Sağlıklı günler 2026’da mı geliyor?

Başlıkta yazdığım sağlıklı günleri bekleyen kim derseniz yanıtını hemen vereyim: Türkiye, daha doğrusu Türkiye ekonomisi…Gelinen noktada 2023 yılı Türkiye için ciddi badirelerin yaşandığı bir yıl oldu. Hâl böyle olunca ekonomi kanadında yaraların alınması kaçınılmazdı. Ama enseyi karartmaya gerek yok, neler yaşadı bu ülke tarihinde, bunu da atlatırız elbet. Şimdi gelecekten bir hayli umutluyuz. MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı’nın da dediği gibi yeni ekonomi yönetimi deyim yerindeyse bir check-up yapıyor esasında. Tahliller ve tetkikler yapılacak, röntgenler çekilecek. Şu anda ekonomiye bir antibiyotik tedavisi uygulanıyor. Bu antibiyotik tedavisinin yan etkileri olacaktır elbet. Ama sağlıklı günler de çok yakındır. Sağlıklıyız, güçlüyüz, spor yaparsak; yürürsek, koşarsak, yüzersek daha sağlıklı günlere 2026’da kavuşacağız.

Bugün dünyanın dört bir yanına yayılmış, binlerce üyesi bulunan ve bu sayede dünyanın en yaygın iş insanları örgütlerinden biri olan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), 1990 yılından beri cesur bir vizyon ile faaliyetlerine devam ediyor. Derneğin gelmiş geçmiş tüm başkanları önemli işlerin altına imza attı elbet. Ancak son dönemde Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik konjonktür de göz önüne alındığında 2021 yılında MÜSİAD Başkanlığı’nı devralan Mahmut Asmalı öyle işler yaptı ki gelin kendisinden dinleyelim…

Benim de aralarında bulunduğum kompakt bir gazeteci ekibi ile birlikte derneğin genel merkezinde bir araya geldiğimiz MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, hem derneğin son dönem çalışmaları hem de 2024'de ekonomik açıdan nasıl bir Türkiye göreceğimize dair beklentilerini anlattı.

MÜSİAD “Erdem, yüksek ahlak ve güven temelinde yükselen bir iş dünyası tasavvuruyla yürütülen bir medeniyet davasıdır” şeklinde tanımlayan Başkan Mahmut Asmalı bu mottonun altını dolduran çalışmaları uzun bir süredir devam ettiriyor. Nicelikten ziyade niteliğe önem veren çalışmalar üzerinde duran Asmalı, "Nitelikli işler yapmak zorundayız. Bu yüzden sayıyı kontrolsüzce artırmayı uygun bulmuyoruz” diyerek hayata geçirdikleri projelerde ve şubeleşme adımlarında nasıl bir anlayışla ilerlediklerinin ipuçlarını veriyor.

EKONOMİYE ANTİBİYOTİK TEDAVİSİ

Yeni ekonomi yönetimi deyim yerindeyse bir check-up yapıyor esasında. Tahliller ve tetkikler yapılacak, röntgenler çekilecek. Şu anda ekonomiye bir antibiyotik tedavisi uygulanıyor. Bu antibiyotik tedavisinin yan etkileri olacaktır elbet. Dolayısıyla bu dönem birtakım firmalar için zorlu geçecek. Bu tedavi süreci normalde önümüzdeki senenin sonuna kadar devam eder gibi görünüyor. Sonraki sene biraz daha hafif dozda devam eder ama ilaç kullanmaya devam etmek gerekiyor. Sağlıklıyız, güçlüyüz, spor yaparsak; yürürsek, koşarsak, yüzersek daha sağlıklı günlere 2026’da kavuşacağız.

Bir araya geldiğimiz buluşmada Türkiye ekonomisinin fotoğrafını çeken Asmalı, 2021 ve 2022'de ihracat rekorlarının kırıldığı ülkemizde, 2023'e gelindiğinde Merkez Bankası'ndaki rezervlerin kritik seviyeye varması, kur korumalı mevduat ve EYT'lilerin getirdiği yükün üzerine 6 Şubat felaketi de eklenince ülkemizin ekonomik açıdan çok zorladığını, dolayısıyla yeni ekonomik politikalar izlenmeye başlandığını söylüyor.

Asmalı’ya göre 2024 toparlanma yılı olurken daha net sonuçların alınacağı dönem 2024'ün sonu ve 2025'in ilk çeyreği olacak. 2026 yılında ise enflasyonun ve faizlerin daha aşağıda olacağı, uzun vadeli kredilerin bollaşacağı bir dönem olmasını öngörüyor Başkan Asmalı.

KENDİNE YETEBİLEN ÜLKELER KAZANIYOR

 Asmalı, tüm dünyada pandemiden sonra son derece korumacı bir ekonomi refleksi oluştuğunu belirterek iş yapmanın zorlaştığını söylüyor.

“Şu anda bütün dünyada bir paradigma değişikliği var. Artık iş yapmak gerçekten son derece zorlaştı. Dünya özellikle pandemiden sonra ekonomide farklı bir yöne yayılıyor yani çok korumacı bir ekonomi refleksi başladı bütün dünya ülkelerinde.

