İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin 2024 yılı Eylül ayı olağan toplantısı ‘Kalıcı Rekabet Artışı İçin Sanayimizde Stratejik Dönüşüm ve Odamızda Yapılan Çalışmalar’ ana gündemi ile toplandı. Meclis toplantısında sanayiciler, İSO’nun sanayinin geleceğini şekillendirecek kritik bir adım atarak hayata geçirdiği Stratejik Dönüşüm Merkezi (SDM) hakkında bilgilendirildi. SDM’nin, sanayinin karşılaştığı zorlukları ve fırsatları analiz ederek, sektörün sürdürülebilir dönüşümüne öncülük etmeyi hedeflediğini söyleyen İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, “Bu merkez, İSO’nun sanayi stratejilerinin geliştirilmesi ve sanayi kuruluşlarının yarınlara hazırlanmasında önemli bir rol oynayacak” dedi
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin 2024 yılı Eylül ayı olağan toplantısı ‘Kalıcı Rekabet
Artışı İçin Sanayimizde Stratejik Dönüşüm ve Odamızda Yapılan Çalışmalar’ ana gündemi yapıldı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği toplantıda Stratejik Dönüşüm Merkezi Danışmanı, Future Ally Şirketi Kurucu Ortağı İdil Özdoğan, ana gündem çerçevesinde İSO Stratejik Dönüşüm Merkezi’nde yapılan çalışmalar hakkında bir sunum yaptı. Geçen yıl İstanbul Sanayi Odası bünyesinde ‘Stratejik Dönüşüm Merkezi’ni kurduklarını ifade eden Erdal Bahçıvan, merkezin çalışmaları kapsamında ilk olarak meclis üyelerinin katılımıyla bir çalıştay düzenlediklerini, sanayinin güncel sorunlarını ve çözüm önerilerini masaya yatırdıklarını söyledi. Bahçıvan, Stratejik Dönüşüm Merkezi çalışmalarının bir sonraki aşamasında ise sanayiye ve iş dünyasına yön veren küresel eğilimlere odaklandıklarını ve önemli bulgulara ulaştıklarını kaydetti.
“SDM, İSO’nun sanayi stratejilerinin geliştirilmesi ve sanayi kuruluşlarının yarınlara hazırlanmasında önemli bir rol oynayacak” diyen Bahçıvan, Stratejik Dönüşüm Merkezi’nin bünyesinde hayata geçirilen ‘Geleceğin Sanayisi için Ufuk Taraması’ çalışması hakkında da bilgiler paylaşarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Çalışmamızın ana hedefi, sanayiyi etkileyen ‘yeni dönüşüm dalgalarının’ tanımlanması ve ‘yeşil, dijital, insan, deneyim ekonomileri ve jeopolitik dönüşüm’ alanlarında; üretim ve tüketimin kırılma noktalarına ve fırsat alanlarına ışık tutmaktır. Bu arada söz konusu çalışma; ‘Stratejik Dönüşüm Merkezimizin’ bundan sonraki faaliyetlerinin ana çerçevesini oluşturacak. Küresel değişim denilince hepimizin aklına öncelikle ‘ikiz dönüşüm’ olarak adlandırılan yeşil ve dijital dönüşüm alanları geliyor. Ancak, biliyoruz ki dönüşümün sanayiyi ilgilendiren boyutu sadece bu iki alanla sınırlı değil. Yetenek, mekan ve iş modeli değişiklikleri de işin içine giriyor. Bu noktada, firmaların ve işgücünün yüksek katma değerli, ileri teknolojiyi kullanma ve geliştirme yeteneği kazanması daha da önem kazanıyor. Üretim mekanı, sadece fiziksel alanlarla sınırlı kalmayıp dijital alanlara yöneliyor ve bu ikisinin eşgüdümü ön plana çıkıyor. Yine sanayi faaliyetlerinde artık sadece üretim değil hizmetler tarafı da ağırlık kazanıyor. Bütün bunlar bizi aslında yeni bir sanayi modeline götürüyor. Üstelik bu model; sadece sanayinin dinamikleri ile de şekillenmiyor. Jeo-stratejik değişimlerin yanı sıra insan ve deneyim boyutları da bu modelin birer parçası. Küreselleşmenin hız kesmesi, artan korumacılık, yeni sanayi politikaları gibi trendleri kapsayan jeo-stratejik değişimler; özellikle gelişmekte olan ekonomilerde sanayinin tedarik zinciri kaynaklı şoklara karşı daha dayanıklı hele getirilmesini ve yeni yatırımlar için daha çekici kılınmasını zorunlu kılıyor. İnsan boyutunda ise sektörlerin; demografik değişimler, göç, esnek çalışma modelleri, yeni nesil öğrenme biçimleri gibi eğilimlere uyumunun sağlanması önem kazanıyor. Son olarak tüketici yapısı ve beklentileri; daha kişiselleşmiş, deneyim odaklı, uzun süreli etkileşime imkan veren mal ve hizmetlere doğru kayıyor. Böyle bir dünyada sanayi sektörleri de ürün, süreç ve satış kanallarını yeniden tasarlamak zorunda kalıyor.”
