DOLAR 38,1588 0.3%
GBP 50,0663 1.39%
EURO 43,6101 1.61%
ALTIN 3.957,732,27
BIST 9.380,950,45%
BITCOIN 32229321.79028%
ETH 614063.13755%
İstanbul

AZ BULUTLU

Hazır giyimde söz başkanların

Hazır giyimde söz başkanların

Türkiye’de İş Dünyası dergisi olarak tekstil ve hazır giyim sektörünün Türkiye için ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya devam ediyoruz. 2024 yılında 17,9 milyar Dolarlık ihracatın yaklaşık 14 milyar Dolarını dış ticaret fazlası olarak ekonomiye kazandıran hazır giyim sektörü, 590 bin kişiye de istihdam sağlıyor. İstihdam rakamlarına tekstili de eklediğimiz zaman bu sayı 1 milyon civarında oluyor. Ancak bu önemli sektör son iki yıldır yüksek enflasyon, yüksek faiz ve baskılanan kur nedeniyle zor bir süreçten geçiyor. Biz de buradan yola çıkarak sektörün nasıl yeniden güçlenebileceğini, acil ihtiyaçlarını ve küresel arenada tekrar nasıl rekabet edebilir hale gelebileceğini Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanları Toygar Narbay ve Dr. Ümit Özüren ile masaya yatırdık.

07/04/2025 12:58
Hazır giyimde söz başkanların

Hakan Özbay

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği ‘nin (TGSD) yeni döneminde, öncelikle veri ağırlıklı analizler yapıp sektörel raporları ilgili yerlerle paylaşacağını ve sektörün her türlü sorunlarını dile getireceğini belirten TGSD Başkanı Toygar Narbay, derneğin paydaş tabanının daha da genişletilmesi için çalışmalar yapacaklarını söylüyor. Narbay, “Sektörle, ekonomik ve politik raporları günlük olarak paylaşacağız. Bunun haricinde de Genç TGSD ve TGSD Akademi ile hem gençlere hem üniversite öğrencilerine hem de sektör çalışanlarına bilgi ve becerilerini artıracak, vizyonlarını genişletecek çalışmalar yapacağız” diyerek, önümüzdeki dönem planlarından bahsediyor.

“İŞ GÜCÜNE KATILIM 960 BİN”

Son zamanlarda sıkça duyulmaya başlanan, “Hazır giyim üçüncü dünya ülkesi sektörü, Türkiye bu sektörden çıkmalı” söyleminin çok talihsiz bir yorum olduğunun altını çizen Narbay, bugün Avrupa’daki saha iktidarların yükselmesindeki temel nedenlerden bir tanesinin, 90’lı yıllarda sanayiden çıkıp ucuz olduğu düşünülen iş gücü yoğun sanayileri Çin’e aktarmaları ve kendilerinin daha çok hizmet sektöründe konumlamaları olduğunu, bu durumun Avrupa’nın teknolojik gelişme hızını da Uzak Doğu’ya kaptırması ile sonuçlandığına dikkat çekiyor. Avrupa ve hatta ABD’nin de sanayileri tekrar kendi bölgelerine çekmek için çalışmalar yaptığını vurgulayan Narbay, “Şu anda acilen bütün sanayileri tekrar Avrupa’ya çekmek için yeşil mutabakat ile Avrupa’daki sanayileşmeyi hızlandırmaya çalışıyorlar. ABD’de aynısını yaparak üretimi geri getirmeye çalışıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin sektörden çıkması gibi bir tercih yapması çok talihsiz olur. Çünkü son 15 yıla baktığımızda ortalama 960 bin iş gücüne katılım var” diyor.

Avrupa’da iş gücüne katılım oranının yüzde 70 olduğunu ama Türkiye’de yüzde 54’lerde olduğunu dile getiren Narbay, “Geniş tanımlı işsizliğe bakıldığında yüzde 28’lerde olduğu görülüyor. Yani bu noktada 590 bin hazır giyim, tekstil ile birlikte 1 milyona yaklaşan çalışan sayısını yok sayarak sektörden çıkmayı düşünmek bu şartlarda mümkün değil. Kaldı ki bugüne kadar tekstil ve hazır giyim olarak 40 milyar Doların üzerinde bir yatırım yapıldığı düşünülürse bu 40 milyar Doları çöpe atıp başka bir sektöre yatırım mı yapılacak, 1 milyon kişi işsiz bırakılıp, yani bu çok akılcı bir söylem değil” şeklinde konuşuyor.

