Petrol krizinin istisnası: Bundesbank politikaları

Merkez bankalarının küresel ticaretin sekteye uğramasından kaynaklı enflasyona karşı alacağı pozisyonu ön görmek içinse geçmişteki örnekler önem teşkil ediyor. 1970'lerdeki petrol krizi sırasında, dünyanın birçok bölgesinde enflasyon oranları önemli ölçüde artış göstermiş, yüksek enflasyon ve durgun ekonomik büyümenin karakteristik olduğu bu dönem, stagflasyon terimiyle de özdeşleşmiştir. 1973 Savaşı sırasında batı ülkelerinin İsrail'e sağladığı destek karşısında OPEC'in petrol ambargosu ilan etmesiyle başlayan kriz, petrol fiyatlarının 1974 yılına kadar dört katına çıkmasına neden olmuştur. 1979’da İran’daki rejim değişikliğinden kaynaklı tedarik kesintisi ise yine petrol fiyatlarında ciddi artışa sebep olmuştur. Enerji fiyatlarındaki ciddi artışlarla küresel ekonomik büyüme yavaşlamış, işsizlik artış trendine geçmiş ve 80’lere kadar krizden kaynaklı enflasyon artışı etkisi devam etmiştir. İthal petrole büyük ölçüde bağımlı ülkelerde enflasyon oranları, enerji maliyetlerinin artmasıyla yükselmiştir. Örneğin, ABD'de yıllık enflasyon

PETROL KRİZİNİN İSTİSNASI: BUNDESBANK POLİTİKALARI

oranı 1972'de yaklaşık yüzde 3,4 iken, 1974 yılında yüzde 11'in üzerine çıkmış, İtalya’da ise 1972’de yüzde 5,6 olan enflasyon 1974’te yüzde 19,4 olarak gerçekleşmiştir. Benzer eğilimler batı ülkelerinin hemen hemen hepsinde de gözlenmiş olsa da diğer batı ülkeleri ile enflasyon açısından karşılaştırıldığında krizden en az etkilenen ülke Batı Almanya olarak görünmektedir. Kriz öncesinde Batı Almanya’da yüzde 5,3 olan enflasyon 1974’te yalnızca yüzde 6,9’a kadar tırmanmıştır. Batı Almanya'da durum, merkez bankası Bundesbank'ın para politikasına yaklaşımı açısından ayrışmıştır. Bundesbank, fiyat istikrarı politikasını, diğer merkez bankaları aksine, bu dönemde de sürdürmeye devam etmiştir. Bundesbank enflasyonun artışını önlemek üzere, para arzındaki büyümeyi sınırlamayı amaçlamış ve faiz oranlarını yükselterek para politikasını sıkılaştırmıştır. Yaklaşım, para politikasında farklı stratejiler kullanan diğer ekonomilere göre enflasyon baskılarının daha kısa bir sürede hafifletilmesiyle sonuçlanmıştır. Krizin etkileri sonucunda işsizlik ciddi miktarda yükselmiş ve kamu borcu artış göstermiş olsa da bu durumlar enflasyonu kontrol altına almakta geç kalan ülkelerde de gözlemlenen sonuçlar olmuştur. Günümüzde sebepleri farklı olsa da benzer küresel enflasyon baskılarından söz etmek mümkündür. Fakat, merkez bankalarının çoğu, doğrudan müdahale yerine kendi mevcut politikalarına devam etme eğilimindedir. Örneğin, güncel durumda oluşan enflasyonla başa çıkmak için faiz oranlarını artırmak veya para arzını sınırlamak gibi geleneksel araçlar kullanılmaktadır. Bu politikalar, 1970'lerde birçok merkez bankasının edindiği hızlı ve radikal değişikliklerden ziyade, mevcut ekonomik yapı içinde istikrarı sağlama amacını gütmektedir. Bu yaklaşımın günümüzde temel oluşturmasının başlıca sebeplerinden birisi de muhakkak petrol krizi karşısında Bundesbank’ın edindiği tutum ve bu tutumun Batı Almanya ekonomisi için doğurduğu sonuçların diğer ülkelerin ekonomistleri tarafından gözlemlenmesi olmuştur.

Yorum Yaz