AÇIK
Cevaplar birer birer gelecek tabi birer tatlı lokma gibi. Çünkü bu şehir, yalnızca köprülerin değil; tatların, kültürlerin ve ustalığın da buluştuğu yer. İstanbul’da her semt, bir tatlı sesle fısıldar: “Gel, sana Hatay’ı göstereyim… Adana’dan bir lezzet sunayım… Gaziantep’in sırrını açayım…” diye.
Ali Usta’nın burma kadayıfı ile başlayan bu lezzet haritası, Hafız Mustafa’nın tarihi zarafetiyle geçmişe açılıyor. Asi Künefeleri ve Hatay Medeniyetler Sofrası ise birer kültürel elçi gibi; Hatay mutfağının inceliklerini İstanbul’a taşırken yalnızca damakları değil, ruhları da doyuruyor.
The Qadayıf gibi markalar ise bu geleneksel yolculuğa yenilik katıyor. Kadayıf artık sadece bir tatlı değil; bir sunum, bir duruş, bir ifade biçimi halini alıyor. Çatalın ucunda uzayan peynir, belki de memleketten uzakta bir annenin sesi kadar sıcak bir duyguya dönüşüyor.
Yaşar Usta, Keyfisaray, Özikizler ve Beyzade gibi markalar, tatlıyı yalnızca bir mutfak ürünü olarak değil; bir ustalık meselesi, bir zanaat olarak ele alıyor. Bu lezzetlerin ardında, ateşin karşısında yıllarını vermiş insanlar var. O insanlar ki her tel kadayıfı parmak uçlarıyla hissediyor, her damla şerbetin ritmini biliyor.
Künefenin altın rengi, aslında bir kültürün cilası. Anadolu’dan İstanbul’a uzanan bu tatlı yolculuk, damakla birlikte geçmişi, aidiyeti, çocukluğu da tatlandırıyor. Tıpkı Mahir Lokantası’nda öğle sonrası çayıyla birlikte gelen künefenin, birdenbire sizi yıllar öncesine götürmesi gibi…
Sonuçta şunu gördük: İstanbul’da künefe ve kadayıf sıradan bir tatlı değil, bir hikâye… Ustasının ellerinden çıkan her porsiyon, bir nesilden diğerine anlatılan bir masalın devamı. Ve biz bu masalı, 15 özel durakta dinlemek için yola koyulduk. Her birinde ayrı bir nefes, ayrı bir ustalık ve aynı yürek olduğunu düşünüyoruz.
İstanbul’un altın tel örgülü bu kadayıf haritası, bir bakıma Anadolu’nun ta kendisi. Künefe ise bu haritanın yıldızı: çıtır, sıcak ve unutulmaz.
Şimdi siz değerli okuyucular bu liste içinden favori tatlıcınızı seçeceksiniz. Bizde bunları toplayıp içinden 5 markayı şampiyon ilan edeceğiz.
İstanbul’un altın tel örgülü bu kadayıf haritası, bir bakıma Anadolu’nun ta kendisi. Künefe ise bu haritanın yıldızı: çıtır, sıcak ve unutulmaz. Şimdi siz değerli okuyucular bu liste içinden favori tatlıcınızı seçeceksiniz. Bizde bunları toplayıp içinden 5 markayı şampiyon ilan edeceğiz.
Kadayıfın yumuşak sesi: Özikizler. Geleneksel Hatay yöntemlerine sadık, ama çağın ritmine ayak uydurmuş bir tatlı markası. Hafifliğiyle dikkat çeken tatlıları, geniş menüsüyle her damak zevkine dokunuyor.
Hatay’dan İstanbul’a uzanan bir lezzet köprüsü: Asi Künefeleri. 1960’tan bu yana aynı reçete, aynı incelikle sunuluyor. Nar gibi kızaran tel kadayıfın arasında eriyen peynir, Anadolu’nun tatlı sırlarını anlatıyor.
