İklimlendirme, günümüzde giderek önemli hale gelen bir konu. Firmalar, iklim değişikliği ve
çevresel faktörler nedeniyle ısınan dünyamızı daha iyi yönetmek için çeşitli iklimlendirme
sistemleri kullanmaya başladı. Bu sistemler, iç mekân sıcaklığını, nemini ve hava kalitesini
optimize ederek konforu artırırken enerji verimliliği de sağlıyor. Küresel iklimlendirme sektörü,
2021 yılında 319 milyar Dolarlık büyüklüğe sahipken, 2026 yılına kadar yıllık ortalama yüzde
8,4’lük büyüme oranı ile sektörel büyüklüğünü 477 milyar Dolar’a ulaştıracağı öngörülüyor.
İ klimlendirme, sadece binaları değil, aynı zamanda endüstriyel tesisleri, araçları ve diğer alanları da kapsıyor. Isıtma, soğutma, havalandırma ve hava temizleme gibi işlevleri içeriyor. İklimlendirme sistemleri, enerji tasarrufu, sürdürülebilirlik ve insan sağlığı açısından büyük öneme sahip. Sektördeki dijital dönüşüm, veri analitiği, nesnelerin interneti (IoT), yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi teknolojilerin entegrasyonuyla kendini gösteriyor. Bu teknolojiler, sistemlerin daha verimli çalışmasını sağlarken, kullanıcı deneyimini de üst düzeye taşıyor. Akıllı termostatlar, uzaktan kontrol edilebilen cihazlar ve enerji tüketimini optimize eden algoritmalar, sektörün sadece bugününü değil, yarınını da şekillendiriyor. Dijitalleşme, aynı zamanda iklimlendirme sektöründe sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamaların önünü açıyor. Enerji tüketimini azaltan akıllı sistemler, karbon ayak izini küçültmeye ve dünyayı korumaya yardımcı oluyor. Bu yeni dönemde, sektör oyuncularının inovasyona ve sürekli gelişime açık olmaları gerekiyor.
İklimlendirme Soğutma Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD) Yönetim Kurulu Başkanı Tunç Korun, iklimlendirme sektörünün yeni nesil klimalar ile çevreye daha duyarlı hale gelmesi ve sektörün geleceği hakkında değerlendirmelerde bulundu. Ülkemizde kullanılan klimaların Avrupa Birliği (AB) yönetmelikleriyle uyumlu hale gelerek, yeni nesil gazların kullanılmaya başlandığını belirten Korun, “Son yıllarda İklimlendirme tüketicileri ürün seçimlerinde sadece fiyata değil, doğaya saygılı, çevreci tesislerde üretilmiş ve enerji verimliliği yüksek cihazlar talep ediyorlar. Sektörün önemli ürün gruplarından olan, yüzde 40’a kadar enerji tasarrufu sağlayan A++ enerji sınıfı ve inverter kompresörlü split klima ürünlerine talep ciddi şekilde arttı. Güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları, klima sistemlerinde giderek daha fazla kullanılıyor. Bu, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltarak çevresel etkileri minimize ediyor. Akıllı bina sistemlerinin giderek gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla IoT (Nesnelerin İnterneti) tabanlı akıllı klima sistemleri, hem konut hem de iş merkezleri gibi alanlarda daha yaygın kullanılmaya başladı. Bu sistemler enerji tüketimini optimize ederek gereksiz enerji kullanımını önlerken, kullanıcıların enerji tüketimini daha iyi yönetmelerine yardımcı oluyor. Son dönemde klima üreticileri, klima ekipmanlarının geri dönüşümü ve yeniden kullanımını teşvik edecek üretim sistemlerini, tesislerinde daha etkin kullanıyorlar. Yine üretimden kaynaklı emisyonları düşürücü önlemler örneğin; üretimde doğal enerji kaynaklarının kullanımı ve atıksız üretim gibi kavramlar daha çok gözetilerek üretim yapılmaya çalışılıyor. Bu şekilde üretimden kaynaklı doğaya verilen zararın azaltılması ve mümkünse ortadan kaldırılması hedefleniyor” şeklinde konuştu.
