Dünya genelinde yapay zeka devrimi hızla ilerlerken, Türkiye’nin yerli yapay zeka girişimleri küresel rekabeti kızıştırıyor. Tüm iş yapış süreçleri yavaş yavaş bu alana doğru kayarken, yeni yol haritaları ve stratejileri de ardı ardına geliyor. Dünya trendlerini incelediğimiz bu yazımızda, aynı zamanda Türkiye’deki yapay zeka vizyonunu da masaya yatırdık.
Yapay Zeka (AI), insan zekasını taklit eden ileri teknolojiyle, iş süreçlerini dönüştürüyor. Üretken Yapay Zeka, bu temelden yola çıkarak, tahmin ve otomatik karar verme yetenekleriyle daha ileri bir seviyeye ulaşıyor. Veri analizi ve öğrenme becerileriyle iş dünyasında devrim yaratan bu teknoloji, 2024’te şirketlerin verimlilik, yenilikçilik ve maliyet etkinliği odaklarını güçlendiriyor. İş modellerini yeniden şekillendiren Üretken Yapay Zeka, şirketlerin pazar değişikliklerine hızla adapte olmasını sağlıyor ve rekabet üstünlüğünü artırıyor. Gelişmiş analitik kabiliyetleri ve adaptasyon yeteneğiyle, sürekli iyileşme ve yenilikçilik imkanı sunuyor. Yapay zeka destekli iş süreçleri, etkin ve hedef odaklı stratejilerin geliştirilmesine olanak tanıyor, böylece iş dünyasında sürekli gelişimi ve sürdürülebilir başarıyı destekliyor.
2024, teknolojinin heyecan verici bir dönemini müjdeliyor. Yapay zeka, bu yılın başrol oyuncusu olarak sahneye çıkıyor ve iş dünyası, toplum ve teknolojiyi kökten değiştirme potansiyeli taşıyor. Yapay zeka ve teknoloji dünyasında olası trendlere bir göz atalım ve geleceği hayal edelim.
İşletme sahiplerinin yüzde 97’si halihazırda ChatGPT gibi üretken yapay zeka araçlarının işletmeleri üzerinde olumlu bir etki yaratacağına inanıyor (Forbes)
2024 manzarası, yalnızca bir moda deyimi olmayan, aynı zamanda teknolojik ilerlemenin ve iş dönüşümünün kritik bir itici güç olduğu heyecan verici bir ortam sunuyor
Rewind gibi inovasyonlar, anılarımızı kaydetmekten öte, onları tekrar yaşamamıza, anlamamıza ve düşünmemize olanak sağlıyor. Apple ve OpenAI gibi devler de giyilebilir alanda büyük adımlar atıyor. XR Apple Vision Pro gibi cihazlar, benzersiz kullanıcı deneyimleri sunacak şekilde entegre ediliyor. Meta, VR cihazlarıyla dijital deneyimlerde inovasyona liderlik ediyor, yeni keşifler bekleniyor.
2024, yapay zeka giyilebilir cihazlarının kişisel asistanlarımızı, dijital yoldaşlarımızı ve yeni gerçeklikleri keşfetmemize olanak tanıdığı bir yıl. Teknolojiyi yaşama dönüştürdüğümüz bir çağın başlangıcıdır. Dijital ve fiziksel dünyaların daha da iç içe geçtiği, teknolojiyle daha derin bir bağ kurduğumuz bir geleceğin müjdecisidir.
2024’e doğru, uzman temsilcilerin işbirliği yaptığı bir yapay zeka ekosistemi gelişiyor. Bu yeni dönem, temsilcilerin kendi ihtiyaçlarına ek olarak diğer temsilcilerle etkileşime girdiği bir paradigma değişimini temsil ediyor. Bu değişim, veri ürünleri kavramıyla birlikte organizasyonların aracılar aracılığıyla gelir elde etme potansiyelini artırıyor.
Robot bilimi ve insansılar arası iletişim, şirketlerin robot teknolojilerini geliştirmek için çalıştığı bir alana işaret ediyor. Finans ve hukuk gibi belirli sektörlerde güçlü veri kaynaklarına sahip şirketler, bu alanda lider konumda olma yolunda ilerliyorlar. Bu aracılar, sadece kullanıcılara hizmet etmekle kalmayacak, aynı zamanda diğer organizasyonlara ve sistemlere paha biçilmez bir dijital iş gücü kaynağı sağlayacaklar.
