Sanayide çarkları kadınlar döndürüyor

Tarih boyunca erkek egemen sektör olarak faaliyetlerini sürdüren sanayicilik, kadınların işe el atmasıyla daha da canlandı ve dönüşüm yaşadı. Kadınlar ise geleneksel normlara karşı çıkarak, erkekler tarafından domine edilen bu alanda kendine yer edindi Kadınlar gününe özel hazırladığımız dosyamızda bu kez kadın sanayicilerimizin başarı hikayelerine ışık tuttuk. Ve bir kez daha gördük ki dünyayı kadınlar kurtaracak ve yine gördük ki, kadının elinin değince güzelleşmediği hiçbir alan yok!

6dk okuma
06.03.2024
Sanayide çarkları kadınlar döndürüyor

Kadınların sanayi sektöründeki rolü, geçmişten günümüze kadar önemli bir evrim geçirdi. Geleneksel olarak erkek egemen bir alan olarak görülen sanayi, artık kadınların da etkin şekilde yer aldığı bir alan haline geldi. Kadın sanayicilerin çalışmaları, sadece ekonomik büyümeye değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğine de önemli bir katkı sağlar. Kadın sanayicilerin farklı bakış açıları, problem çözme süreçlerini zenginleştirir ve bu da işletmelerin rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olur. Ayrıca, kadınların liderlik becerileri ve empati kurabilen yaklaşımları, iş ortamlarında daha sağlıklı ilişkiler inşa edilmesine ve ekip çalışmasının güçlenmesine katkı sağlar. Kadın sanayicilerin iş dünyasındaki varlığı, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine de destek olur. Kadınların daha fazla liderlik pozisyonuna gelmesi, genç kızlara ilham kaynağı olurken aynı zamanda onlara kariyer hedefleri konusunda cesaret verir. Bu da toplumun genelinde cinsiyet ayrımcılığının azalmasına katkıda bulunur.

SANAYİNİN AĞIR KADINLARI

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, kadınların sanayideki rolü gün geçtikçe büyüyor. Ancak ne yazık ki hala bazı önyargıları kırmış değiliz… Ülkemizde ardı arkası kesilmeyen birçok ön yargı var… Birini aşsak onu bir başkası izliyor. Örneğin kadınların çalışma hayatında erkeklere oranla daha az söz sahibi olduğu su götürmez bir gerçek. Ancak bunun yanında bir de kadınların meslek seçimine ilişkin bazı ön yargılar mevcut. Bir kadın yalnızca öğretmen mi olmalı? Ya da masa başı diye tabir edilen bir iş mi yapmalı? Bu düşünceler kadının potansiyelini ve yapabileceklerini kısıtlayan, onların hayallerini hiçe sayan görüşler. Biz de bugün Türkiye’de İş Dünyası olarak bir hayalle başlayan başarı hikayelerine ışık tuttuk. ‘Sanayinin Ağır Kadınları’ ise bir görüşte hem fikir… Kadınlar kendine güvenmeli, potansiyelinin farkında olmalı ve hayallerine sımsıkı sarılmalı… Gelin hep birlikte onların sanayiciliğe uzanan hikâyelerine bir göz atalım…

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre çalışanların kadın patron tercih etme sebepleri;

• Kadınlar, bir iş için erkekten daha fazla çaba gösteriyor ve daha dikkatliler.

• Kadınlar, çalışanlarına gerekli eğitimi daha iyi verebiliyor. Kadınların öğreticilik yanı erkeklere oranla daha gelişkin.

• Kadınlar yeni durumlara ve değişimlere daha rahat uyum sağlayabiliyor.

• Kadınların, yanlarında çalışanları iş konusunda heveslendirme ve teşvik etme yetenekleri erkeklere oranla daha gelişkin.

• Kadınlar yeni fikirlere daha açıktır. Ayrıca kadınların yaratıcılıkları da iş yaşamında başarının kapısını aralıyor.

• Kadınlar gözlem yeteneklerini iş yaşamında başarılı bir biçimde kullanabiliyor.

