PARÇALI BULUTLU
İş hayatına 1996 yılında Nokta Dergisi ile başlayan Mehmet Ali Ergün, 2008 yılında ise Akşam Gazetesi’nde ekonomi müdürlüğü görevini üstlendi. Ancak Ergün’ün olayları geniş perspektifle anlatma isteği onu dijital dünyaya itti ve ülkemizde ekonomi alanında ilk internet sitesini kuran isimlerden biri oldu. Ergün, 25 yıllık dijital deneyimini de cebine koyarak iletişim danışmanlığı alanına doğru yol aldı. 2017-2022 yılları arasında farklı ajanslarda ortaklık pozisyonlarında görev alan Ergün, “Bildiğimi bildiğim yöntemle yaparsam mutlu olacağım” diyerek üç ortaklı bir ajans kurmaya karar verdi. Onur Demirhisar ve Melis Tosyalı Eren ile birlikte Momentum İletişim ve Paydaş İlişkileri Yönetimi Ajansı’nı kurdular. “İletişim alanını 360 derece yönetebiliyorsak kendimizi de müşteriyi de iyi hissettirebiliyoruz” diyen Mehmet Ali Ergün, bu işe başlarken tek bir uzmanlık alanı belirlemeyi tercih etmediklerini bu sebeple de şirketin ismini ‘Momentum Paydaş İlişkileri’ olarak belirlediklerini aktardı.
Mehmet Ali Ergün, Momentum İletişim’in kuruluş süreci ve temel değerlerini ise şöyle anlattı: “Momentum İletişim, stratejik iletişim ve paydaş ilişkileri yönetimi konularında uzmanlaşmış bir ajans olarak yola çıktı. Kuruluş amacı, Türkiye’nin en büyük şirketlerini hız ve değerle buluşturmayı hedefleyen bir vizyon üzerine inşa edildi. İsmi de bu vizyonu yansıtıyor: ‘Momentum’, hareketi, enerjiyi ve ivmeyi simgeliyor. Yenilikçi ve etkili stratejiler geliştirmek için yola çıktık ve paydaş haritasının merkezine kendimizi koyduk. Tıpkı Yüzüklerin Efendisi serisinde olduğu gibi, iletişim ihtiyacının tüm alanlarında ‘Hepsini yöneten tek yüzük’ olmayı hedefledik. Şirketimizin unvanındaki ‘Paydaş İlişkileri Yönetimi’nin çıkış noktası da tam olarak bu. Fikirleri tüm markalarımız için eyleme dönüştürmeye çalışıyoruz.”
“Kamuoyunda ya da hedef kitlenizde nasıl algılandığınız çok önemli” diyen Ergün, algı ve itibar yönetimi konusunda markalar için uzun vadeli başarının sırrını şu sözlerle paylaştı: “Ancak ‘algı yönetimi’ kisvesi altında samimiyetsiz bir şekilde ‘gerçekte olduğundan farklı görünmenin’ kapısı açıldı. Algı yönetimi, kaliteli bir makyaj malzemesi olarak piyasaya sunuldu ama her makyaj gibi bunun da sonunda aktığı anlaşıldı. Günümüzde algı yönetimi, iletişim dünyasının ‘mediawashing’i haline geldi ve yerini çok daha basit, az havalı ama vuruş gücü yüksek bir kavrama bıraktı: Samimiyet. ‘Olduğun gibi değil, göründüğün gibisin’ sözü artık geçerliliğini yitirdi. Bunun yerini ‘Konuştuğun kadar değil, yaptığın kadarsın’ anlayışı aldı. İletişim dünyasında büyük liderler, büyük iletişimcilerdir. Benim markalara ve liderlerine ilk tavsiyem: Samimi ol. Ne isen o’sun. Bu basitliğin içindeki derinliği anlayan liderler, iletişimde uzun vadeli başarıya ulaşabilir.” Kriz iletişiminde yapılan hatalar ve doğru yaklaşımlar konusunda görüşlerini de paylaşan Ergün, “Çok sevdiğim bir söz var; ‘Yalanla iletişim kurmak bir başarı değildir. Sadece yenilginin ertelenmesidir.’ Kriz durumunda da bu geçerli… Aslında kriz durumu, tüm iletişim araçları açısından “Önce ateş et, sonra soru sor” durumudur… Her krizin öncelikleri farklıdır. Öğrenilmiş kalıplar her zaman işe yaramaz. Bugün ChatGPT’ye de sorsanız size hızlı ol, şeffaf ol, empati kur gibi ezberleri peş peşe, güzel cümlelerle sıralar. Bu suflelerden daha çok ihtiyaç olan işe duygusal zekâ boyutunu katmak. Kopyala-yapıştır çözümler, çekilen sancının süresini artırır hepsi o kadar… Her kriz ayrıdır ve krizin yönetim şekli o markanın gerçek kimliğinin de bir parçasıdır.
Kriz iletişimi kötüyü bir anda iyiye çevirmek demek değildir, kötünün daha da kötüye gitmesini önlemektir. Krizi tanımlamak, sakin kalmak ve sorumluluk almakla ilgili süreçler doğru şekilde yönetildiğinde; kimi zaman yüzünüze savaş boyası sürmeye de gerek kalmaz. Tam da bu noktada kriz iletişimiyle ilgili farklı bir pencereden bakıp şunu tartışmaya açmamız gerekiyor. Mesela, 10 yıl önce kurumsal kültürde kriz olarak algılanan bir konu bugünün dünyasında da gerçekten kriz midir? Dünya bu kadar hızlı bir şekilde dönüşürken, kriz algısının, kriz kriterlerinin aynı kalmasını beklemek biraz da düz dünyacılık değil midir?”
İletişim dünyasında 2025 ve sonrası için öngörülerini paylaşan Ergün, “Markalar; teknoloji ve insan arasındaki ince dengeyi gözetmek üzerine bir strateji belirleyecek. Toplumsal fayda odaklı, çevreci iletişim projeleri ilk sırada olmaya devam edecek. Ana hedef ise net; hem hızlı hem de duyarlı olmak… Bir diğer konu ise pazarlama iletişiminin konusu olan hyper-personalization yani hiper- kişiselleştirme… ‘Tailor made’ dediğimiz kişiye özel iletişim kavramının da sonuna geldik… 2025, yapay zekânın gücüyle, para, zaman ve müşteri memnuniyeti anlamında; hiper-kişiselleştirilmiş iletişimin hızlandığı bir yıl olacak” dedi. İletişim danışmanlığı şirketlerine baktığımızda bazılarının uzmanlık alanları oluşmuş durumda. Kimi inşaat, kimi otomotiv. Mehmet Ali Ergün, “Siz uzmanlık alanınızı ne olarak belirlediniz?” sorumuza ise şu yanıtı veriyor; “İletişim alanını 360 derece yönetebiliyoruz ve kendimizi de müşteriyi de iyi hissettirebiliyoruz. Bu işe başlarken tek bir uzmanlık alanı belirlemeyi tercih etmedik. Şirketin ismini belirlerken de o sebeple “Momentum Paydaş İlişkileri” adını seçtik.
Markalar için uzun vadeli başarının kriterleri nelerdir?
Uzun vadeli başarı, bir markanın güvenilir, tutarlı ve samimi bir algı oluşturmasından geçer. Bu da şu unsurları gerektirir:
• Samimi ve net ol.
• Fayda yarat (Benden aldığının bir kısmını bana geri ver)
• Markanın liderine güven duymamı sağla
• Bana umut ol (İyilik de en az bunalım kadar bulaşıcıdır.)
GÜNDEM KORİDORU
08 Nisan 2025