DOLAR 40,7603 0,54%
GBP 54,7957 0,62%
EURO 47,3085 0,58%
ALTIN 4.390,80-1,20
BIST 11.038,320,60%
BITCOIN 48661830.63655%
ETH 1748961.41628%
İstanbul
30°

AÇIK

Yeşil lezzetler Karadeniz’i uçuracak

Yeşil lezzetler Karadeniz’i uçuracak

Karadeniz, eşsiz doğası ve zengin mutfağıyla gastronomi dünyasında adından söz ettirmeye devam ediyor. Son dönemde düzenlenen "Yeşil Lezzetler Festivali" gibi etkinlikler ve sektör temsilcilerinin açıklamaları, "Karadeniz bir gastronomi başkenti olabilir mi?" sorusunu güçlü bir şekilde gündeme taşıyor. Bu sorunun cevabı ise bölgesel iş birliği, tanıtım ve gelecek nesillere aktarım çabalarında gizli.

08/07/2025 13:01
Yeşil lezzetler Karadeniz’i uçuracak

Karadeniz’in hırçın doğası gibi, mutfağı da kendi- ne has, cesur ve derinlikli lezzetlerle dolu. Niyazi Kesim’den Süleyman Tarakçı’ya, Fatih Aşcı’dan Tamer Aktaş ve İrfan Karaçengel’e kadar sektörün önde gelen isimleri, bölgenin gastronomi potansiyelinin farkında. Peki, eşsiz pide çeşitlerinden yöresel otlara, doğal ürünlerden kültürel tatlılara kadar uzanan bu zengin miras, Karadeniz’i Türkiye’nin yeni gastronomi başkenti yapmaya yeter mi? Yanıtlar, bölgesel iş birliği, tanıtım ve gelecek nesillere aktarım çabalarında gizli.

KARADENİZ’İN LEZZET DOLU YÜKSELİŞİ

Türkiye’nin doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkan Karadeniz Bölgesi, son yıllarda mutfak kültürüyle de dikkatleri üzerine çekiyor. Coğrafi işaretli ürünleri, binlerce yıllık geçmişi barındıran yöresel tarifleri ve keşfedilmeyi bekleyen gizli lezzetleriyle Karadeniz, gastronomi turizmi için büyük bir potansiyel taşıyor. Bu sayımızda, Niyazi Kesim, Süleyman Tarakçı, Fatih Aşcı, Tamer Aktaş ve İrfan Karaçengel gibi sektörün vizyoner isimleriyle Karadeniz mutfağının dünü, bugünü ve geleceğini masaya yatırdık. Bölgenin kendine özgü lezzetlerini ulusal ve uluslararası arenaya taşıma stratejilerini, genç nesilleri bu kültüre entegre etme çabalarını ve Karadeniz’in gastronomi başkenti olma yolundaki adımlarını detaylı bir şekilde inceledik. Yatırım fırsatları, bölgesel iş birlikleri ve tanıtım stratejileriyle Karadeniz, yakın gelecekte Türkiye’nin gastronomi haritasında kendine sağlam bir yer edinebilir.

Karadeniz’in eşsiz doğası ve zengin mutfağı, Türkiye’nin yeni gastronomi başkenti olma potansiyelini her geçen gün daha fazla ortaya koyuyor. Son dönemde düzenlenen “Yeşil Lezzetler Festivali” gibi etkinlikler ve sektörün önde gelen isimlerinin açıklamaları, bu vizyonun ne kadar gerçekçi olduğunu gözler önüne seriyor.

BAFRA PİDESİ KARADENİZ MUTFAĞININ TACI

TÜRES Samsun Başkanı Niyazi Kesim, 23 yıllık deneyimiyle Bafra pidesinin Karadeniz mutfağının adeta sembolü haline geldiğini belirtiyor. Kesim’e göre Bafra pidesini diğer yöresel pide çeşitlerinden ayıran en önemli sır, hamurunun su oranının fazla olması ve bu sayede kazandığı gevrek ve çıtır yapısı. Kıymanın bütünleşmesi ve soğanın bıçakla doğranması da lezzete önemli katkı sağlıyor. “Bizim pidemiz 94 santim civarı, ince açılır. Bu da pideyi yedikçe çenemizdeki rahatsızlığı ve midemizdeki şişkinliği önlemiş olur. Hamur değildir Bafra pidesi” sözleriyle bu eşsiz lezzeti tanımlayan Kesim, Bafra pidesinin coğrafi işaret tesciline sahip olmasının da özgünlüğünü ve kalitesini pekiştirdiğini vurguluyor.

