynamıştır. Kırmızı Ferrari F355 için “üçüncü kızım” demesi, onun arabalara olan tutkusunu gözler önüne seriyor.
Hilal Aysal, Yeditepe Üniversitesi’nde moda eğitimi almış ve New York’ta Fashion Institute of Technology’de öğrenim görmüştür. Babası Artuğ Aysal’ın otomotiv sektöründeki faaliyetleri ve araba tutkusu, Aysal’ın bu alana yönelmesine büyük katkı sağlamıştır.
Royal Motors’un çatısı altında Rolls-Royce’un Türkiye temsilciliğini üstlenen Aysal, markanın Türkiye pazarındaki konumunu güçlendirmek için çalışıyor. Aynı zamanda London Cap’in Türkiye distribütörlüğünü de yönetmekte.
GÜNDEM KORİDORU
21 Mayıs 2025