• Çalışanlarıyla iletişim kurarken kadının sağladığı başarı, iyi bir yönetici olmasında olumlu bir etki yapıyor.

• Kadının problem çözebilmedeki başarısı, bir yönetici olarak erkekten daha başarılı olmasını sağlıyor.

• Kadınlar özel yaşamlarında olduğu gibi iş yaşamında da açık bir stratejiye sahip.

• Kadınlar iş yaşamında erkeklere oranla daha neşeli ve eğlenceli olabiliyor.

• Tahminlerin aksine kadınlar, iş yaşamında kararlarını kolay verebiliyorlar ve kararları konusunda daha ısrarcıdır. 

DOĞRU BİLDİĞİM YOLDAN HİÇ VAZGEÇMEDİM 

Ülkemizin en önemli sanayicilerinden birinin kızı Zeynep Bodur Okyay… Babası İbrahim Bodur’dan aldığı iş ahlakı ve disiplinini kendine ilke edinerek çok başarılı bir portre çizdi iş yaşamında. Babasından devraldığı bayrağı ise hep üstüne koyarak ilerletti. Şanslıydı… Bu şansını ise şöyle anlatıyor Zeynep Bodur Okyay, “Kadına değer verilen, kadının da sözünün geçtiği bir ailede büyüdüm. Kendimi bildim bileli bulunduğum ortamlarda ‘Kadının yeri, evidir’ söylemi hiçbir zaman geçmedi. Ancak iş hayatına atıldığımda, zaman zaman kadını küçük gören, fikrine değer vermeyen insanlarla karşılaştım. Bir toplantı masasında tek kadın olarak yer aldığım zamanlar oldu. Böyle durumlarda kendimi ve fikrimi ifade etmekten hiç kaçınmadım, ama doğru ifade edebilmek için de aşırı özen gösterdim. Kendime, fikrime güvendim. Yıllar itibarıyla buna deneyim de eklendi. Başarısızlıktan korkmadım, doğru bildiğim yoldan hiç vazgeçmedim.”

"TÜRKIYE’NİN TAŞIYICI KOLLARINDAN BİRİ KADINDIR"

Birçok sivil toplum örgütünde aktif görevler alıyor Zeynep Bodur Okyay… Bu alanda kadınların temsiliyeti için önemli olan STK’larla ilgili ise şu ifadeleri kullanıyor; “Bir toplumda kadın ne kadar etkin ve üretkense toplum da o kadar gelişmiştir. Türkiye’nin de taşıyıcı kollarından biri, kadındır. Bu iş dünyası için de sivil toplum için de geçerli. Kapsayıcı, adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir büyüme için kadınların eğitime, girişim dünyasına, siyasete, iş hayatına, sivil toplum kuruluşlarındaki çalışmalara etkin katılımları şart. Bunun için gerekli altyapıyı hazırlamak, her türlü ayrımcılığa karşı mücadele etmek, kadın-erkek herkesin görevi.”

“TÜM ENGELLER ZİHNİMİZDE”

İş dünyasına yeni adım atacak gençlere ise şu tavsiyelerde bulunuyor Zeynep Bodur Okyay; “Günümüzde yaratıcılığın, iş birliğinin ve beklenmedik olaylara hızlı bir şekilde yanıt verme yeteneğinin, güçten daha önemli olduğu bir iş dünyası var. Böyle bir ortamda farklı fikirleriyle özgür düşünceyi teşvik eden, daha fazla empati yapan ve eşlik, annelik, evlatlık, yöneticilik gibi çoklu şapkalarıyla varlık gösteren, yüksek duygusal zekâya sahip kadınların şansı ve gücü çok büyük! Yeni dünya düzeni, kadınların liderliğine daha fazla fırsat sunuyor. Önemli olan, bunun farkına varabilmek… Bunun için kadınların radarları çok daha açık olmalı. Kendilerini bu yeni düzene hazırlamalılar. Örneğin, daha çok kız öğrenci STEM eğitimi almalı, daha fazla kadın kariyerini bu alanda seçmeli. Çalışma hayatına yeni girecek genç kadınlara şunu söylemek isterim: Hayallerinin peşinden gitsinler. Başarısız olduklarında denemekten asla vazgeçmesinler. Şikâyet etmek yerine, değişimin parçası ve tetikleyicisi olarak aksiyon almalarını öneririm onlara… Daha güzel yarınlar için kadınlar, hayatın her alanında cesurca adım atsınlar. Bir de kadınların kendi kendilerine engeller koyduğunu görüyorum ve buna üzülüyorum. Çünkü varsaydığımız tüm engeller, aslında bizim zihnimizde. Onları yok etmek de yine bizim elimizde…”

