DOLAR 38,0111 0.08%
GBP 48,5612 0.12%
EURO 41,5227 0.13%
ALTIN 3.660,820,55
BIST 9.477,140,74%
BITCOIN 2951775-0.63829%
ETH 57203-2.6121%
İstanbul

PARÇALI BULUTLU

İyi insan, kötü insan, çirkin ortam

İyi insan, kötü insan, çirkin ortam

03/04/2025 11:41

Yayıncılık yaptığım dönemde, üyesi olduğum Sektörel Yayıncılar Derneği toplantılarında sık sık haksız rekabet gündeme gelir, gerçekten can sıkıcı örnekler dile getirilirdi. Kimi arkadaşların çalışanları, şirketin bütün bilgi birikimi ve müşteri portföyünü çalarak benzer bir dergi yayınlar ya da farklı bir yayıncı başarılı bir dergiyi taklit ederdi. Haksız rekabetin doğurduğu sorunları konuşurken, bazen sorunun rekabet ortamından kaynaklandığı zannına kapılırdık. Bir arkadaşımız, yeri her geldiğinde, henüz rakibinin olmadığı yıllarda bir iş adamının bu konudaki yorumunu tekrarlardı: “Bu yılların kıymetini bilin. Rakipsizlik çok güzeldir, yarın öbür gün rakipleriniz olduğunda bu günleri çok arayacaksınız, demişti.” Rakiplerin çoğalmasıyla, iş hayatında, ancak cehennemin alt kademelerindeki biri kadar mutlu olduğu hissedilen dostum, rakipsiz olduğu eski güzel günleri hasretle anardı…

Büyüdüğüm Biga’nın tarihiyle ilgili yaptığım araştırmalarda fotoğrafçıların kurduğu bir şirkete rastladım. 10 Şubat 1938’de Son Posta gazetesinde yayınlanan, “Biga Fotoğrafçıları Şirket Teşkil Ettiler” başlıklı haber şöyle: “Burada sekiz fotoğrafçıdan mürekkep bir fotoğrafçılık şirketi teşekkül etmiş ve yaptıkları şartname noterlikçe tasdik edilmiştir. Fotoğrafçılar bundan sonra aralarında kararlaştırdıkları narh üzerinden resim çekmeye başlamışlar ve derhal fiyatları yükseltmişlerdir. Şartnameye göre, hariçten gelecek olan herhangi bir fotoğrafçı da şirkete dahil olmaya ve şirket hesabına çalışmaya mecbur tutulacaktır.” Yasal olduğu çok su götürür bir uygulamayı haber veren yazıdaki can alıcı nokta ise ‘derhal yükselen fiyatlar’ ve potansiyel rakiplerin ‘şirket hesabına çalışmaya mecbur’ tutulacak olmalarıdır. Bugün de piyasaya müdahale edilmesi gerektiği, bir cadde veya sokakta herhangi bir dükkan açılmaya görsün, benzerinin hemen yanında açıldığı, sonuçta ikisinin de zarar gördüğü, bunun Avrupa’da mümkün olmadığı gibi söylemleri, bilhassa bu dükkanların işletmecilerinden, sık sık duyarız. Oysa rekabetin olmadığı her sistem sürekli zayıflamaya mahkûmdur. Çünkü rekabet ortamı, işletmeler için en sağlıklı habitattır. Evet, sürekli senden daha iyi hizmet veya ürün sunabilecek, üstelik bunu daha uygun fiyatla yapabilecek rakiplerin baskısı altındasındır. Ama seni hayatta tutacak ve geliştirecek olan da ancak bu ebedi endişe kaynağıdır…

Rekabet ortamında şirketler ve sundukların ürün veya hizmetler gelişir belki ama bu ortamın insanı iyileştirdiğini söylemek pek mümkün değildir. Sürekli ağır bir baskı altında hayatta kalmaya çalışmanın sonucunda depresif ve mutsuz bireyler ve toplum, kaçınılmaz bir kader gibidir… En azından rekabetçi sanayileşmiş bilgi toplumlarındaki ruh sağlığı istatistikleri bunu gösteriyor. Rekabet ortamı bizi depresif yapmakla kalmaz, bir savaşta hayatta kalmak için gereken kuralları da mubah saymamızı mümkün kılar. Ne demiş David Sarnoff? “Rekabet, en iyi ürünlerin ve en kötü insanların ortaya çıkmasını sağlar.” İyi ürün, kötü insan, çirkin ortam… Cennet vadeden onca sisteme rağmen ayakta kalmayı başaran kapitalizmin özeti gibi…


En az 10 karakter gerekli