Bugün, Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı olarak iş hayatına devam eden Şevket Saraçoğlu, enerji verimli teknolojiler, çevre dostu çözümler ve ileri robotik sistemlerle sanayiye yön veren bir isim. Marmaray projesinden Antalya Havalimanı radar sistemleri ve Türksat uydularına, Manisa’daki dijital fabrikadan (klima) Orta Asya’daki yeni pazarlara açılım hamlesi gibi Mitsubishi Electric Türkiye’nin önemli roller üstlendiği geniş bir alanda kalıcı izler bırakan Saraçoğlu, aynı zamanda genç mühendislere mentorluk yaparak ve yetkinlik geliştirme programlarına destek vererek sektöre yeni adım atan gençlere ilham veriyor.
Böylesine ilham veren bir hikayenin başkahramanı ile sizi başbaşa bırakıyoruz…
Öncelikle sizi tanıyalım, Şevket Saraçoğlu kimdir?
Ortaokul ve lise eğitimimi İstanbul Erkek Lisesi’nde aldım ve burada yeni bir disiplin ile tanıştım. Küçük yaşlarda disiplinle tanışmak ve eğitim hayatında bu disiplini devam ettirmek bana çalışkanlık, dayanıklılık ve uyum sağlama becerisini erken yaşlarda kazandırdı. Üniversiteyi İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünde tamamladım.
Kariyer yolculuğunuz nasıl başladı? Profesyonel yolculuğunuzu ve endüstriyel otomasyona ilginizi nasıl keşfettiğinizi anlatır mısınız?
İş hayatına 1986’da global bir bilgi işlem şirketinde saha destek mühendisi olarak başladım. Türkiye’nin cep telefonları ile tanıştığı bir dönemdeydik ve ben işim gereği Anadolu’nun dört bir yanını karış karış geziyordum. Sistemler kurup sorunları yerinde çözmek, pratik düşünme yeteneğimi geliştirdi ve ciddi bir teknik saha tecrübesi kazanmamı sağladı. Kariyerime Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden birinde devam ettim. Burada tekstil makineleri ve bina otomasyonuyla tanıştım. Otomasyonun süreçleri nasıl iyileştirdiğini ve daha verimli hale getirdiğini görmek bu alana olan ilgimi daha da artırdı. Daha sonra endüstriyel kimyasallar alanında faaliyet gösteren Türkiye’nin önemli şirketlerinden birine geçerek burada ilk defa otomasyon departmanı kurdum. Buradaki ana sorumluluk alanım çimento fabrikalarının kontrol sistemleriydi. Bu deneyimler karmaşık süreçleri anlama ve farklı sektörlere mühendislik çözümleri üretme ve uyarlama becerimi güçlendirdi.
Bu deneyimlerden sonra artık kendi işimi kurmam gerektiğini düşünerek, dört arkadaşımla birlikte1992 yılında GTS Genel Teknik Sistemler Sanayi ve Ticaret A.Ş. (GTS) şirketini kurduk. Bir yıl sonra da Mitsubishi Electric’in fabrika otomasyon sistemleri Türkiye distribütörü olduk. Bu, kariyerimde bir dönüm noktasıydı. Mitsubishi Electric ile çalışmak, küresel standartları ve ileri teknolojiyi erken tanımamı sağladı. 2013’te firmamız GTS’nin Mitsubishi Electric tarafından satın alınmasıyla Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri Genel Müdürü oldum ve Nisan 2017’den bu yana Mitsubishi Electric Türkiye’nin Başkanı olarak görevime devam ediyorum.
Yerel deneyim ve global inovasyonunun buluşması diyebiliriz satın alma sürecine. Bu süreç kariyerinize ve kararlarınıza nasıl etki etti? Bu bağlamda Marmaray projesini nasıl ele alırsınız?
