İki ülke arasında kültürel etkileşimi teşvik ederek karşılıklı anlayışı artırmayı amaçlayan ve bu kapsamda çalışmalar yürüten T.C. Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen, 2021 yılı itibarıyla başladığı görevini başarıyla yerine getiriyor. Zengin kültürümüzün Almanya’da tanıtılmasında da büyük bir rol üstelenen Ahmet Başar Şen’den çalışmalarını, iki ülke arasındaki diplomasiyi, kültürel ilişkilerin mevcut durumunu ve potansiyel iş fırsatlarını dinledik…
Türkiye ve Almanya arasındaki diplomatik ilişkilerin tarihi ve bugünkü durumu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Almanya, Türkiye için her zaman önemli bir ortak olmuştur. Köklü ilişkilerimiz siyasi ilişkilerden ekonomiye, güvenlikten kültüre geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Türkiye 1952, Almanya ise 1955 yılından bu yana NATO üyesidir. Dolayısıyla ülkelerimiz arasında neredeyse 70 yıldır süregelen bir müttefiklik ilişkisi de mevcuttur. Gerek Soğuk Savaş sırasında gerek sonrasında NATO’nun üstlendiği görevlerde Türk ve Alman askerleri birlikte görev yapmış, bölgemizde ve ötesinde güvenliğin tesisine katkı sunmuştur. AB zemininde birlikte çalışma gayesini her zaman ön planda tutmakta; bölgesel ve uluslararası gelişme ve ihtilaflara yönelik konular yapıcı ve kapsayıcı bir anlayışla birlikte ele alabilmektedir. Her seviyede diyalog kanallarımızın açık olması ve bunun düzenli karşılıklı üst düzey ziyaretlerle de perçinlenmesi ilişkilere atfedilen önemin doğal bir sonucu olarak rahatlıkla okunabilir. 2023 yılı bu anlamda yoğun bir çerçevede tamamlanmıştır. 2024 yılının da benzer bir takvimde ilerlediğini memnuniyetle müşahede ediyoruz. Bunun en güncel somut örneği Almanya Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier’in 22-24 Nisan tarihlerinde ülkemizi ziyaretidir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın 17 Kasım 2023 tarihinde Berlin’i ziyaretinden kısa bir süre sonra düzenlenen bu ziyaretin iki ülke arasındaki Dostluk Anlaşması’nın 100. yıldönümünün idrakinde olduğumuz 2024 yılı içerisinde yapılması, bunu daha da anlamlı kılmaktadır. Geride bıraktığımız 2023 yılı içerisinde de, fikir ve yaklaşım farklılıklarımızın olduğu gelişmeler de tabiatıyla yaşanmıştır. Uluslararası ilişkilerin kendine has dinamizmi içerisinde bu tür inişli çıkışlı zamanların varlığını doğal karşılamak gerekir. Ancak esas olan, meselelerin ilişkileri mevcudun gerisine taşıyacak bir raddeye ulaşmadan, yapıcı tutumla ele alınabilmesidir. Günün sonunda her iki ülkenin de yüksek çıkarlarına hizmet eden paydada buluşulabilmesidir. Ne mutlu ki, ülkelerimiz son 100 yılda bu zorlu sınavı başarıyla verebilmiştir. Türkiye meselelere bu zaviyeden bakmaktadır. Almanya ile ilişkilerimizin en müstesna ortak paydası şüphesiz güçlü insani bağlarımızdır. 63 yıl önce, 1961 yılında Türkiye ve Almanya arasında imzalanan İşgücü Anlaşması çerçevesinde uğurladığımız insanlarımızla temelleri atılan bu kuvvetli bağlar, zaman içerisinde ortak bir hazineye dönüşmüştür. Bugün sayıları 3,5 milyonu aşan Almanya Türk Toplumu’nun acı tatlı yaşanan birçok gelişmede etkilerini, mevcudiyetlerini ve beklentilerini bizlere hissettirebilmeleri bizler için aynı zamanda bir övünç kaynağıdır. Almanya’nın kalkınmasına sağladığı katkı yadsınamaz boyutlarda olan Türk Toplumu, özveriyle ve türlü fedakarlıklarla tesis ettikleri sosyal, kültürel ve ekonomik altyapıyla Almanya’nın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Ortak keder ve sevinç birliği ile perçinlenen, kökleri beşeri bağlarla daha da güçlenen Türk-Alman dostluğunun, heyecan ve gücünü muhafaza ederek nice yüzyıllarda yoluna devam etmesini temenni ediyoruz.
