PARÇALI BULUTLU
Coğrafi işaretli (Cİ) ürünlerin kökenini ve üretim yöntemlerini koruma altına alan, yerel ekonomiyi güçlendiren ve kırsal kalkınmaya katkı sağlayan önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Dünya genelinde 15 binden fazla tescilli coğrafi işaret bulunuyor. AB bu alandaki en güçlü bölge konumunda ve tescilli coğrafi işaretlerin yıllık satış değeri 100 milyar Avronun üzerinde. AB Komisyonu verilerine göre, tescilli coğrafi işaretlerin tescilsiz muadillerine kıyasla ortalama 2,23 kat daha yüksek fiyata satılıyor. Türkiye’de 18 Şubat 2025 itibarıyla toplam 1697 coğrafi işaret tescillenmiş durumda ve 676 coğrafi işaret de tescil sürecinde. En çok tescilli ürün grubunu yemek ve çorbalar (469) oluştururken, tarımsal ürünler (353) ve şekerleme, fırın-pastacılık ürünleri (348) diğer önemli kategoriler arasında yer alıyor. Ancak tescil sürecinde en büyük eksikliklerden biri, üreticilerin sisteme yeterince dahil olamaması.
Nitekim, Türkiye’deki coğrafi işaret tescillerinin yüzde 85’i ticaret/sanayi odası ve borsalar, belediyeler, valilik ve kaymakamlık gibi üretici olmayan kurumlar tarafından alınmış durumda. Üreticilerin ve üretici örgütlerinin tescil payı ise yalnızca yüzde 4,5. Gaziantep (107), Konya (82), Erzurum (60), Diyarbakır (58) ve Malatya (52) gibi şehirler coğrafi işarette başı çekerken, İstanbul yalnızca 5 tescilli ürünle Türkiye’de en az coğrafi işarete sahip 5 şehir arasında yer alıyor. Oysa İstanbul, üç büyük imparatorluğun başkenti olarak mutfak kültürü ve geleneksel üretim açısından benzersiz bir mirasa sahip.
Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜciTA) Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu, İstanbul’un bu alanda yeterince temsil edilmediğini vurgulayarak, şu açıklamalarda bulundu; “İstanbul, sahip olduğu eşsiz gastronomi kültürü ve tarihiyle Türkiye’nin en yüksek coğrafi işaret potansiyeline sahip şehirlerinden biri. Ancak bu potansiyel henüz yeterince değerlendirilemedi. İstanbul mutfağı, Osmanlı saray mutfağının zengin mirasını taşıyor ve farklı kültürlerin etkileşimiyle muazzam bir çeşitliliğe sahip. Buna rağmen, tescil edilen İstanbul coğrafi işaretinde yemekler bulunmuyor. Ancak İstanbul Simidi, Sarıyer Lakerdası, İstanbul Manda Yoğurdu gibi coğrafi işaret için başvurular yapılmış durumda. Oysa bu kentin İstanbul Tavukgöğsü, İstanbul Kazandibi, İstanbul Hünkarbeğendi, İstanbul Kuzu Kapama, İstanbul Safranlı Badem Çorbası, İstanbul Uskumru Dolması, İstanbul Saray Lokması, İstanbul Midye Pilaki gibi sayısız lezzetleri var.”
Coğrafi işaretlerin sadece bir tescil belgesinden ibaret olmadığını vurgulayan Tekelioğlu, “Cİ, bir ürüne kimlik kazandırır, onu pazarda farklılaştırır ve ekonomik değerini artırır. Avrupa’da tescilli ürünler, benzerlerinden ortalama 2,23 kat daha yüksek fiyata satılıyor. Örneğin İtalya’nın ünlü Cİ’i Parmesan Peyniri (Parmigiano Reggiano), İtalyan Ekonomisine yılda 3 milyar Avro kazandırıyor. Türkiye ise eşsiz potansiyelini yeterince değerlendiremiyor” diyor. Türkiye’de 1697 ürün coğrafi işaret tescili almışken, İstanbul’un yalnızca 5 tescilli ürünü bulunuyor. Şile Bezi, Şile Kestane Balı, Silivri Yoğurdu, Boğaziçi Lüferi ve Çatalca Ormanlı Pirinci şu ana kadar tescil edilen Cİ arasında yer alıyor. Tekelioğlu, İstanbul’un bu alanda yeterince adım atmadığını belirterek, “Bu şehir üç imparatorluğa başkentlik yapmış, farklı kültürlerin mutfaklarının harmanlandığı bir gastronomi merkezi. Ama ne yazık ki İstanbul mutfağı Cİ açısından neredeyse yok hükmünde” ifadelerini kullandı. Tekelioğlu ayrıca, İstanbul’un coğrafi işaretini dünya çapında tanıtmak için bir gastronomi festivalinin önemine dikkat çekerek şu öneride bulundu; “Peru, her yıl Lima’da düzenlenen gastronomi festivaliyle 500 bin ziyaretçi çekiyor ve 1 milyar Dolar gelir elde ediyor. İstanbul’un da bir ’Uluslararası İstanbul Gastronomi Festivali’ düzenleyerek küresel gastronomi turizmine açılması büyük ekonomik fayda sağlayacaktır.”
Coğrafi işaretlerin gastronomi ve turizmle doğrudan bağlantılı olduğunu belirten Tekelioğlu’na göre dünyanın en önemli metropolleri arasında bulunan İstanbul eşsiz coğrafi konumu, doğal güzelliği, tarihi dokusu ve bütün bunları taçlandıran benzersiz mutfak kültürü, yetenekli şef ve Michelin Yıldızlı restoranları ile dünyanın en önemli gastronomi destinasyonlarından biri olabilir. “Bu şehir, Lima gibi uluslararası bir gastronomi festivali düzenleyerek hem coğrafi işaretlerini öne çıkarmalı hem de küresel ölçekte bir marka haline gelmelidir” diye konuşuyor. Tekelioğlu, İstanbul’un Cİ konusundaki eksikliğini gidermek için sistemli bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu belirterek, “İstanbul’un ayrıntılı bir Cİ envanteri çıkarılmalı, tescil süreçleri hızlandırılmalı ve kamu-özel sektör iş birliğiyle etkin bir yönetişim modeli oluşturulmalıdır” diyor.
Türkiye’de coğrafi işaret sisteminin temel sorunlarından birinin de yönetişim ve denetim eksikliği olduğunu belirten Tekelioğlu, “Mevcut yasa tescili düzenliyor ancak yönetişim ve denetim konusunda ciddi eksiklikler var. Bu nedenle Cİ’in etkin bir şekilde yönetilmesi ve denetlenmesi için bağımsız bir “Türkiye Coğrafi İşaretler Enstitüsü” kurulması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019 yılında açıkladığı 3. Tarım Orman Şûrası’nda bu konu gündeme gelmişti, ancak aradan beş yıl geçmesine rağmen somut bir adım atılmadı” diyor.
İstanbul coğrafi işaretlerin neresinde?
Üç imparatorluğun başkenti olmuş, çağlar boyu farklı din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı çeşitli uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan, iklim ve coğrafi yönden sahip olduğu özel konum nedeniyle zengin bir doğal yaşamı olan İstanbul, coğrafi işaret konusunda ne yazık ki parlak bir tabloya sahip değil.
GÜNDEM KORİDORU
09 Nisan 2025