E-ticaretin hızla büyümesi ve dijitalleşme, global ticaretin sınırlarını genişletti ve bu da e-ihracatın önemini artırdı. Pazaryerleri, bu değişim rüzgarının öncülerinden biri olarak, KOBİ’lerin ve büyük ölçekli işletmelerin global pazarlara daha kolay erişimini sağlıyor. Hal böyle olunca ülkemizin küresel çaptaki birçok e-ticaret sitesi radarına e-ihracatı almış durumda. Gelin birlikte ülkemizin en önemli pazaryerlerine e-ihracat ataklarını soralım…
E-ticaret sektörü, son yıllarda hızla büyüyen ve gelişen bir alan olarak dikkatleri üzerine çekti. E-ihracat ise, geleneksel ihracat yöntemlerinden farklı olarak, internet kullanımının yaygınlaşması, mobil cihazların artması ve dijital ödeme sistemlerinin gelişmesi ile birlikte hayatımıza giren bir kavram. Hal böyle olunca ülkemizin küresel çaptaki birçok e-ticaret sitesi gelişmekte olan e-ihracatı gündemlerine aldı.
E-ihracatı gündemine alan ve geçtiğimiz günlerde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından “Türkiye’de e-ihracatın şampiyonu” olarak ödüllendirilen Trendyol, bu kapsamda oldukça yoğun bir çalışma temposu içerisinde. Bu doğrultuda uçtan uca, kapsamlı e-ihracat çözümlerini satıcılarıyla buluşturan marka, gerçekleştirdiği çalışmalar kapsamında Trendyol Akademi ile satıcılarını e-ihracata hazırlayan eğitimler sunuyor. Lojistik ağını da gün geçtikçe genişleten Trendyol, gümrük süreçlerinden iade ve iptal opsiyonlarına kadar e-ihracatı kolaylaştıran yatırımlar gerçekleştiriyor. Ülkemizin bir diğer popüler pazaryerlerinden biri olan Hepsiburada da yine e-ihracat kapsamında birçok çalışma ve projeye imza atıyor. E-ihracat kapsamında iki ayrı modelle ilerleyen marka ilk modelde, Hepsiglobal markasıyla ve uygulamayla Azerbaycan ve Ukrayna’da denemelere başladı. İkinci modelinde ise yerel iş ortaklarıyla birlikte belli pazarlara açılmayı test ederek, Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde başarılı olan şirketlerle iş birlikleri kuruyor. Envoyo ise, e-ihracatın öneminin her geçen gün arttığının ve pazaryerlerinin bu süreçte kritik bir rol oynadığının farkında olan markalar arasında yer alıyor. Türkiye’deki işletmelerin dönüşüme ayak uydurması, global rekabette güçlü bir şekilde var olabilmeleri için büyük önem taşıyor. Envoyo da, bu sürecin her aşamasında işletmelere destek olmayı ve onların global pazarlara açılmalarına katkıda bulunmayı hedefliyor.
Trendyol olarak e-ihracatın şampiyonlar liginde yer alan global bir oyuncu olduklarını söyleyen Trendyol Türkiye Satış ve İş Geliştirme Direktörü Özkan Çokaygil, hedeflerinin Türk ürün ve üreticiler için e-ihracatı sürdürülebilir kılmak olduğunu söyledi. Bu doğrultuda, sundukları hizmetlere değinen Çokaygil, “Mikro ihracat çözümlerimiz ile son bir yılda 90 bini aşkın satıcımızı e-ihracatçı hale getirdik. Yeni nesil e-ticaret deneyimiyle dijitalleştirdiğimiz Türk satıcıları e-ihracatta, 2023 yılında, 750 milyon Dolarlık ihracat hacmi gerçekleştirdi. Ülke ekonomisine katkıya olanak tanıyan çalışmalarımız ile de Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından ‘Türkiye’de e-ihracatın şampiyonu’ olarak ödüllendirildik. Platformumuzda yer alan 300 binden fazla satıcımızın tamamını e-ihracatçı hale getirmek istiyoruz. Bu doğrultuda uçtan uca, kapsamlı e-ihracat çözümlerimizi satıcılarımızla buluşturuyoruz. Gerçekleştirdiğimiz çalışmalar kapsamında Trendyol Akademi ile satıcılarımızı e-ihracata hazırlayan eğitimler sunduk. Lojistik ağımızı genişletirken, gümrük süreçlerinden iade ve iptal opsiyonlarına e-ihracatı kolaylaştıran yatırımlar gerçekleştirdik. Trendyol Express’i yurt dışına açtık. Satıcılarımızın sınır