Adsiz tasarim 95

TGSD, emek yoğun sektörlerdeki KOBİ’lere verilen çalışan başı 2.500 TL desteğin, ölçek gözetmeksizin tüm firmalara verilmesini istiyor

“TÜRKİYE 6-7 KAT DAHA FAZLA FAİZ ÖDEDİ”

Uygulanan ekonomi politikasında kurun baskılanarak faizin yüksek tutulmasının Türkiye’ye ne kadar fayda sağladığının etki analizinin tekrar yapılması gerektiğini söyleyen Narbay, şunları söylüyor: “Zira biz bu analizi yaptığımızda şunu görüyoruz; geçtiğimiz yıl yüzde 44 enflasyon, yüzde 50 politika faizi ile politika faizinin bileşiği yüzde 63,5’lara geldi. Şimdi yüzde 63,5 bileşik faiz verirken Avronun yüzde 12, Doların yüzde 20, yani kur sepetinin yüzde 16 artması, sepet bazında yüzde 40,5, yani yüzde 40’ın üzerinde döviz sepet faizi vermemize neden oldu. Dolar bazında yüzde 36’larda, Avro bazında da yüzde 46’lar ortalamaya vurursak yüzde 40’lara geliyor. Bu çok yüksek bir faiz. Yurt dışında bu yüzde maksimum 5-6’dır. Türkiye dolayısıyla 6-7 kat daha fazla faiz ödedi.”

Özellikle dünya genelinde ithal ürünlerde forward kurunun önemine dikkat çeken Narbay, “Forward kurlar, cari kur çarpı cari faiz bölü karşı ülkenin faiz oranı ile belirleniyor. Dolayısıyla ithal ürünlerde bizim ülkedeki yüksek faiz aslında forward kuruyla fiyatın içine girmiş oluyor. İthal ürün Türkiye’ye geldikten sonra vadeli satışlarla aslında yüksek ticari faiz oranı da ürünün üstüne binmiş oluyor. Yani faizi yüksek tutup döviz kurunu baskılarken o yüksek faizi de ürün fiyatlarının içine geçirmiş oluyor, ekonomi yönetimi ve faiz de enflasyonu yükseltiyor. Enflasyon yükseldikçe faizi o oranda tutmak gerekiyor fakat aynı zamanda o yüksek faizin de gün sonunda ürün fiyatlarının içine ama forward kuruyla ama ticari faizlerle girmesi söz konusu ve bu bir kısır döngüye sebep oluyor. Dövize yüksek faiz uygulayarak TL maliyetleri hassas olan sektörlere verilen zararın etkisi gözden geçirilmeli diye düşünüyorum” diyerek, ekonomi politikalarının güncellenmesi gerektiğine vurgu yapıyor.

“TÜRKİYE DÜNYADAN NEGATİF YÖNDE AYRIŞTI”

Hazır giyim sektörünün, pandemi döneminde baskılanmış talep dolayısıyla pandeminin hemen arkasından hızlı bir yükseliş gösterdiğini dile getiren TGSD Başkanı Dr. Ümit Özüren, “Avrupa’ya yakın bir üretim yeri olan Türkiye’nin bu konudan faydalanmasını sağladı. Ama devamında fazladan alınan ürünlerle ilgili artan stoklar talebin düşmesini beraberinde getirdi. Rakamlara baktığımızda 2023 yılında genel dünya hazır giyim ticaretindeki düşüşe paralel bir seyir seyreden Türkiye hazır giyimi 2024 yılında bundan negatif ayrışıp, daha fazla pazar kaybı yaşadı. Bu da aslında temelinde rekabet şartlarının bizim aleyhimize bozulmasından kaynaklanıyor. Bu kaybın temelinde küresel etkiler olduğu gibi yerel faktörler de etkili oldu” diyerek, pandemi sonrası yükselen hazır giyim sektörünün son yıllarda neden zorlandığına açıklık getiriyor.

