AZ BULUTLU
2004 yılında Giresun’da ilk üretim fabrikasını kuran Orka Holding, geçtiğimiz hafta ikinci fabrikasının açılışını gerçekleştirirken aynı zamanda üçüncü tesisin de temellerini attı. Bu adımla ülke adına önemli bir görevi yerine getiren marka, hem kazanıyor hem de kazandırıyor memlekete. Hele ki tekstil ve hazır giyim sektörünün kan kaybettiği şu günlerde böylesine hamleler sektöre moral aşılıyor desem tam da yeridir. Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu’nun ise ekonomideki karar vericilerden tek bir isteği var, o da; “Verilen desteklerde sektör ayrımı yapılmadan, inovatif çalışmalara destek verilmesi.” Marka olmadaki gücünü üretimden alan Holding, “Bu topraklardan marka çıkmaz” diyenlere inat, icraatlarını göstermeye devam ediyor.
Sektörde 40 yılı geride bırakırken üretiminin yüzde 85’ini 85 ülkeye ihraç eden Orka Holding, sürdürülebilirlik felsefesi çerçevesinde çevre dostu üretim ve tedarik süreçleri anlayışını da merkezinde tutmaya devam ediyor. Bu anlayışının belki de en önemli parçalarından biri olarak Giresun’daki fabrikalarına bir yenisini daha ekleyen marka, deyim yerindeyse bölgede bir üretim havzası oluşturdu.
Giresun’daki ilk fabrikasını 2004 yılında Giteks ve Giysun A.Ş. firmaları ile faaliyete geçiren Grup, sürdürülebilirlik odaklı, yapay zeka destekli ve robotik teknolojiye dayanan yeni fabrikasıyla birlikte üretim kapasitesi açısından Avrupa’da liderliğe yerleşti. Holding, 750 milyon TL yatırıma sahip fabrikalarıyla birlikte sağladığı toplam istihdam sayısını 2 bin 250’ye çıkarmaya hazırlanırken yıllık 2 milyon 300 bin adet üretim kapasitesine de ulaşarak, lüks erkek modasında Türkiye ve Avrupa’nın en büyüğü olmayı başardı.
Marka olmadaki asıl gücünü üretimden alan Orka Holding, Giresun’daki üretim havzasında ekonomiye ve istihdama da hatırı sayılır bir katkı sağlıyor. Üstelik bunu yaparken çevreye duyarlı bir anlayış belirliyor marka. Öyle ki Giresun’da açtığı ilk fabrikayı geri dönüşüm merkezi haline getirmek için şimdiden kolları sıvamış bile…
Kurduğu fabrikasında dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve inovasyonu bir araya getirmeyi planlayan marka, makineleri ve üretim teknolojileri ile birlikte kendi içinde bir denge sağlamayı planlıyor. Bu noktada Ticaret Bakanlığı’yla gerçekleştirdikleri toplantılarda AB’nin getireceği regülasyonlara hazırlıkları konusunda da konuştuklarını söyleyen Süleyman Orakçıoğlu, “Bu regülasyonları oluşturmadan zaten gümrük oranlarının dahi bir anlamı olmuyor. Bunlara uymadığımız taktirde birçok sektör ihracat gerçekleştiremeyecek. Bu standartlara uyabilmek son derece önemli. Bizim tesisimiz gelen ve gelecek olan regülasyonlara tamamen hazır. Zaten fabrikalarımız şu anda enerjisini güneşten alıyor. Aynı zamanda özellikle kâğıt kullanma ve atık konusunda çok dikkatliyiz. Tesisimiz için gereken enerjinin yüzde 80’ini güneşten üretebiliyoruz” diyerek ilk GES’lerini dört yıl önce kurduklarını ve sürdürülebilirlik anlamında da oldukça ilerlediklerinin altını çiziyor.
Üretimde bir know-how oluşturmanın kolay olmadığını belirten Orakçıoğlu, “Biz 2004 yılında ilk üretim yapma fikrimizi fiiliyata geçirdiğimizde Giresun 4. bölgeydi. Yani teşvik koşullarında Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile aynıydı. O sebeple biz o dönem başladık ve üstüne koya koya devam ettirdik buradaki yatırımlarımızı. Bir sanayi kültürünü şehre empoze etmek zordur. Biz burada güzel tatlı sürprizler de yaşadık. Festivallerde, fındık dönemlerinde eleman bulmak da zorluk yaşadık. Hal böyle olunca kendimizi yörenin koşullarına adapte ettik. Çalışan arkadaşlarımız da aynı şekilde bizlere adapte oldu” diyerek yöreyle çok güçlü bağlarının oluştuğuna dikkat çekiyor.
