Ürün çeşitliliği ve yıllara dayanan tecrübesiyle Türkiye’nin en önemli markaları arasında bulunan Söke, 2022 itibarıyla Ulusoy Un bünyesine katılarak yepyeni bir vizyon kazandı. Tahıl sektörünün gidişatını ve Söke’nin yatırım hamlelerini konuştuğumuz Söke Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, sektörün perspektifini çizdi.
Dünyadaki ve Türkiye’deki buğday üretimiyle ilgili bilgi paylaşan Söke Yönetim Kurulu Başkanı ve Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Dünya buğday üretiminde 2022/23 döneminde bir önceki döneme göre 23 milyon ton artış göstermekle birlikte 2023/24 döneminde tüketimin 804 milyon ton olması bekleniyor. Sektör dinamiklerine bakıldığında buğday fiyatlarını etkileyen en önemli etkenlerin başında, buğday tüketiminde kendi kendine yetemeyen ülkelerin talebi ve buğday arz fazlası olan ülkelerin buğday ihracatı yer almaktadır. Uluslararası Tahıl Konseyi (IGC) verilerine göre Rusya yüzde 31 ile en çok ihracata sahip ülke konumuna devam etmektedir. Türkiye’de buğday üretimi 2022/23 döneminde bir önceki döneme göre 2 milyon ton artış göstererek 21 milyon tona ulaşırken, tüketim ise 2019/20 dönemi itibariyle aynı yani 23 milyon ton olarak devam etmektedir”dedi. Ulusoy, Türkiye’nin 9 yıldır un ihracat şampiyonu olduğuna dikkat çekerek tahıl koridorunun devamını istediklerini belirtti. Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Türkiye coğrafi konumu itibariyle kolay ham madde tedarik edebilmesinin yanı sıra Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi buğday yetiştirmeye uygun olmayan bölgelere ihracat yapabilmektedir. Bu yüzden tahıl koridorunun devam etmesi üçüncü dünya ülkelerine buğdayın gönderilmesi için önem taşımaktadır. Türkiye, 2022 yılını 3 milyon 40 bin ton un ihracatıyla kapattı ve 2023 yılını 3 milyon 600 bin ton ihracatla kapatmaya hazırlanıyor. Bu da 1 milyar 500 milyon dolarlık bir ihracat başarısı demek” açıklamalarında bulundu. İhracatı hiçbir zaman geri plana atmayacaklarını belirten Dr. Eren Günhan Ulusoy, katma değere giderken büyüme fırsatlarını kolladıklarını ve bu sayede yeni işlere kaynak oluşturduklarının da altını çizdi.
Undan unlu mamule geçişteki katma değerin çok yüksek olduğunu ifade eden Ulusoy, bu kapsamda yapılan araştırmaya dair şu bilgileri paylaştı; “Baking Business diye bir Amerikan yayınında verilen rakamlara göre Amerika’daki baking sektörü 200 milyar Dolar civarında. Toplam un sektörü 20 milyar Dolar bile değilken 200 milyar Dolarlık bu pazarın çok geniş bir alan kapsadığı su götürmez bir gerçek. Nihayetinde biz bu üretim zincirinin içerisindeysek ileri doğru atlayacağımız her kademe 20 ile 200 arasındaki farktan pay alabilmek anlamını taşır.
Bu, Türkiye’nin bu sektördeki geleceği açısından da önemli çünkü yüksek bir kapasite bulunduruyoruz.” Son 20 yılda un ihracatında ilk 10’daki ülke sayısının dört kez değiştiğini belirten Ulusoy; “Dünyada nerede iç savaş olur ve o ülkedeki üretim kesintiye uğrarsa Türkiye acil durum butonu görevi görüyor” diyerek Türkiye’nin coğrafi konumuna dikkat çekti. Şehirleşmenin hazır tüketimi artırdığını belirten Ulusoy, dijitalleşme ve pandeminin de etkisiyle bireysel tüketimin demografik olarak ilerlediğini ve işlenmeye elverişli, muhafaza edilebilir olmasıyla buğday mamullerinin avantajlı olduğunu söyledi.
Çevreciler tarafından çok eleştirilse de yeni bir bölge olan Güney Amerika’da Brezilya’nın üretimde hızla ilerlediğinin altını çizen Ulusoy, “Güney Amerika tahıl ihracat merkezi haline dönüştü o yüzden de Karadeniz’deki puslu havaya rağmen orada rahat bir piyasa görüyoruz. Dünyadaki beş ihracatçı arasında Amerika, Kanada, Avrupa Birliği, Avustralya ve Rusya yer alıyor. Şimdi bunlara Güney Amerika odağı da eklenmiş oldu. Gıda güvenliği noktasında bu ülkelerin hiçbirinde Hindistan ve Çin’deki gibi ihracat yasağı gündeme gelmez. Yalnızca Arjantin’de ülkenin kendi finansal şartlarından dolayı ürün çok da ucuza gitmesin diye devlet vergi koyuyor” dedi.
Son dönemde dikey tarım üzerine birçok marka çalışmalar yürütüyor. Hem verimliliği hem de karbon ayak izini azaltan bu uygulamanın tahıl üretimi için uzak bir ufuk olduğunu söyleyerek, “Dikey tarım teknolojisi çevreci ve sürdürülebilir olmasına karşın ucuz değil. Bizim ihtiyacımız olan tonajlar için yapılacak dikey tarım fizibilitesi çıkmıyor. Ölçek ekonomisine uygun tahıl üretimine de uygun değilken şu noktada bizim sektörümüz için uzak bir ufuk olarak görünüyor. Tabii ki bu teknoloji zamanla gelişebilir, ilerler ve ucuzlar. Niş ürünler için zamanla ilerleyeceğine de eminiz” diye konuştu. Söke’nin yeni büyüme planları hakkında da bilgi veren Söke Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, ABD’deki yatırımın dışında yenilenebilir enerji ve çocuk oyun hamuruna da yatırım yaptıklarını belirtti ve şöyle ekledi; “Konya’nın Ilgın ilçesine 105 dönümlük araziye 11 bin kilovatlık kurulu güce sahip bir güneş enerjisi santrali kuruyoruz. Böylece Söke’nin yıllık 16 milyon kilovatlık enerji ihtiyacını karşılayacağız. Bunun dışında çocuklarımızın sağlıklı oyuncaklarla buluşabilmesi, onların hayal gücünü desteklemek adına 29 Mart 2023 tarihinde Gen Oyuncak’ın yüzde 60’ını satın aldık. Türkiye’nin ilk CE belgeli, ISO Gıda Güvenliği Sertifikalı EN-71 standartlarına uygun kimyasal içermeyen el yapımı oyun hamuru olma özelliğine sahip Gen Oyun Hamuru, buğday unundan yapılıyor. Öte yandan 2024’ün ilk yarısında Söke kurabiyelerle unlu mamuller sektörüne adım atarak un sektöründeki liderliğimizi unlu mamuller sektörüne de taşımak istiyoruz” dedi.
GÜNDEM KORİDORU
21 Kasım 2024