İki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İki ülke ilişkileri oldukça yoğun bir gündem çerçevesinde ilerlemektedir. Son dönemde özellikle savunma sanayi başta olmak üzere, düzensiz göçle ortak mücadele, Avrupa’da yükselen aşırı sağın beraberinde getirebileceği sınamalar, Almanya Türk Toplumu ve yine Türkiye’nin AB’ye tam üyelik stratejik hedefi çerçevesinde Almanya ile birlikte atılabilecek adımlar öncelikli konularımızın başında gelmektedir. Savunma sanayii alanında iki NATO müttefiki arasında daha yakın iş birliği tesis edilmesinin gerekli olduğuna inanıyoruz. Bu konuda Almanya ile aşmaya çalıştığımız bazı sorunlar mevcut. Bunları da bir an evvel geride bırakmak, sorunlardan ziyade artık müttefiklik ruhuna uygun şekilde iş birliği projelerini konuşmak istiyoruz. Savunma sanayii alanında “ulusal yeterlilik” hedefini koyan Türkiye, bu alandaki deneyim ve birikimini sürekli artırmaktadır. Dolayısıyla ikili iş birliğimize bugünün koşullarından ziyade, ikinci 100 yıllık dönemin dinamizmiyle/perspektifiyle bakılmalıdır.
Bu anlayıştan hareketle, bekleyen sorunların yapıcı bir anlayışla ve hızla çözüme kavuşturulması noktasında Almanya’nın atacağı adımlar bizim için önemli olacaktır. Türkiye, düzensiz göç ile mücadelede küresel açıdan öncü bir konum üstlenmiş durumdadır. Tüm imkanlarıyla sahadadır. Almanya ile de etkin ikili iş birliğimiz mevcuttur. Önümüzdeki dönemde mevcut iş birliğimizi yapıcı bir anlayışla sürdürmeyi ve terörle mücadeleden düzensiz göçe kadar uzanan geniş bir yelpazede güvenlik konularında müşterek çalışmalarımızı pekiştirmeyi öngörüyoruz. Bütün bunlar bir yana, ikili ilişkilerimizin de kuşkusuz en önemli öğesi Almanya’da yaşayan Türklerdir. Yurt dışında toplam sayıları altı milyonu bulan Türklerin yarısından fazlası Almanya’da yaşamaktadır. Almanya’da yaşayan vatandaş ve soydaşlarımız, halen çözümlenmeyi bekleyen birtakım sorunları bulunmakla birlikte, günümüzde artık bir parçası oldukları Alman toplumuna siyaset, ekonomi, spor, sanat ve diğer tüm alanlarda yaptıkları çok değerli katkılarla da anılmaktadırlar. Bu beşeri bağlar tabiatıyla ikili ticari ve ekonomik ilişkilere de yansımaktadır. Almanya Türk Toplumunun dil, din, kültür gibi hassas konulardaki ihtiyaçlarının karşılanmasında, Alman makamlarıyla bilistişare katkı sunmaya devam edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha vurgulamak isterim. Bilhassa insanlarımızın Türkiye ile dil ve gönül bağlarının da her daim canlı tutulması için Türkçe dersleriyle desteklenmeleri konusundaki kararlı tutumunuz bulunmaktadır. Almanya’da yürürlüğe girecek olan Yeni Vatandaşlık Yasası ile çoklu vatandaşlığa müsaade edilecek olmasını da önemli bir adım olarak görüyoruz. Çoğulcu ve katılımcı bir yaklaşımla bir arada yaşama kültürünü daha da zenginleştirmesi beklenen Kanun ile uzun yıllardır