“KADIN İSTİHDAM ORANI YÜZDE 36’YA YÜKSELDİ”

Hem işte hem de eğitimde fırsat eşitliğinin konuşulduğu şu günlerde kadın istihdam oranlarını değerlendiren Zeynep Bodur Okyay, önyargıları kırmak adına mücadele ettiklerini söyleyerek şu ifadeleri kullandı; “Son yıllarda, toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda önemli mesafe almamıza karşın hala istenen noktada değiliz. Kadının önünde hala bariyerler var ve cinsiyete dayalı önyargıları yıkmak için mücadele veriyoruz. Kadınların iş gücüne katılımı açısından son yıllarda olumlu gelişmeler var. Geçen yıl itibarıyla kadın istihdam oranı yüzde 27'den 36'ya yükselmiş durumda. Ancak alınan mesafe yeterli değil. Çalışma hayatında, iş dünyasında daha fazla kadın görmeliyiz. Toplumun yarısının kapasitesini, yeteneklerini, bilgisini göz ardı ederek, hedeflediğimiz Türkiye’ye ulaşamayız. Kadınların iş gücüne katılım oranını artırmanın yolu eğitim kadar, geleneksel olarak kadınların omuzlarına yüklenen sorumlukların devlet tarafından paylaşılmasından da geçiyor. Örneğin, bizim toplumumuzda çocuk, yaşlı ve hasta bakımı, kadınların sorumluluğu olarak görülüyor. Doğum yapan kadın, çocuğunu bırakacağı yer olmadığı için işten ayrılıyor. Bu anlayış, kadın istihdamının önünde büyük bir engel. Devlet ve yerel yönetimler, kreş, gündüz bakım evi gibi kurumları yaygınlaştırarak, kadınların omuzlarındaki yükü paylaşırsa bu sorunu da aşabiliriz.” 

KADINI HER ALANDA AKTİF VAR ETMELİYİZ

İş yaşamının güçlü bir diğer kadını ise Ayhan Metal Genel Müdürü Aynur Ayhan… İş yaşamına çıkarken yaşadığı zorlukları şu şekilde anlatıyor sayfalarımıza; “Babam makine imalatçısıydı. Dolayısıyla teknik konulara aşina ve kulak dolgunluğu ile geçen bir çocukluk döneminin etkisi ile olsa gerek, teknik bir eğitim olan mühendislik alanında tahsil yaptım. Geçmişte de günümüzde de makine mühendisliği bölümü daha çok erkekler tarafından seçilen bölüm olmuştur. 1982 yıllında üniversite giriş tercihlerimi yaparken 'şu meslek erkek işi, bu meslek kadın işi' diye bakmadığımdan, kendi kendimi doğal olarak da sınırlamadığımdan bu bölümü tercih ettim. Kardeşlerim de beni takip ettiler. Kariyer yolculuğumun başları 80’li yılların sonuydu ve bugüne göre daha kolay olduğunu söyleyemem. Mezun olduğumda kurulu bir aile işletmemiz mevcuttu, doğal olarak da iş hayatına babamızın yanında başladık. Maalesef erken yaşlarda babamızın kaybı ile işleri yürütme zarureti doğdu ve bizde makine imalatı ve basınçlı döküm alanında işlerimizi büyüterek ilerlemeyi tercih ettik. Kız kardeşim ile basınç döküm alanında sonrasında ise, hizmet ve enerji sektörlerinde faaliyetler göstererek, kendi markamızı oluşturmayı tercih ettik.”