Gelişmiş ülkelerin, stratejik ürünlerde artık “içeride üretim”, “yakında üretim”, “dost ülkelerden tedarik” gibi yaklaşımları benimsediğine dikkat çeken Bahçıvan: “Üretimin tekrar gelişmiş ülkelere yönelmesini destekleyen bu eğilim, değer zincirlerini de yeniden şekillendiriyor. Çin ile gelişmiş batı ülkeleri arasında giderek kızışan teknolojik ve ticari rekabet bir yandan “jeo-ekonomik” kutuplaşmayı artırarak küresel ticarette korumacılığı körüklüyor, ancak diğer yandan da yeni ticaret yollarının kurgulanmasını ve yeni bölgesel anlaşmaların yapılmasını sağlıyor.” dedi
Yapılan çalışmanın çok değerli ve önemli bir diğer çıktısının da Türkiye için bir ilk niteliğinde ‘İSO Yeni Nesil Sanayi Hazırlık Endeksi’ olacağını kaydeden Erdal Bahçıvan, çalışmalarında son aşamaya gelinen endeks için “Sanayi sektörümüzün küresel trendler karşısındaki konumunu ve bu trendlere ne kadar hızlı uyum sağlayabildiğini ölçmeyi amaçlayan bu endeks, yalnızca bir sıralama endeksi olmayacak, detaylı rapor içeriği ile küresel ekonomide yaşanan köklü değişimlere nasıl ayak uydurabileceğimize ilişkin yapılması gerekenleri de kapsayacak” dedi.
Sanayinin önündeki en acil gündemlerden birinin de sağlıklı bir işgücü planlamasının hayata geçirilmesi olduğunu dile getiren Erdal Bahçıvan, “Çünkü bu konudaki eksikliklerimiz, ihtiyaç duyduğumuz temel alanlarda arz ve talebin örtüşmemesine yol açıyor. Bazı iş kollarında büyük işgücü açığı yaşanırken bazı iş kollarındaki yoğunlaşma ekonominin dengelerini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle, üretim hayatımızın ihtiyaç duyduğu işgücünü yetiştirebilmek için, yüksek nitelikli bir eğitim konseptini süratle uygulamaya geçirmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla bu doğrultuda; temel eğitimden mesleki eğitime, üniversiteden lisans üstü eğitime kadar hayat boyu öğrenme yaklaşımını da içeren kapsamlı bir reform ihtiyacı kendisini hissettiriyor. Zira dönüşüm sadece yeni teknolojileri kullanmaya başlamak ve üretim süreçlerini yeniden tasarlamakla sınırlı değil. Hem üretilen mal ve hizmetlerdeki rekabetçiliği hem de yatırım çekiciliğini artırmak için dönüşümün öznesi olan insanı temeline alan bütüncül bir dönüşüm kaçınılmaz.” dedi.
GÜNDEM KORİDORU
21 Kasım 2024