Künefenin cömert hali: Jumbo. Adı gibi büyük, lezzeti gibi iddialı. Kat kat tel kadayıf arasında uzayan peynir, üzerinde çıtır çıtır kızarmış kabukla taçlanıyor. Her porsiyon bir şölen, her kaşıkta bir Anadolu masalı gizli.
Yeni nesil tatlı tutkunlarının gözdesi: The Qadayıf. İddialı sunumları, yaratıcı reçeteleriyle kadayıfa çağdaş bir yorum getiriyor. Gelenekle inovasyonu harmanlayan bu marka, kadayıfın dönüşüm yolculuğunda özel bir sayfa.
Bir künefe ustasının düşüyle doğan Ekol, fıstıklı ve peynirli künefede dengelerin ustası. Altın rengi çıtırlık ve şerbetin dozu tam kıvamında. Tadına varıldığında Adana’dan Antakya’ya uzanan bir lezzet haritası beliriyor.
Tarihin kadayıfla buluştuğu adres: Hafız Mustafa. 160 yıllık tatlı geleneğiyle Osmanlı’nın mutfak mirasını günümüze taşıyor. Burma kadayıfı ve kaymaklı künefesi, nostalji ile günümüz damak zevkinin kusursuz bir birlikteliği.
Hatay’ın çok kültürlü lezzet mirasını İstanbul’a taşıyan bu sofra, kadayıfı adeta bir ritüelle sunuyor. Tel tel açılan kadayıflar, nar gibi kızarıyor; Hatay peyniriyle birleşince her lokma bir medeniyetin sesi oluyor.
Bir İstanbul klasiği olan Yaşar Usta, burma kadayıfın efendisi. Ustasının eliyle sarmalanan kadayıf, odun ateşinde nar gibi kızartılıyor. İçindeki iri Antep fıstığı ve ustalıkla ayarlanmış şerbetiyle damakta iz bırakıyor.
Keyfisaray, adı gibi künefenin saray hali. Her bir tabakta özen, her bir telde sabır var. Şerbeti ağır değil, peyniri uzayıp gider. Üzerine serpilen antep fıstığıyla son dokunuş yapılır, lezzet tahtına kurulursunuz.
İstanbul’da hem ev yemekleriyle hem de künefesiyle öne çıkan Mahir Lokantası, sürpriz bir kadayıf durağı. Kıvamında pişirilmiş tatlıları, özellikle öğle sonrası çay eşliğinde tercih edilen bir şehir klasiği olma yolunda.
Hataylı ustaların İstanbul’daki imzası: Mamikler. Geleneksel tekniklerle hazırlanan künefeleri taze, çıtır ve dengeli. Gözünüz doyuyor, damağınız mest oluyor. Şerbeti ne eksik ne fazla, tam kararında bir ustalık.
İsmini lezzetinden alıyor: Muazzam. Tel kadayıf ve peynir arasında kurduğu dengede ustalığı gizli. Modern bir sunumla geleneksel lezzeti birleştiren mekan, künefenin geleceğine ışık tutuyor.
Kadayıf ustalığının sembol ismi Ali Usta, burma kadayıfın en zarif halini sunuyor. Geleneksel el işçiliğiyle hazırlanan tatlıları, taptaze fıstık ve sadeyağla birleşince hafızalarda iz bırakıyor. Her lokma, yılların emeğini ve ustalığını fısıldıyor.
Baklava ustalığının yanına kadayıfı da ekleyen Tatbak, zarif tatların adresi. Özellikle fıstıklı kadayıfı dillere destan. Geleneksel tatlara saygı duyan, malzeme kalitesinden ödün vermeyen nadir ustalardan.
İstanbul’un kadayıf sahnesinde zarafet ve sadelikle yerini alan Beyzade, Hatay usulü künefenin en rafine temsilcilerinden. Geleneksel tariflere sadık, ama sunumda çağdaş. İnce zevklerin damakta bıraktığı bir tebessüm.