Fabrikada hazır giyim sektöründe üretim verimliliğini artırmak ve hatasız üretimi standartlaştırmak amacıyla dijitalleşmeyi de merkeze aldıklarını vurgulayan Orakçıoğlu “Makine parkurumuzu yapay zeka destekli ve robotik teknolojiyle güçlendirdik. Yapay zeka ile terzilik yapacağız. Veri odaklı üretim ve dijital izlenebilirlik kabiliyetiyle Giresun’u yalnızca doğal güzellikleriyle değil, teknolojik tekstil üretimiyle de öne çıkarıyoruz. Tüm üretim süreçlerinin takibi ve sağlanan verilerin işlenmesine yönelik kendi yazılım sistemimizi kullanıyoruz. Böylece kağıtsız fabrika hedefinde sona yaklaştık” dedi.
Değişim ve dönüşümün öncüsü olma konusunda yıllardır büyük mücadeleler verdiklerini dile getiren Orakçıoğlu, “Söz konusu mücadelenin içeriğine baktığımız zaman, ‘Bu topraklardan marka çıkmaz’ diyenlere icraatlarımızı gösteriyoruz. Bu süreç tabii ki 10 yılda, 20 yılda gerçekleşen bir zaman dilimi değil. Büyük bir sabır gerektiriyor. 2024 yılının Aralık ayında 40’ıncı yılımızı ekibimizle birlikte kutladık. Bu dönemde ülkemizde inanılmaz süreçler yaşandı. Bunlar belki de belli dönemlerde kırılma anları yaşattı. Bunları aşabilmek ve bu noktada var olabilmek hiç kolay olmadı. Burada üstatlarımın söylediği çok önemli bir tanımlama var. Bunu da tekrar etmek isterim; ‘Burada hem alın teri hem de akıl teri var’ bu ikisi olmadan başarı yakalanmıyor.” dedi.
Global anlamda dünyada sektör adına yaşanan birçok gelişmenin olduğuna dikkat çeken Orakçıoğlu, bu gelişmelerde kendimizi doğru pozisyonlamanın çok önemli olduğunu dile getirdi. “Hedef seçtiğiniz ülkelerdeki gümrük oranları sürekli değişiyor. Tarife dışı engellerin dışında gümrük oranları daha yüksek oranlarda olabiliyor ya da düşebiliyor. Rakip analizini ve piyasa analizi yapmak ve bunlarla birlikte hareket etmek için deyim yerindeyse bizlerin orkestra şefi olması gerekiyor” diyerek dünyada yaşanan değişime ayak uydurmanı önemine dikkat çekti.
Türkiye’nin ihracattaki kilogram başına katma değeri 1,5 Dolar’ı geçmiyor. Hazır giyim sektöründe ise bu rakam 16 Dolar seviyesinde. Bu noktada Orka Holding’in ciddi anlamda bir fark ortaya koyduğunu dile getiren Orakçıoğlu, “Biz buradaki üretim üssümüzde kilogram başına 133 Euro ile ihracat yapıyoruz. Dünyanın çok büyük bir otomotiv devinin bize araba satarken verdiği kilogram başına değer yaklaşık olarak 43 Euro. Yani bu durumda bizlerin nasıl bir pozisyonda olduğu apaçık ortada. Herkes bizi ve ülkemizdeki markalarımızı da biliyor. Ama biz markalarımızla yaptığımız tasarım, inovasyon, iletişim stratejilerimizin dışında da yönetimimizle güçlüyüz. Dünya sıralamalarına baktığımızda üretim gücünde ilk 3’te olan bir üretim tesisine sahip olmak, markalarımızın dünyadaki etkinliğini de artırıyor. Ekonomideki karar vericilere bir mesaj iletmek istiyorum; lütfen destek oluşturmak istediğimiz zaman sektör ayrımı yapmayalım. Her sektördeki inovatif projeleri seçelim ve bu projelere destek olalım. Bu projelere destek olmak sadece o proje için önemli değil, o sektörün moralini ve enerjisini artırmak için de son derece önemli” diyerek karar vericilerden de beklentilerinin neler olduğunu dile getirdi.
“Dünyada değişen yeni nesil müşteri kitlesinin bir istediği var; lüksü ulaşılabilir hale getirmek. Kalite, tasarım ve inovasyon olacak fakat fiyatları da ulaşılabilir olacak. Bizim ana stratejimiz ‘Lükse demokrasi getirmek’. Bizim ana stratejimiz budur. Yoksa başkalarını hedef almak çok sürdürülebilir değil. Yeni nesil müşteri kalite, tasarım ve inovasyonu önemsiyor fakat buna uygun fiyatlarla ulaşmayı arzuluyor” diyen Orakçıoğlu, tamamen yeni nesil müşteri kitlesinin hedeflerine uygun bir pozisyon aldıklarını söylüyor.
GÜNDEM KORİDORU
11 Haziran 2025