DOLAR 35,3441 0.01%
GBP 43,5623 0.02%
EURO 36,5679 0.03%
ALTIN 3.032,550,01
BIST 10.000,721,11%
BITCOIN 3256940-2.40003%
ETH 113563-2.54796%
İstanbul
13°

PARÇALI AZ BULUTLU

İklim değişikliğinin sigortası: COP

İklim değişikliğinin sigortası: COP

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 29. Taraflar Konferansı (COP29), 11-22 Kasım 2024 tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlendi. Biz de Türkiye’de İş Dünyası dergisi olarak, toplantının nabzını tutan isimlerle konferansın gündem maddesi olan ‘İklim Finansmanı’nı ve COP30 beklentilerini konuştuk…

07/01/2025 14:32

COP29, iklim değişikliğiyle mücadelede finansmanın rolünü ön plana çıkaran bir zirve olarak kayıtlara geçti. Ancak, somut ve bağlayıcı kararların alınması konusunda beklentilerin tam anlamıyla karşılanmadığı yönünde eleştiriler de mevcut. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, finansman taahhütlerinin artırılması ve erişilebilirliğinin sağlanması konusunda daha güçlü adımlar atılmasını talep ediyor. Biz de bu toplantıları yakından takip eden üç isim ile COP29 çıktılarını konuştuk…

HEDEF; GÜNEŞ VE RÜZGÂR KURULU GÜCÜNÜ ARTIRMAK

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer Taraflar Konferansı’nın, Birleşmiş Milletler’in çatısı altında her yıl tekrarlandığını dile getirerek, “29’uncusu 11-22 Kasım tarihlerinde Bakü’de gerçekleşti. Bu konferansın en önemli konu başlığı finansmandı. Dolayısıyla burada daha önceden belirlenen 100 milyar Dolarlık bir paranın gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere aktarılması konusu önemliydi. Müzakereler çoğunlukla bu konu çerçevesinde gerçekleşti” dedi ve finansmanın önemine dikkat çekti. Türkiye’nin uzun vadeli iklim stratejisine de değinen İmer, sözlerini şu şekilde tamamladı; “Güneş ve rüzgâr kurulu gücünün dört kat artması hedefleniyor. Bu arada Türkiye COP29 kapsamında nükleer enerjiyi üç katına çıkarma deklarasyonunu da imzaladı. 2050 yılına kadar faaliyete geçirilmesi planla nan 20 bin MGW nükleer kurulu gücüne net sıfır emisyon hedefine katkı sağlanması bekleniyor. Enerji yoğunluğunun ise 2035 yılına kadar yüzde 35 azaltılması hedefleniyor fakat belgede kömürden çıkışa dair bir plan yer almıyor.”

