Sektör paydaşları, küçük ev aletleri sektörünün geleceğine dair iyimser bir bakış açısına sahip. Küresel rekabetin her geçen gün arttığı bir dünyada, üreticilerinin güçlü bir stratejiyle ilerlemesi gerektiğine dikkat çekiyorlar. Sektör, inovasyon ve sürdürülebilirlik gibi temel ilkelerle büyümesini sürdürüyor. Üreticilerinin global pazarlarda daha da güçlenmesi ve Türkiye’nin üretim üssü olma yolunda atacağı adımlar, sektörün önümüzdeki yıllarda daha da güçlenmesini sağlayacak. Bu fikre sahip isimlerden Termosan Çelik Genel Müdür Yardımcısı Zekeriya Sonuç, sektöre ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor: “Dünya bizi keşfetti. Önemli bir ortaklığa imza attık. Urfa’dan dünya markalarına üretim yapacağız. Robotlarla üretim yapacağız.” Küçük ev aletleri ve mutfak ürünlerinde İhracat konusunda ümit veren açıklamalar yapan OKSWORLD Genel Koordinatörü Çağrı Öksüz ise “Özellikle Rusya pazarına dönük çalışmalar yapıyoruz. Dünyanın her yerine önemli markalarımızla ulaşma gayretindeyiz” diyor. Almanya’da ve Türkiye üretim yerleri olduğunun bilgisini veren Fakir Hausgeräte İhracat Müdürü Levent Ay da, “Biz bir dünya markasıyız. Almanya ve Türkiye’de üretiyoruz. Ar-Ge’ye çok önem veriyoruz. Dünya bu alanda bizi takip ediyor. Mesela yoğurt makinesi yaptık. Daha kimse yapamadı. Herkes bizi izliyor” şeklinde konuşuyor. Öte yandan Türkiye’nin, dünya züccaciye sektöründe ilk 10’da yer aldığını dile getiren ZÜCDER Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Öksüz; başta İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve ABD olmak üzere çok sayıda ülkeye ürün satarak ekonomiye önemli oranda katkı sağladıklarını söylüyor. Küçük ev aletleri ve mutfak ürünleri konusunda tüm bu görüşleri doğrulayan isimlerden KESİD Yönetim Kurulu Başkanı ve Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer ise “Teknolojiyi çok önceden kullanmaya başlayan, dijitalleşmeye entegre olmuş bir sektör olarak biz de bu alanda dünyaya örnek olmalıyız. Hedefimiz, dünyada üretim üssü olmak” diyerek sektörün geleceği için umutlu bir tablo çiziyor.
Türkiye’de küçük ev aletleri sektörü 1990’lı yılların başında dünya çapında bir oyuncu haline gelmeye başladı. O dönemde sektördeki yerli firmaları, kaliteli ürünler üreterek ve müşteri ilişkileri yönetimi ile fark oluşturmayı başardılar. Biçer, “Çin gerçeği” olarak tanımladığı bir durumdan şu şekilde bahsediyor: “Biz KESİD olarak aslında 2002’de kurulduk. Fakat sektörümüz 90’lı yılların başında dünya ligine çıktı. Gerçekten sözü geçer bir üretim üssü olma adımları o zaman atılmış. Biz de tabii bu sektörde Çin gerçeğini dikkate alarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. En başta en büyük üstünlüğümüz iletişim konusundaydı. Çünkü bizim sektörümüzde ürünler çok komplike. Tüketicinin sürekli değişen ihtiyaç ve gelişimine karşın markalar, ürün araştırmaları ve yeni ürünler talep ediyorlar. Çinliler zaten zor iletişim kuruyordu. Bugün her ne kadar Çin gerçeği olsa da şimdi büyük alıcılar Chine Plus One adında bir strateji geliştirdi. Çin’den satın aldıkları ürünün benzerini ya da farklı modelini başka bir ülkeden alma şeklinde kendilerine bir strateji geliştirdiler. Bugün, Çin’den bağımsız alternatif pazarlar oluşturulmaya başlandı. Çin’den satın alınan ürünlerin benzerlerini başka ülkelerden temin etme stratejisi, bizi farklılaştırdı. Çünkü pandemiden sonra tek bir yere bağlı kalınmaması gerektiğini gördüler. Biz de bu noktada alternatif pazar haline geldik ve onlara tasarım satıyoruz.”