Temsilci orkestrasyonu, dijital robotik süreç otomasyonu ve üretimde insansı gelişmeler, otomasyon ve robotik sistemlerde deneyimleri ile bu alanda etkili bir rol oynamaya başlayacaklar. Bu evrimsel süreç, yapay zekanın yaratıcı gücünü vurguluyor.
Üretken yapay zeka, iş stratejilerini kökten dönüştürme potansiyeline sahip. 2024’te, bu teknoloji sınırlarını zorlayarak yeni ve ilgi çekici yöntemlere evriliyor. Bu yenilikler, sadece metin, kod, resim, video ve sesle sınırlı kalmayarak 3D, genomik bilim, koku, tat gibi daha zengin ve kapsayıcı duyuları içeriyor. Bu gelişmeler, bilimsel araştırmalardan protein yapılarının çözümüne ve yeni malzemelerin keşfine kadar birçok alanda büyük katkı sağlıyor. Yapay zeka, iş dünyasından sağlık sektörüne kadar her alanda büyük bir dönüşümün başlangıcını temsil ediyor. Bu değişim, daha verimli, yaratıcı ve bilgiye dayalı bir geleceğe kapı açıyor.
Yapay Zeka Destekli Pazarlama Stratejileri, geleneksel pazarlamayı kökten değiştiriyor. ChatGPT gibi yapay zeka araçlarının etkisiyle, pazarlamacılar dijital çağın gereksinimlerine ayak uydurmalı. Bu yeni dönem, geleneksel medya ile yapay zeka teknolojilerini birleştirerek hedef kitleleriyle daha etkili iletişim kurma çabasıyla şekilleniyor. Teknolojideki değişiklikler, tarayıcı tabanlı araçlardan cihaz içi uygulamalara geçiş ile çevrimiçi ve çevrimdışı etkileşimler arasındaki ayrımı azaltıyor. Yanıt analitiği platformları ve yapay zeka odaklı etkileşimlerin anlaşılmasını destekleyen işletim modelleri, pazarlamacılara daha iyi sonuçlar sunuyor. Bu değişikliklerle, pazarlama profesyonelleri geleneksel ve yapay zeka dünyalarını bir araya getirerek başarıya ulaşıyor.
Eş zamanlı olarak teknolojik ortamda da önemli bir değişime tanık oluyoruz. Tarayıcı tabanlı araçlardan cihaz içi uygulamalara geçiş ivme kazanıyor. Bu yükün başında Microsoft Co-Pilot, Google Bard ve Gemini gibi yenilikler ve Apple’ın kendi büyük dil modelinin (LLM) 2024’te piyasaya sürülmesi beklenenler yer alıyor.
Yapay zeka pazaryerleri, esnek ve tepkisel platformlar olarak yükseliyor, teknoloji işlemleri ve etkileşimlerimizi yeniden şekillendiriyor. Öncüsü OpenAI, 2024 başlarında merakla beklenen “GPT pazar yerini” tanıtarak yapay zeka alanında yeni bir standart oluşturuyor. Meta ve diğer teknoloji devleri hızla bu adımı takip ediyor. Amazon, Apple, Bytedance gibi büyük ve yeni girişimler bu alanda rekabet ediyor.
Otonom araçlar ve giyilebilir teknolojideki artış, Apple iPhone ve App Store’un yeniden yükselmesine yol açabilir. Geliştiriciler bu fırsatı değerlendirmeye çalışacaklar.
Yapay zeka araçlarının yaygınlaşması, dijital kimliklerin genişlemesine yol açıyor. Kullanıcılar, tercihlerini kişiselleştirmenin önemini vurguluyorlar. Bankalar ve e-devlet platformları, bu dijital kimliklerin koruyucuları olarak öne çıkıyor. Kendi Yapay Zekanızı Getirin (BYO AI) kavramı, dijital tercihlerinizi farklı etkileşimler arasında taşımanıza imkan tanırken, giyilebilir cihazlar kişisel veri merkezleri haline geliyor.
Yapay zekanın işyerlerine entegrasyonu, ofis ayarlarını otomatik hale getirebileceğimiz bir geleceği işaret ediyor. Ancak bu seviyedeki kişiselleştirme ve veri entegrasyonu, gizlilik ve veri kullanımı sorularını da beraberinde getiriyor. Kimliğin yapay zeka ile bu entegrasyonu, kişisel ve profesyonel yaşamımızı yeniden tanımlıyor. Bu geleceği benimserken, etik ve gizlilik konularının ne kadar kritik olduğunu unutmamak önemlidir.