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN 1.3 TRİLYON DOLARA İHTİYAÇ VAR”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe, Taraflar Konferansı’na (COP) üç yıldır katılım sağlayarak toplantının nabzını bizzat yerinde tutuyor. Tepe, İSO olarak tüm toplantılara katılmaya özen gösterdiklerini dile getirerek, “İstanbul Sanayi Odası Sürdürülebilirlik Platform Başkanlığı görevini sürdürüyorum. Dolayısıyla sanayinin yeşil dönüşümü ile ilgili bütün projelerin de sorumlusuyum. Böyle olunca İSO olarak bütün COP’ları takip etmemiz çok önemli. COP’a giderken yanımızda belli bir proje de götürüyoruz. Yalnız gelişimleri gözlemlemek değil Türk sanayisinin ne durumda olduğunu anlatmak üzere çok önemli bir panelimiz oluyor. Her yıl olduğu gibi panelimiz bu yılda çok kıymet gördü” dedi. COP29’un ana başlığının finansman olduğunu aktaran Tepe, “Finans konuşmaları beraberinde tartışmaları da getirdi. Çünkü gelişmekte olan ülkelerin vereceği paradan çok daha önemlisi dünyanın iklim değişikliği için ihtiyacı olan para ortaya kondu. Dünyanın bu konu için 1.3 trilyon Dolara ihtiyacı var. Gelişmekte olan ülkeler bu işi fonluyor. Listede 24 ülke var ve bu ülkeler Avrupa ülkeleri, ABD ve Kanada’dan oluşuyor. Ama gelişmekte olan ülkelerin tamamının böyle bir finansı sağlayabilmesi çok mümkün gözükmüyor. Gelişmekte olan fakat çok büyük finansal hacme sahip olan Suudi Arabistan, Çin gibi ülkelerin bu konu için ciddi kaynaklar akıtması gerektiği düşünülüyor. Çin açıklamasında listede yer almasa da belirli bir fonlama gerçekleştirdiğini açıklarken kendilerine daha fazlasının verilmesi gerektiği söylendi ve büyük bir tartışma çıktı. Ülkelerin şimdilik 300 milyar Dolar vermesi konusunda karara varıldı fakat Çin, Suudi Arabistan gibi ülkelerden çok daha fazla finansal güç beklendiği söylendi” diyerek ülkelerin bu paraları verip vermeyeceği konusunda COP30’u merakla beklediğini ifade etti. Tepe son olarak COP29’da gördüğü bazı stantlara dikkat çekerek şöyle konuştu; “Yaklaşık 200 tane ülkenin açmış olduğu stantlar vardı. O stantlarda iklim değişikliğiyle ilgili neler yaptıklarını anlattılar. Yaklaşık 40 ülkenin 40-50 yıl gibi kısa zaman içinde kutuplardaki buzulların erimesiyle birlikte su altında kalıp yok olma tehlikesi var. Bu ülkeler bir araya gelmişlerdi ve çok önemli pavilyon açmışlardı. “Yok olmak istemiyoruz!” diyerek seslerini yükselttiler. Onları artık dünya görür ve anlar olmuş. Japonya da beni çok etkileyen stantlardan biri oldu. Şehrin çöplerini topluyorlar ve her çıkan çöp bir tesise gidiyor ve enerjiye dönüşüyor. Şehir onunla aydınlanıyor. Yani döngüsel ekonomiye geçiş yapmışlar. Afrika’dan da çok fazla katılımcı vardı. Bir tane konuşma dinledim. Beni çok etkiledi. Şöyle söylüyordu; ‘İklim değişikliğinde ilerleme kaydetmek istiyorsak üçüz dönüşüm, yani toplumun değişmesi lazım’ Bu konuyla ilgili de çok önemli bir çalışma hazırlanmış. Toplumu değiştirmek istiyorsanız lise ve üniversite çağındaki çocukları değiştirmelisiniz. Bu şekilde üçüz dönüşümü tamamlayabilirsiniz. Eğer biz 16-22 yaş arası çocuklarımızı dönüştürebilirsek dünyayı değiştirebiliriz.”

“YAPILMASI GEREKEN BELLİ AMA GECİKİYORUZ”

Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) Genel Sekreteri Umay Yılmaz ise iklim eylemi açısından çok kritik bir dönemden geçtiğimizi belirterek şu şekilde konuştu; “İklim krizinin bir takvimi var ve özellikle pandemiden sonra doğal afetlerdeki artışın ne kadar yükseldiğini gördük. Her yıl yaşadığımız yazlar daha da sıcak hale geliyor. İklim kriziyle mücadeledeki küresel tek platform olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve onun taraflar konferansı olan COP’ların da söylediği bir takvim var. Yani yapılması gerekenlerin zamanları hem bilimin ölçtüğü ile belli hem de sözleşmenin takviminde yer aldığı kadarıyla belli. Ama maalesef bizler her ikisinde de gecikiyoruz. İnsanlar iklim sisteminin doğru düzgün çalışmasını riske atıyor. Bu toplantılar ışığında artık yapılacak her şeyi biliyoruz. Teknolojilerimiz ve sorunlar için çözümlerimiz var. Tek yapılması gereken şey finans kaynaklarının doğru yerlere aktarılması” dedi. İklim finansının tam anlamıyla çalışılması, işler hale getirilmesi ve yürümesinin gerekliliğine de vurgu yapan Yılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Bu çalışmanın yapılması gereken bir toplantıydı COP29. Paris Anlaşması’na göre gelişmiş ülkeler şu zamana kadar sanayi ve kentleşmeleriyle bütün bu sera gazlarının atmosfere verilmesinden ve dolayısıyla küresel ısınmanın, iklim değişikliğinin olmasından sorumlular. Gelişmekte olan ülkeler ise hala o noktalara gelmedikleri için aslında bu sorumluluğu gelişmiş ülkelerin üstlenmelerini istiyorlar. Bu gelişmekte olan ülkelerin bazıları da küresel ısınmaya, iklim değişikliğine katkı vermemiş olmalarına rağmen iklim krizinin olumsuz etkilerinden en çok etkilenecek olanlar. Bulundukları coğrafya itibarıyla kadere mahkûmiyet gibi bir durum yaşanıyor. Dolayısıyla sorunlara çözümler bulunmuşken gelişmiş ülkelerin kendi finans kaynaklarının gelişmekte olan ülkelere aktarılması isteniyor.”

En az 10 karakter gerekli