“KADINLAR OLARAK HEP DAHA İYİYİ YAPACAĞIZ”

Kadın erkek işi ayrımının yaşadığımız coğrafya ve kültürümüz ile alakalı olduğunu söyleyen Ayhan, “Ülkeler böyle bir ayrım yapmıyor sadece ülkenin bulunduğu coğrafyadaki toplumun kültür yapısı bu durumu ayrıştırıyor. Konu doğal olarak iş kolu odaklı ayrımlarda göze çarpmakta. Bu konular gündeme geldiğinde çoğunlukla ‘bizden öncekiler, kadınlar için daha yapıcı çalışmalar yapsalardı bizler daha iyi noktalardan devam ederdik’ derim. Dolayısı ile biz kadınlar olarak hep daha iyiyi daha etkin olanı yapacağız ki, bir sonraki nesle hayatlarını kolaylaştırıcı ortamlar bırakalım. Böylece zaman içinde bu ayrımın keskinliğinin daha da azalarak devam edeceğini öngörüyorum. Beni en çok zorlayan konu, faaliyet alanı gereği ilişkide olduğumuz kişilerin ya da kurum sorumlularının yüksek oranda erkek olmasından kaynaklı, bir kadın olarak bazı ön yargıları temizlemekte ve güven eksikliğini aşmakta zorlandığımı söyleyebilirim. Bunu da sabır, empati, anlayış, ısrarcı olma, vazgeçmeme, çalışkan olma belki de biraz dönüşüm (erkekler gibi düşünme) ile aşabildim. Bizim zamanımızda şimdiki kadar rol modeller, mentörlük eğitimleri yoktu, bilgiye ulaşım şimdiki gibi kolay değildi. Dolayısı ile öğrenme süreçlerimiz hep zaman aldı. Şimdi gençler yeter ki merak etsinler, öğrenmek istedikleri konular hakkında doküman ya da mesafe ne olursa olsun uzman kişilere online ulaşabiliyorlar. Bu çok büyük avantaj.”

“EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞE ULAŞMAK ÖNEMLİ”

İstihdamdaki dengesizliğe ilişkin görüşlerini de paylaşan Aynur Ayhan, “Kapitalizmin ‘zenginleşeceksiniz’ demesine paralel olarak, kadınlar ekonomik özgürleşme isteği ile çalışma hayatında daha aktif olmaya başladı. Toplam nüfusun yüzde 50’sini kadın oluşturuyorsa her alanda kadını aktif var etmek durumundayız. Önemli olan kadınlara dayatılan eğitim ve mesleklerin dışına çıkıp her alanda erkeklerle yan yana denge esaslarıyla bu dünya için neler yapabiliriz, yarınlarımıza daha yaşanabilir bir dünya nasıl bırakırız? konusunda çalışmalıyız. İlk öğretimden başlamak üzere kız çocuklarının ayrım yapılmadan okutulması, ailelerin çocuklarına eşit şartlar sağlaması gelecek nesiller için önemli farkındalık oluşturacaktır. Yetişkinler için ise ülke iş gücüne katkı anlamında hem kırsalda hem şehir-metropol hayatında kadınların eğitimi (meslek edindirme, yeteneklerin endüstiriye katılımı), bireysel ekonomik özgürlüklerinin kazanılması noktasında kıymetli olduğunu düşünüyorum.”