Klima sektörünün, sürekli gelişen teknolojilerle hem kullanıcıların konforunu hem de çevreye duyarlı çözümler sunmayı hedeflediğine dikkat çeken Korun, “Birçok üretici Ar-Ge çalışmalarında yüksek verimli ve doğa dostu ürünler geliştirme konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Ülkemizde yeni üretim tesisleri ve Ar-Ge merkezleri açılmaya devam ediyor. Bu kapsamda önümüzdeki süreçte sektörümüzün üretim kapasitesinin istikrarlı bir şekilde artacağını söyleyebiliriz. Ar-Ge desteklerinin KOBİ düzeyinde yaygınlaştırılması için ilgili prosedürlerin kolaylaştırılması gerekiyor. Enerji verimli ürünlerin piyasada yaygınlaştırılması ve enerji verimliliği düşük cihazların yüksek enerji verimliliğine sahip cihazlara dönüşümü ile ilgili devlet teşvikine ihtiyaç duyuluyor. AB ülkelerinde olduğu gibi ısı pompalarının yaygınlaştırılması için enerji verimliliği ile ilgili AB fonlarının Türkiye’de ısı pompalarına yönelik Ar-Ge ve üretim faaliyetlerinde kullanımının artırılması, vergi indirim desteği, son kullanıcıya yönelik doğrudan teşvik, düşük faizli banka kredisi gibi uygulamaların yaygınlaşması, Türkiye’deki iklimlendirme sektörünün üretim gücüne önemli katkı sağlayacaktır” dedi.
Tunç Korun, “Cihazların üzerinde bulunan ve enerji verimliliğini gösteren etiketler tüketicilere doğru yolu gösteriyor. Genel olarak A+++ sınıfı en yüksek verimliliği, D sınıfı ise en düşük verimliliği ifade ediyor. Alınacak cihazın mutlaka ulusal/uluslararası standart, CE ve uluslararası kalite standart belgeleri olmalı ve enerji tasarrufu anlamında mümkün olduğunca A sınıfının altında kalan bir ünite alınmamalıdır. 2015 yılından itibaren inverter kompresörlü klimalara geçildiğinden ve bu cihazların eski standart kompresörlere göre yüzde 30 kadar enerji tasarrufu olduğundan, 2014 öncesinde split klima almış olanların yenileme yapmasında da büyük verimlilik tasarrufu olacaktır” diyerek doğru klima seçiminin ne kadar büyük bir önem taşıdığına vurgu yaptı. Sürdürülebilir bir dünya bilinciyle satın alınacak klimaların inverter teknolojisine sahip, çevre dostu soğutucu akışkan barındırmasının önemini anlatan Korun, şu değerlendirmelerde bulundu: “Klima cihazı alımında bunun yaklaşık 15 yıl boyunca çalışacak bir cihaz olduğunu öngörüp, bu süreç boyunca servis desteğinin alınabileceği, yedek parçasını bulabileceğiniz, bilinen bir marka olmasına dikkat edilmelidir. Özellikle klima alımında, klima kapasitesinin ve kurulacağı yerin seçiminde mutlaka bir uzmandan yardım alınması önem arz ediyor. Uygun kapasite seçimi verimli klima kullanımı için çok önemlidir. Daha büyük bir klima her zaman daha iyi anlamına gelmez. Günümüzde birçok klima firması keşif hizmetini ücretsiz sağlıyor.”
