DOLAR 34,2811 0.46%
GBP 44,7541 0.77%
EURO 37,2189 0.42%
ALTIN 2.988,961,19
BIST 8.972,79-0,33%
BITCOIN 23242481.14787%
ETH 900130.60772%
İstanbul
12°

PARÇALI AZ BULUTLU

Anadoludan aldığımız mirası dünyaya taşıyoruz

Anadoludan aldığımız mirası dünyaya taşıyoruz

Değerli taşlar ve madenler denildiği zaman Anadolu topraklarının bu konudaki geçmişi gelir akıllara. M.Ö. 8. yüzyıllara, Urartu medeniyetine kadar uzanan bir geçmiş… Anadolu’nun eşsiz tarihi, Türk toplumunun aile yapısıyla birleştiğinde ortaya nesilden nesle aktarılan bir miras çıkıyor. Bu mirasın adı mücevher. Günümüzde ise mücevher sektörünün hangi noktada olduğunu ve dünyadaki yerini sektörün önemli isimleriyle konuştuk.

16/10/2024 13:20

Anadolu topraklarında mücevher sadece maddi değeriyle ön plana çıkmaz. İçinde bulundurduğu manevi değeriyle birlikte nesilden nesle aktarılır. Örneğin değerli takılar, anneden kızına, torununa ya da gelinine aktarılır ve belki de özel bir ustalıkla işlenmiş değerli bir takı yüzlerce yıl sonrasına miras kalır. Bu durumda mücevher, Anadolu’daki Türk aile yapısıyla birleştiğinde ortaya paha biçilemez bir gelenek çıkar. Sadece özel bir gelenek olarak değerlendirmekte yetmez. Çünkü mücevherin doğada da karşılığı vardır… Mücevher gökyüzündeki bir gökkuşağı gibidir. Her rengin kendine özgü bir zarafeti, parlaklığı ve yeri vardır. Altın sarıdır, gücü temsil eder ve göz alıcılığıyla ön plandadır. Zümrüt yeşilin en canlı tonunu bize getirir. Doğadaki huzuru mücevherdeki zarafetle birlikte sunar. Safir, denizlerdeki dinginliği ve ihtişamı simgeler. Yakut, altın kırmızısıdır. Pırlanta ise tüm bu renkleri harmanlayarak bize beyazın ışıltısını verir. İşte böyledir özel bir zanaatkarın elinde işlenmiş olan mücevher.

Tarihten günümüze geldiğimizde Türkiye’nin mücevher sektöründe iyi bir konumda olduğunu görmekteyiz. Bunun en büyük göstergesi de dünyanın en büyük 5 fuarından biri olan Istanbul Jewelry Show’un (IJS) 2-5 Ekim 2024 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek olmasıdır. 2023 yılında düzenlenen IJS Fuarı’na, binin üzerinde firma ve marka katılırken, 136 ülkeden 26 binden fazla ziyaretçi katılım gösterdi. Fuarın önemiyle ilgili Mücevher İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Murad Köşker, “Bu fuar Avrupa’daki ve Orta Doğu’daki en önemli fuarlardan bir tanesi. Dolayısıyla bölgeyi domine eden bir fuar kurduk” diyor. Mücevher sektörünün, Türkiye’nin en yüksek katma değerli ihracatına imza attığını belirten Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Yakın, uluslararası ticaretin sekteye uğradığı pandemi sonrası dönemde, Türkiye ekonomisindeki zorluklara ve altın farklarına rağmen sektörün hızla toparlanması için önemli adımlar attıklarını belirterek şunları söyledi: “Bu süreçte birçok sektörün düşüş yaşamasına rağmen, birliğimizin liderliğinde mücevher ihracatı dikkat çekici bir artış kaydetti. Ocak ayından bugüne mücevher ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artışla 4 milyar 921 milyona ulaştı. Bu artışı, külçe altın ihracatındaki 300 milyon dolarlık azalmaya rağmen, bitmiş takı ihracatımızdaki güçlü artışla sağladık.” İhracat rakamları hakkında bilgiler vermeye devam eden Yakın, “Bitmiş takıdaki ihracatımız 3 milyar 780 milyon Dolara ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 44’lük çarpıcı bir artış gösterdi. Külçe altın ihracatındaki aynı dönemde yüzde 23’lük düşüşe dikkatinizi çekmek istiyorum. Bize külçeci deyip altın ticareti için çalıştığımız eleştirisi yapanlara bu rakamlar en iyi cevap. İşret rakamlar ortada külçe ihracatı düştü, üretimden ihracat yüzde 50 arttı. Bu rakamlarla sınır ticaretimizi ve yolcu beraberi ihracatımızı da katarsak ben inanıyorum ki 10 milyar Dolara yakın bir ihracatı yakalarız” dedi. Mücevher sektörünün estetik ve katma değer ürünler üretmenin ötesinde, çevresel ve sosyal sorumluluklarına da dikkat çeken Yakın, sektörde sürdürülebilir ve sorumlu üretim farkındalığı yaratmayı amaçladıklarını vurguladı. Sürdürülebilirlik açısından Responsible Jewellery Council(Sorumlu Mücevher Konseyi) üyeliğinin önemli bir adım olduğunun altını çizen Yakın, dünya nüfusundaki artışa bağlı olarak sanayileşmenin de aynı hızla artması, doğal kaynakların çok hızlı ve kontrolsüz bir şekilde kullanılması nedeniyle sürdürülebilirlik kavramının daha da önem kazandığına dikkat çekti.

