Sürdürülebilirlik tohumları mücevher sektörünü de yeşertmeye başardı. Gün yüzüne çıkarılması bin bir meşakkat gerektiren, dünyanın en sert madeni olan elmas; yumuşacık hislerle, değerinden hiçbir şey kaybetmeden, doğaya saygı çerçevesinde pırlanta olarak laboratuvarda yetiştiriliyor. Ekolojik pırlanta isimli söz konusu yeni nesil mücevherler “Eko Pırlanta” çatısı altında Melissa Güzeliş Boyacı ve kız kardeşi Simge Güzeliş Kaynar öncülüğünde görücüye çıkıyor. Melissa Güzeliş, yaklaşık 50 yıldır pazarda olmasına rağmen son zamanlarda trend olan ekolojik pırlantayı tüm yönleriyle anlatıyor.
Hayata değer katan bazı armağanlar vardır, pırlanta bunların en başında gelir. Gün yüzüne çıkarılırken doğada büyük tahribata sebep olan pırlantanın yerini son zamanlarda yetiştirilmiş pırlanta olarak adlandırılan ekolojik pırlanta alıyor. Laboratuvar ortamında oluşturulan geleneksele kıyasla değer kaybı olmayan ekolojik pırlantanın Türkiye’deki ehli Melissa Güzeliş Boyacı üretiminden başlayarak pazar sürecine kadar laboratuvar pırlantasının her sürecini anlatıyor.
Kız kardeşiniz Simge Güzeliş Kaynar ile omuz omuza kurduğunuz Eko Pırlanta’nın çıkış hikayesinden bahseder misiniz?
Mücevher sektöründe öncü olan bir ailenin dördüncü kuşak temsilcisiyim. Çok küçük yaşlardan beri babamla beraber işe giderek aile şirketimizde görev almaya başladım. Bu sayede pırlanta ve mücevheri daha yakından tanıma fırsatım oldu. Aile şirketi içerisinde farklı departmanlarda görev alarak mücevher üretimi, satış ve pazarlaması hakkında bilgi sahibi oldum. Uluslararası bir laboratuvarın pırlanta derecelendirme eğitimini tamamlayarak Uluslararası Pırlanta Değerlendirme Uzmanı sertifikası aldım. Pırlantalı mücevher sektöründe hizmet veren aile şirketimizde 20 yıl boyunca ürün yönetimi, dijital pazarlama ve toptan satış alanlarında görev aldım. Yıllar içinde edindiğim birikim ve deneyimimi değişen dünyaya uyum sağlamak ve mücevher sektörüne yeni bir perspektif getirebilmek adına kullanmaya karar verdim. Bu bağlamda aile şirketindeki görevimden ayrılarak kız kardeşimle beraber Eko Pırlanta markasını kurduk. Eko Pırlanta yeni nesil mücevher ihtiyacına cevap verebilmek için tasalanmış bir markadır. Tasarladığımız ürünlerde yetiştirilmiş pırlantalar kullanarak çocuklarımıza daha yaşanılabilir bir dünya bırakma fikrini mücevher ile birleştirmeyi hedefledik.
Yetiştirilmiş pırlantanın oluşum sürecini ve doğaya sağladığı faydayı anlatarak geleneksel pırlantadan farklı olan yanlarını söyleyebilir misiniz?
Eko pırlantalar, tüm dünyada laboratuvar pırlantaları ismiyle bilinen yaklaşık 50 senelik bir geçmişe sahip olan yetiştirilmiş pırlantalardır. Pırlanta doğadan çıkarılan karbon atomlarından oluşan değerli bir taştır. Karbon atomları yüksek sıcaklık ve basınç altında milyarlarca yıl içerisinde doğada pırlantaya dönüşmektedir. Ancak günümüzde gelişen teknoloji ile beraber karbon atomları tesislerde doğal pırlantanın oluşum şartları sağlanarak yüksek ısı ve sıcaklık altında aylar içerisinde pırlantaya dönüştürülebilmektedir. Eko pırlantalar fiziksel, kimyasal ve optik özellikleriyle doğadan çıkarılan pırlanta ile eşdeğerdir. Aralarındaki tek fark; üretildikleri yer ve üretilme süreleridir. Bu pırlantalar sahte değil, doğal pırlantaların insan tarafından tesislerde yetiştirilmiş halleridir. Yetiştirilmiş pırlantalar doğal pırlantalara göre ekolojik yönden birçok fayda sağlamaktadır. Tüm dünya sürdürülebilirlik adına üretimlerini daha ekolojik hale getirmeyi hedeflemektedir. Doğal pırlantalar yerin yüzlerce kilometre altında oluştukları için doğadan çıkarılma aşamalarında doğal alanların tahribatına ve yoğun bir enerji ve su sarfiyatına sebep olmaktadır. Bunun aksine yetiştirilmiş pırlantalar karbon atomlarının pırlanta oluşum şartları yaratılarak oluşturulmaktadır. Bu sayede tesislerde üretilen her bir karat pırlanta doğadan çıkarılan pırlantaya kıyasla 65 kilogram karbondioksit salınımının önüne geçmektedir. Aynı zamanda ekolojik pırlantalarda su ve toprak sarfiyatı üretim metotları sayesinde daha azdır.