süregelen bir sorun da aşılmış olacak. Bu tarihi adım, Almanya’nın yeniden inşasında ve kalkınmasında vazgeçilmez roller üstlenen insanlarımızın, dolayısıyla Türkiye’nin Almanya ile olan bağlarını daha da kuvvetlendirecektir. Toplumsal hayata katkı noktasında onları motive edecek, aidiyet hissini şüphesiz yükseltecektir. Ehemmiyetle üzerinde durduğumuz bir diğer mesele Avrupa’da yükselen aşırı sağdır. Yabancı düşmanı, İslam karşıtı, aşırı sağcı, ırkçı, ayrımcı yapılanmaların tüm farklı tezahürlerine karşı ortak mücadelemize büyük önem veriyoruz. Almanya Türk Toplumu’nun huzur ve refahının; her türlü hastalıklı anlayışlardan korunmasının Almanya ile ortak gayemiz olduğunun bilincindeyiz. Almanya’nın bu konudaki samimi gayretlerine ve kararlılığına inanıyoruz. Türkiye AB ile münasebetlerini ilerletmek istemektedir. Siyasi iradesi güçlüdür. AB zemininde bu zamana kadar doğrudan veya dolaylı Türkiye’nin önüne sürülen suni sorunlar ilişkileri çıkmaza sokmaktadır. Almanya AB içerisinde önemli ortaklarımızdandır. Gerek Türkiye’nin gerek AB’nin ortak çıkarına hizmet edecek bir paydada buluşulabilmesi için iş birliği yapmaya hazırız. Almanya’nın da bu doğrultuda katkısını bekliyoruz.
Türkiye ile Almanya arasındaki iş birliğini güçlendirmek için neler yapılmaktadır ve yapılmalıdır?
Şüphesiz yoğun seyreden karşılıklı ikili ziyaret trafiği Almanya ile iş birliğimize katkı sunmaktadır. Her türlü ikili ve çok taraflı konuları farklı seviyelerde ele almak üzere bu ziyaret trafiğinin devam etmesini hedeflemekteyiz. NATO’dan G20’ye, OECD’den AGİT’e, Almanya ile birçok farklı uluslararası platformda yakın iş birliğimize değer veriyoruz. Müşterek değerlerimiz temelinde bölgesel ve küresel krizlere çözüm üretmek ve ortak hedefler doğrultusunda toplumlarımızın refahını artırmak amacıyla iki eski müttefik olarak birlikte atılabilecek adımlara dair istişarelerimizi düzenli olarak sürdürme irademiz tamdır. Önümüzdeki dönemde, ilişkilerimizi daha stratejik bakış açısıyla, daha geniş coğrafyalarda iş birliğini önceleyecek şekilde derinleştirme arzusundayız. İki ülkenin birbirine algısının şekillenmesi ve iş birliğine elverişli kamuoyu oluşturulması bakımından basına da önemli bir sorumluluk düşmektedir.
İlişkilerimizin derin tarihe dayalı çok boyutlu niteliğini ön plana çıkararak, yüzeysellikten ve indirgemeci bakış açısından uzak bir çerçeveyle sunulması bakımından Türk ve Alman basınının sunacağı katkılara değer veriyoruz. Ezcümle, ortak bir sınırımız olmadığı halde bu denli yakın olduğumuz Almanya ile ilişkilerimizin ve iş birliğimizin her alanda güçlenmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Alman dostlarımızın da benzer bir şekilde sergilediği iyi niyetli yaklaşımları memnuniyetle karşılıyoruz.
Türkiye ve Almanya arasındaki ticaret hacmindeki gelişmeler ve potansiyel fırsatlar nelerdir?