Sürdürülebilir uygulamalarda, çevresel, ekonomik ve sosyal açılardan dengeli bir büyüme ve gelişmenin hedeflendiğini söyleyen Yakın, “Kaynakların verimli kullanılarak gelecek nesillerimize aktarılmasına imkan sağlanması, çevrenin korunması, toplumsal adaletin sağlanması ve böylece ekonomik büyümenin sürdürülebilir ve adil olması prensiplerine dayanır. Hedefimiz, büyümeye devam ederken, sürdürülebilirlik prensiplerine bağlı ve sorumluluk bilinciyle hareket eden bir sektör oluşturmak. Sürdürülebilirlik derken nelerden bahsettiğini de açıklayan Yakın, “Sürdürülebilirlik derken şunlardan bahsediyoruz: Üretimde kaynakları sorumlu bir şekilde kullanmaktan, yenilikçi ve çevre dostu, düşük emisyonlu üretim teknolojilerinden, sektör çalışanlarımızın çalışma koşullarını, sosyal güvencelerini her geçen gün iyileştirmekten ve mücevher sektörümüzü 2053 yılından önce karbon nötr olmaya hazırlamaktan bahsediyoruz.

Artık dünya genelinde tüketiciler, sadece estetik ve kaliteyi değil, bir ürünü satın almadan önce o ürünün çevresel ve sosyal etkilerini de dikkate alıyor. Bu farkındalık, bizlere daha sorumlu üretim süreçleri daha şeffaf zincirleri ve daha adil iş gücü uygulamaları gibi önemli konularda sorumluluk yüklemektedir” diyerek bu konuda yapılması gerekenlerin önemini vurguladı. Mücevher sektörünün ihracatta gerçekten iyi olduğunu dile getiren Murad Köşker, “Türkiye, ihracattan ithalat rakamları düşüldüğü zaman dünyada üçüncü sırada. Net olarak 5 milyar 961 milyon Dolarlık bir artımız var. Ülke sıralamasına baktığımızda 10 milyar Dolarla Hindistan birinci sırada. İkinci sırada ise 8 milyar 636 milyon Dolarla İtalya yer alıyor. Aslında biz İtalya’yı geçmiştik ancak 2023 yılı ile 2024 yılını kıyasladığımızda ne yazık ki bitmiş altın ihracatında İtalya’dan ithalatımız yüzde 673 artış göstermiş. Yani İtalya’nın ihracatını artırmışız. Bu durum olmasa dünyada ikinci sırada olacaktık. Dünya geneline baktığımız zaman Türkiye’nin bu kadar ön planda olduğu bir sektör yok” diyerek Türkiye’nin ihracat konusunda dünyanın önemli ülkelerinden biri olduğunu vurguluyor. Altın ithalatına getirilen kotanın sektörü zorladığının altını çize Köşker, “Cari açıkla ilgili daha az açık vermek adına altın ithalatına 30-32 milyar Dolarlık kota getirildi. Ülkede yolunda gitmeyen bir ekonomik süreç var. Bu durumun ekonomi bakanımız da farkında olarak gerekli tedbirler alıyor. Biz sektör olarak bu tedbirlerin arkasındayız. Umarım 2025 yılının ikinci yarısından itibaren vatandaşımız bir refaha ulaşacak. Bu önemli çünkü, bizim sanayicimiz de yanında 400-500 personel istihdam ediyor. Ülkemizde net olarak 275 bin kişi bu sektörden ekmek yiyor. 6 bini sanayici, 19 bini perakendeci olmak üzere 25 bin işletmemiz var. Dolayısıyla onları refah içinde yaşaması tabii ki işverene de etki edecektir” şeklinde konuştu. İhracatçının bir diğer büyük sorununun mevcut Dolar kuru seviyesi olduğuna da değinen Köşker, serbest piyasada Dolar kurunun kendi fiyatını bulduğunu ama biraz daha hak ettiği yerde olmasını dört gözle beklediklerini ifade etti.

