Engelli bireyleri iş dücüne dahil etmek zorunluluk değil, bir ayrıcalık

0

Türkiye’de engelli bireylerin iş gücüne katılımını teşvik eden düzenlemeler kapsamında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2025 itibarıyla özel sektörde 50 ve üzeri çalışanı olan şirketlerin %3 engelli çalıştırma zorunluluğuna uymayanlar için cezayı %44 artırarak aylık 30.081 TL’ye çıkardı.

ES Kariyer Kurucusu ve Çeşitlilik Savunucusu Esra Odabaşı, bu yeni kararı değerlendirirken, engelli istihdamının yalnızca yasal bir yükümlülük değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik ve şirketler için sürdürülebilir bir başarı fırsatı sunduğunu vurguladı. Türkiye’nin kapsayıcı iş gücü politikalarını güçlendirme çabaları, iş dünyasında bu konunun daha ciddi bir şekilde ele alınmasını gerektiriyor.

“ENGELLİ BİREYLERİN POTANSİYELİNİ ANLAMAK, KRİTİK”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yayımladığı genelgeyle, 2025’te özel sektörde 50 ve üzeri çalışanı olan işverenlerin engelli çalıştırma zorunluluğuna uymaması halinde ödeyeceği aylık ceza, %44’lük bir artışla 30.081 TL’ye yükseltildi. Bu karar, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesi gereğince, iş yerlerinin toplam çalışan sayısının %3’ü kadar engelli birey istihdam etmesini zorunlu kılan kota sistemini daha sıkı bir şekilde denetleme amacı taşıyor.

Esra Odabaşı, bu ceza artışını bir uyarı olarak değil, iş dünyası için bir farkındalık fırsatı olarak gördüğünü belirtti; “Bu, şirketlerin engelli bireylerin iş hayatına katılımını bir maliyet unsuru değil, bir değer yaratma alanı olarak ele alması için bir çağrı” dedi.

Odabaşı’na göre, engelli bireylerin iş gücüne katılımı, inovasyonu teşvik ederek şirketlerin farklı perspektifler kazanmasını sağlıyor ve çalışan bağlılığını artırıyor. Türkiye’de katılım finans sektörü gibi büyüyen alanlarda olduğu gibi, iş dünyasının kapsayıcılığı bir öncelik haline getirmesi gerektiği vurgulanıyor.

Bakanlık, cezadan elde edilen gelirleri engellilerin iş bulmasını sağlayacak projelerde kullanırken, Odabaşı bu yaklaşımın cezadan kaçınmanın ötesinde bir vizyon gerektirdiğini ifade etti: “Engelli bireylerin potansiyelini anlamak, işverenler için kritik; bu bir sosyal sorumluluk değil, bir başarı hikayesidir.”