Beş yıl önce Türkiye’nin ekonomik hafızasında silinmez bir iz bırakma iddiasıyla yola çıktığımızda entelektüel bir seferberliğe de adım attık… Bugün, bu iddianın ağırlığını ve güzelliğini hissettiğimiz bir dönüm noktasındayız. Beşinci yıl, niceliğin değil, niteliğin; varlığın değil, anlamın zamanı aslında. İçinde bulunduğumuz süreç, bizim için bir jübile değil, daha derine inme, köklerimizi sorgulama ve ufkumuzu genişletme zamanı.
Tam beş yıl… Beş yıl önce, sizlerle buluşturduğumuz ilk sayıda attığımız o tohum, bugün kök salmış, dallanıp budaklanmış ve Türkiye’nin düşünce ikliminde mütevazi ama güçlü bir ağaca dönüşmüş durumda. Tabii ki bahsettiğim bu yolculuk, sadece yayın yapmakla ilgili olmadı. Bizim için, ülkemizin karmaşık ekonomik dokusunu anlamaya, anlamlandırmaya ve nihayetinde siz değerli okurlarımıza en şeffaf haliyle aktarmaya adanmış bir sorumluluktu. İlk günden bu yana temel prensibimiz şuydu: Gürültünün değil, analizin; spekülasyonun değil, verinin; anlık tepkinin değil, uzun vadeli stratejinin sesi olmak.
Yayıncılık anlayışımızın temelinde hep bir “hikâye” vardı. Merkez bankalarının faiz kararlarının ardındaki hikâye, döviz kurundaki her sıçramanın tetiklediği bireysel trajedilerin hikâyesi, Anadolu’daki bir KOBİ’nin ayakta kalma mücadelesinin hikâyesi…
İşte biz, bu hikâyelerin mütevazi anlatıcıları olduk. Amacımız, gürültüyü değil, sinyali yükseltmek; enformasyon değil, “anlam” üretmekti.
FIRTINALI DENİZDE FENER OLDUK
Bu beş yılda, küresel pandemiden tedarik zinciri krizlerine, jeopolitik gerilimlerden enflasyonist baskılara kadar ekonomileri derinden sarsan tarihi olaylara tanıklık ettik. Biz, tam da bu fırtınalı denizlerde, bir “fener” olma misyonuyla yola çıkmıştık. Amacımız, dalgaların yüksekliğinden korkutmak değil, rotayı doğru çizmenize yardımcı olacak yol haritasını ortaya koymaktı. Ve okurlarımızdan aldığımız geri bildirimler, bu çabamızın karşılık bulduğunu bize apaçık bir şekilde gösterdi. Daha fazla soru soran, daha derinlemesine analiz isteyen ve bilgiye olan iştahı her geçen gün artan bir okur kitlesi, en büyük motivasyon kaynağımız oldu. Bu başarı; elbette ki yalnızca bizim değil. Sayfalarımızı zenginleştiren, ufuk açıcı görüşleriyle bize ışık tutan kıymetli akademisyenlerimizin, sektörün önde gelen isimlerinin ve gelecek vaat eden genç girişimcilerin katkısı paha biçilmez.
Ancak asıl teşekkür, sizlere. Bizleri her ay dikkatle takip eden, eleştiren, öven ve en önemlisi, düşüncelerimizi paylaşan siz değerli okurlarımıza. Sizin güveniniz, bizim için en değerli hazine. Ekonomi yayıncılığı, sadece rakamlardan ve grafiklerden ibaret değildir. O rakamların ardındaki insan hikâyelerini, iş dünyasının çabalarını ve ülkenin geleceğine dair umutları da anlatır. Siz de bu anlatının en kıymetli parçası oldunuz.
Beş yılın ardından, en büyük kazanımımız ise “güvenirlilik” oldu. Bu bizim için her sayıda titizlikle inşa ettiğimiz, korumak için daha çok çalışacağımız bir servet anlamına geliyor. Önümüzdeki yıllarda da kalemimiz yettiğince aynı sorumluluk bilinciyle yolumuza devam edeceğiz.
Bizlere bu güzel yolculukta eşlik ettiğiniz için binlerce kez teşekkür ederiz.