Klima kullanıcılarının, cihazlarında bulunan filtreyi belirli aralıklarla temizletmesinin önemine değinen Korun, “Birçok klima cihazında, filtreleme sistemleri ileri düzeye çıkarılmış, bu sayede toz, kaba partikül, polen, küf, duman vb. filtre edilebilmeye imkân tanıyor. Filtre etme işlemi de iklimlendirme sürecinin bir parçası olup iç hava kalitesinin artmasında ve klima seçiminde önemli bir faktördür. Laboratuvar çalışmalarına göre iç ortam havası ile ilgili memnuniyetsizliğin yüzde 10 artması kişinin performansını yüzde 1 düşürür. Klima filtresinin düzenli olarak temizlemesi hem enerji tasarrufu hem de klima filtresi üzerinde birikmiş toz, polen gibi kirleticiler nedeniyle tavsiye edilmektedir. Klima cihazı olanlar, yılda en az 4 kere klima filtrelerinin temizlenmesine özen göstermelidir. Bakımı düzenli olarak yapılmayan klimalar, kirli filtreleri nedeniyle iç hava kalitesinin düşmesi sonucu astım ve alerji gibi hastalıkları tetikleyebilir. Yine düzenli klima bakımı ile enerji tasarrufu sağlanırken cihazın kullanım ömrünü de uzatmış oluruz. Klima bakımları muhakkak yetkili servislerce yapılmalıdır. Tüketiciler T.C. Ticaret Bakanlığının “Servis Bilgi Sistemi Projesi (SERBİS)” kapsamında hazırladığı www.servis. gov.tr adresinden, servisler hakkında sorgulama yaparak, servislerin yetkili servis olup olmadığını öğrenebilirler” dedi. Son olarak klima kullanımı hakkında bilgi veren Korun, sözlerini şöyle noktaladı: “Klima seçimi kadar klima kullanımı da hava kalitesi açısından önemlidir. Doğru sıcaklık değerlerinde klima kullanımı; sağlığımızı korumada, verimliliğimizi artırmada ve de tüketilen enerjide önemli rol oynuyor. İyi koşullandırılmış bir ortamda insanların fiziksel ve zihinsel aktiviteleri artar. Konfor kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Ancak kış için 20-24 derece, yaz için de 23-26 derece (yüzde 40-60 bağıl nem değerlerinde) konfor aralığı olarak kabul edilmektedir. Yazın çok daha düşük sıcaklıklarda klimamızı kullanmaya çalışırsak, ortam sıcaklığının çok düşük olmasından kaynaklı nem miktarı düşeceğinden soğuk algınlığı hissiyatı verebilir. Aynı zamanda çok düşük sıcaklıklarda kullanmak klimamızın elektrik sarfiyatını da artıracaktır. Düşürdüğünüz her bir derece, klimanın elektrik tüketimini yüzde 10 artıracaktır. Ayrıca klimanın sürekli en düşük değere set edilerek çalıştırılması, cihazın hiç durmadan çalışmasına sebep olduğundan, belli bir süre sonra arıza ihtimalini de artırmaktadır.”
İ klimlendirme sektörünün önde gelen firmalarından Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder şirket hedefleri ve iklimlendirme sektörü üzerine değerlendirmelerde bulundu. Ürettikleri klimalarda çevresel faktörlere özel olarak önem verdiklerini söyleyen Önder, “Biz çevreci bir firmayız. Şu an ürettiğimiz klimaların enerjisinin yüzde 100’ünü yeşil enerji olarak kullanıyoruz. Bunun yüzde 85’ini güneşten alıyoruz. 8 mw üstü bir GES’imiz var. Yüzde 15’ini de yeşil enerji olarak tedarikçilerden satın alıyoruz. Yine Daikin sattığı klimalardaki gazı alıp rehabilite ediyor. Buna “Loop by Dakin” diyoruz. R410 gazları alıp tekrar ıslah edip üretimde kullanıyoruz. Bu müthiş bir çevreci kullanım oluyor. Çünkü yeni gaz demek çevreye yeni zarar demek. Bu tip çalışmalarımız var. Zaten ısı pompasının mucidi olarak yine çevreye çok duyarlı ürünlerimiz var. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi. ‘
Hasan Önder, ‘yeşil hidrojen’ kullanımı konusunda yapılan çalışmalar hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Başta İngiltere olmak üzere birçok Avrupa ülkesi ‘yeşil hidrojen’ kullanımı için yoğun çalışmalar yapıyor. Bu bağlamda doğal gaz hatlarına yüzde 20 oranında ‘yeşil hidrojen’ teşvik edilecek. Hem kombi hem de soğutma ürünlerinin bir arada olduğu ısı pompaları ilerleyen dönemde daha yaygınlaşacak”
