Tirebolu'nun yeşil lezzetleri Doğal Dükkân'da

Yeşilin her tonunu bağrına basan Giresun Tirebolu coğrafyasında, kuş seslerinin yankılandığı patikalarda yetişen ve doğayla harmoni içinde yaşamayı kendine misyon edinmiş bir adam: Doğal Dükkân'ın kurucusu Şevket Alaeddinoğlu. O sadece bir iş insanı değil; aynı zamanda doğanın sadık bir dostu, koruyucusu ve çağdaş dünyada kaybolmuş gibi görünen doğal yaşamın yılmaz bir savunucusu. Alaeddinoğlu'nun vizyonu, ürettiği ürünlerle sınırlı değil elbette o aynı zamanda delicesine bir Giresun sevdalısı. Bu kentte sürdürülebilir yaşam tarzlarını teşvik eder, insanlara doğayla nasıl uyum içinde yaşayabileceklerini ve onu nasıl koruyabileceklerini öğretir. Onun rehberliğinde birçok insan, doğayla yeniden bir bağ kurar.

TUTKULU BİR YAŞAM TARZI

“Doğal Dükkân” Tirebolu'nun yemyeşil yamaçlarında, doğanın cömertliği ile harmanlanmış bir tutku hikâyesi: O sadece bir dükkân değil, adeta bir felsefe, bir yaşam tarzı. Doğallığın ve lezzetin buluştuğu bu mekânda, bedeninize ve ruhunuza şifa olacak ürünler bulacaksınız. Mekânı kuran Şevket Alaeddinoğlu ise yüreğinde taşıdığı sevgiyle, modern dünyanın beton duvarlarına bir umut ışığı ve bir nefes olmaya devam ediyor. Onun hikâyesi, doğaya dönmenin, onunla bütünleşmenin ve onu korumanın hikâyesidir. Bu hikâye her geçen gün daha da büyüyerek, daha fazla insana ulaşarak, doğanın fısıldadığı o kadim bilgelikle yoluna devam ediyor.

TİREBOLU YEREL LEZZETLERİ BU MEKÂNDA

Yöresel ürünlerin zenginliği ile bilinen Tirebolu’nun mutfağı Doğal Dükkân’da kendini gösteriyor. Bölgede yetişen ürünler, vitamin, mineral ve antioksidan açısından da çok zengin ve kimyasal gübre kullanılmadan üretiliyor. Bu da bağışıklık sisteminin güçlenmesine ve hastalıklara karşı korumaya yardımcı oluyor. Restorana adım attığınızda, aynı zamanda doğayla uyum içinde, sağlıklı ve lezzetli bir yaşamın kapısını aralıyorsunuz.

DOĞAL DÜKKÂN'IN KURULUŞU

2008 yılında Tirebolu'da küçük bir dükkânda başlayan bu serüven, 2011 yılında onlarca dönüm arazi üzerinde, Karadeniz sahiline uzanan kocaman bir yapıya dönüşüyor. Karadeniz mutfağının o eşsiz lezzetlerinin olduğu 300 kişi kapasiteli şubeden sonra bölgenin kültürü ve doğasının İstanbul’da da deneyimi yaşanabilsin diye 2017 yılında Kavacık'ta üçüncü şube açılıyor. Bu başarıyı İstanbul Çekmeköy’de dördüncü şubeye taşıyan ve her şubesinde aynı titizliği ve özeni sunan Doğal Dükkân, sadece lezzetli ürünler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda Giresun ilinin tarım ve turizmini de destekleyerek bölgenin kalkınmasına da yardımcı oluyor. Giresun'un bereketli topraklarında yetişen sebze ve meyveler, sanki güneşin tüm enerjisini taşımış gibi taptaze ve lezzetli. Bu lezzetlerin arkasında ise emeğini esirgemeyen Giresunlu köylüler var. Onların elleriyle yetiştirdikleri ürünlere değer vererek satın almak, sadece bir alışveriş değil, bir vefa duygusu da aynı zamanda. Üreten köylünün duasını almak da paha biçilemez bir mutluluk.