Türkiye’nin hem ithalattaki artışı hem de ihracattaki düşüşü göz önünde bulundurulduğuna son iki yılda 4 milyar Dolar civarında bir üretim kaybıyla karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Özüren, “Bu çok büyük bir rakam. Bu Türkiye’nin cari açığını artıran bir faktör olduğu gibi istihdamın da önünde bir engel teşkil ediyor. Burada kur faiz dengesinin enflasyona paralel bir şekilde planlanması ve konumlandırılması gerekiyor. Bu şekilde yapıldığı takdirde bizim kaybımızı çok kısa bir sürede geri almaya ve bunun devamında da yeniden istihdam sağlama şansımız mevcut” diyor ve sözlerini noktalıyor.

HAZIR GİYİM SEKTÖRÜNÜN TALEPLERİ

  • Döviz kuru enflasyonla paralel hareket etmeli ve gerçek değerine getirilmeli ya da ihracatçılara yaptıkları net ihracatın yüzde 10’u kadar döviz dönüşüm desteği verilmeli.
  • Eriyen işletme sermayeleri, referans faizin yarısı kadar değişken faiz oranıyla ve uzun vadeli kredilerle tamamlanmalı, reeskont kredilerinde faizin tahsilatı dönem sonunda yapılmalı.
  • Emek yoğun sektörlerdeki KOBİ’lere verilen çalışan başı 2.500 TL destek, ölçek gözetmeksizin tüm firmalara verilmeli. Bölgesel asgari ücret için çalışma yapılmalı ya da asgari ücret için verilen destekler bölgesel gelişmişliğe göre düzenlenmeli.
  • Eximbank kredi destekleri 2018’de olduğu gibi toplam ihracat değerinin yüzde 16’sı seviyesine çıkartılmalı, vadeler uzatılmalı, ihracatçının limitleri KGF ve diğer düzenlemeler ile yükseltilmeli.
  • Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumun sağlanması için sanayicilerin yapacakları GES yatırımlarına ruhsat almalarının önündeki sorunlar çözülmeli.
  • İşletmelerin ölçeklerini büyütmeye teşvik edecek yeni teşvik mekanizmaları oluşturulmalı.
  • Çevrim içi kanallardan çevre ülkelere satış yapılabilmesi için mikro ihracat ve KDV iade süreçleri kolaylaştırılmalı; gümrükleme, nakliye maliyetlerini düşürecek düzenlemeler yapılmalı.
  • EYT ile kaybedilen know-how ve iş gücünün işletmelere dönüşünü sağlayacak destekler verilmeli, kayıt dışılığı önlemek için emekli çalışanlardan SGK primi alınmamalı.
  • Kadınların iş gücüne katılımlarının sağlanması için eşi sosyal güvenlik sistemine dahil olan ve çalışma hayatında olmayanların kadınların SGK primleri 3 yıl boyunca alınmamalı.
  • Kadınların iş gücüne katılımlarının sağlanması için yerel yönetimlerin ve bakanlıkların her semte, mahalleye kreş yatırımlarını ihtiyaca uygun şekilde yapması sağlanmalı.

TGSD YÖNETİM KURULU

  • Toygar Narbay – Yönetim Kurulu Başkanı
  • Ümit Özüren – Yönetim Kurulu Başkanı
  • Vedat Yavuz – Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
  • Servet Karaalioğlu – Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
  • Fahrettin Akaydın – Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
  • Koray Güvenir – Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
  • Cevdet Karahasanoğlu – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Damla Şahin – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Hakan Tin – Yönetim Kurulu Üyesi
  • İsmail Kutlu – Yönetim Kurulu Üyesi
  • M. Metin Akyüz – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Şafak Kıpık – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Arzu Kaprol – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Ayşegül Kaya – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Bora Öner – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Can Aras – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Hande Şansal – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Lütfi Bayrak – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Nadin Hacerestunç – Yönetim Kurulu Üyesi
  • N. Vedat Doğan – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Refika Ünlü – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Serkan Eyüboğlu – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Vittorio Zagaia – Yönetim Kurulu Üyesi
  • Yasemin Sezer – Yönetim Kurulu Üyesi


En az 10 karakter gerekli