TOROSLARIN BİR KÖYÜNDEN SANAYİCİLİĞE UZANAN YOL

Henüz ortaokul dönemlerindeyken Toroslara bakarak kurduğu bir hayalle başlıyor Tepar Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Sultan Tepe’nin hikâyesi. “Benim kariyer yolculuğumun en önemli etkeni o hayallerdir” diyor ve devam ediyor; “Torosların bir köyünde dağların ardına bakarken kendimi hep iş kadını olarak hayal ederdim. İş kadınının tarifini bile bilmeden kendime bu hedefi koymuştum. İşin ilk etabı eğitim olduğu için güçlü bir eğitimle çalışmalara başladım. Kariyer yolculuğuna başlarken birinci olmazsa olmaz hayaller, ikincisi ise eğitim…”

O zamanlar izlediği bir filmin meslek seçiminde etkili olduğunu söylüyor Sultan Tepe. Bunu ise şu sözlerle anlatıyor; “Anadolu’da o dönemlerde model alabileceğimiz iş dünyasının içinde aktif olan çok kadın yoktu.  Meslek seçimimde televizyonda seyrettiğim iş hayatındaki kadınların çok büyük bir etkisi var. Zamanında seyrettiğim bir filmde fabrika yöneten bir kadın yöneticiyi hala hatırlarım.”

GENÇ KADIN SANAYİCİLERE SULTAN TEPE’DEN DAVET…

Aradan geçen zaman Sultan Tepe’nin iş yaşamında çizdiği başarı portresini de gözler önüne serdi.  İstanbul Sanayi Odası, (İSO) İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçı Birlikleri (İTHİB) gibi birçok sivil toplum örgütünün yönetim kurulunda yer alan Tepe, kadınların iş yaşamında ve STK’larda daha aktif olarak görev alması gerektiğini savunuyor ve şöyle söylüyor; “Erkek egemen bir sektörün içerisinde de olsam birçok sivil toplum kuruluşunda görev almam sebebiyle birçok sektörle de iç içeyim. Tüm iş kolları içerisine baktığımızda kadın çalışan sayısının özellikle de yönetici kadrosunda son beş yılda azalma olduğunu görüyoruz. Hem İSO hem de İTHİB’de aktif rol alıyorum ve birçok önemli işin altında imzam var. Başkanlarımdan ve diğer Yönetim Kurulundaki arkadaşlarımdan çok destek gördüm. Ben yerimi bırakırsam, genç kadın bir sanayiciye bırakmak isterim. Nitekim gençlerimizi, özellikle de tekstil sektörü için başkanlarımıza önerdik. Genç kadın sanayicilerimizi gelecek dönemlerde Yönetim kurullarında yer almaları için davet ediyorum.”

“GÜÇLÜ YÖNLERİMİZ ÇOK”

Dünya nüfusunun yarısını kadınlar oluşturduğu halde ne yazık ki özelikle gelişmekte olan ülkelerde çalışma hayatında kadınlar, erkekler kadar temsil edilemiyor. Burada ana problemin kadınlara biçilen rollerin iş hayatından çok anne olmak ve ev işleri ile ilgili sorumluluklardan kaynaklandığını söyleyen Tepe, “İş hayatının kadın-erkek ayrımı yapmadan kendi içinde zorlukları var. Fakat işin özüne girdiğimizde görüyoruz ki kadınlar genetik yapılarında olan olayları 360 derece analiz edebilme yetenekleri ortak akıl ile karar alabilme yetenekleri ile erkeklerden ayrışıp bazı konularda çok daha başarılı olmaktalar. Buna İK, finans yönetimi gibi konuları örnek verebilirim.” 

GÜÇLÜ KADIN GÜÇLÜ TÜRKİYE

Son olarak bizi bekleyen tehdide de değinen Sultan Tepe, “Toplumda cinsiyet eşitliği diyorsak eğer, bu toplumun her kademesinde olmalı. Yönetim Kurullarında da kadınlar eşit sayıda olmalı. Kadının dünyasını ancak kadın bilir. Kadını anlatabilmemiz için bizim orada olmamız gerekiyor.”