2024’teki yapay zeka trendleri, iş dünyasını kökten değiştiriyor ve geleceğin şekillenmesine yardımcı oluyor. Üretken yapay zeka, iş stratejilerini baştan sona dönüştürüyor ve bu teknolojiye olan güven giderek artıyor. Giyilebilir teknoloji ve yapay zeka, insan etkileşimlerini ve deneyimlerini daha zengin hale getiriyor, yeni bir dijital çağın kapılarını aralıyor. Ayrıca, yapay zeka araçları arasındaki iletişim artıyor ve bu, iş dünyasında işbirliğini ve verimliliği artırıyor. Ancak, bu teknolojik ilerleme beraberinde gizlilik ve etik sorunları da getiriyor. Geleceği benimserken, bu konuların da göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Türkiye’deki Yapay Zeka Girişimleri Türkiye, yapay zeka alanında önemli adımlar atıyor. Özellikle finans, sağlık ve perakende sektörlerinde yerli yapay zeka çözümleri geliştiriliyor. Türk şirketleri, AI tabanlı analitik araçlar, müşteri hizmetleri otomasyonu ve kişiselleştirilmiş pazarlama stratejilerinde yerli ve milli çözümler üreterek, global rekabette yer almaya başlıyor. Bu girişimler, hem yerel ekonomiye katkı sağlıyor hem de Türkiye’nin teknolojik inovasyon kapasitesini artırıyor.
1.Türkiye’nin Yapay Zeka Stratejisi ve Geleceği
Türkiye, yapay zeka alanında önemli bir strateji geliştiriyor. Yerel işletmeler, yapay zeka entegrasyonuyla iş süreçlerini modernize ediyor ve küresel rekabetçiliğini artırıyor. Ülkenin yapay zeka vizyonu, teknolojik yenilikleri destekleyen projeler ve girişimleri içeriyor. Bu vizyon, özellikle eğitim, sağlık ve finans gibi sektörlerde dijital dönüşümü hızlandırıyor. Geleceğe yönelik yatırımlar, yapay zeka araştırmalarını ve yerli AI geliştirmelerini teşvik ediyor, bu da Türkiye’nin teknoloji alanındaki bağımsızlığını ve yenilikçi kapasitesini güçlendiriyor.
2.Üretken Yapay Zeka ve Türkiye’nin Geleceği
Türkiye için yapay zeka, ekonomik büyüme ve teknolojik ilerlemenin anahtarıdır. İş dünyası liderlerine, yapay zeka stratejilerini iş modellerine entegre etme ve sürekli yenilik yapma konusunda tavsiyelerde bulunuluyor. Geleceğe yönelik vizyon, yapay zeka tabanlı bir ekosistemi destekleyerek, Türkiye’nin global teknoloji sahnesindeki konumunu güçlendirmeyi ve sürdürülebilir kalkınmayı hedefliyor. Bu süreçte, etik ve sorumlu yapay zeka kullanımı, öncelikli önem taşıyor.
Yapay zekânın halihazırda etki alanını genişlettiği ve yaşamımızı doğrudan etkilediği su geçirmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Hal böyle olunca yapay zekâ ile ilgili en çok merak edilen konuların başında “gelecekte nasıl bir noktaya evrileceğiz?” sorusu geliyor. Bu soruya yanıt veren Yenasoft Yazılım CEO’su Cem Şirolu, “Yapay zekâ günümüzde sağlık, finans, üretim, hukuk, ulaşım gibi birçok farklı sektörde etkili bir şekilde kullanılıyor. Derin öğrenme ve büyük veri analitiği gibi teknolojik ilerlemeler, yapay zekanın görüntü-ses tanıma, doğal dil işleme, sağlık teşhisi-tedavisi, otonom sistemler ve robotik gibi alanlarda daha karmaşık görevleri yerine getirebilmesine olanak tanıdı. Gelecekte ise teknolojinin ilerlemesiyle özellikle nesne tanıma, doğal dil işleme ve otonom sistemler alanlarında büyük ilerlemeler olabilir” dedi.
