Bizler başarıların her türlüsünü taçlandırmayı severiz. Hele iş dünyası, başarı mefhumunu köpürtmek için biçilmiş kaftan. Ama gelin, bu kez iş dünyasının gözde isimlerine başka pencereden bakalım. Bu sefer başarı hıkâyesiyle bezeli konuşmalarını dinlemek yerine, hatalarından nasıl yeniden doğduklarını dinleyelim. Hayatın her anının yükselen bir ivmeyle süregelmesi mümkün değil elbette. Onlar da hatalar yaptılar, yoruldular, belki kendilerini çok başarısız hissettiler… Ama sonucunda yılmadılar ve bu kör noktaların da yolda olmak olduğunu daima akıllarında tuttular. Bu sebeple bugün başarısızlıklarını dahi dinleyecek bir kitleleri var. İşte tam bu noktada çok değerli bir etkinlikten söz edeceğim sizlere: Başarısızlık Zirvesi. Bu etkinlik İstanbul Gençlik Platformu tarafından hayata geçirildi. Başkanlığını Avukat Doğa Can Coşar’ın üstlendiği dernek, 18 yaş altı çocukların oluşturduğu bir topluluk. Öğrenciler canla başla çalışmış bu etkinliği başarıyla sonuçlandırabilmek için. Şimdi buradan yola çıkarak gelelim birbirinden farklı sektörlerdeki başarılı isimlerin hikâyelerindeki madalyonun öbür yüzüne…
En büyük başarısızlığım, şirketimin büyüme sürecinde hiç kredi kullanmamak” diyen Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, başarılarının ardındaki kör noktaları bizimle paylaşıyor. Orhan Turan, ülkenin en büyük yalıtım firmalarından birinin kurucusu olarak bu işe başladığı yıllarda ilk tökezlediği noktada çevresindeki insanlar ona “Doğru düzgün bir işe gir” demiş. Fakat o inat ettiğini, kendine inandığını söylüyor. İnanmakta haklılık payı varmış. Çünkü bugün kendi sektöründeki en büyük isimlerinden biri haline geldi…. Öte yandan Orhan Turan, gençlere tavsiyelerde bulunmayı da ihmal etmiyor: “Aslında başarı hikâyeleriyle ilgili çok konuşuluyor, kitaplar yazılıyor. Bu sebeple bugünkü zirve gerçekten önemli. Çünkü bizim başarısızlıklardan ders çıkarıp örnek teşkil etmemiz gerekiyor. Gençlerin, iş hayatına yeni giren arkadaşların bu başarısızlıklardan ders alması lazım.”
Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, Doğtaş Mobilya’yı sıfırdan başlayarak başarılı bir noktaya taşıdı. Mobilya sektöründe zirveye oynayacak noktaya gelen Doğan, mobilyada yakaladığı başarıyı her denediği işte gösteremedi elbet. Davut Doğan’ın ağzından onu başarıya taşıyan yoldaki başarısız deneyimlerini dinliyoruz. Öncelikle 1992 yılında beş ortakla birlikte kurdukları sucuk fabrikasını örnek veriyor Davut Doğan. Biga’da kurdukları fabrikada tüm işlemleri tamamlayıp üretime başlıyorlar. Sucukları yükleyip İstanbul’a gönderiyorlar. Fakat çok geçmeden ilk yanlış hesapları yolda kendini gösteriyor. Çanakkale’den 1000 kilogram olarak çıkan sucuklar, İstanbul’a gelene kadar 800-900 kiloya düşüyor. Sonradan öğreniyorlar ki sucuk bekledikçe suyunu çekip kuruduğu için kilodan düşermiş. Sonrasında bir toptancıyla anlaşıyorlar, olmuyor. Toptancı yanlış çeklerle aldatıyor onları. Sucukları doğal şartlarda kurutmaya çalışıyorlar, o da olmuyor. Emekli bir sucuk ustasıyla çalışmaya başlıyorlar, yine düzene oturmuyor sistem. Doğan’ın toplamda dönemin piyasasıyla “9 otomobil parası koyduk” dediği iş, bir türlü para kazandırmıyor. Para sorunu başlıyor, ardından 1994 krizi de tetikleyince tesisi kapatıyorlar. 1996 yılında ise Rusya’ya mal ihraç ettikleri dönemde Türkiye’nin önemli derneklerinden birinin kurucu genel sekreteri Davut Doğan’a ortaklık teklif ediyor. Anlaşma yapılmasının hemen ardından 7 TIR mal gönderiliyor. Anlaşmaya göre; dernek TIR’ların parasını ödeyecek, Davut Doğan’da malların parasını. Sonra Moskova’da Doğanlar Moskova diye bir şirket kuruyorlar. Geçici olarak ürünleri de bir derneğe atıyorlar. Bu dernek Davut Doğan’ı dolandırmış. Hatta Moskova’ya malları kurtarmak için gittiklerinde mafyayla bile muhatap olmak durumunda kalmışlar.
