İş dünyası ve insan hakları alanındaki gelişmeler, küresel tedarik zincirlerinde insan haklarına ve çevresel sorumluluklara daha fazla dikkat çekilmesine öncülük etmiştir.
Almanya ve Avrupa Birliği (AB) kapsamında yürürlüğe giren düzenlemeler, iş dünyasında önemli değişikliklere yol açmaktadır. Almanya’da 1 Ocak 2023’te yürürlüğe giren ve 1 Ocak 2024 itibarıyla kapsamı genişletilen Tedarik Zinciri Özen Yükümlülüğü Kanunu (LkSG), Alman şirketlerinin tedarik zincirlerindeki insan hakları ve çevresel etkilere dikkat etmelerini zorunlu kılmaktadır. Başlangıçta 3000 çalışanı kapsayan bu kanun, 2024 itibarıyla 1000 ve daha fazla çalışanı olan şirketleri de kapsamına almıştır. Bu düzenleme, sadece Almanya’da kurulu şirketleri değil, Alman şirketlerinin yurt dışındaki bağlı şirketlerini ve doğrudan tedarikçilerini de etkilemektedir.
Kanun, insan hakları ve çevreyi koruma olmak üzere iki ana bacak üzerinde durmaktadır. Bu kapsamda, çalışan hakları ihlallerinin önlenmesi, çocuk işçiliğinin engellenmesi, zorla çalıştırmanın yasaklanması gibi konular ele alınmaktadır. Avrupa Birliği, Alman Kanunu’nun ötesine geçerek, AB genelinde bir uyum süreci başlatmıştır. Avrupa Birliği Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CSDDD), 5 Temmuz 2024 tarihinde AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanmıştır ve bu tarihten itibaren 20 gün içerisinde yürürlüğe girecektir. AB hukukuna göre 2 yıllık iç hukuka yansıtma süreci olacak dolayısıyla doğrudan yürürlüğe girmeyecek. Direktifin belki de en önemli noktası AB genelinde yeknesak düzenleme getirmesidir. AB Direktifi’ne uyum kapsamında Alman Kanunu da değişebilir. AB Direktifi, 450 milyon Euro’nun üzerinde ciroya sahip olan ve 1000’den fazla çalışanı olan şirketlere yönelik düzenlemeler getirmektedir. Bu direktif, AB üyesi olmayan ancak AB pazarında faaliyet gösteren şirketleri de kapsamaktadır. Direktifin temel aldığı iklim anlaşmaları arasında Paris Anlaşması bulunmaktadır. Bu anlaşmayı imzalamamış ülkelerin şirketleri dahi, anlaşma imzalanmış gibi yükümlülük altına sokulmaktadır. Bu, Avrupa’daki düzenlemelerin yalnızca çevre ve insan hakları ihlallerini önlemeyi değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadeleyi de içerdiği anlamına gelmektedir.
Almanya Tedarik Zinciri Özen Yükümlülüğü Kanunu ve AB Direktifi, iş dünyasında insan hakları ve çevre koruma konularında yeni standartlar belirlemekte ve şirketlerin bu alanlarda sorumluluklarını artırmaktadır. Bu yasal düzenlemeler, iş dünyasında önemli bir dönüşümü beraberinde getirmektedir. Şirketlerin insan haklarına saygı göstermesi, çevresel etkileri yönetmesi ve tedarik zincirlerinde risk analizi yaparak önleyici tedbirler alması gerekmektedir. Düzenlemelerle sadece yasal uyumun ötesinde, sürdürülebilir iş uygulamalarının benimsenmesi ve küresel tedarik zincirlerinde insan hakları ihlallerinin önlenmesi amaçlanmaktadır.
İş dünyası ve insan hakları uzmanları, Avrupa’daki yasal düzenlemelerin yeknesaklaşacağını belirtmektedir. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkeler için bu gelişmeler ihracatçı şirketlerin uluslararası rekabet gücünü artırmak ve küresel standartlara uyum sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır. Özellikle, doğrudan tedarikçilerin yanı sıra dolaylı tedarikçilerin de belirli şartlar altında bu yükümlülüklere tabi olması, şirketlerin geniş kapsamlı bir risk yönetimi stratejisi geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Şirketlerin, insan haklarına saygı gösterme zorunluluğu çerçevesinde ticari faaliyetlerini yürütmeleri ve bu sorumlulukları yerine getirdiklerini göstermeleri de beklenmektedir.
GÜNDEM KORİDORU
21 Kasım 2024