İklimlendirme sektörünün öncü markası olduklarını ve Türkiye’ye hidrojende sınıf atlatmak istediklerini söyleyen Önder, “Nisan 2022’de Türkiye’nin hidrojen vadisi ve en büyük kapasiteli ilk yerli yeşil hidrojen tesisi için çalışmalar başladı. Bu projelerle Türkiye’ye hidrojende sınıf atlatmak amaçlanıyor. Ülkemizde hidrojene geçiş konusunda GAZBİR-GAZMER proje yürütücüsü olarak EPDK-ETKB’in destekleri ile CleanGaz projesini yürütüyor. Amaç 2053’e giden yolda önce yüzde 20, sonra yüzde 100 doğal gaz taşıma hatlarına hidrojen enjekte etmek. Biz de iklimlendirme sektörünün öncüsü bir marka olarak bu konuda uzun süredir çalışıyoruz. Avrupa’da yarım asrı devirmiş ve Japonya’da 100’üncü yılını kutlayan bir firma olarak, global vizyonun sağladığı avantajla hızlı yol kat ediyoruz. Yüzde 20 hidrojen destekli NDJ, CSU ve NDJ Smart model kombilerimizle tüketiciyi yakın geleceğe hazırlıyoruz. Sakarya Hendek’teki fabrikamızda üretilen Daikin kombiler, aynı zamanda Avrupa’ya da ihraç ediliyor ve enerji verimliliği yüksek, çevreci değerleriyle öne çıkan ‘yeşil hidrojen’ kullanımına tam uyumlu olmaları ile tüketicileri regülasyon sonrası olası masraflardan da kurtarıyor” şeklinde konuştu.
Havan Güzelse Hayat Güzel” sloganıyla Adana’dan dünyaya klima ihraç eden Kurluk Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kubilay Kurluk, Fujiplus’ın doğa dostu ürünleri hakkında açıklamalarda bulundu. İklim değişikliğinin insanlık açısından ciddi bir sınav olduğunu ve çevre dostu uygulamaların büyük önem taşıdığını vurgulayan Kurluk, “Çevresel sürdürülebilirlik hedeflerimizi gerçekleştirmek için stratejik bir sürdürülebilirlik yönetimi altyapısı oluşturduk. Bu altyapı, çevresel performansımızı sürekli olarak izlememize ve iyileştirmemize olanak tanıyor. Bu çerçevede, ürünlerimizde enerji verimliliğini sürekli artırarak, üretim süreçlerimizde israf ve kayıpları azaltarak karbon ayak izimizi minimize etmeyi hedefliyoruz. Enerji tüketimini minimize eden yeni nesil inverter teknolojileri ve çevre dostu soğutucu akışkan gazları kullanıyoruz. Tüketicilerimizi de enerji verimliliği konusunda bilinçlendirmek için çalışıyoruz. 2050 Karbon Sıfır hedefi doğrultusunda, üretimde tamamen yenilenebilir enerjinin kullanımı için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kaynak tüketim takibi ve çevre boyut etki değerlendirmesi ile üretimdeki bütün girdilerin tüketimini sürekli olarak izleyerek, gereksiz tüketimi minimize ediyor, verimliliği artırıyoruz. Üretim süreçlerimizde bütün açılardan çevresel etkileri değerlendiriyor ve bu etkileri minimize etmek için gerekli önlemleri alıyoruz” şeklinde konuştu.
Kurluk, Ar-Ge yatırımlarına önem vermeyen şirketlerin uzun vadede rekabet avantajını kaybetme riskiyle karşılaşacaklarına dikkat çekerek, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Ar-Ge yatırımlarına gereken önemi vermeyen şirketlerin uzun vadede rekabet avantajını kaybetme riski ile karşı karşıya kalacaklarının farkında olarak, kurulum sürecinden itibaren başlattığımız Ar-Ge çalışmalarının yanı sıra Ür-Ge (Ürün-Geliştirme) faaliyetlerine de ciddi bir yatırım yapıyoruz. Kullanıcı deneyimini çalışmalarımızın merkezine alarak, yüksek enerji verimliliğine sahip, tasarruflu ve çevre dostu ürün geliştirme çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ürün test ve geliştirme aşamalarında, fabrikamızdaki performans test laboratuvarlarımızla ürünlerin zorlu koşullardaki performanslarını kapsamlı testlere tabi tutarak ölçümlüyoruz. Fonksiyon test laboratuvarımızla süreçleri anlık ve şeffaf olarak takip ediyoruz. Teknolojik ortaklarımızın yurtdışındaki Ar-Ge merkezleri ile birlikte çalışıyoruz. Bu sayede, en son teknolojik gelişmeleri kolaylıkla entegre edebiliyoruz.”
