DOLAR 34,2469 0.37%
GBP 44,6963 0.63%
EURO 37,2302 0.45%
ALTIN 2.988,881,19
BIST 8.860,43-1,58%
BITCOIN 23281741.99601%
ETH 897201.19532%
İstanbul
14°

PARÇALI BULUTLU

Ekonomide frene basıldı, şimdi kemer sıkma zamanı

Ekonomide frene basıldı, şimdi kemer sıkma zamanı

26/09/2024 21:50

Atatürk’ün kurduğu, ilk Genel Müdürü Celal Bayar olan Türkiye İş Bankası bu yıl bir asrı geride bırakıyor. Bu derin tarihin hatırı sayılır bir dilimine tanıklık eden isimlerden biri de bankanın Genel Müdürü Hakan Aran. Bankanın 100’üncü yılına girdiği bu dönemde bir araya geldiğimiz ve Türkiye’nin elinde en önemli bilgi seti olan Hakan Aran ile Türkiye’nin mevcut ekonomik görünümünden geleceğe dair beklentilerin ne yönde olduğuna, kredi ile ilgili gelişmelerden, faiz ve dövizdeki gidişata dair önemli başlıkları konuştuk.

Başta deprem bölgesi olmak üzere tam 750 bin çocuğu bilimle buluşturmak için başlatılan Bilim Kuşağı Atölyeleri projesi için Malatya’dayız… İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran belki de kendisinin ilgi alanı olan bilimsel gelişmeler konusunda Çocuk Evleri’ndeki çocukların anlattıkları projeleri heyecanla dinliyor. Bu anlamlı ve duygusal buluşmanın ardından Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen’in organizasyonu ile Genel Müdür Hakan Aran ile sohbet ediyoruz… “Bankacılık da konuşabilir miyiz?” denilip, soracağımız soruların önü açılıyor ve Aran’a hemen sorumu yöneltiyorum: Nasıl görünüyor ekonomideki gelişmeler?

Ardından sohbet derinleşiyor. Ve Türkiye’nin elinde en önemli bilgi seti olan Hakan Aran beklentilerini, enflasyonu, kredi ile ilgili gelişmeleri, faizi, Doları her konudaki bilgilerini paylaşıyor. Hakan Aran Temmuz ayının ikinci yarısından sonra vatandaşın frene bastığını aktarıyor ve şu bilgileri paylaşıyor: “Temmuz’da ekonomideki soğumanın başladığını görüyoruz. 1-15 Temmuz arasındaki veriler, trendleri gösteriyor. 1-15 Haziran arası yapılan alışverişlerle 1-15 Temmuz arasındaki alışverişlere, kart kullanımına baktığınızda 1-15 Temmuz arasındaki kart kullanımının daha düşük olduğunu görüyorsunuz. Ayrıca sene başındaki toplam ticari ve bireysel kullanımla bugünküne baktığınızda da ocak ayının bile altına inen bir kullanım görüyorsunuz. Bunlar, temmuz ayında vatandaşın frene bastığını gösteriyor. Kemer şu anda sıkılıyor. Kemer sıkma konusunu biz Haziran’a kadar hissetmedik. Bu durum aslında politika yapıcılar için tercih edilen bir şey ama o tercih arka planda birtakım başka sorunların başlayacağını gösteriyor. Temmuz, ağustos, eylül ayı enflasyon rakamları muhtemelen bunu teyit edecek. Artık baz etkisine ilave olarak aylık bazda da enflasyonun düştüğünü göreceğiz. Bu da aslında bence enflasyonun 31 Aralık’a geldiğimizde yüzde 38-42 bandında gerçekleşeceğini gösteren önemli bir öncü gösterge. Eylül ayında okulların açılması gibi faktörlerle artabilir ama bu gidişatı bozmaz kanaatindeyim.”