TİREBOLU ÇAYININ KALİTE FARKI

Giresun, iklim ve toprak yapısı olarak fındık ve çayın kaliteli bir şekilde yetişmesi için ideal konuma sahip bir bölge. Özellikle Tirebolu bölgesinin (Espiye, Güce, Tirebolu, Çanakçı, Eynesil, Beşikdüzü, Vakfıkebir) nemli ve ılıman bir iklimi, rakımı, yağış miktarı ve toprak yapısı çay yapraklarının kaliteli bir şekilde gelişmesini sağlıyor. Bölgedeki 85 topraklar mineral açısından zengin ve bakır oranı da düşük olup ağır metallerin az olması da bu kaliteyi destekliyor ve çayın lezzetini ve aromasını olumlu yönde etkiliyor. Tirebolu bölgesinin temiz toprağı ve güneşi ile sağlık vadeden çay, kimyasallardan ve şehrin kirli havasından uzakta, yüksek rakımlı yerlerde doğanın ve temiz havanın içinde yetişiyor. Bu çay, geleneksel 2,5 yaprak tekniği denilen çay filizinin üstündeki en taze 2 yaprağın ve yeni açmakta olan yarım yaprağın koparılarak toplanmasıyla özenle işlenir. Tirebolu Çayı, tüm bu niteliklerinden dolayı kalitesi, yumuşak tadı ve eşsiz aromasıyla çay tiryakilerinin birinci önceliği haline gelmiştir. Bölgede 8.000 ton kuru çay üretilmektedir. Doğal Dükkân’ın kurucusu Şevket Alaeddinoğlu ile İstanbul Kavacık’taki mekânında keyifli bir sohbet ettik…

“Şevket Alaeddinoğlu” nasıl biridir, hikâyenizden bahseder misiniz?

Giresun Tireboluluyum ve Türk tarımına gönül vermiş bir işletmeciyim. Bölgedeki tarımı, gastronomi ve turizm ile birlikte ekonomik katma değerli bir hale getirmek için mücadele ediyorum. Çiftçi bir aileden geliyorum. Evliyim, biri kız diğeri erkek iki evlat babasıyım. Memleketim olan Tirebolu’nun harika ürünleri var. Bunlardan biri fındık diğeri de çaydır. Hem fındık tarlalarımız hem de çay bahçelerimiz var. Memleketim Tirebolu’da çay bir başkadır. İyi bir çay tiryakisiyim. Buradan yetişen çayı daha iyi pazarlayabilmem için çayı iyi bilmem gerekiyordu. Ben de Amerika’da ‘Las Vegas’ta yapılan “Wolrd Tea Expo” fuarına katıldım. Ülkemdeki çayı katma değerli bir ürün haline getirip satmak için halen mücadelemi sürdürüyorum. Çok sağlıklı bir çay olan matcha çayı ile ilgili Japonlarla işbirliği yaptım. Çay, Allah’ın ülkemize bahşettiği çok önemli bir bitki, bunu insanlığa hangi halleri daha faydalı diye sürekli araştırıyorum. Siyah çayın da çok faydalarını biliyoruz ama yeşil çay gibi diğer çayların da inanılmaz yararları var.

“YEMEĞE VE LEZZETE ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ BİR TUTKUM VAR”

Doğal Dükkân'ı kurma fikri nasıl ortaya çıktı?

Karadeniz’de bahçesini işleyen, hayvanını besleyen, toprağına sahip çıkan köylünün taze ve lezzetli, ürünlerini kentlerde yaşayan bilinçli ve doğal tüketmek isteyenlere ulaştıran, üreten köylüyü ekonomik olarak da kalkındırmayı amaçlayarak bu projeye başladım. Çay fabrikamızda ürettiğim çayı, fındık mamullerini, köylüden satın aldığımız sebze ve meyvelerden butik işletmemizde ürettiğimiz konserve, turşu, tuzlu, reçel, marmelat ve pekmez ürünlerini tüketiciyle buluşturmak, ürünlerimizin tanıtılmasını, tadılmasını sağlamak amacıyla Doğal Dükkân adında bir satış noktası kurdum. Ürünlerimiz müşteriler tarafından çok talep gördü. Köylüden aldığımız ürünlerin taze taze tüketilmesini sağlamak ve müşteriye deneyimletmek amacıyla gastronomi sektörüne girdim. Annemin mutfağında büyüdüm ve onun elinden yediğim yemeklerle lezzetin büyülü dünyasına adım attım. Bir ara fark ettim ki, yemekler sadece mide doyuran birer gereç değil aynı zamanda kültürel bir miras, bir hikâye ve birleştirici bir güç taşıyor. İşte Giresun mutfağının zenginliğiyle bu tutkum büyüdü ve farklı mutfaklarda çalışarak deneyimimi geliştirdim. Ondan dolayıdır ki memleketim olan Giresun’un Doğallığı ve lezzeti bir araya getiren Doğal Dükkân'ı Kurucusu Şevket Alaeddinoğlu'ndan dinledik... gastronomi ve turizmine destek veriyor ve bu tecrübemi kurduğum mekânlar sayesinde lezzet severlere aktarmaya çalışıyorum.

