Sigortanın yeni başkanı işe nereden başlayacak?

Nisan 2024’te yapılacak TSB Genel Kurulu’na kadar başkanlık görevini sürdürecek olan Uğur Gülen, sigorta sektörüne ilişkin güncel konulara değinirken, üzerinden çalışmaya başladıkları ilk projeleri hakkında da önemli bilgiler paylaştı.

6dk okuma
03.02.2024
Sigortanın yeni başkanı işe nereden başlayacak?

Ülkemizde sigorta ve emeklilik sektörünün Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişiminde oynadığı stratejik rolü daha da etkin hale getirmek için faaliyetlerine devam eden Türkiye Sigorta Birliği (TSB), sigortalılık oranını ve finansal sistemdeki payı artırmak, güçlü ve sürdürülebilir bir yapıya ulaşmasını sağlama vizyonuyla büyük bir sorumluluk üstleniyor. Sektörün çatı kuruluşu olan TSB’de geçtiğimiz Eylül ayında bir değişim gerçekleşti. Düzenlenen Olağanüstü Genel Kurul’da Uğur Gülen başkan seçilerek görevi önceki başkan Atilla Benli’den devraldı. Aynı zamanda Aksigorta Genel Müdürlük görevini de yürüten Uğur Gülen, Nisan 2024’te yapılacak TSB Genel Kurulu’na kadar TSB Başkanlığı görevini sürdürecek. Gülen ile yeni dönemdeki projeleri ve sigorta sektörünün son gelişmelerini konuştuk…

“GÖREVE GELDİĞİMDE İLK İŞİM…”

Türkiye Sigortalar Birliği başkanlığınız sürecince neler değişime uğradı? 

Türkiye Sigorta Birliği eski ve çok köklü bir kurum. Burada başkanlar belirli bir süreliğine seçiliyorlar ve tabii ki herkesin kendine özel bir çalışma şekli var. Başkanlık yapmaya başladığım dönem içerisinde çok büyük değişim ve dönüşümlerden söz edemeyiz ancak, ben her zaman ölçerek yönetmekten yana bir tutum sergilerim. Bu nedenle işe başlar başlamaz birliğin yönetim şeklini, stratejisini ve uygulamalarını gösteren Avrupa Kalite Sistemi adıyla anılan EFQM çerçevesinden geçirmeyi düşündüm ve çalışmalarımız devam ediyor. Bu çalışmayı mühim kılan faktör Türkiye Sigorta Birliği’nin yola çıkmadan önce nerede olduğunu görmesi açısından belirleyici rol üstlenmesi. Bu kurum büyük bir sektörü temsil eden ekosistemden oluşuyor. Buradan bakıldığında özellikle toplumun her kesimini etkileme gücüne sahip. ‘Bu ekosistemdeki paydaşlar kimdir?’ diye baktığımızda düzenleyici denetleyici kurumlar, acenteler, brokerler, müşteriler (ticari ve kurumsal), hastaneler, eczaneler, avukatlar, danıştay ve sayıştay gibi çok geniş bir sorumluluk barındıran ekosistemden söz ediyoruz.

EFQM raporu neler baz alınarak oluşturuluyor?

Rapor üç faktör ile oluşturuluyor. Bunlar; yön, uygulama ve kurumun strateji ve misyonuna bakar. Uygulamalar kurumun genellikle değer önerileri ile ilgilenir. Yapılan çalışmalar sonuçlara yansıdı mı?  Aslında bunun cevabını alabilmek çok önemli. Bizim için en önemli sonuç ise, paydaşların birlik algısının değişimidir. Üç tane ana bloğu var. Yön, uygulamalar ve sonuçlar… Rapor bu yönüyle nerede eksiklikler var, hangi yönden gelişmeliyiz, bu noktalarda yol gösteren öneriler sunar. Bu da bizim için bir yol haritası oluşturacak.

“SİGORTA SEKTÖRÜ SOSYAL FAYDADA BAŞI ÇEKTİ” 

Sigorta sektörü 6 Şubat depreminin enkazından nasıl çıktı, rakamlarla açıklayabilir misiniz?