Klimalarda kullanılan akıllı sistemlere değinen Kurluk, kendi ürünlerinde de akıllı kontrol sistemlerine yer verdiklerine vurgu yaptı. Kurluk, “Ürünlerimizdeki akıllı kontrol sistemleri sayesinde kullanıcılar, iklimlendirme sistemlerini uzaktan kontrol edebiliyor. BMS (Bina Yönetim Sistemi) ile tek noktadan kontrol edebiliyor, enerji tüketimini anlık olarak analiz edebiliyor, uzaktan arıza tanımlama özelliği ile servis süresini kısaltabiliyor. Nesnelerin interneti (IoT) teknolojisini kullanarak cihazlar arasında köprü kurabiliyor ve akıllı senaryolar yardımıyla bütün süreçlerin özdevinimle yönetilmesine olanak sağlıyoruz. Bunun yanı sıra, yeni model klimalarımızda taze hava ile iç ortamı besleme ve ses ile komut özelliğini kullanıcılarımıza sunuyoruz” dedi. Enerji verimliliğine çok dikkat ettiklerini dile getiren Kurluk, sözlerini şöyle noktaladı: “Çevresel sürdürülebilirlik ve yenilikçi teknolojiler konusundaki taahhüdümüzü sürdürerek, müşterilerimize en yüksek kalitede ve en verimli çözümleri sunmaya devam ediyoruz. Ürünlerimiz, alınan performansın harcanan elektriğe oranı olan sezonsal enerji verimliliği oranı (SEER) ve enerji verimliliği oranı (EER) bakımından yüksek değerlere sahiptir. Bu, cihazlarımızın daha az enerji ile daha fazla soğutma veya ısıtma sağladığı anlamına gelir. Eko modları enerji tüketimini minimum seviyeye indirir ve kullanıcıların enerji maliyetlerinden tasarruf etmelerine yardımcı olur. İnverter teknolojisi, değişen ortam koşullarına göre motor hızını ve soğutucu akışını ayarlayarak klimadan en yüksek soğutma/ısıtma veriminin alınmasını sağlar ve enerji tüketimini ciddi oranda azaltır.”
İ klimlendirme sektörünün tecrübeli isimlerinden biri olan TLC Klima Türkiye Yönetici Ortağı Sema Tunar, sundukları hizmet üzerine açıklamalarda bulundu. TLC Klimanın sektörde büyük bir tecrübeye sahip olduğunu söyleyen Tunar, “TLC Klima olarak 30 yılı aşkın sektör deneyimimizi, Ocak 2016’da dünyanın en büyük klima üreticisi olan Gree Klima Sistemleri ile bir araya getirdik. Gree Electric Appliances Inc., Zhuhai’de (Çin) 1991 yılında kurulmuştur. Ar-Ge, üretim, pazarlama ve servis hizmetlerinin entegre olduğu uluslararası bir iklimlendirme firmasıdır. Bugün Çin, Brezilya ve Pakistan’da bulunan 18 klima üretim üssünde 16 bini Ar-Ge, 30 bini teknik çalışan olmak üzere 90 binden fazla personel dünyanın sevdiği bu hava için çalışmaktadır” dedi.