Almanya, Türkiye’nin ihracatta birinci, ithalatta ise üçüncü ortağıdır. 2015 yılında yaklaşık 37 milyar Dolar seviyesinde olan ikili dış ticaret hacmimiz, Covid-19 pandemisi dönemi dahil olmak üzere, son 8 yılda her sene artmış, 2023 yılında 50 milyar Dolar seviyesine gelmiştir. Benzer bir büyüme turizm alanında da gözlemlenmiş; 2023 yılında 6 milyon 200 bine yakın Alman vatandaşı ülkemizi ziyaret etmiştir. Böylece, turizm alanında Covid-19 pandemisi öncesinin de üstüne çıkılmıştır. İki ülke arasında tesis edilen, Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi (ETOK/JETCO) ekonomik ve ticari iş birliğine ilişkin konu başlıklarının kapsamlı şekilde ele alınmasına imkân tanımaktadır. AFC Başbakan Yardımcısı, Ekonomi ve İklim Bakanı Sayın Robert Habeck, 25-27 Ekim 2023 tarihleri arasında ETOK/JETCO ve Enerji Forumu toplantıları çerçevesinde yaklaşık 80 kişilik bir iş insanının da yer aldığı bir heyetle ülkemizi ziyaret etmiştir. Ziyaret çerçevesinde Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Sayın Ömer Bolat’la Sayın Habeck görüşmüş, ayrıca çeşitli seviyelerde toplantılar yapılarak gündemdeki konular ele alınmıştır. Bu çerçevede, halihazırda olumlu yönde bir seyir bulunan ticaret ve turizm alanlarında iş birliğinin daha da geliştirilmesi yönünde adımlar atıldığını söylemek doğru olacaktır. Öte yandan, Almanya’yla ticaret yapan firmalarımızın daha ülkeye gelişlerinde bazı sorunlarla karşı karşıya bulunduklarını da görüyoruz. Bunların arasında; vize, ulaştırma/ lojistik sektörü, ihracat lisansları, Almanya’da banka hesabı açtırılması ve firma ihtilafları bağlantılı meseleler başlıca sorunlar olarak yer almaktadır. Neticede iş insanlarımız ve firmalarımız için hakkaniyetli olmayan durumlar ortaya çıkabilmektedir. İkili ilişkilerimizin yanı sıra, AB seviyesinde de ele aldığımız söz konusu sorunların çözümüne yönelik olarak Avrupalı ve Alman muhataplarımızla çeşitli vesilelerle görüşüyoruz. Gümrük Birliğinin güncellenmesi ve vize serbestisinin sağlamasının, bu çerçevede önceliğimiz olduğunun, AB üyeliğinin ise nihai amacımız olduğunun altını çizmek istiyorum.
Türkiye’deki Alman yatırımcılar ve Almanya’daki Türk yatırımcılar arasındaki iş birliği ve yatırım fırsatları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Küresel ekonomi; dalgalanan enerji fiyatları, tedarik zincirlerinin kırılganlığı, kalifiye personel arayışı ve iklim değişikliği gibi pek çok sorunla boğuşuyor. Bu bağlamda, Avrupalı yatırımcılar için Türkiye giderek daha fazla dikkat çekiyor. Tıkanıklıkların ve risklerin küresel ulaşım maliyetlerini artırdığı bir dönemde Türkiye, küresel pazarlara deniz ve kara yoluyla çok çeşitli alternatif bağlantı imkanları tanıyor. Genç, eğitimli ve kalifiye iş gücü ve güçlü sanayi altyapısı, üretimden Ar-Ge’ye kadar birçok alanda yatırımcılara dinamizm potansiyeli sunuyor. Enerji portföyümüzde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artması ve hidrokarbon enerji kaynaklarına kuvvetli bağlantısı ile Türkiye, enerji fiyatlarında istikrar sağlıyor. Bu çerçevede, 2022 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de 24 milyar Dolar civarında yatırımı olan Alman yatırımcıların, Türkiye’ye daha fazla ilgi göstereceğinden şüphe duymuyoruz. Diğer yandan, 1961 yılından bu yana Almanya’ya yerleşen Türklerin Almanya’da yarattığı ekonomik canlılık ve kurdukları büyük sermayeli şirketler; ayrıca, Avrupa ve Almanya’da pek çok sektörde, kendine sağlam bir yer edinen gençlerimiz ve tecrübeli vatandaşlarımız Almanya’daki konumlarını her geçen gün daha da güçlendiriyor.
Türkiye ve Almanya arasındaki kültürel alışveriş ve eğitim iş birliği konularında neler yapılmaktadır?