KESİD’in en büyük hedeflerinden birinin, sektörde sadece fiyatla konuşulan ürünlerle anılmamak olduğunu belirten Biçer, derneğin son dönemdeki araştırmalarına ve stratejilerine değindi. Türk kahvesi makinesi gibi katma değerli ürünlere odaklandıklarını belirten Biçer, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Yaptığımız araştırmalarda, tüketicilerin artık sadece fiyatla ilgilenmediklerini, fonksiyonel özelliklere sahip ürünlere yöneldiklerini gördük. Biz de bu doğrultuda, tüketicinin taleplerini karşılayacak yenilikçi ürünler üretmek için Ar-Ge yatırımlarımızı artırıyoruz.” Biçer, sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm gibi küresel trendlerin de sektörü etkilediğini, küçük ev aletlerinin üretiminde kaynakların verimli kullanılmasına yönelik çalışmalar yürüttüklerini vurguluyor ve ekliyor: “Her ürettiğimiz ürün, bir kaynağı tüketiyor ve maalesef bu ürünler zamanla çöpe gidiyor. Bunun önüne geçmek için üretim süreçlerinde kaynakları etkin bir şekilde kullanmamız gerektiğini düşünüyoruz.”
Toplantıya KESİD Onursal Başkanı Bülent Durlanık, Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer ile Yönetim Kurulu Üyeleri Murat Kolbaşı, Mustafa Hacısalihoğlu, Rahmi Korkmaz ve Emre Gürsel katıldı.
Pandemi döneminin küçük ev aletleri sektöründe beklenmedik gelişmelere yol açtığını dile getiren Biçer, tüketicilerin mutfaklara olan ilgisinin arttığını, erkeklerin mutfağı keşfettiğini ve birçok kadının girişimci olarak evde üretim yapmaya başladığını belirtiyor. Biçer, “Pandemi sırasında insanlar evde daha fazla vakit geçirerek yeni ürünlere yöneldiler. Özellikle kadınlar, bu dönemde yeni iş fırsatları oluşturmaya başladılar. Bu durumu olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Şimdi bu kadın girişimcilerin pek çoğu işlerini profesyonelleştirme yoluna gidiyorlar” diye konuştu.
Türk küçük ev aletleri sektörünün uluslararası alanda rekabetçi bir pozisyona gelmesinin temellerinin 1990’lı yıllarda atıldığını belirten Biçer, o dönemde yurt dışı fuarlarına katılımın başlangıcını ve Türkiye’nin üretim gücünün küresel alanda nasıl fark oluşturmaya başladığını şu sözlerle anlattı: “O dönemde fuarlara katılmak, yurt dışına çıkmak büyük bir masraftı. Ancak Türk Malı duygusu, ürünlerimizi tanıtmada bize çok yardımcı oldu. Milliyetçi bir hisle hareket ettik, Türkiye’ye gelen alıcılara, ‘Tost makinesi var mı?’ diye sorduklarında, ‘Yok ama seni bir tostçuya götürebilirim’ diye karşılık verdik. Bu tür iş birlikleri sektördeki rekabetin temellerini atmamıza yardımcı oldu.”
KESİD’in üyeleri, sektördeki büyümeyi sürdürmek için önemli yatırımlar yapmaya devam ediyor. Biçer, Çankırı’da gerçekleştirilecek yeni üretim tesisi yatırımı hakkında şu bilgileri verdi: “Çankırı’da 10 bin metrekarelik bir alanda yatırım yapıyoruz ve 2025’te faaliyete geçireceğiz. Bizim sektörümüzde durma lüksü yok. Durduğumuz an, geri dönüşü olmayan bir sürece gireriz. Bu yüzden sürekli olarak yatırımlarımızı ve üretim kapasitemizi artırmamız gerekiyor.” Biçer, sektördeki gelişim için yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk projelerinin de önemine dikkat çekiyor. Bu bağlamda, deprem sonrası yaşamını kaybeden eşlerinden dolayı iş dünyasına atılan kadınlar için projeler geliştirdiklerini belirtti ve ekledi: “Adıyaman’da gerçekleştirdiğimiz bir ziyaret sırasında ev kadınları ‘Ekmeğimizi başkasına kaptırmak istemiyoruz. İşin başına geçmek zorunda kaldık’ dediler. Bu kadınları, iş dünyasının içine dahil etmek için projeler geliştiriyoruz.”
YAPDER’in düzenlediği ve Senur Akın Biçer’in de başkanlığını yürüttüğü Kadın Girişimciliği Destekleme Zirvesi ve Ödül Töreni son yıllarda büyük ilgi görüyor. Bu yılki zirve ise güvenilirlik ve kadın temasıyla yapılacak. Biçer, “Kadın meselesi sadece kadının değil, tüm toplumun konuştuğu bir mesele. Biz de bu konuda farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz,” diyerek zirveye katılım çağrısı yapıyor.
GÜNDEM KORİDORU
31 Ocak 2025