Depremin en büyük özelliği geniş bir coğrafyayı etkilemesiydi. Bu deprem de birden fazla şehri etkiledi. Bölgenin sanayileşmiş ve daha az sanayileşmiş tüm bölgeleri bu felaketten etkilendi. Türkiye coğrafyasının başına gelmiş en yıkıcı depremlerden biriydi. Ancak, bölge insanının sahip olduğu bir direnç ve yılmazlık var. Sigorta sektörü aslında bugünler için var. Çok fazla sahnede değiliz ancak, görülmez bir el gibi davrandık. Burada “hasır ödemesinden” bahsetmiyorum aslında. Çünkü 5 milyar Doların üzerinde bir ödeme yapıldı. Tabii hasar çok daha büyük, biz ancak 5 milyar Dolarını ödeyebildik. Bu yaklaşık yüzde 5’ini ödediğimiz anlamına geliyor. Bunun yüzde 30’larda olması asıl hedefimiz olmalı. Bunun dışında depremin ardından orada bir sürü paydaşımız vardı. Acentelerimiz, brokerlerimiz, banka şubemiz onları el birliğiyle kalkındırdık. Oradaki insanların paydaşlarımız ile yaralarını sarmaya çalıştık. Eksperlerimiz o bölgede günlerini geçirdiler. Ancak, bu insanlar yalnızca ekspertiz yapmadılar çoğu psikolojik danışmanlıkta yaptı. İşin finansal bir kısmı var ama tazminat kısmının çok ötesinde sağlanan bir sosyal fayda da var. Sigorta sektörü bu sosyal fayda da başı çekti. Gelecekte hedefimiz hasarın ortadan kaldırılması değil de hasarı engellemek. Hedefimiz Türkiye’de sigortacılığı geliştirmek ama bunun yanında sigortalıyı bilinçli hale getirmek.

“SİGORTA YAPTIRAN KİŞİLERİN SAYISI AZ DEĞİL” 

Ülkemizde sigortalılık bilinci hala istenilen noktaya ulaşamadı… İnsanlar neden sigorta yaptırmıyor?

Bu insanların doğasında olan bir şey. İnsanın en temel ihtiyacı güvenlik… İnsanımız başına kötü bir şey geleceğini düşünmüyor. Kimse sabah uyandığı zaman ‘benim sigortam var mı?’ diye sormuyor. Bu yalnızca Türk insanına has bir durum değil. İnsan kendine kötüyü yakıştırmıyor. O yüzden baktığınızda sigorta gelişmiş ülkelerde hala dünya genelinde gidilecek çok yolu olan bir sektör. Tabii ki maddi nedenler buna neden olabilir ortalama milli gelir arttıkça sigortalılık durumu da artıyor. Sigorta aylık gelirinizin iyi olduğunu göstermiyor. Gelir gider tablonuzun fazla olması sigorta ihtiyacınızı gösteriyor. Bilançonuzda ne var, ne kadar varlığınız var, kaybedecek neyiniz var? Gelir kaybedilecek bir şey değil sonuçta çalışarak gelirinizi yeniden elde edebilirsiniz. Ancak birikmiş varlıklarınızı kaybetmek daha farklıdır. Bu sebeple sigorta başvurusuna artış söz konusudur. Bu açıdan baktığımızda Türkiye çok fazla bir milli gelire sahip değil. Toplumda aynı şekilde servet birikimi yüksek seviyelerde değil. Ancak toplumun servet birikimine sahip kesimine bakarsanız sigorta yaptıran kişilerin sayısı da az değil. 

Servet birikimi olmayan kesime sigortacılığı nasıl sevdirebiliriz?

Ulaşılabilirlik ve ürünlerin daha fazla mikro düzeye çekilmesi, satın alınmasının, hasar yönetiminin, tazminat ödemesinin kolaylaştırılması özellikle kamunun desteği (kamunun primsel desteği) örneğin sorumluluk sigortalarında kamu primlerin bir kısmını ödüyor. Bireysel emeklilikte sağlık sigortasında yüzde 30’luk katkı payı bunun çok güzel bir örneği. Aslında sigorta şirketlerinin varlığı kamu ile yapılan iş birliği sonucunda ortaya çıkacak bir olgu. Ben bardağın dolu tarafını devamlı doldurmaya ve o yönden bakmaktan yanayım.

Yönetim kurulunda kadın sigortacının varlığı nasıl artırılabilir?

Kadın veya erkek olmanın bir iş yaparken etkin olduğunu düşünmüyorum. Ancak şunu söylemeliyim ki kadın olmak erkek olmaktan daha zor. Bunu da kabul etmek gerekiyor. Toplumda kadına ve erkeğe verilmiş çok farklı roller var. Türk toplumunda genelde erkek çalışıp kazanan, kadın bakan, merhamet gösteren ve şefkat veren bir konuma sahip. Maalesef bu faktörler kariyer hayatlarında kesintiye uğramalarına neden oluyor. Bizim yıllık hedef kartlarında kadın ve erkeğin eşit oranda atanması bir başarı göstergesi. Kendi ekibimi oluştururken kadınlarında bulunmasına önem gösteriyorum. Çünkü kadınların olduğu ortamlar daha renkli ve her şeye farklı açılardan bakmayı başarabiliyorlar.

Yorum Yaz