Mitsubishi Electric olarak, müşterilerimize, iş ortaklarımıza belirli ürün ve sistemler sunuyoruz. Bu ticari faaliyetlerimizin bir parçası ve görünen yüzü ama bunun ötesinde, müşterilerimiz için, durum analizleri yapıyor, saha ihtiyaçlarını belirliyor, duruma uygun terzi usulü çözümler geliştiriyor ve yeni sistem tasarımını kapsayan bir mühendislik çalışması yapıyoruz. Bu süreçte, Mitsubishi Electric’in global gücü, inovasyonu, ürünleri ve birikimi ile yerel bilgi ve tecrübeyi birleştiriyoruz.
Marmaray Projesi, bu vizyonumuzun en güzel örneklerinden biri. İstanbul için hayati öneme sahip bu mega projenin İstasyon Bilgi ve Yönetim Sistemi’ni üstlenmek hem global teknolojimizi hem de yerel mühendislik bilgimizi en iyi şekilde harmanlamamızı gerektirdi. Projenin tüm süreçlerinde aktif şekilde yer aldım ve ekibimle birlikte, yerel dinamikleri kapsayıcı şekilde en ince detaylarına kadar analiz ederek, yerel ihtiyaçlara uygun, uzun ömürlü ve güvenilir bir sistem oluşturduğumuzu düşünüyorum.
Mitsubishi Electric Türkiye, otomasyon, robotik ve altyapı projelerinde öncü. Önemli projelerinizden ve katkılarınızdan bahseder misiniz?
Mitsubishi Electric Türkiye olarak çok geniş bir faaliyet alanı yelpazemiz var. “Evden uzaya” kadar pek çok sektörde çözümler sunuyoruz. Türkiye’deki ana faaliyet alanlarımız; klima sistemleri, endüstriyel otomasyon sistemleri ve mekatronik CNC sistemleri şeklinde sıralanıyor.
Az önce bahsettiğim Marmaray Projesi, katkı verdiğimiz öne çıkan mega projelerden biri. Dünyanın en derin batırma tüp tünelinin İstasyon Bilgi ve Yönetim Sistemi’ni bizim otomasyon teknolojimizle hayata geçirdik. Bu sistem; tünel havalandırma, enerji temini, istasyon havalandırma, temiz ve atıksu yönetimi, aydınlatma, yangın alarm sistemleri, yürüyen merdivenler, asansörler ve tünel drenaj sistemleri gibi kritik alt sistemleri kapsıyor. Marmaray’da 37 binden fazla donanım noktası, 107 bin yazılım noktası ve tam yedekli bir sistem tasarladık. Bu projede, ileri teknoloji otomasyon ekipmanlarının entegrasyonundan yazılım programlamaya, donanım montajından devreye almaya ve sistemlerin tasarımına kadar tüm süreçlerde bizzat aktif rol aldım.
Bir diğer önemli alan, e-F@ctory dijital fabrika konseptimiz. Bu platformu Türkiye’de yaygınlaştırmak için çok çalıştık. Sanayicilere, fiziksel fabrika kurmadan önce sanal bir fabrika simülasyonu yapma imkânı sunuyoruz. Otomotiv, gıda ve ambalaj gibi sektörlerde e-F@ctory’yi yerel ihtiyaçlara uyarladık. Türk sanayisini Endüstri 4.0’a hazırlamak için iş ortaklıkları kurduk ve bu çözümleri yaygınlaştırmaya odaklandık.
e-F@ctory ve Endüstri 4.0’dan bahsettiniz. Türk sanayisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz ve liderliğinizde Mitsubishi Electric Türkiye’nin büyüme stratejisi nasıl şekillendi?
Endüstri 4.0, Türkiye’nin küresel rekabette öne çıkması için önemli bir fırsat. Katma değerli üretim, bir ülkenin can damarıdır; onsuz kalkınma olmaz. Bir ülkenin dünya standartlarında üretim yapabilmesi, global rekabette ayakta kalabilmesinin tek yolu olarak görünüyor; bu da artık, dijitalleşmeyle mümkün. Biz de Türk sanayisinin ileri robot teknolojileriyle donatılmış, dijital ve akıllı fabrikalara geçişini hızlandırmak için çözümler sunuyoruz. e-F@ctory konseptimiz, veri odaklı akıllı fabrikalar kurmayı sağlıyor. MAISART yapay zekâ teknolojimizle verimliliği artırıyor, endüstriyel robotlarımızla karmaşık işleri kolaylaştırıyoruz ve operasyonel maliyetler üzerindeki iyileştirmelere destek oluyoruz.