Burayı kurarken sizi motive eden şey neydi?

Bu mekân benim için sıradan bir işletmenin ötesinde, doğayla uyum içinde yaşamanın ve onu korumak için çabalamanın kutsal bir simgesidir. Tıpkı bir ana rahmi gibi, doğanın en saf ve en lezzetli ürünlerini kucaklayan bu mekân, sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralıyor. Her bir ürünümüz, özenle seçilmiş güvenilir kaynaklardan temin edilir. Müşterilerimize sunduğumuz ürünlerin tazeliği ve kalitesi, Doğal Dükkân'ın temelini oluşturan vazgeçilmez prensiplerdir. Doğanın sunduğu tüm güzellikleri korumak ve bu değerleri gelecek nesillere aktarmak için yorulmadan çalışan bir ailenin hikâyesidir. Bu hikâyenin bir parçası olmak, bize tarifsiz bir gurur ve mutluluk veriyor.

Ürünlerinizi kimlerden temin ediyorsunuz?

Giresunlu köylüler için Doğal Dükkân, soğuk bir alışveriş noktasından öte, emeklerini ve ürünlerinin değerini bilen bir ailenin sıcak yuvasıdır. Bahçelerinde özenle yetiştirdikleri sebze ve meyveleri satın aldığımızda gözlerinde parıldayan ışık ve duaları, tarifsiz bir mutluluğun kapılarını aralar. Bu mekânda her bir ürün, ayrı bir hikâyenin sessiz kahramanıdır. Topraktan sofraya uzanan bu yolculukta, doğanın cömertliğini ve insan emeğinin değerini en saf haliyle deneyimleyebilirsiniz. Bize gelen her müşteri, sadece alışveriş yapmaz, aynı zamanda doğayla ve onunla uyumlu bir yaşam tarzıyla da buluşur. Doğal Dükkân'a adım attığınızda, sadece lezzetli bir yemek yemiyor, aynı zamanda bir hikâyenin parçası oluyorsunuz.

Şu an kaç şubeye ulaştınız?

2008 yılında Tirebolu'da filizlenen bir tohum, bugün dört şubeye yayılmış bir lezzet ağacına dönüştü. Bu hikâye, Karadeniz'in bereketli topraklarından Anadolu'nun her bir köşesine uzanan bir lezzet destanıdır. 2011 yılında Tirebolu sahiline konan ikinci şubemiz, 300 sandalyeyle Karadeniz'in gastronomi kültürünü deneyimlemek ve tarıma dayalı turizme katkıda bulunmak için adeta bir cazibe merkezine dönüştü. Bölgenin taze ürünlerini ve yöresel lezzetlerini sofralara taşırken, misafirlerine unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. 2017 yılında ise bu lezzetler İstanbul'a taşındı. Kavacık Beykoz'da açılan üçüncü şubemiz ile Karadeniz'in bereketini Anadolu'nun kalbine ulaştırdık. Şimdi ise İstanbul Çekmeköy'de açılan dördüncü şubemizle Doğal Dükkân hikâyesi yeni bir sayfaya açılıyor.

Bir restoran zinciri misiniz?

Doğal Dükkân, sadece bir restoran zinciri veya bir alışveriş noktası değil, Giresun ve Tirebolu'nun bereketli topraklarından sofralara uzanan bir lezzet yolculuğudur. Dükkânımız, Giresun-Tirebolu coğrafyası ve cömert sofrasının bize sunduğu ürünlerin oluşturduğu zengin köşelerden biridir. Bu bereketli topraklar, birer hazine gibi, sebze, meyve ve şifalı bitkileri kucaklarına alarak sofralarımıza şifa ve lezzet sunar. Bölgedeki her bir ürün, işte bu doğanın cömertliği ve insan emeğinin özeniyle harmanlanır. Her şubemizde, Karadeniz'in bereketli topraklarından özenle seçilmiş ürünlerle hazırlanan yöresel yemekler, doğal ürünler ve taze deniz ürünlerini bulabilirsiniz.

“BURASI YÖRESEL BİR LEZZET HARMANIDIR”

Dükkânınızda hangi yöresel ürünler bulunuyor?