Bu sorumluluğu hepimizin alması gerektiğini söyleyen Tepe, sözlerini şöyle tamamlıyor: “İş dünyasının içinde kadınların çok daha fazla yer almasını sağlamak için hepimize iş düşüyor.” En çok da ülkemizi yönetenlere. Eğitimden başlayarak, toplumsal yaşamı da içine alacak ve kadın erkek eşitliğini sağlayacak bir ülke politikasına acilen ihtiyacımız var. Kadın Güçlü ise toplum da güçlüdür.”

İŞ YAŞAMI SÜREKLİLİĞİ VE SABRI SEVER

Aile işi olan kaynak, döküm ve vana sektörlerinde başlıyor iş hayatına Hülya Gedik… Erkek egemen sektörün kadın sanayicilerinden biri o. Baba mesleğini layıkıyla yerine getiren Gedik, yıllar içinde kaynak mühendisliği, vana imalatı ve ileri döküm teknolojilerinin yanı sıra Gedik Eğitim Vakfı çatısı altında Gedik Test Merkezi, Gedik Üniversitesi gibi eğitim kurumlarını da içeren benzersiz bir yapı geliştirdi.

“CİNSİYET AYRIMI YAPILMAMASI İÇİN 60 YILA İHTİYAÇ VAR”

Birçok başarılı işte imzası bulunan Hülya Gedik, erkek işi olarak görülen işin tam da merkezinde yer alıyor. Bu konudaki görüşlerini ise şöyle anlatıyor Gedik; “Sadece ülkemizde değil gelişmiş ülkelerde dahi kadın işi erkek işi ayrımı yapılmaktadır. Bu ayrımın yapılmaması için hala önümüzde 50-60 yıla daha ihtiyaç bulunuyor. Ayrımın yapılmasından ziyade erkek ve kadının iş yaşamında aynı ekonomik ve refah şartlarına sahip olması daha önemlidir. Kadını, erkek çalışana göre dezavantajlı kılan ‘algıda yanılsama’ diyebiliriz. Kadınların yaptıkları işte başarılı olabilmeleri için kendilerini kanıtlama zorluğu bulunuyor. Dolayısıyla bunun içinde belli bir sürecin geçmesi gerekiyor. Erkek çalışan da genellikle başarılı olma süreci gibi bir beklenti bulunmamaktadır.

Kadınların iş yaşamında yaptıkları yanlışların toleransı ne yazık ki fazla olmuyor, dolayısıyla da erkeklere daha uzun süre şans tanınıyor.” Ülkemizde ne yazık ki kadın istihdam oranları istenilen seviyede değil. Bu sebeple de başarılı olmuş iş insanlarının özellikle kadınlarımıza rol model olması büyük önem taşıyor. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak görüşlerini paylaşan Hülya Gedik, şu önemli önerilerde bulunuyor; “İş yaşamı sürekliliği ve sabrı sever. Gençlere; iş yaparken başarısız olmanın doğal olduğunu, hiçbir şart altında moral ve motivasyonun bozulmaması gerektiğini, zorluklar ile karşılaşmanın en büyük deneyim olduğunu ve çalışmaktan vazgeçmemeleri gerektiğini söyleyebilirim.”

“ERKEKLERLE İŞ YAŞAMININ YÜZDE 30’UNU PAYLAŞABİLİYORUZ”

Son olarak kadın istihdam oranlarına da değinen Hülya Gedik, sözlerini şu şekilde tamamladı; “Erkekler ile toplumun yüzde 50’sini paylaşırken, iş yaşamının yüzde 30’unu paylaşabiliyoruz. Çalışan kadın sayısının artması için benimde dahil olduğum birçok STK yıllardır çalışmalar yürütüyor. Kadınların ‘anne olma’ kimliği çalışma hayatında varlıklarının önünde en önemli engel durumunda. Özel ve kamu şirketlerinde çocuk bakım yerlerinin fazlalaşması, bakım yeri olan şirketlere teşvik uygulanması, kadınların eşleri tarafından çalışma konusunda engellenmemeleri için erkeklerin eğitilmesi, kadınların kendinden motive olup çalışma hayatında var olmak istemesi sayılabilir.”