Son 10 yılda Türkiye’yi Mitsubishi Electric için stratejik bir üretim ve yönetim üssü haline getirdik. 2022’de Orta Asya’daki Türkî Cumhuriyetler dahil olmak üzere pek çok ülkenin fabrika otomasyon ve iklimlendirme sistemleri satış haklarını da kazandık; İstanbul merkezli bu çalışmaların içinde baştan beri en üst düzeyde aktif şekilde yer aldım. Amacımız, Türkiye’yi ileri teknolojide bir merkez haline getirmek. Mitsubishi Electric, enerji verimli ve çevre dostu çözümleriyle bu yolda öncülük ediyor.
Çevre dostu çözümler demişken, sürdürülebilirlik Mitsubishi Electric’in temel değerlerinden biri. Bunu liderliğinize ve projelerinize nasıl yansıttınız?
Sürdürülebilirlik bizim için vazgeçilmez. Mitsubishi Electric’in “Daha İyisi İçin Değişim” felsefesi, insan ve çevre için inovasyonu önceliklendiriyor. Mitsubishi Electric grup şirketlerinden biri olan Mitsubishi Electric Turkey Klima Sistemleri Üretim A.Ş. de enerji tasarruflu ve çevre dostu klimalar üreterek ülkemize katma değer sağlıyor.
Mitsubishi Electric Türkiye olarak ihracatı stratejik önceliklerimizden biri olarak belirlediğimizden pazarda güçlü bir ivme yakalayarak kısa sürede önemli bir konuma ulaştık.
Yeni nesil mühendislere sürdürülebilirlik bilinci aşılamak için eğitim programları düzenliyoruz, bu tür faaliyetlerin içinde aktif yer almaktan mutluluk duyuyorum. Gençlere çevre dostu teknolojileri öğreterek, inovasyon ve sürdürülebilirliğin el ele gittiği bir gelecek inşa ediyoruz.
Genç mühendisleri eğitmekten bahsettiniz. Bu, sizin için kişisel bir tutku gibi görünüyor. Yetkinlik geliştirme konusundaki çabalarınızdan bahseder misiniz?
Bilgi, deneyim paylaşımı benim için çok kıymetli. Yıllar boyunca hem Mitsubishi Electric’te hem de üniversite iş birlikleriyle çok sayıda genci mentor olarak destekledim. İTÜ başta olmak üzere Türkiye’de 30’u aşkın devlet üniversitesinde ürün bağışı desteğinde bulunduk ve hedefimiz bu desteklerimizi her geçen gün daha da artırmak. Meslek hayatımın ilk yıllarında saha deneyiminin bana neler kattığını gördüm ve bunu gençlere aktarmak istiyorum. Marmaray gibi projelerde beraber yakın çalıştığımız genç mühendislerin liderliğe yükseldiğini görmek, ayrıca büyük bir mutluluk. Felsefem basit: İnsanlara ciddi yatırım yaparsanız, inovasyon da peşinden gelir.
Mitsubishi Electric Türkiye’yi ve kendinizi gelecekte nerede görüyorsunuz?
Mitsubishi Electric Türkiye için hedefimiz, etkimizi daha derinleştirmek. Çevre ülkelerde ve Orta Asya ülkelerinde de büyümeye devam ediyoruz. Orta Doğu Bölgesi ve Bağımsız Devletler Topluluğu (CIS) ülkelerini kapsayan 16 ülke ile ihracat operasyonlarımızı sürdürüyor ve büyümeye devam ediyoruz. İstanbul’u ileri otomasyon ve iklimlendirme çözümlerinin merkezi yapıyoruz. Yapay zeka çözümlerimizi daha fazla sektöre entegre etmek önceliklerimiz arasında. Türksat 4A ve 4B uyduları gibi projeler, farklı alanlarda önemli başarılara imza atacağımızın bir göstergesi.