“Doğal Dükkân’da yörenin en özel lezzetlerini keşfedebilirsiniz. İlkbaharın tazeliğini taşıyan yenilebilir filizler, sağlıklı buğulamalar ve mücverler sofralarınıza renk katarken, ısırgan otu ve yağlaşan gibi şifalı bitkiler bedeninize şifa verir. Bezelye ve fasulyeden oluşan yağlamalar ve sebze tavaları, lezzetli ve doyurucu bir öğün sunar. Menüde Giresun'un meşhur kiraz tuzlusu ve taflan kavurması da yer alıyor. Tencere yemekleri sevenler için kelle paça, et yahnisi ve lahana sarma gibi seçenekler de mevcut. Lahana, fasulye, pazı ve kabak gibi sebzelerden yapılan turşular ve tuzlular da sofralara lezzet katıyor. Yemeklere ek olarak, coğrafi işaret tescilli "Çamoluk fasulyesi"nden yapılan kuru fasulye ve piyazlar, Giresun mutfağının en özel lezzetlerindendir. Giresun'la özdeşleşen "Giresun yağlısı", Tirebolu'ya özgü "Tirebolu Kıymalısı", "Görele Peynirlisi" ve Espiye pidesi de lezzetlerimiz arasında yer alıyor.”

“GİRESUN YEŞİL LEZZETLER FESTİVALİ, BİR GASTRONOMİ DESTANINA DÖNÜŞTÜ”

Yeşil lezzetler festivali Giresun gastronomisi ve turizmine ne gibi katkı sağladı?

Ben Giresun’da TÜRES şube başkanlığını yapıyorum. Giresun’da bulunan turizm ve gastronomi adına faaliyette bulunan tüm dernek başkanları ile bir araya gelip Giresun turizm platformunu kurduk ve başkanı ben oldum. Bu ekiple ilde bulunan başta Valilik, Belediye ve jandarma olmak üzere birçok kamu, özel ve dernek gibi kuruluşları ziyaret ettik ve festivale destek istedik. Ben aslında Amber Çay ile birlikte bu yıl ikinci kez çay hasadı yapıyorum. Bu festivalle çay hasadı birleşmiş oldu. Hedefimiz turistleri Giresun’a çekmek. Bu festivalde de güzel bir çay hasadı yaptık. Köylerde kurulan yerlerle beraber gelen turist o doğal ortamda içtiği çayın ve yediği yemeğin keyfini unutamayacak. Bu deneyim sayesinde bölge kalkınacak. Gelen turist belki topladığı çayı ve fındığı satın alacak ve bölgedeki çiftçiye saygı duymayı öğrenecek. Festival gastronomi turizmine katkı sağladı mı? Giresun, Yeşil Lezzetler Festivali ile gastronomisini ve turizmini bambaşka bir boyuta taşıdı, Giresun lezzetlerini ve kültürünü dünyaya anlatan bir şölen haline geldi. Bu sayede Giresun mutfağı, tüm ihtişamıyla dünyanın gastronomi severlerinin beğenisine sunuldu. Yöresel lezzetlerin vurgulanması ve Giresun mutfağının tanıtımı, bölgenin turizm potansiyelini adeta uyandırdı diyebilirim. Gastronomi turizmi için Giresun'u tercih eden ziyaretçi sayısında gözle görülür bir artış yaşanmaya başlandı. Festivalde tanıtımı yapılan yöresel ve geleneksel yemekler turistlerin ilgisini çekerken, bölgenin kültürel mirası ve kültürel zenginlikleri de gözler önüne serildi. İlerleyen zamanlarda bölgede gastronomi turizminin gelişmesiyle birlikte Giresun'un yerel ekonomisi de canlanacaktır diye inanıyorum. 

“TÜKETİLEMEYEN ÜRÜNLERE İKİNCİ BİR HAYAT VERİLMELİ”

“Türk tarımını turizmin ve gastronominin büyülü dünyasıyla buluşturma vakti geldi. Kısa vadede tüketilemeyen ürünlere ikinci bir hayat vermeli, onları kurutma, turşu, tuzlama, meyve ezmesi, reçel ve pekmez gibi geleneksel yöntemlerle muhafaza etmeliyiz. Bu sayede tıpkı geçmişte gurbet ellere gönderdiğimiz iaşeler gibi, yıl boyu tarım ürünlerinin değerini koruyarak satabiliriz. Doğal lezzetleri ambalajlarda saklayarak sofralara tazelik ve çeşitlilik sunabiliriz. Bu sayede üreticilerimiz de ürünlerini her daim hak ettiği fiyata satabilecek, tarımsal refah ve bolluk daim olacaktır.”

Yorum Yaz