HERKES ONU MÜHENDİSİN KIZI OLARAK TANIDI

İş dünyasının güçlü kadınlarını say deseniz aklımıza gelecek beş isimden biri olur Senur Akın Biçer. Kariyer yolculuğunun tam içine doğdu o. Küçük ev aletleri sektöründe ilklerin mimarı olan babası SENUR A.Ş.’yi kurdu önce, sonrada markalaşmanın en güzel örneklerinden biri olan Arnica’yı… Babasını herkes “mucit mühendis” olarak tanırdı. O da küçük yaşlardan itibaren fabrikanın yolunu tutar ve babasıyla birlikte çalışırdı. Süreci şöyle anlatıyor Senur Akın Biçer; “Mühendis değilim ama babamdan edindiğim mühendis bakış açısı ile fabrikanın her biriminde çalıştım. Babam hayalleri olan bir insandı. Ben ondan hayallerini gerçekleştirme gücü de aldım diyebilirim. Böylece henüz üniversite yıllarında da girişimcilik alanında bazı adımlarım oldu.”

“BABAMIN HAYALLERİNİ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRDÜĞÜNÜ GÖRDÜM”

Küçük yaştan itibaren iş yaşamının içinde Biçer. Başarılı bir sanayici olan babasının iş yaşamını nasıl şekillendirdiğini ise şöyle anlatıyor; “Biz hem baba-kız hem de iki yetişkin gibi davranıyorduk. Babam bana hayallerinden, yapmak istediklerinden bahsederdi. Sonra onun hayallerini nasıl gerçeğe dönüştürdüğünü görme fırsatım oldu. Bu benim için çok teşvik ediciydi. Onu 2011’de aniden kaybettikten sonra işin başına geçtik. Benim hala ‘Acaba babam olsa burada nasıl davranırdı?’ diye düşündüğüm, buna göre karar aldığım ve ilerlediğim durumlar olur.” Ne yazık ki ülkemizde hala kadın-erkek işi olarak ayrılan işler mevcut… Senur Akın Biçer de bu alanda pek çok mücadele vererek başarıya ulaştı. “Babam, kız çocuk erkek çocuk ayrımı yapmazdı” diyor ve ekliyor; “Bu büyük bir şans elbette. Bu nedenle i ş yaşamında ayrımcılığa uğradığımı çok söyleyemem. Ancak genel olarak toplumsal cinsiyet eşitliği benim her zaman öncelikli gündem maddelerimden oldu. Kadın çalışanların sorunları, daha fazla kadının nitelikli iş alanlarında çalışması için çaba harcadım. En çok zorlandığım konu, aslında hepimizi en çok zorlayan konu, önyargılar. Bazen kadınlar 'Bu kadın işi değil' diyor, bazen de erkekler. Oysa iş tanımını, işi yapan kişinin yeteneklerine ve becerilerine göre yaptığınızda ortada bir kadın-erkek sorunu kalmıyor.”

DUVARLARIN ÇOĞUNU BİZ ÖRÜYORUZ

Sözlerini iş dünyasına yeni adım atacak kadınlara verdiği altın değerinde tavsiyelerle tamamlıyor Senur Akın Biçer ve şöyle anlatıyor; “Kadınların karşılarına çıkan duvarları toplum örüyor gibi görünse de biz aşamayacağımız duvarların çoğunu kendimiz örüyoruz. O nedenle ben bir öneride bulunacak olursam kadınlara güçlerinin farkında olmalarını, kendilerine inanmalarını ve hayallerinin peşini bırakmamalarını söylerim. Bir de elbette kendimizi güçlendirmek için eğitim almak, öğrenmek ve üretmek başarı için önemli adımları oluşturuyor. Kadınlar arasındaki dayanışmanın gücüne inanıyorum. Bu bizi ileriye taşıyor. Ayrıca iş dünyasında daha çok kadının olmasını önemseyen, bunu dert edinen sivil toplum kuruluşlarında görev almaları da onlara yalnız olmadıklarını hissettirecektir.”

 

Yorum Yaz