DOLAR 34,7614 0.07%
GBP 44,1639 0.3%
EURO 36,5732 0.08%
ALTIN 2.951,610,04
BIST 9.884,910,59%
BITCOIN 33608211.28506%
ETH 1289092.36993%
İstanbul

HAFİF YAĞMUR

Geleceğin sınırlarını yapay zekâ çiziyor

Geleceğin sınırlarını yapay zekâ çiziyor

Yıllar öncesinin teknolojik çözümlerine dönüp baktığımızda bugün gördüğümüz yapay zekâ tabanlı pek çok teknolojiyi hayal bile edemezdik. Gerek günlük yaşamımızın gerekse iş dünyasının bir parçası haline gelen yapay zekânın yarattığı değişim rüzgarının ivmesini 43 yıldır IT (bilgi teknolojileri) alanında çalışmalar yürüten Maro Teknoloji Kurucusu Lale Maro’dan dinledik.

30/10/2024 17:30

Yapay zekâ, çeşitli endüstrilerde ve farklı multidisipliner alanlarda dijital teknolojik dönüşümün merkezi haline geldi. Farkında olmasak bile her gün kullandığımız birçok teknolojik alt yapının gelişiminde etkin rol oynuyor. Bu sebeple de aslında her geçen gün stratejik önemi artıyor. Küresel piyasada etkin rol oynamak adına iş dünyasının ana gündem maddelerinden birine dönüşen yapay zekâ, regülasyon ve etik sorunları da beraberinde getirdi. Böylece süreç içinde teknoloji ve insan arasındaki sınırlar da bulanıklaştı. Yapay zekânın geçmişten bugüne dönüşümünü 43 yıllık IT (bilgi teknolojileri) sektörü tecrübesiyle değerlendiren Maro Teknoloji Kurucusu Lale Maro da bu konuya katılıyor ve şu yorumları yapıyor: “Dijital dünyanın gelecekteki gelişimini düşündüğümüzde, önümüzdeki 5-10 yıl içinde bizi bekleyen en büyük değişimin, teknoloji ile insan arasındaki sınırların bulanıklaşması. Yapay zekâ, yalnızca bir destek aracı olmaktan çıkıp, daha fazla karar alıcı rol üstlenecek.”

DÖNEMİN RUHUNU YAKALAMANIN ANAHTARI: SORGULAMAK

“1980’li yıllardan itibaren internet ve mobil teknolojilerin gelişimi hayatın her alanında devrim niteliğinde dönüşümlere neden oldu. Şimdi de uzun yıllardır geliştirilen yapay zekânın dönüştürücü etkisine tanıklık ediyoruz” diyen Maro, teknolojinin bu yıkıcı ivmesinin, eski paradigmaları yerle bir ederek yeni fırsatlar ve zorluklar yarattığını söyledi. Bu değişim rüzgârının hızını yakalamak için yalnızca adapte olmanın yeterli olmadığını, aynı zamanda bu dönüşümün öncüsü olmak gerektiğini belirten Maro, “Geçmişin başarılarına takılıp kalmak yerine, sürekli olarak ileriye dönük düşünmek, sorgulamak ve yeni yollar açmak bu dönemin ruhunu yakalamanın anahtarı. Bugün, teknolojiyi sadece kullanmak değil, onu yaratmak ve şekillendirmek, iş dünyasında sürdürülebilir bir başarı için kritik hale geldi. Yapay zekânın getirdiği bu hızlı ve köklü değişim, geleceği hayal etmenin ötesinde, onu bugün inşa etmemizi sağlıyor” diye konuştu.

“SINIRLAR BULANIKLAŞTI”

Yapay zekâ ile birlikte teknolojideki gelişmeler büyük bir ivme ile devam ediyor. Bu sebeple yapay zekânın hızlı karar alma konularında uzmanları desteklemeye ve operasyonel işlerde insanların yerini almaya devam edeceğini belirten Maro, sözlerine şu şekilde devam etti: “Sağlık, eğitim, şehircilik gibi alanlarda çok olumlu gelişmeler ve yenilikler bekliyorum. Burada güvenlik, etik, hukuksal konuların teknolojiye uyumu önemli gündem maddeleri olacak.” Dijital dünyanın gelecekteki gelişimini düşündüğümüzde, önümüzdeki 5-10 yıl içinde bizi bekleyen en büyük değişimin, teknoloji ile insan arasındaki sınırların bulanıklaşması olacağını dile getiren Maro, “Yapay zekâ, yalnızca bir destek aracı olmaktan çıkıp, daha fazla karar alıcı rol üstlenecek. Bu, veri odaklı dünyamızın daha da karmaşık hale gelmesine yol açarken, aynı zamanda akıllı otomasyonun ve kişiselleştirilmiş deneyimlerin önünü açacak” diye konuştu.

GELECEĞİ SÜPER ZEKÂ ŞEKİLLENDİRECEK

Gelecekte ön plana çıkacak dijital trendlerden birinin, kuantum bilişim ve yapay zekânın birleşimiyle doğacak yeni nesil süper zekâ çözümleri olacağına vurgu yapan Maro, biyoteknoloji ile dijital dünyada entegrasyonun artacağını ve nesnelerin interneti (IoT) ile şehirlerin, hatta toplumların yeniden şekilleneceğini öngörerek, “Bu teknolojiler, yalnızca iş yapış şekillerimizi değil, yaşam tarzımızı da kökten değiştirecek” dedi.

DİJİTAL, EKONOMİNİN YÜZDE 25’İNİ KAPSAYACAK

Maro, dijital dönüşümün, küresel ekonomi ve ticaret üzerinde büyük etkileri olduğunu kaydederek, “2025 yılına kadar küresel dijital ekonominin 23 trilyon Dolara, yani dünya ekonomisinin yüzde 25’ine ulaşması bekleniyor. 2022’de 5,7 trilyon Dolar olan global e-ticaret hacminin 2026’ya kadar yüzde 10 büyümesi öngörülüyor. Bu veriler, ticaretin giderek daha fazla dijital platformlar üzerinden gerçekleşeceğini ve dijitalleşmenin ticaretin ana akışı haline geleceğini ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.

YENİ JENERASYONUN ENTEGRASYONU KRİTİK

Hızla değişen teknolojiye ayak uydurmak isteyen firmaların, yenilikçi olmanın yanı sıra yasal düzenlemelere ve etik kurallara da titizlikle uymaları gerekiyor. Regülasyonlar, veri gizliliği ve adil rekabetin korunması için kritik rol oynarken, etik değerler ise şirketlerin toplumla olan ilişkilerini ve itibarını güçlendirir. Dijital dönüşümün yeni iş fırsatları yarattığını ancak aynı zamanda mevcut iş gücünün yeni beceriler kazanmasını da zorunlu kıldığını belirten Maro, konuya ilişkin şu yorumu yaptı: “Öncelikle, iş gücü yapısı dönüşecek; otomasyon ve yapay zekâ, rutin işleri devralırken, insan odaklı, yaratıcılık ve problem çözme yetenekleri gerektiren roller öne çıkacak. Bu süreçte firmalar, çalışanlarının dijital yetkinliklerini artırarak, geleceğin iş gücünü hazırlamalıdır. Özellikle yeni jenerasyonu desteklemek ve onlara gerekli eğitimleri sunmak, uzun vadeli başarı için kritik önemdedir.

En az 10 karakter gerekli