Karadeniz mutfağının kara sarma, tandır ve keş çorbası gibi birçok özgün lezzet barındırdığını dile getiren Kesim, Bafra pidesinin bu mutfağın en belirgin özelliği olduğunun altını çiziyor. Bölge mutfağını tanıtma ve gelecek nesillere aktarma konusunda aktif rol alan Niyazi Kesim, çıraklık eğitimine büyük önem verdiklerini ve 42 çırak ve ustayla bu geleneği yaşattıklarını belirtiyor.

“BİRLİKTE HAREKET EDİLMELİ”

Niyazi Kesim, Karadeniz’in her şehrinde birbirinden güzel lezzetler olmasına rağmen, bunların yeterince tanıtılamadığın- dan yakınıyor. Ordu, Giresun ve Samsun’un birlikte hareket ederek daha fazla tanıtım yapması gerektiğini vurgulayan Kesim, Samsun’un bir merkez olabileceğini düşünüyor. “Samsun’u bir merkez olarak düşünün. Bizim şu anda fuar alanımız da var. Bir gastronomi fuarı yapılması lazım” diyerek önemli bir öneride bulunuyor. Bu tür bir fuarın Karadeniz gastronomisine büyük katkı sağlayacağını ve bölgenin mutfak kimliğini ön plana çıkaracağını umuyor.

YEREL LEZZETLER SAHAYA İNDİ

Rize Belediyesi’nin öncülüğünde geçen yıl gerçekleşen “Rize Gastronomi Günleri”, Karadeniz mutfağının potansiyelini gözler önüne serdi. Nalia Karadeniz Mutfağı Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Tarakçı, bu etkinliklerin bölge gastronomisine getirdiği yenilikleri anlatıyor. Tarakçı, Türkiye’deki geçmiş gastronomi etkinliklerinin genellikle kooperatifler ve restoranlarla sınırlı kaldığını, ancak Rize’de yerel halkın geleneksel tariflerini sahaya indirdiklerini belirtiyor. 12 ilçede kurulan stantlarda 118 çeşit yemeğin sunulduğunu ve lahana, pazı, melocan, kaldırık (tomari) ve hırgara gibi Karadeniz’e özgü yenilebilir otların kullanıldığını ifade ediyor.

KARADENİZ’İN GİZLİ HAZİNELERİ: YABANİ OTLAR VE YEREL ÜRÜNLER

Doğu Karadeniz’in zengin bitki örtüsünün gastronomi dünyasında müthiş bir dinamik kattığını dile getiren Tarakçı, bu ürünlerin ekonomiye kazandırılması için sera veya topraksız tarım gibi modern yöntemlerle üretilmesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca yöresel ürünlerin sadece taze ola- rak değil, konserve, turşu, sos veya cips gibi farklı ürünlere dönüştürülerek yıl boyunca menülerde yer almasının önemi- ne değiniyor. Karadeniz mutfağının kültürel geçişlerden en az etkilenen bölgelerden biri olduğunu vurgulayan Tarakçı, pepuro (kokulu üzümden yapılan glutensiz muhallebi), Laz böreği ve kabak sütlüsü gibi bölgeye özgü tatlıların da gastronomi değerini ortaya koyduğunu belirtiyor.

KARADENİZ’İ DÜNYA SAHNESİNE TAŞIMA STRATEJİSİ

İSGİB Genel Başkanı ve TÜRES Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Aşcı, Karadeniz mutfağının dünya sahnesine taşınması için farklı şehirlerde düzenlenecek uzun vadeli gastronomi festivallerinin şart olduğunu belirtiyor. Karadeniz’in Sinop’tan Rize’ye kadar uzanan geniş coğrafyasında keşfe- dilmeyi bekleyen birçok yöresel lezzet bulunduğunu vurgulayan Aşcı, doğru tanıtım ve reklam stratejisinin başarının anahtarı olduğunu ifade ediyor. Bafra pidesinin dünyaca ünlü “TasteAtlas” listesinde “dünyanın en iyi pidesi” olarak tescil edilmesinin, hikâye anlatımının ve doğru tanıtımın gücünü gösterdiğini örnekliyor.