“DÜNYADAKİ TİCARET PAYIMIZ YÜZDE

6,7” Son 8 yıl içerisinde Türkiye’nin mücevher endüstrisinde dünyadaki payının yüzde 3,5’ten, yüzde 6,7’ye yükseldiğini belirten köşker, şunları söylüyor: “Dünyadaki mücevher ticaretinin yüzde 6,7’si ülkemiz üzerinden dönüyor. Dünyada mücevher ihracatının hacmi 125 milyar Dolar. Biz Türkiye’deki 27 sektör arasında 11’inci sıraya yükseldik. İhracat sayılarına baktığımız zaman bir artış söz konusu. Hem artış olunca hem de biz daha iyi şartlar istediğimizde ortada bir çelişki varmış gibi görünüyor. Bu durumun sebebi, şu anki dönemde ne yazık ki külçe ihracatının fazla olmasından kaynaklı. Rakamlarımızı yükselten değer aslında yapılan külçe ihracatları. Hammadeye erişim sorunumuz olduğu için yurt dışına gitmesini istemiyoruz. Bizim derdimiz hammaddeyi işleyelim ve daha iyi seviyelere gelelim.” 2-5 Ekim 2024 tarihleri arasında 56. kez İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek olan ve dünyanın en büyük 5 mücevher fuarından biri olan Istanbul Jewelry Show (IJS) hakkındaki görüşlerini de paylaşan Köşker, “Biz bölgeyi domine eden bir fuar kurduk. Dolayısıyla Avrupa’daki, Orta Doğu’daki en önemli fuarlardan bir tanesi” diyerek, konuşmasına devam ediyor: “Biz İhracatçılar Birliği olarak kurulduğumuz günden itibaren devamlı alım heyetleri organize ediyoruz. Bu alım heyetlerini, yurt dışındaki alıcıları İstanbul’da ağırlıyoruz. Bizim var oluş amacımız ihracatı nasıl artırırız, nasıl kolay hale getiririz diye. Geçen yıl yurt dışından 628 katılımcıyı ağırlamışız İstanbul Fuarı’nda.” Tasarımı ön plana çıkarmak adına yarışmalar düzenlediklerinden bahseden Köşker, “Biz fuar öncesi ilana çıkarak, yeni yetenekleri keşfedebilmek ve ön plana çıkarabilmek için tasarım yarışmaları düzenliyoruz. Firmalarımız bunlara sponsor oluyorlar, tasarlanan ürünleri üretime geçiriyorlar. Daha sonra da bir gala gecesiyle ödülleri sahiplerine veriyoruz. Tabi bu işin son kısmı, bunun öncesi de var. Meslek Liselerinden tutun, biz 2,5 sene önce göreve geldiğimizde tüm Kuyumculuk Meslek Liselerini ziyaret ettik. İstanbul’da 5 tane Kuyumculuk Meslek Lisesi var. Bu okulları ziyaret ederek alet edevat ihtiyacını nasıl karşılayabiliriz, buradaki sürdürülebilirliği nasıl sağlayabiliriz, okulların laptop ihtiyaçlarını nasıl giderebiliriz gibi İhracatçılar Birliği’ni karıştırmadan kendi aramızda tüm sektör olarak bir ortak para havuzu oluşturduk” diyor ve eğitime verdikleri önemin altını çiziyor.