Son olarak Irak’ta başarısız bir hikâyeleri olduğunu dile getiren Doğan, “Amerika Irak’a girince, biz de bunu fırsat gibi gördük ve Bağdat’a giderek mağaza açtık hemen. Sonra ülkede olaylar büyüyerek devam etti. Amerika gibi biz de yanıldık. Bu sefer mağazamızın olduğu yerde olaylar çıktı. Mağaza kurşunlandı ve oradaki müdüre “Malları bırak, kaç gel” dedik. Doğan’ın, dinlerken tebessüm ettiren hikâyelerinden çıkardığı çok fazla önemli ders olmuş. Bu sebeple Doğan, “En iyi öğretmen yapılan hatalardır” diyor.
Son dönemde şirketler çalışanlarına daha ihtimamla yaklaşmaya başladı. Çünkü şirketler, çalışan refahının verimi artırdığı bilincine vardılar. LCW E-Ticaret Genel Müdürü Ömer Barbaros Yiş, tam da bu konuyu destekleyecek tecrübelerinden bahsediyor. “Benim için asıl başarı, insanların hayatını iyileştirebilmek” diyen Ömer Barbaros Yiş, elindekini kaybetmekten korktuğu için girişimciliğe adım atmadığından söz ediyor. Yiş, bulunduğu iş kolundaki hedefini ‘insanları mutlu etmek’ olarak tanımlıyor ve ekliyor: “İnsanlar evine mutsuz gidiyorsa, ben başarısızım demektir.”
Dünyanın kimyevi tüketici ürünleri üreten firması P&G Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu ise “Başarısızlık iyi yönetildiğinde başarıya giden yolda bir hediyedir” diyor. Tankut Turnaoğlu, hayatındaki en büyük başarısızlığı, İpana’nın diş macunu pazarındaki yüzde 70’lik payı kaybetmesi olarak anlatıyor. Ancak bu durumun, onda bambaşka bir pencere açtığını ve oyunu nasıl değiştireceğinin emarelerini fark ettiğini ifade ediyor Turnaoğlu. Muhakkak her başarının arkasında pek çok öğretinin bulunduğunu, bunların da zamanında yapılan yanlış işlerden geldiğini belirten Turnaoğlu, “Bu yanlış işler de genelde konuşulmuyor. Ama asıl o kısımlar bilinip kayda geçilince ileriki başarılar daha kolay geliyor. Kurumlarımızın buna daha fazla odaklanması lazım” diyor.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula da tıpkı Ömer Barbaros Yiş gibi başarıyı “mutluluk” kavramıyla tanımlıyor ve şu sözlerle açıklıyor konuya ilişkin fikirlerini: “Başarı, başkalarının gözünde nasıl göründüğünüz ya da ne kadar para kazandığınızla ölçülmez. Eğer mutlu değilseniz bu, büyük bir başarısızlık. Başarı, kendiniz olarak iyi ve mutlu olduğunuz her durumdur. Ne olmak istediğimiz ve nerede durduğumuzla ilgilidir; kendi başarı kavramınızı kendiniz oluşturmalısınız.” Kula, ilk kez 32 yaşında genel müdür olduğunda, “Kendimi onların yaşındayken kim gibi bir genel müdür görmek istiyorsam, öyle biri olmaya karar verdim” diyerek idealindeki liderlik yaklaşımını benimsediğini söylüyor.
GÜNDEM KORİDORU
22 Ocak 2025