Almanya ile ilişkilerimizin önemli bir veçhesini de kültür ve eğitim alanındaki iş birliğimiz oluşturmaktadır. Özellikle 1960’lı yıllardan itibaren iki ülke toplumu arasında artan etkileşim, kültürel değiş-tokuşu da beraberinde getirmiş, tarihsel olarak yakın ilişki ağımızın bulunduğu Almanya ile kültürel alandaki iş birliğimizin de önemli ölçüde artmasına vesile olmuştur. Arkeolojik kazı faaliyetlerinden, kitap-film festivallerine, uluslararası spor müsabakalarından, çeşitli fuar ve kongrelere uzanan kültürel iş birliğimiz gün geçtikçe yoğunlaşmakta, burada yakalan en olumlu ivme kimi zaman diğer alanlara da sirayet edebilmektedir. Bunun en önemli göstergelerinden biri ülkelerimiz arasında kurulan sayıları 100’ü aşkın kardeş şehir ilişkileridir. Tesis edilen kardeş şehir ilişkileri vesileyle yerel makamlar arasında diyalog ve karşılıklı ziyaret imkanları yoğunlaşmakta, artan etkileşim, gerek siyasi, gerek ekonomik, gerekse kültürel alanda önemli çıktılar elde edilmesine imkan sağlamaktadır. Zengin kültürümüzün Almanya’da tanıtılması ve buradaki Türk toplumumuz nezdinde yaşatılmasına yönelik çabalarımız Yunus Emre Enstitüsü’nün faaliyetleriyle güç kazanmaktadır. Berlin ve Köln’de bulunan Yunus Emre Kültür Merkezleri, bilimsel projeler, kültürel etkinlikler ve kurslar aracılığıyla kültürümüzün Almanya’da tanıtılmasına vesile olmanın yanı sıra, gerek Alman makamları, gerek Almanya’da mukim diğer ülkelerin diplomatik misyonlarıyla iş birliği halinde hayata geçirdiği projelerle dostluk ilişkilerimizin pekiştirilmesine önemli katkılar sunmaktadır. Kültürümüzün yaşatılması ve geniş coğrafyalara tanıtılmasından bahsedildiğinde Türkçemizin buradaki asli görevi yadsınamayacak kadar fazladır. Dil hem kültürün ta kendisi hem de kültürün diğer öğelerinin vazgeçilmez taşıyıcısı konumundadır. Almanya’da yaşayan insanlarımızın, bir yandan Alman toplumuyla uyum içinde yaşarken, diğer yandan da kültürel değerlerimizi muhafaza edebilmeleri ve gelecek kuşaklara aktarabilmeleri açısından Türkçe ve Türk kültürü eğitimi büyük önemi haizdir. Devletimiz, gençlerimizin Türkçeyi ve Türk kültürünü unutmaması, anavatanlarıyla bağlarını kaybetmemesi için Türkçe ve Türk kültürü derslerine katılımı güçlü şekilde teşvik etmektedir. Bu çerçevede, 2024 yılında Almanya genelinde Türkiye’den görevlendirilen 505, Alman makamlarınca görevlendirilen 815 öğretmen yaklaşık 80 bin öğrenciye Türkçe dersleri vermektedir. Bu sayının artırılması, Almanya’nın farklı bölgelerindeki okullarda da Türkçe eğitimi imkânı sunulması için çabalarımızı 14 Başkonsolosluğumuz ve bünyelerindeki Eğitim Ataşelikleriyle yakın eşgüdüm halinde sürdürüyoruz.
Almanya ile ekonomik ilişkilerimiz müstesna şekilde kendi mecrasında olumlu yönde ilerlemeye devam etmektedir. İkili ticaretimizde bugün ulaşılan 50 milyar Dolar seviyesini yeterli görmüyor, Sayın Cumhurbaşkanımızın da vurguladığı üzere önce 60 milyar Avro, sonrasında da kademeli olarak daha ileri seviyeleri yakalamayı hedefliyoruz. Bunu yaparken, her iki ülkenin de yararına olacak “kazan-kazan” anlayışının hakim olduğu bir düzlemde hareket etmeyi sürdüreceğiz.
GÜNDEM KORİDORU
24 Kasım 2024