POLİTİKA FAİZİ YÜZDE 45’E İNDİRİLECEK

Hakan Aran faizle ilgili yıl sonu tespitini ayrıntılandırıyor ve şöyle diyor: “Burada yıl içerisinde benim beklemediğim, sürpriz iki şey oldu. Yüzde 45 olan politika faizinin mart ayında 50’ye çıkması. Bu bizim için sürprizdi. Çünkü bana göre 45 de bu hedeflere ulaşmak için yeterliydi. Ama tam 31 Mart öncesi piyasada çok ciddi spekülatif bir döviz atağı oluştu. Herkes seçimden sonra kur 50 lira olacak inancına kapıldı. Merkez Bankası o noktada güçlü bir mesaj vermek için mart ayında 5 puan artırdı. Bu 5 puan artış, beklemediğimiz bir artıştı. Bu artışın (politika faizindeki artışın) ekonomiye olan etkilerini, reel sektöre olan etkilerini ilk defa Temmuz ayında görmeye başladık. Artış, sıcağı sıcağına hemen etkilemedi, sonuçları şimdi temmuz ayında görülmeye başlandı. Enflasyonun yüzde 42’de biteceğini düşünürsek politika faizinin ekim, kasım, aralık ayı toplantılarının birinde tek seferde veya parça parça 50’den 45’e indirileceğini tahmin ediyorum.”

KANAATKÂRLAR KALACAK, BİRİLERİ ELENECEK

Hakan Aran sözlerini önemli bir hatırlatma ile sürdürüyor ve “Hayat sadece para politikasından ibaret değil. Ekonomideki soğumanın, kemer sıkmanın reel sektörde, vatandaşta izdüşümü var. Hep beraber hâlâ daha krediye erişimin pahalı olduğu, krediye erişimin değil kredi kullanmama tercihinin olduğu ortamda nakit akışını yönetemeyen, doğru fiyatlamayı yapamayan, yanlış fiyatlamayla pazar dışında kalanların talep az olduğu için çabuk eleneceği, malını satamayacağı, o yüzden de nakit akışını döndüremeyeceği bir Eylül-Aralık ayı yaşayacağımızı öngörüyorum. Eylül-Aralık ayı ticaret dönsün, eve ekmek girsin, ‘Bu konuda ben işimi devam ettireyim’ anlayışıyla kanaatkâr fiyatlama yapanların işini döndüreceği; ama ‘enflasyon bu kadar, benim bu malı yerine koyma rakamım bu, malımın fiyatı budur’ diyenlerin oyun dışı kalacağı bir dönem olabilir. ‘Ben tüm maliyetlerimi bu fiyatlamadan çıkartacağım’ diyenlerin ise malına talep olmayacağı için, onların nakit akışı konusunda muhtemelen problem yaşayacakları bir son çeyrek göreceğiz.”

ENFLASYON YÜZDE 10’LU SEVİYELERE İNENE KADAR RAHAT YÜZÜ YOK

Merkez Bankası kasasını doldurana, yani döviz rezervlerini artırana kadar ve enflasyon yüzde 10’lu seviyelere gelene kadar bir denge noktası oluşmayacağı için ne ihracatçının ne üreticinin rahat yüzü görmeyeceğini ifade eden Aran, “Onlar sıkıntı yaşamaya, kurdan şikâyet etmeye, ‘Ben artık üretemiyorum, ihraç edemiyorum, maliyetim daha fazla’ deyip, ‘Sattığımdan zarar ediyorum’ şikâyetine maalesef bu söylediğim konjonktür boyunca devam edecek.”

GELECEKTE NE OLACAK?

Hakan Aran gelecek projeksiyonu da yapıyor ve şu bilgileri veriyor: “Şu anda bunun 2025 yılındaki uzantısı nasıl olacak kısmı önemli. 2025 yılı için şöyle bir tablo var: Enflasyonun yüzde 42 olduğu ama Merkez Bankası hedefinin 14-21 bandında olduğu bir 2025 başlıyor. Merkez Bankası, 42’yi 14-21’e nasıl getirecek? Bu konu da ekonomiyi gevşetemez. Kredi büyümelerindeki yüzde 2 sınırı artıramaz. Dolayısıyla buradaki sıkışıklık ve pahalılık aslında yıl boyu devam edecektir. Yüzde 45 enflasyon varken yüzde 50 pahalı ise yüzde 25 enflasyon varken de yüzde 30 pahalı olacak. Pahalılık devam ediyor olacak. O yüzden 2025 yıl boyunca rahatlama bekleyen ‘Nasıl olsa biraz hafifler, ben de paraya erişirim’ diye düşünenler, nefesini 2025 sonuna kadar tutmayanlar da muhtemelen 2025 yılında çok zorluk yaşayacaklar.”

En az 10 karakter gerekli