DEDEDEN KALAN 100 YILLIK MİRAS

Ariş pırlantanın temellerinin atıldığı ilk günden bu yana yenilikçi anlayışla ve vizyoner bakış açısıyla yönetildiğini belirten Ariş Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Güzeliş, bu yönetim anlayışının deden ve babadan kendilerine miras kaldığını vurguluyor. Ariş pırlantanın kuyumculuk sektöründeki yolculuğunun 1900’lü yılların başına kadar uzandığını söyleyen Güzeliş, “O yıllarda dedemiz Abdülkerim Bey, Mardin’de kuyumculuk mesleğini icra ediyordu ve bugün de koleksiyonlarımız arasında yer alan mükemmel habbeleri(top mücevher) yapıyordu. Habbe o dönemin bugünkü tektaşı gibi önem taşıyan, evlenecek kızlara verilen bir mücevherdi. Dedemiz o zamanki imkanlar çerçevesinde geliştirdiği tekniklerle Habbe’leri öyle güzel yaparmış ki yalnız Mardin değil, Güneydoğu Anadolu’nun pek çok yerinden müşteriler gelirmiş. Hatta ona Anadolu’da ‘güzel iş yapan usta’ diyorlarmış. Bizim Güzeliş soyadını almamızın sebebi de budur” diyerek mesleği nesilden nesle devam ettirdiklerine dikkat çekiyor. Kerim Güzeliş, kendisinin de 6 yaşından beri mesleğin içinde olduğunu söyleyerek, babasından mesleği çok iyi bir şekilde öğrendiğini ve 1984 yılında kurumsallaşma adımlarını attıkları kaydetti. Güzeliş, köklü bir tarihe sahip olan Ariş Pırlanta’nın 100 yılı aşkın bir süredir ayakta kalmasını, her zaman farklı, yenilikçi ve tüketicinin dinamiklerini iyi tahlil etmesine bağlıyor. Tasarımdan üretime, satıştan satış sonrası hizmete kadar her aşamada kalite ilkesini, güven ve memnuniyet unsurlarını ön planda tutarak çalıştıklarının altını çizen Güzeliş, şunları söylüyor: “Kişiselleştirilmiş mücevherler, hikayesi olan tasarımlar, klasik parçalar, modern çalışmalar olmak üzere çok farklı tasarımlarımız bulunuyor. Ariş Pırlanta olarak koleksiyonlarımızı hazırlarken hem trendleri dikkate alıyor hem kültürel mirasımızdan faydalanıyor hem modern çizgiler katıyor hem de daha önce yapılmamış olanı yapmak şeklinde bir karma uyguluyoruz. İşin tekniğine gelirsek; uygulanacak tasarıma göre mücevherin üretim aşamaları kısaca döküm (mücevheri oluşturan metalin kalıplanması), ön cila (metalin parlatılması), mıhlama (Pırlanta ve değerli taşların yuvalarına oturtulması), parlatma (Çok aşamalı parlatma ile son halinin verilmesi) olarak sıralanabilir.

“İYİ BİR GÖZLEMCİ OLMAK LAZIM”

Güzel bir tasarım yapmak için iyi bir gözlemci olmanın, geniş bir hayal gücüne sahip olmanın ve güçlü öngörülere sahip olmanın olmazsa olmaz olduğunu dile getiren Güzeliş, özellikle takı tasarımında kağıt üzerinde akla gelmeyecek güzellikte tasarımların yeterli olmadığını, bu takı tasarımlarının uygulanabilir ve kullanılabilir olmasının altını çiziyor. Teknolojinin pek çok alanda olduğu gibi mücevher sektöründe de önemli bir noktada olduğunu söyleyen Güzeliş, “Teknolojinin, iş gücü ve zaman açısından olumlu etkilerinden bahsedebiliriz. Mücevher tasarımında klasik yöntemleri kullandığımız gibi geleneksel çizimleri tasvir etmeyi sağlayan yazılımlardan destek alıyoruz. Tasarımla birlikte üretimin farklı aşamalarında da teknolojiden faydalanıyoruz” dedi. Son olarak mücevherdeki trendler hakkında bilgi veren Güzeliş, şunları söyledi: “Bugün mücevher modasına baktığımızda minimal, hikayesi olan, fonksiyonel ve günün her anında kullanılabilir olan ürünlerin revaçta olduğunu görüyoruz. Gezegenin kaynaklarının doğru kullanılmasının sürekli gündeme getirildiği günümüzde sürdürülebilirlik kavramı mücevhere de yansıyor. Burada mücevherin tasarımı, fiyatı gibi unsurların yanında doğru şartlarda üretilmesinden ambalajına kadar bilinçle ve sorumlulukla üretilmesi önemseniyor. Bununla birlikte ürün tercihlerine bakarsak; evlilik mücevherleri her zaman tercihlerde başı çekiyor. Suyolu mücevherler büyük bir çıkış içinde son yıllarda.”

En az 10 karakter gerekli