ötesi ticarette karşılaştıkları dil bariyerini ortadan kaldıracak, yapay zekâ tabanlı yerli dil modeli LLM’i geliştirdik. Trendyol LLM ile satıcılarımızın tek tıkla pek çok dilde hizmet vermesini sağlamak istiyoruz” dedi. “Bu sene, Körfez bölgesinde, bölge televizyonlarında yayınlanan kampanyalarla, satıcılarımız için pazarlama maliyetlerini ve yatırımlarını Trendyol olarak biz üstlen[1]dik, üstlenmeye de devam ediyoruz” diyen Çokaygil, Türk ürün ve üreticilerini dünya pazarlarına daha güçlü bir şekilde taşımak adına son yıllarda yurt dışı açılımlarını hızlandırdıklarına değindi. Yurt dışı yolculuklarını Almanya, Azerbaycan, Körfez ve Doğu Avrupa’da sürdürdüklerini de belirten Özkan Çokaygil, “Bu ülkelerin yanı sıra 2021 yılından bu yana 27 Avrupa ülkesinde kendi platformumuzla hizmet veriyoruz. 100’den fazla uluslararası e-ticaret platformu üzerinden 100’ü aşkın ülkede, ‘Made in Türkiye’ etiketli milyonlarca ürünü tüketicilerle buluşturuyoruz. Yurt dışına yönelik operasyonlarımızla birlikte Türk işletmelerinin ve e-ihracatın sınırlarını genişletmeye destek oluyoruz” diye konuştu. Farklı coğrafyalarda yaşasalar da tüketici taleplerinde benzerlikler gördüklerini aktaran Çokaygil, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Trendyol ile Türk satıcıların, farklı coğrafyalara taşıdıkları ürünlerin yarıdan fazlası da benzer içerikte oluyor. Genel olarak ise tüm bölgelerde tekstil, mutfak eşyaları, uyku ürünlerinin en çok talep alan ürünler olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan önemli farklılıklar da söz konusu. Örneğin Körfez bölgesinde yaz sezonu çok erken açılıyor. Bundan dolayı şubat ayından başlayarak yazlık ürünlerin satışında artış görülüyor. Bu bölge, satıcılarımızın yazlık ürünlerinin bir bölümünü sezon öncesi satışa çıkarmaları adına fırsat sunuyor. Diğer yandan daha soğuk iklim şartlarından ötürü Kuzey Avrupa bölgesi, kışlık ürünlerin daha uzun bir süre satışına olanak tanıyor. Tekstil ve hazır giyim harici ürünlerde ise Körfez’deki ailelerin daha büyük ve çocuklu olması mutfak araç gereçlerinin ve bebek giyim ürünlerinin satışında satıcılarımıza avantaj yaratıyor. Bu ürün gruplarında satıcılarımız yoğun bir ilgi görüyor.”
Hem ülkemizin e-ihracat hedeflerine katkı sağlamak hem de iş ortaklarının kazancını artırmak amacıyla cross border ticarete büyük önem verdiklerini söyleyen Hepsiglobal Genel Müdürü Emin İmer, “Türkiye’de sahip olduğumuz güçlü teknoloji ve altyapımızı, lojistik ve tedarik zinciri yetkinliklerimizi ve üstün müşteri deneyimimizi yeni pazarlara taşımak için yoğun çalışmalar içerisindeyiz. Türkiye’nin hazır giyim ve konfeksiyon başta olmak üzere önde gelen markalarının ve KOBİ’lerinin ürünlerini, e-ihracatla farklı coğrafyalara açıyoruz” dedi. E-ihracat kapsamında iki ayrı modelle ilerlediklerini de sözlerine ekleyen İmer, Bunları şu şekilde açıkladı; “İlk modelde, Hepsiglobal markamız ve uygulamamızla Azerbaycan ve Ukrayna’da denemelere başladık. Azerbaycan’da uzun zamandır aktifiz ve iletişim çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ukrayna’da ise henüz yeni faaliyete geçtik; test siparişleri tamamlandı ve şu anda pilot aşamasındayız. Yakın bir zamanda pazarlama faaliyetlerimize de başlayacağız. İkinci modelimizde ise yerel iş ortaklarıyla birlikte belli pazarlara açılmayı test ediyoruz. Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrikabölgelerinde başarılı olan şirketlerle iş birlikleri kuruyoruz. Cross-border dropshipment modeliyle Hepsiburada’yı bir mega satıcı olarak bu platformlara entegre ediyor ve yerel şirketleri Hepsiburada üzerinden ihracata açıyoruz. Bu modellerin bir örneği, Balkanlar’da Foleja ile yaptığımız iş birliği. Benzer şekilde Almanya ve Orta Doğu’da da faaliyetlerimize başladık. Gümrük, lojistik, sipariş, pazarlama gibi çok sayıda ayağı olan e-ihracatta, süreçlerin hepsini tek elde toplayıp Hepsiglobal olarak en uygun modelleri geliştirdik. Platformumuzda yer alan satıcılar uygulamalarımız sayesinde dünya pazarına giriyor. Bu sayede Türk markaları dünya pazarlarında daha çok yer alıyor.” “Hayata geçirdiğimiz yeni ‘One Click’ uygulamamız sayesinde, Türkiye’de satış yapan satıcıların hızlı bir şekilde yurt dışına açılmasını sağlıyoruz” diyen İmer, bu uygulamalarıyla beraber, yaklaşık 10 bin Türk satıcıyı ihracat yapma fırsatı sunduklarını dile getirdi.
E-ihracat konusunda firmaların ne yapmaları ve ne yapmamaları gerektiğine ilişkinde açıklamalarda bulunan Emin İmer, “Yurt içinde belli büyüklüğe ulaşmış oyuncular e-ihracat ile farklı pazarları keşfetme sürecine daha kolay girebilirler. Ancak daha küçük oyuncuların (KOBİ’ler, aile işletmeleri, kadın girişimciler) e-ihracata girerken çok fazla engeli olabilir. Dil bunlardan biri. O ülkenin mevzuatına uyum bir diğeri. Bu nedenle e-ihracata girecek daha küçük oyuncular için Hepsiglobal gibi tek bir platformla çok sayıda ülkeye ve pazaryerine açılmayı sağlayan merkezi platformlarla çalışmak birçok avantajı beraberinde getiriyor. Biz sadece bir pazaryeri değiliz, bizim üstümüzden başka pazaryerlerine de satış yapma imkânı sunan bir entegratörüz. Satıcılar kendi uygulamaları ve web sitelerini globalleştirmek yerine hâlihazırda globale açılmış bir pazaryerine girerlerse çok daha az başlangıç eforuyla ürünlerinin performansını farklı ülkelerde test edebilirler. Bunun yanında kendi web sitelerini tanıtmak ve trafik çekmek için harcayacakları eforu ve masrafı kendi ana odakları olan alanlara yönlendirebilirler. E-ihracata girecek olanlar ne yapmalılar? Bir pazara giriş için gerekli tüm testleri yapmış olan pazaryerleri üzerinden tek tuşla e-ihracata başlamalılar. Ne yapmamalılar? Girdikleri pazarı iyice incelemeden; rekabet dinamiklerini, talep koşullarını, ülke içi regülasyonları iyice öğrenmeden pazara giriş kararı almamalılar. Lojistik ve kargo süreçlerini çok iyi çözmeden bu işe girişmemeliler.”
Türkiye’nin e-ihracattan aldığı pay ne yazık ki hala zayıf durumda. Bu payın artırılabilmesi için yapılması gerekenlerden bahseden Envoyo CEO’su Borga Es, “Türkiye’nin e-ihracattan aldığı payı artırmak için bir dizi stratejik adım atılması gerekiyor. Öncelikle KOBİ’lerin dijital dönüşüm süreçlerine hız kazandıracak destek programlarının oluşturulması büyük önem taşıyor. Bu kapsamda, işletmelere yönelik eğitim programları ve sertifika kursları düzenlenmeli. Biz Envoyo olarak, müşterilerimize dijital dönüşüm konusunda danışmanlık hizmetleri sunuyor ve e-ihracat eğitimleri düzenleyerek onların bilgi ve becerilerini artırmaya çalışıyoruz. Lojistik ve altyapı geliştirmeleri de kritik bir rol oynuyor. Uluslararası lojistik ağlarının güçlendirilmesi ve maliyetlerin düşürülmesi, işletmelerin rekabet gücünü artıracaktır. Envoyo olarak, müşterilerimize uluslararası pazarlarda etkin lojistik çözümler sunabilmek için iş ortaklıkları kuruyor ve depolama ile dağıtım hizmetlerinde entegre çözümler sunuyoruz. Finansal destek ve teşvikler de e-ihracatın artırılması için önemli bir diğer alan. Envoyo olarak, direkt finansal destek sağlamıyoruz ancak KOBİ’lerin ön finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bankalarla iş birlikleri yapıyoruz. Bu iş birlikleri sayesinde KOBİ’lerin uygun finansman kaynaklarına erişimlerini kolaylaştırıyoruz “diye konuştu.