Yapay zekânın insanların yaptığı bazı temel becerileri yapamayacağını belirten Şirolu, “Gelecekte, bazı seviyelerdeki otomatik programlama ve kod oluşturma görevleri yapay zekâ tarafından gerçekleştirilebilir. Ancak, insanlar tarafından yazılan kodlar yaratıcılık, bağlam anlayışı ve mantıksal düşünce gibi karmaşık yetenekleri içerir. Bu nedenle yakın gelecekte yapay zekânın kod yazma işini komple devralmasını beklemiyorum. Diğer taraftan teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki daha uzak bir gelecek için tahmin yürütmek pek olası değil” ifadelerini kullandı.
Chatgpt gibi yapay zekâ programlarının şu anda geldiğin noktaya değinen Cem Şirolu, şunları söyledi; “Yapay zekâda 2023’te karşımıza çıkan en dikkat çekici gelişme, Generative AI (üretken yapay zekâ – ÜYZ) dediğimiz yeni veriler veya içerikler oluşturabilen yapay zekâ sistemleridir. Bunlar, öğrenme süreçleri sırasında mevcut veri setlerinden örnekler alarak yeni veriler üretebilirler. Üretken Yapay Zekâ’nın temel amacı, belirli bir konsepti veya veri dağılımını anlamak ve bu temelde yeni ve özgün içerikler oluşturmaktır. Örneğin sanat ve yaratıcılık alanında Refik Anadol’un kullandığı araç üretken yapay zekadır. Görsel ve içerik üretimi, müzik ve ses üretiminde de bu teknolojiden yararlanılıyor. Doğal dil işleme dediğimiz özgün yazılar, hikayeler, şarkı sözleri veya dil tabanlı diğer içeriklerin oluşturulmasında da bu teknoloji kullanımını görebiliriz.”
Tüm bu teknolojik gelişmelerin mevcut iş dünyasına ve şirketlere ne tür bir etkisi olduğuna da değinen Şirolu, “Yapay zekâ her ne kadar bazı firmalar tarafından kullanılıyor olsa da bu şirketlerin ilerlemesi gereken yolda 2. aşama. İlk aşama özellikle üretim sektöründeki şirketlerin dijital dönüşümlerini gerçekleştirmeleri. Yapay zekadan bahsederken hep veri setlerinden konuşuyoruzAncak günümüzde birçok şirket hala benzersiz veri setleri oluşturabilecek durumda değil. Çünkü birbiriyle konuşmayan birçok farklı sistemde verilerini yönetiyor. Bu verilerin de birbiriyle örtüşmeyen kısımları oluyor. Bu nedenle şirketlerin ilk amacı tek gerçek veri kaynağını sağlayacak yapıya geçmek olmalı. Ardından oluşturdukları veri setleriyle yapay zekâ uygulamalarından da yararlanabilirler” dedi.
Yapay zekânın şu anda günümüzde kullanıldığı alanlara değinen Cem Şirolu, bunları şu şekilde sıraladı;
Yapay zekanın gelecekte kullanılacağı alanlar hakkında da bilgi paylaşan Şirolu, sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “Nesne Tanıma: Büyük veri analitiği, nesne tanıma alanında önemli ilerlemelere olanak tanır. Özellikle derin öğrenme teknikleri sayesinde, büyük veri setleri üzerinde eğitilen modeller, nesneleri daha hassas bir şekilde tanıma yeteneği kazanabilir. Bu, güvenlik sistemlerinden otomotiv endüstrisine kadar birçok alanda uygulama bulabilir.
Doğal Dil İşleme (NLP): Doğal dil işleme, büyük veri analitiği ve derin öğrenme sayesinde daha etkili hale gelir. Büyük veri setleri üzerinde eğitilen NLP modelleri, metin verilerinden anlam çıkarma, dil çevirisi, duygusal analiz gibi görevlerde daha yüksek doğruluk ve kapsama sahip olabilir. Bu, müşteri hizmetleri, sosyal medya analizi ve diğer metin tabanlı uygulamalarda iyileşmeye yol açar.
Otonom Sistemler: Büyük veri ve derin öğrenme, otonom sistemlerin (örneğin, otonom araçlar) gelişimine büyük katkı sağlar. Büyük veri setlerinden elde edilen gerçek zamanlı veriler, otonom araçların çevrelerini daha iyi anlamasına ve güvenli bir şekilde hareket etmesine olanak tanır. Ayrıca, derin öğrenme, otonom sistemlerin karmaşık kararlar almasında önemli bir rol oynar.”
GÜNDEM KORİDORU
21 Kasım 2024