ZÜCDER Başkanı Burak Önder, dünya ekonomisindeki değişen dengelere dikkat çekerek Türkiye’nin kendi modelini geliştirmesi gerektiğini vurguladı. Önder sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Çin, Güney Kore, Avrupa, ABD gibi iyi rol modeller var ancak birebir kopyalamak doğru değil. Türkiye; coğrafi konumu, lojistik avantajı ve son 20-25 yılda artan üretim kapasitesiyle kendi hikâyesini yazabilecek bir ülke. Küresel fotoğraf tamamen değişti. Yeni risklere ve yeni fırsatlara hazırlıklı olmak zorundayız. Türkiye’nin önünde çok büyük potansiyel var.”

Son dönemde Çin’in özellikle Türkiye’nin güçlü olduğu pazarlarda büyüdüğüne dikkat çeken Burak Önder, tabloyu şu sözlerle özetledi: “Tarife savaşlarının ardından Çin’in ABD’ye ihracatı düşerken, Ortadoğu, Afrika ve Avrupa’da agresif şekilde büyüyor. Siyasi ilişkiler kuruyorlar, esnekliklerini artırıyorlar, kalitelerini yükseltiyorlar. İç tüketim artmadığı için kapasite fazlasını ihracata yüklüyorlar.”
Türkiye’nin en önemli fırsat alanlarından biri olan e-ihracatta da tehlikenin büyüdüğünü belirten Önder, Asyalı e-ticaret devlerinin hızlı yükselişine işaret ederek, “Lojistik kabiliyetlerini geliştirdiler, maliyetleri düşürdüler. Artık yalnızca B2B değil, direkt tüketiciye satış yapan bir Çin var. Vergileri artırmak çözüm değil. Asıl sorun birkaç dev firmanın oluşturduğu oligopol yapı. Komisyonlar ve kargo masrafları çok yüksek” dedi.
Önder, pazaryerleri için yerli-milli duruşun önemine de dikkat çekerek, “Bu platformların daha sıkı kontrol edilmesi ve yabancılara satılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Big data’nın Türkiye’de kalması kritik. Asyalı firmaların stratejilerine karşı bizim de kendi stratejimizi geliştirmemiz gerekiyor.”

ZÜCDER Yönetim Kurulu Üyesi Senur Akın Biçer, sektörün global rekabette daha güçlü bir noktaya ilerlemesi gerektiğini belirtti.
Biçer, “Zücaciye sektöründe Çin’den sonra ikinci sırada söz sahibi olabilmek en büyük hedefimiz” diye konuştu.

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Şişman, Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğini belirterek, Çin’in devlet destekleri nedeniyle pek çok üründe avantaj sağladığını söyledi. Bu nedenle stratejilerini, Çin’in üretmediği veya sınırlı ürettiği ürünlere kaydırdıklarını vurgulayan Şişman, “Türkiye’nin iç pazara sattığı ürünlerle ihraç ettiği ürünler birbirinden farklı. Bazı kalemlerde koruma önlemleri yerli üreticiyi desteklerken, ihracatta aynı avantajı bulmak mümkün olmuyor” dedi.
Şişman, özellikle ABD pazarında yaşadıkları dönüşümü şöyle anlattı: “ABD’ye ihracatımız Trump dönemindeki vergilerden önce alınmış bir karardı ama bugün daha rekabetçi bir konuma geldik. Latin Amerika’ya ise Türkiye’den yapılan satışlarda yaklaşık yüzde 20 vergi bulunuyor; ancak bölgeye yapılan üretimlerde bu vergi anlaşmalar sayesinde sıfırlanıyor.”
Şirket olarak ABD’ye ihracata başladıklarını belirten Şişman, Latin Amerika’nın ise güçlü bir hedef pazar olduğunu söyleyerek, “Temizlik bezleri Latin Amerika’da Türkiye’deki gibi çok tüketiliyor. Ayrıca zemin koruma ürünlerimiz var. Bunları da Amerika’da üretmeye başladık. Süreç şimdilik son derece iyi gidiyor” dedi.

Zilan Grup Yönetim Kurulu Üyesi Necmettin Öztürk ise, Çin baskısına farklı bir perspektif sunarak, “Çin’i rakip görmek yerine partnerlik modeliyle ilerleyebiliriz. Katılımcı olarak memnunuz, gelen misafirlerden aldığımız geri dönüşler çok olumlu. 56 ülkeden satın almacıların geldiği bir organizasyon. Bu noktada bunu daha da büyüterek sürdürmeyi düşünüyoruz. ZÜCDER olarak bunu daha da büyüterek gelecek sene için bir çalışmamız var. Bunu daha da farklı ülkeler, farklı katılımcılarla daha da büyütmeyi düşünüyoruz” dedi.

Termosan Çelik İhracat Müdürü Hamza Yılmaz, çelik termosun yıllardır Çin hâkimiyetinde olduğunu hatırlatarak Türkiye’nin yeni üretim gücüne dikkat çekerek, “Çelik termosun ana sektörü Çin. Bu sektörde yıllar boyu devam eden Çin’in bir hegemonyası var. Türkiye, Orta Doğu ve Avrupa’nın ilk ve tek çelik termos üreticisiyiz. Çinli firmalar artık Türkiye’de üretim yapmak istiyor. Biz de ikinci tesisimizi açıyoruz; Ocak ayında günlük 40 bin adet kapasiteli yeni üretim hattı devreye girecek” ifadelerini kullandı.
Emaylab Kurucusu Zülal Tabak da, emayenin yeni nesil tüketiciyle buluşması için yürüttükleri çalışmalara değinerek, “Emaye sağlıklı ve uzun ömürlü bir malzeme. Biz hem yeni nesil tasarımlar geliştiriyoruz hem de emayeyi yeniden popüler hale getiriyoruz. Çin’le rekabet ederiz çünkü onların ürünleri çoğu zaman gıdaya uygun değil ve kalite düşük. Bizim tüm sertifikalarımız mevcut” diye konuştu.
Tabak ayrıca, Türkiye’deki üretimin güçlendiğine ve Avrupa başta olmak üzere dünya pazarlarında markalaşmanın arttığına dikkat çekti.

Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Talha Özger de Antalya’da yapılan ortak organizasyonun diğer sektörlere de örnek teşkil ettiğini belirtti. Bu tip organizasyonlarının sayılarının artması gerektiğini kaydeden Özger, önümüzdeki dönemde daha fazla ihracatçı derneği ve STK ile ortak organizasyonlar düzenleyebileceklerini söyledi. Dünyada züccaciye ihracat pazarının 110 milyar dolar olduğunu belirten Özger, Türkiye’nin 3,6 milyar dolar ihracatla yedinci sırada yer aldığını, ancak net ihracat olarak bakıldığında ikinci sırada olduğunu belirtti. Özger, çeşitliliği, üretim hızı ve kalitesiyle öne çıkan sektörün 2035 hedefini ise toplam ihracatta ilk üç arasına girmek olarak belirlediklerini ifade etti.
GÜNDEM KORİDORU
19 Aralık 2025