Türkiye’de üreticiler için e-ihracatın bulunmaz bir nimet olduğu söyleniyor ancak hala KOBİ’lerin yüzde 70’inden fazlası e-ihracatı bilmiyor… Bu kapsamda KOBİ’lerin e-ihracat hakkında bilinçlendirilmesi ve desteklenmesi gerektiğini belirten Es, “KOBİ’lerin e-ihracata geçişi, öncelikle doğru bilgiye ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor. Bu noktada, KOBİ’lere yönelik kapsamlı eğitim programları ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlemek önemli bir adım olacaktır. Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğünün de bu konuda çok değerli çalışmaları var. Biz de Envoyo olarak, bu ihtiyacı desteklemek adına KOBİ’lere yönelik sanayi ve ticaret bölgelerinde çeşitli eğitimler sunuyoruz. Amacımız, KOBİ’lerin e-ihracatın tüm süreçlerini anlayarak bu alanda yetkinlik kazanmalarını sağlamak. E-ihracatın başarılı olabilmesi için KOBİ’lerin dijital dönüşüm sürecine entegrasyonu da kritik bir öneme sahip. Dijital altyapının güçlendirilmesi ve e-ticaret platformlarının etkin kullanımı, KOBİ’lerin global pazarlarda rekabet edebilme yeteneğini artıracaktır. Bu süreçte, KOBİ’lere dijital araçlar ve teknolojiler konusunda destek sağlamak, onların e-ihracat yolculuğunu kolaylaştıracaktır” diyor.
Son olarak e-ihracatta yeni trendler ve güncel pazarlar hakkında bilgi veren Borga Es, sözlerini şu şekilde tamamladı; “E-ihracatta sürekli olarak yeni trendler ve fırsatlar ortaya çıkıyor. Güncel trendlere baktığımızda, özellikle sürdürülebilir ve çevre dostu ürünlere olan talebin arttığını görüyoruz. Tüketiciler artık daha bilinçli ve çevreye duyarlı alışveriş yapmayı tercih ediyorlar. Bu nedenle, KOBİ’lerin sürdürülebilir ürünler geliştirmesi ve bu ürünleri global pazarlarda tanıtması büyük bir avantaj sağlayacaktır. Bir diğer trend, hayat tarzını kolaylaştıran ve sağlık odaklı ürünlere olan ilgidir. Özellikle pandemi döneminde, evde daha fazla vakit geçiren insanlar, sağlıklarını koruma ve yaşamlarını daha konforlu hale getirme ihtiyacı hissettiler. Bu durum, sağlık odaklı ürünlere, fitness ekipmanlarına, sağlıklı gıda seçeneklerine ve ergonomik ev ürünlerine olan talebi artırdı. KOBİ’ler, bu alandaki ürün ve hizmetlerini global pazarlara sunarak önemli fırsatlar elde edebilirler. Güncel pazarlara baktığımızda, Amerika, İngiltere ve Almanya e-ihracat için en önemli pazarlar arasında yer alıyor. Bu ülkeler, büyük tüketici kitlesine sahip ve e-ticaret alanında olgunlaşmış pazarlar. KOBİ’ler için bu pazarlarda var olmak, hem marka bilinirliğini artırır hem de satış hacmini önemli ölçüde yükseltir. Yeni trend pazarlar arasında ise Ortadoğu bölgesi ve Birleşik Arap Emirlikleri dikkat çekiyor. Bu bölgeler, hızla büyüyen e-ticaret pazarlarına sahip ve Türk ürünlerine olan ilgi giderek artıyor. KOBİ’ler için bu pazarlarda var olmak, büyük fırsatlar sunuyor.”
GÜNDEM KORİDORU
22 Kasım 2024