Ar-Ge çalışmalarının kendileri için çok önemli olduğuna değinen Tunar, “Gree, her biri robot mühendisliği ile donatılmış teknoloji ve Ar-Ge merkezlerinde, yıllık olarak Ar-Ge’ye ortalama 1 Milyar Dolar harcamaktadır. 100 binin üzerinde yerli, 53 binin üzerinde ise buluş patenti olan, kendi teknolojisini geliştiren bir markadır” diyerek Ar-Ge merkezleri hakkında bilgiler verdi. HEDEF
Klima üretirken çevresel etkileri de gözettiklerinin altını çizen Tunar, şu değerlendirmelerde bulundu: “TLC Klima olarak 2023‘de yıllık hedeflerimizin de üzerinde satış gerçekleştirerek ev tipi klimalarda yüzde 67, VRF Klima sistemlerinde yüzde 57, Isı pompasında yüzde 30 büyüme gerçekleştirdik. Hem iklim değişimi hem de Türkiye’deki yapılarda yenileme çalışmaları ve yeni projeler sektörü büyütmeye devam etmektedir. Yetkili satıcı ve servis sayımız şu an 200’ün üzerine çıkmış durumda ve Türkiye’nin her noktasına hizmet vermek üzere hareket ediyoruz.”
Arçelik’in ürettiği yeni nesil klimalar hakkında, Arçelik Türkiye İklimlendirmeden Sorumlu Pazarlama Kıdemli Yöneticisi Can Topakoğlu değerlendirmelerde bulundu. Arçelik’in çevresel hedefler ve sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşma yolunda attığı adımlardan bahseden Can Topakoğlu, “Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın vizyonumuzla sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk konusunda kararlıyız ve 2050 yılına kadar tüm operasyonlarımızda net sıfır emisyona ulaşmayı taahhüt ediyoruz. Bu doğrultuda, enerji verimliliğini artırmak ve karbon ayak izimizi azaltmak için çeşitli projeler yürütüyoruz. Güneş enerjisi panelleri kurarak yenilenebilir enerji kullanımını artırıyor ve su tasarrufu sağlayan sistemler geliştiriyoruz” diyerek sıfır emisyona ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Can Topakoğlu, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına büyük önem verdiklerini vurgulayarak, “Esnek ve çevik bir yaklaşımla müşterilerimizin ihtiyacına uygun şekilde sürdürülebilir, akıllı ve dijital hizmetler tasarlıyoruz. Ar-ge’mizin tasarladığı yenilikçi teknolojiler ve sürekli gelişime odaklanan iş stratejimizle pazar liderliğimizi sürdürerek müşterilerimize en iyi ürün ve hizmetleri sunmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Dijitalleşmenin getirdiği olanakların ihracatta nasıl başarılı olmalarını sağladığını söyleyen Topakoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “150 ülkede ürün ve hizmet sunuyoruz. Küresel pazarlarda 22 markamızla faaliyet gösteriyoruz. Dijitalleşme yolculuğumuz başarımızda önemli bir rol oynuyor. 2016 yılında başladığımız dijital dönüşüm yolculuğuyla tüm süreçlerimizi dijitalleştirdik; bu dönüşüm, e-ticaret platformlarımızın gelişimiyle ihracat faaliyetlerimizi destekledi. Dijitalleşmenin getirdiği olanaklarla ihracat süreçlerimizi daha etkin ve hızlı bir şekilde yönetiyoruz.” Son olarak da Arçelik’in enerji verimliliği hakkında konuşan Topakoğlu, “İklimlendirme sistemlerinde yüksek enerji verimliliği sağlayan çözümler sunuyoruz. A+++ enerji sınıfı derecelendirmesiyle en yüksek verimlilik standartlarını karşılamakta olup eski nesil klima cihazlarına göre yüzde 50’ye varan enerji tasarrufu sağlayan ürünlerimize ciddi bir talep artışı var. Gelişmiş inverter kompresör teknolojisi ile donatılan bu ürünler, enerji tüketimini en düşük seviyeye indirirken kullanıcı konforunu artırıyor. Ayrıca, tüm üretim tesislerimizde yenilenen psikometrik laboratuvarlar ve ses ölçüm test odaları, ürünlerimizin verimlilik ve performansını sürekli olarak iyileştirmemize olanak tanıyor. Tüketicilerin bilinçlenmesiyle birlikte enerji tasarruflu yeni nesil ürünlere olan talebi inovatif yaklaşımımızla karşılıyoruz” diyerek enerji kullanımına verdikleri öneme dikkat çekti.
GÜNDEM KORİDORU
21 Kasım 2024