DOLAR 34,4886 0.07%
GBP 43,8112 0.34%
EURO 36,5298 0.4%
ALTIN 2.945,550,37
BIST 9.031,82-2,18%
BITCOIN 33416644.50581%
ETH 107116-0.28949%
İstanbul
17°

HAFİF YAĞMUR

Avrupa’nın otomotiv sanayinde yaşadığı ikilem

Avrupa’nın otomotiv sanayinde yaşadığı ikilem

26/10/2024 16:03

Bildiğimiz gibi Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, son beş yıldır ilk kez Avrupa’yı ziyaret etti. Avrupa’daki ilk durağı olan Fransa’nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Çin devlet başkanına hitaben Fransa’da daha fazla Çin’li yatırımcı beklediklerini söyleyince AB politikalarıyla ters düşmüş oldu.

Bu ziyaret hakkında Nikkei haber ajansı tarafından yayınlanan güncel yazı oldukça ilginç. Zira, Avrupa genel olarak Çin’e karşı daha temkinli bir bakış açısı izliyor. Dile getirilen birçok endişe içinde elektrik motorlu taşıtlar üzerinde artan ticari gerilim var. Avrupa’da, Renault, PSA, Fiat, Mercedes-Benz ve VW gibi otomobil üreticilerine ev sahipliği yapan Fransa, İtalya ve Almanya dahil olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde birçok otomotiv markası üretim yapıyor. Ancak son birkaç yıldır Avrupa yollarında Çinli markalara ait otomobiller de sık sık görülmeye başlandı. Bu durum, doğal olarak Avrupalı siyasi liderleri tedirgin ediyor.

Çin hükümeti elektrik motorlu taşıt üretimini artırırken, birçok Çinli üretici de düşük maliyetli modelleriyle Avrupa pazarına çıkarma halinde. Dahası, Avrupa içinde üretime dönük yatırımları da artmaya başladı. Avrupa, bir yandan net karbon sıfır hedefiyle elektrik enerjisi kullanan taşıtları çoğaltmak istiyor. Diğer yandan da Çinli elektrik enerjisi kullanan otomobilleri benimsemek ya da karbondan arınmayı geciktirip Avrupa otomobil endüstrisini korumak arasında ikilem yaşıyor.

NİYE BEKLİYORUZ?

Aslında Avrupa ile Çin arasındaki bu sürtüşme otomotiv ürünleri ile sınırlı değil. Avrupa’nın yarı iletken çip endüstrisini canlandırmak ve Çin’e çok fazla bağımlı olma riskini azaltmak ayrı bir hedef. Avrupa içinde ya da Avrupa’ya komşu ülkelerde yapılmaya başlanan yatırımların ABD ile iş birliği içinde ilerlemesi yeni bir denge getirecek. Yine de Çin’in değerli metaller dahil olmak üzere ham madde tedariğindeki güçlü konumunun Çin ile iş birliğini zorladığı kesin. Bugünlerde Çinli otomotiv üreticisi BYD, 2030 itibarıyla Avrupa’da en çok satan otomotiv markasının kendileri olacağını iddia etti. Halen Macaristan’da devam eden otomotiv yatırımının yanı sıra 2025 yılında Avrupa’da ikinci bir otomotiv yatırımı başlatacaklarını da açıkladı. Chery, İspanya hükümetinden aldığı teşviklerle otomotiv yatırımını bu ülkeye aldı. Tüm bu iddialı açıklamalar, elbette Çin’in çok güçlü olduğu ham madde tedarik zinciri yönetiminden de kaynaklanıyor. Bir başka güncel haber de ABD’den geldi. Biden hükümeti, mevcut gümrük tarifelerini Çin ürünleri için daha da artırmaya hazırlanıyor. Tüm bu gelişmeler karşısında Çin ile rekabet etmenin maliyet açısından hiç kolay olmayacağını, aksine Çin ile iş birliğinin çok daha akılcı bir yol olduğunu daha önce defalarca yazdım. Artık biz de ülke olarak gümrük birliği avantajını kullanıp Avrupa ve ülkemiz pazarı için Çinli yatırımcıları otomotiv sanayimize çekmeyi başaralım. Niye bekliyoruz ki?

En az 10 karakter gerekli