HAFİF YAĞMUR
Fed’in beklenen faiz indirimi öncesinde açıklanan istihdam verileri, indirim ihtiyacını ortadan kaldırarak tahvil ve hisse piyasalarında belirsizliği artırdı.
Cuma günü açıklanan Ocak ayı ABD tarım dışı istihdam verisi, beklentilerin altında kalsa da güçlü bir artış kaydetti ve ortalama saatlik ücretler beklentilerin üzerinde yükseldi. Bu gelişmeler, tahvil yatırımcılarının getirilerin kısa vadede düşmeyeceğine dair beklentilerini pekiştirdi. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’in, Trump yönetiminin odak noktasının Fed faizlerinden ziyade 10 yıllık tahvil getirilerinin düşmesi olduğunu belirtmesine rağmen, bu hedefin kısa vadede gerçekleşmeyeceği düşünülüyor.
Bloomberg ekonomisti Simon White, Trump yönetiminin ticaret açığını azaltma hedefiyle 10 yıllık tahvil getirilerini düşürme arasındaki çatışmayı vurgulayarak, bu durumun getirileri daha da yukarı çekebileceğine dikkat çekti.
Tahvil piyasasındaki belirsizlik, yatırımcıların ekonomik görünüm hakkında daha fazla netlik beklemesiyle artıyor.
Fed’in indirim baskısı altında olmaması, JPMorgan Asset Management portföy yöneticisi Priya Misra tarafından da vurgulandı. İstihdam raporunun dirençli bir işgücü piyasasına işaret etmesi, Fed’in para politikasında daha ihtiyatlı bir yaklaşım benimsemesine yol açabilir. Bu, tahvil yatırımcılarının faiz artışlarını öngörerek daha yüksek getirilerden kaçınma stratejilerini gözden geçirmelerini gerektiriyor.
ABD hisse senedi piyasası, Trump’ın politikalarına dair belirsizlikler nedeniyle yatırımcıların portföylerini konumlandırmakta zorlandığı bir dönemden geçiyor. Strategas Securities LLC’de ETF ve teknik stratejist olan Todd Sohn, boğa piyasasının üçüncü yılında olduğumuzu ve yüksek beklentilerin herhangi bir kırılganlığı piyasaları altüst edebileceğini ifade etti.
JPMorgan küresel hisse senedi stratejisi başkanı Mislav Matejka’nın verilerine göre, varlık yöneticilerinin hisse senedi vadeli sözleşmelerindeki risk seviyesi yüzde 40’ın üzerine çıktı, bu da 2017 yılındaki yüzde 10’un altındaki seviyelerle karşılaştırıldığında belirgin bir artış gösteriyor.
Bu risk artışı, yatırımcıların Trump’ın göreve geldiği ilk döneme kıyasla daha az likiditeye sahip olarak hisse senedi alımına yöneldiğini gösteriyor. Trump yönetiminin alacağı ekonomik ve ticari kararların piyasalara nasıl yansıyacağı konusundaki belirsizlik, yatırımcıların temkinli davranmasına neden oluyor.
Yatırımcılar, politik gelişmeler ve ekonomik göstergeleri yakından takip ederek portföylerini ayarlıyor.
Fed’in faiz indirimi bekleniyordu, ancak Ocak ayı istihdam verilerinin güçlü çıkması bu beklentiyi azalttı. İşgücü piyasasının dirençli olması, Fed üzerindeki indirim baskısını azalttı.
Tahvil getirileri, güçlü istihdam verileri ve ortalama saatlik ücretlerin beklentilerin üzerinde artmasıyla yükselebilir. Ayrıca, Trump yönetiminin ticaret açığını azaltma hedefi, tahvil getirilerinde artışa yol açabilir.
Trump’ın politikaları, belirsizlik yaratarak hisse senedi yatırımcılarının portföylerini konumlandırmada zorlanmasına neden oluyor. Yatırımcılar, politik kararların ekonomi ve piyasalar üzerindeki etkisini öngörmekte güçlük çekiyor.