Pandemide ürüne erişimde sıkıntı yaşayınca bütün ülkeler her şeyi - özellikle ana ürünleri- ülkesinde üretmenin yollarına bakmaya başladı. Mesela pandemide Londra şubemizin açılışına gitmiştik. Enerji fiyatları arttığı için bütün yumurta işletmecileri ve ve çiftliklerin kapatmasıyla yumurta fiyatlarının çok yükseldiğini gördük. İngiltere sanayiye dair her şeyini ya sattı ya da dışarıya taşıdı bu nedenle üretim yok denilecek seviyelere indi.

İngiltere eğitim ve futbol turizmi gibi yollarla ekonomik faaliyetlerini devam ettiriyordu fakat bu işin üretim olmadan olmayacağını anladı.

Hatırlarsanız Avrupa Komisyonu Dönem Başkanı Jose Manuel, “Üretimi Çin'e, enerjiyi Rusya'ya, savunmamızı da Amerika'ya teslim ederek bu hale geldik” demişti. Şimdi herkes bununla ilgili birtakım tedbirler alıyor. Dolayısıyla bakış açısı değişikliği var. Ayrıca finansa erişim de çok zorlaştı ve dünyada faizlerin artmasıyla bütün dengeler değişti. Dolayısıyla bütün gelişmiş ülkelerde de durgunluk hâkim şu anda.”

Hakikaten pandemi dönemine dönüp baktığımızda özellikle ana ürünlerde erişim sıkıntısı yaşanmasıyla beraber ülkelerin kendi üretimini kendi yapma yoluna gittiğini gördük. Yani kendine yetebilen ülkeler, hatta kendine yetebilen şehirler kavramı ile tanıştık.

"ÖLÇEK EKONOMİ KRİTİK BİR KONU"

Türkiye'nin, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefini 2023'ten 2053'e çekmesi konusunda, "Hedef koymak iyidir" diyerek yorumlayan Asmalı, Türkiye'nin 2053 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceği öngörüsünün Dünya Bankası raporlarında yer aldığını belirtiyor.

Yeni hükümet programı çevreye duyarlı, afetlere ve ileri teknolojiye dayanıklı, yüksek katma değer üreten, geliri adil paylaşan, istikrarlı, güçlü ve müreffeh bir Türkiye'yi hedef alıyor. Bu vizyonda istikrarlı büyüme, güçlü ekonomi, yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim, nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum, afetlere dirençli yaşam alanları, sürdürülebilir çevre, adaleti esas alan demokratik, iyi yönetim olmak üzere 12'nci Kalkınma Planı 5 ana eksenden oluşuyor.

Başkan Asmalı’nın bu noktada yorumları çok değerli: "Türkiye’nin mevcut durumu, üretim kapasitesi, genç nüfusu, esnek üretim kapasitesi, lojistik konumu; onu bir üretim üssü yapmaya aday. Dolayısıyla Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğini dünya da söylüyor ama bu bizim sağlıklı atacağımız adımlarla mümkün olacak. Bu yolda ortaya konulan Orta Vadeli Plan’ın bana göre en önemli kısmı; yapısal reformlar. Dolayısıyla Türkiye'de geçmiş yıllarda eksikliğini hissettiğimiz hukuktan, eğitimden, dijitalleşmeden, yeşil ekonomiden mali disiplinden başlayarak kentsel dönüşüme kadar birçok alanda yapısal reformlar öngörülmüştür. Bu noktada rakiplerimizin de bizimle birlikte çalıştığını unutmamamız gerekiyor. Türkiye çalışırken başka ülkeler de durmuyor. Örneğin Endonezya dünyanın en büyük 16’ncı ekonomisi. Bir ülke için nüfus büyük bir güç. Yakın zamanda Çin, ekonomik büyüklükte Amerika’yı geçecek. Amerika’nın ikinciliğe düşeceği ve sonraki aşamada ise üçüncülüğe inerek yerini Hindistan’ın alacağı söyleniyor. Bu noktada bizim çok çalışarak verimliliği artırmamız önemli. Verimliliği artırıp sürekliliği sağlarsak ve ölçek ekonomiyi büyütürsek başarılı oluruz.”

Şu anda krediler kısıtlansa da ihracat ve inovatif ürünlere devletimizin destek verdiğini belirten Asmalı, Selçuk Bayraktar ile Baykar'ın elde ettiği başarının başka sektörlere de taşınması gerektiğini söylüyor. Keza bu konu çok önemli ve de üzerinde durulması gereken bir başlık olarak Türkiye’nin önünde duruyor” diyor.

Enflasyonist ortamda iş dünyasının kendini nasıl koruyacağını sorduğumuzda; "Yatırımcılar, sanayiciler ve iş insanları olarak en büyük sıkıntımız önümüzü görememek" diyor Asmalı. “12. Kalkınma planıyla OVP’de 5 yılı kapsayacak bir gelecek projeksiyonu çizildi. Dolayısıyla kur ne olacak, enflasyon ne olacak, Dolar ne olacak, işsizlik ne olacak gibi soruların cevaplarını öngörebileceğimiz bir pencere oluştu diyebiliriz” şeklinde konuşuyor.

Yorum Yaz