Geleneksel yöntemlerle üretilen pırlantaya duyulan güven ve tercih daha fazla iken ekolojik pırlantayı piyasaya nasıl adapte etmeyi düşünüyorsunuz?
Mücevher sektörü tüketici ve satıcı arasında güven sağlaması gereken bir alan. Bir tüketici olarak kuyumcunuza güven duymanız oldukça önemlidir. Yetiştirilmiş pırlantalar uluslararası geçerliliğe sahip pırlanta derecelendirme laboratuvarları tarafından tanınıp doğal pırlanta ile aynı değerlendirme kriterlerine göre sertifikalandırılmaktadır. Bu laboratuarlar doğal pırlantaları da sertifikalandırmaktadır. Bu sayede, tüketici uluslararası güvencesi olan bir ürün alırken doğal pırlanta ile aynı ışıltıya hem doğaya zarar vermeden hem de daha uygun bir fiyata sahip olabilecektir. Kısacası, sağladığı fiyat fayda avantajıyla ekolojik pırlantaların da önümüzdeki yıllarda pazar payını büyütmesi beklenmektedir.
Laboratuvar pırlantası dediğiniz yetiştirilmiş pırlanta ve yenilenebilir altın ciddi Ar-Ge çalışmaları gerektiriyor, bu konuda nasıl bir tavır sergiliyorsunuz?
Eko pırlanta olarak yeni nesil mücevher ihtiyaçlarına cevap vermeyi hedefleyen bir markayız. Bu nedenle mücevher üretiminde gelişen her teknoloji bizi yakından ilgilendiriyor. Eko pırlantaların üretim yöntemleri günden güne ilerleme göstermektedir. Örneğin birkaç yıl önce 1 karat bir pırlantayı üretmek aylar sürerken günümüzde bir hafta gibi kısa bir sürede üretilebilmektedir. Zamanla bu teknolojinin daha da gelişmesini bekliyoruz. Bunun yanı sıra, tesislerde sadece beyaz pırlanta değil fancy renk dediğimiz sarı, pembe, mavi gibi renkli pırlantalar da üretilebilmektedir. Bu gelişmeleri yurtdışındaki tedarikçilerimizle ve uluslararası fuarlara katılarak yakından takip ederek ürünlerimizi bu doğrultuda güncellemekteyiz.
Yenilenebilir pırlantanın gelecek yıllardaki konumuna yönelik öngörüleriniz nelerdir?
Ekolojik pırlantaların üretimi 50 sene önceye dayansa da henüz dünya ve Türkiye için yeni bir üründür. Tüm dünyada bilinen markalar da bu pırlantalara yavaş yavaş koleksiyonlarında yer vermeye ve bu pırlantalar için dünyada bir talep oluşturmaya başladılar. Fakat, Türkiye nezdinde henüz bilinen bir konu değil. Biz Eko Pırlanta olarak yetiştirilmiş pırlantaların doğal pırlantalardan tek farkının üretildiği zaman ve yer olduğunu tüketiciye anlatmak için çalışmalar yapıyoruz. Şu an gelişmiş ülkeler diye tanımladığımız Avrupa ülkeleri, Kanada, Amerika ve Avusturalya gibi ülkelerde tüketicilerin, ekolojik avantajı sebebiyle yetiştirilmiş pırlantalara olan talebi oldukça artmış durumda. Yapılan araştırmalarda önümüzdeki 10 sene içerisinde yetiştirilmiş pırlantalı mücevherlerin pazar payının dünya pazarının yüzde 20’sine ulaşacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda, hedefimiz hem ekolojik hem ekonomik açıdan fayda sağlayan yetiştirilmiş pırlantaların Türkiye’deki pırlantalı mücevher pazarında da güven duyulan ve sevilerek kullanılan bir ürün haline gelmesidir.
GÜNDEM KORİDORU
21 Aralık 2024