2025 yılına az bir zaman kala önümüzdeki sene bizleri üretken yapay zekâ konusunda hangi trendler ve gündemler bekliyor bakmakta fayda var.
“AJAN YAPAY ZEK” DAHA ÇOK GÜNDEME GİRECEK
İngilizcesi Agent AI, Türkçeye ajan olarak çevrilebileceği gibi aslında işlevsel karşılığına “aracı” veya “temsilci” diyebileceğimiz bir kavram. Bir nevi “sanal ve destek iş gücü” de diyebilirim. Yapay zekâ aracısı, çevresiyle etkileşime girebilen, veri toplayabilen ve önceden belirlenmiş hedefleri yerine getirmek için kendi belirlediği görevleri gerçekleştirmek üzere verileri kullanabilen bir yazılım programı. Süreç, şirket temsilcilerinin belli konulardaki hedefleri belirlemesini ve yapay zekâ aracısının bağımsız olarak bu hedeflere ulaşmak için gerçekleştirmesi gereken en iyi eylemleri seçmesi şeklinde gerçekleşiyor. E-ticaret, satış ve müşteri desteği gibi alanlarda kısmen kullanılan bu uygulamalar işletmelerde daha önce otomatikleştirilmesi imkânsız olan görevler için giderek daha fazla kullanılacak. Ajan/aracı yapay zekâ otonom ve ya yarı otonom olarak kurgulanabilirken, şirketlerin üretken yapay zekâ vizyonlarına katkı sağlamayı amaçlıyor. Sohbet robotlarıyla arasında ise fark var. Sohbet robotları insanlarla etkileşim kurmak için tasarlanırken, aracılar otonom görevleri tamamlamak için tasarlanıyor.
YAPAY ZEKÂ YÖNETİŞİMİ VE ETİĞİ
Yapay zekâ ile ilgili 2024’ün en önemli gündemlerinden olan yasal düzenlemeler ve etik konuları yönetişim platformlarına olan ihtiyaçla 2025’te gündemde olacak. Bu platformlar, yapay zekâ sistemlerinin sorumlu ve etik bir şekilde kullanım, yönetim ve kontrolüne odaklanmayı amaçlıyor. Bu sayede yapay zekânın güvenilir, şeffaf, adil ve hesap verebilirliği üzerinde çalışmalar gerçekleştirilecek. Teknolojinin bir araç olarak kalması gerektiği bilinciyle, yapay zekâda oluşabilecek ön yargı, gizlilik sorunları ve insani değerlere uyumsuzluk gibi riskleri önlemek için hem kuruluşun hem de toplumun beklentilerine uyumluluk gözetilecek.
Diğer üretken yapay zekâ gelişmeleri arasında ise; şirketlerde çalışanların sanal avatarlarının oluşturulması, yönetim kurullarında yapay zekânın etkisi, yapay zekânın şirket çalışanlarının yanlış kullanımından kaynaklanabilecek siber güvenlik tehditlerini engelleme ve üretken yapay zekâ ile oluşan dezenformasyonlar veya manipülasyonlarla şirketlerin itibarında yaşanabilecek riskler yer alıyor.
ÜRETKEN YAPAY ZEKÂ İLE İŞ HAYATINDA İŞ BİRLİĞİ
Yapay zekânın devrede olduğu iş dünyası yazılımları, şirketlere büyük oranda verimlilik sağlıyor. Özellikle sağlıklı dijital verisi olan, iş akışları net tanımlanmış şirketlerin devreye aldığı sistemler tedarik zincirinden, insan kaynaklarına, pazarlamadan satış yönetimine kadar şirketin tüm birimlerini birbirine akıllıca entegre ederek bütünlük ve kontrol sağlıyor.
Diğer yandan hem iş hem de bireysel kullanımlarımızda önce çıkan en önemli üretken yapay zekâ temelli araçların başında büyük dil modelleri geliyor. ChatGPT başta olmak üzere bize görsel tasarımdan, sunum hazırlamaya, pazarlama kampanyası oluşturmaya ve hatta strateji senaryoları geliştirmeye kadar birçok noktada iş arkadaşı olmuş durumda.
ÜRETKEN YAPAY ZEKÂYLA DÜŞÜNSEL UYUM YAKALAMAK…
En iyi bilinen üretken yapay zekâ ürünlerini ChatGPT, Google Gemini Microsoft Copilot şeklinde sıralayabiliriz.
Sürekli gelişen bu sistemleri verimli kullanabilmek için onlarla doğru iletişimi kurmak gerekiyor. Üretken yapay zekâ, talebi anlamak ve ilgili sonuçları üretmek için doğal dil işlemeye (NLP) dayanır. Bu noktada ChatGPT ve benzeri sistemler adı üstünde “dil modeli” olduğundan kurulacak iletişimde kullanılacak ifadeler, kalıplar, terimler alacağınız çıktıların kalitesini büyük oranda etkiliyor. Yapay zekâya bir şey sorarken kullandığımız ifadeler “prompt”, türkçesiyle “istem” olarak tanımlanıyor. Halk arasında kullandığımız “Anlattıkların karşıdakinin anladığı kadardır” sözü bu sistemler için de son derece geçerli. Bu modeller ne kadar güçlenirse güçlensin, eğer yazılan prompt kapsamlı değilse modelin gücünü sınırlandırmış oluyor. Özellikle Google’da arama yaparken ki gibi birkaç kelime yazarak yapılacak iletişimlerle ChatGPT ve benzeri sistemlerden verimli sonuç almak ne yazık ki mümkün değil.
Yapmamamız gereken yapay zekâyı harekete geçirici, sormak istediğimize dair detaylı bilgiler içeren promptlar yazmak.
PEKİ BUNUN İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
ChatGPT’ye rol atamak:
Talebiniz hangi konuda olacaksa satış, pazarlama, finans veya kişisel gelişim konuları… Bu rolü en baştan ChatGPT’ye bildirin.
Sorunu veya hedefi tanımlamak:
ChatGPT’nin size ne konuda yardımcı olmasını istediğiniz ve hangi tür bir yanıt aradığınızı açıkça belirtin. Örneğin;
“Yeni ürünümün kullanım kolaylığı ve uygun fiyatlılığını vurgulayan bir e-posta kampanyası ihtiyacım var. Ürün özelliklerinin sergilendiği bir e-posta yazabilir misiniz?”
Beyin fırtınası ile yeni fikirler üretmek:
[……] hakkında [……] içeriği oluşturmak istiyorum. Hangi [konular] hakkında önerilerin var?
Geleceği sorgulamak:
“X Sektörü 5 yıl içinde nasıl görünecek ve nasıl ön planda kalabilirim”
İlgili anahtar kelimeler ve ifadeler kullanmak:
Sektörünüzle ve bilgi almak istediğiniz konuyla ilgili terimleri prompt kısmına cümleleştirerek girin.
Özelleştirmek:
Verdiğiniz kriterler ne kadar fazla olursa, alacağınız sonuç o kadar talebinize odaklanmış olur.
Adımlar halinde çalışmak:
Görevleri küçük parçalara ayırın. Yazacağınız promptları buna göre belirleyin. Örneğin, bir satış kampanyasının süreçlerini bölümlendirin ve her bir kısım için ayrı bir sohbet gerçekleştirin.
Tabiki de unutulmaması gereken bir diğer nokta da ChatGPT’nin bir destek aracı olduğu ve elde ettiğimiz çıktıları yine son tahlilde ekip üyeleri veya diğer yöneticilerle birlikte değerlendirmemiz gerekliliğini unutmamak.