Aşcı, genç nesillerin gelenekselden bir miktar kopsa da, Alfa kuşağı ile birlikte yöresel, doğal ve geleneksel ürünlere olan ilginin yeniden yükselişe geçtiğini gözlemliyor. Karadeniz’in sürekli göç veren bir bölge olmasının, memleket hasretini tetikleyerek gastronomik ve kültürel bağları güçlü tuttuğunu ve gelecek 10 yılda Karadeniz gastronomisinin diğer bölgelerin önüne geçeceğini öngörüyor.

PİDENİN ELÇİLİĞİNİ YAPIYOR

Aktaşlar Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Aktaş, Kara- deniz pidesinin tanıtımında önemli bir rol üstlendiklerini belirtiyor. Pideyi bir değer ve tutku olarak gördüklerini söyleyen Aktaş, dünyanın yaklaşık 42 ülkesine dondurulmuş olarak ihracat yaptıklarını ve restoranlarında gelenekselliği bozmadan taze olarak sunduklarını anlatıyor. Bağdat Caddesi gibi önemli noktalarda açtıkları restoranlarla bu kültürü turistlere ve tüm ziyaretçilere anlattıklarını, her çalışanlarının “bir pide elçisi gibi” bu kültürü aktardığını ifade ediyor. Aktaş, gençlerin dünya mutfaklarına olan ilgisine rağmen, Türk mutfağındaki ürünlerin modernize edilerek reçete haline getirildiğinde büyük karşılık bulduğunu, gençleri kendi alanlarında bu lezzetlerle buluşturmanın önemini vurguluyor.

KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN TATLAR

İş insanı İrfan Karaçengel, Karadeniz’in gastronomi merkezi olabileceğine kesinlikle inanıyor. Karaçengel’e göre, bu potansiyelin temelinde yerel ve henüz keşfedilmemiş tatlar yatıyor. “Gümüşhane’nin, Giresun’un, Trabzon’un yaylalarında farklı farklı yemekler var,” diyen Karaçengel, bölgenin sadece pide, Akçaabat köftesi veya döner gibi bilinen lezzetlerle sınırlı olmadığını, henüz gün yüzüne çıkmamış birçok geleneksel yemeğin olduğunu ve bunların tanıtılması gerektiğini vurguluyor.

Karadeniz mutfağının hayvansal yağların, tereyağının ve peynirin daha baskın olduğu, yeşil lezzetlerin ve balığın önemli yer tuttuğu kendine özgü özelliklerini dile getiriyor. “Lavaş makarnası” veya “lavaş tatlısı” gibi geçmişi Rumlara dayanan geleneksel lezzetlerin, Gümüşhane’ye özgü “siron” gibi çok lezzetli ama adı duyulmamış yemeklerin gün yüzüne çıkarılması gerektiğini belirtiyor.

ZENGİN MUTFAK KÜLTÜRÜ TANITILMALI

Tüm bu isimlerin ortak noktası, Karadeniz’in sahip olduğu doğal zenginlikler, kendine özgü mutfak kültürü ve bilinme- yen lezzetleriyle gerçekten de bir gastronomi merkezi olma potansiyeli taşıması. Düzenlenecek kapsamlı festivaller, etkili tanıtım çalışmaları ve genç nesillerin bu mirasın devamlılığına olan ilgisiyle, bu potansiyelin tam anlamıyla ortaya çıkarılması mümkün. Bölge ekonomisine katkı sağlamanın yanı sıra, Türkiye’nin zengin mutfak kültürünü de daha da zenginleştirecek bu vizyonun gerçekleşmesi için adımlar atılıyor.

Karadeniz, yakın gelecekte gerçekten de Türkiye’nin yeni gastronomi başkenti olabilir mi? Bu sorunun cevabı, şüphesiz ki iş dünyasının, yerel yönetimlerin ve tüm Karadeniz halkının bu potansiyeli ne kadar sahiplendiğine bağlı olacak.


En az 10 karakter gerekli