Çalışma alanlarımız belki de evimizden çok daha fazla zaman ayırdığımız mekânlardır. Bu sebeple ofiste kullandığımız eşyaların konforu hem sağlığımızı hem de iş motivasyonumuzu etkiler. Bu bilinçle çalışmalarına yön veren ve sektörün öncü markaları arasında yer alan Tuna Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuri Tuna, bu öneme değinerek, “Ergonomi, tasarım, insan sağlığı ve ürünlerdeki fonksiyon en önemli değerlerimiz arasında” diyor.
Öncelikle bize kısaca markanızdan bahseder misiniz? Tuna Ofis Mobilyaları olarak, temelleri 1970 yılında Tuna Çelik olarak atılan Tuna Grup’a bağlı şekilde faaliyet gösteriyoruz. Ürün ve hizmet kalitemizi en üst seviyeye taşımak, öncü ve yenilikçi yaklaşımımızla sektörün standartlarını yeniden belirleyen marka olmak vizyonuyla yola çıktık. Aile şirketi olarak bugün ikinci nesil yöneticilerle Tuna Grup bünyesinde bulunan mobilya, turizm ve inşaat alanlarındaki şirketlerin yönetimini yürütüyoruz.
1999 yılında Tabanlıoğlu tarafından projelendirilen Silivri’deki 55 bin metrekare tam entegre, fabrikamızın yatırımını yaptık. Modern üretim tesisimizde Tuna Ofis, Tuna Girsberger ve Tuna Ev markalarının üretimini gerçekleştiriyoruz. Turizm alanındaki sürecimize 2019 yılında hizmete açılan Sofitel İstanbul Taksim ile başladık ve bu alandaki yatırımlarımıza önümüzdeki dönemlerde de devam etmeyi hedefliyoruz. İnşaat alanında firmanın 1980’lere dayanan bir sektör başlangıcı var, şu anda İstanbul lokasyonlu iki proje yürütüyoruz.
İş dünyasından hizmet sektörüne geçiş yapan önemli bir şirketin ikinci kuşağı olarak sektöre hizmet veriyorsunuz. Bizlere hem aile şirketi dinamiğinden hem de sektörel gelişmelerden bahsedebilir misiniz?
Tuna Ofis Mobilyaları aile şirketi yapısında olsa da, son derece vizyoner ve gelişime açık bir şirket. Bunu da global markalarla yaptığımız iş birlikleri ile son derece etkili bir şekilde yansıtıyoruz. Aileden gelen öğretiler sayesinde de işimizin en öncelikli takipçisiyiz. Bizim içine doğduğumuz sektörümüzde ürün ve hizmet konusunda kaliteden vazgeçmeden, ailemizden gelen şirketimizi büyütmek ve geliştirmek sorumluluğumuz. Öyle ki yıllar öncesinde Türkiye’deki ergonomik ofis koltuğu açığını gördük ve bir ilke imza atarak 150 yıllık İsviçre koltuk üreticisi Girsberger’le ortaklık yaptık. Bu bizim ve sektörümüz için önemli bir adım oldu. Sektördeki ilk ve hala tek yabancı ortaklık yapısı olarak 30 yılı aşkındır sektörde çığır açmaya devam ediyoruz. Aile fertleri olarak yönetim kurulunda bilfiil işimizi geliştirmeye odaklanıyoruz, alanında uzman ekiplerden oluşan departmanlarımız ile bir araya gelerek iş süreçlerimizi, verdiğimiz hizmetlerimizi, tasarımlarımızı itinayla organize ediyoruz.
Lokomotif markamız Tuna Ofis ile insanların yaşam ve çalışma alanlarını oluştururken kalitenin detaylardaki mükemmellikten ve fonksiyonellikten oluştuğunun bilincindeyiz. Ergonomi, tasarım, insan sağlığı ve fonksiyonu en önemli değerlerimiz arasında. Mobilya önce tasarım tarafıyla başlıyor. Tasarımda önceliğimiz ihtiyacın şekillenmesi oluyor. Yaşam koşullarının değişimi ve teknolojinin ilerlemesine göre ihtiyaçlar şekilleniyor. Pandemi süreci yaşanmamışken çalışma şartlarımız bambaşkaydı, dolayısıyla ihtiyaçlar da buna göre değişiyordu. Ama bugün uzaktan çalışma koşulları ve hibrit dediğimizde hepimizin gündeminde olan ve olağan kabul ettiğimiz süreçler mevcut. Biz de bu yaşam koşullarındaki farklılıklara güncel tasarımlarımızla cevap veriyoruz.
Ofis mobilyaları konusunda sektörün en önemli temsilcilerindensiniz. Globale baktığımızda talep ne durumda, özellikle de Almanya’daki pazarı değerlendirecek olsanız neler söylersiniz?
Ofis mobilya sektörü, geniş bir ekosisteme hizmet verirken, mobilyaların üretiminden dağıtımına kadar geniş bir endüstriyi kapsıyor. Küresel ekonomik dinamikler, talepler bu endüstri zincirini hızlı bir şekilde etkiliyor. Pandeminin ardından yakalanan yüksek talebin 2023 yılında küresel ekonomik dalgalanmalar neticesinde trend kaybettiğini söyleyebiliriz. Ancak Almanya, Avrupa pazarı içinde en büyük ofis mobilyaları pazarından biri, bizim de toplam ihracatımız içinde Almanya’nın payı en üst sıralarda yer alıyor. Global ofis mobilyaları da bu potansiyeli bilerek ihracatta bu pazarı hedefine alıyor. Türkiye olarak ihracat konusunda doğru konumda olduğumuzu söyleyebilirim. Tuna Ofis olarak özellikle yurt dışında girdiğimiz projelerde uluslararası firmalarla rekabet ediyoruz. Bu noktada da bize avantaj sağlayacak, öne çıkacağımız faydalar gerekiyor. Avrupa pazarında özellikle lojistik avantajımızken, yenilenen makineler ve teknolojimizle şimdi kısalan teslimat sürelerimizi de söyleyebiliyoruz. Hızlı teslim süresi, fiyat olarak bizden çok daha rekabetçi fiyatlar sunan ülkelerden bile öne geçmemizi sağlıyor. Örneğin Uzakdoğu firmasının Avrupa’ya ürün teslim etme süresi yaklaşık olarak 10-12 haftayken, bizim hızlı teslimat sürecimizle bu süre Türkiye’den Avrupa’ya 4-5 haftada tamamlanabiliyor. Bu da ihracatımızın büyümesini sağladı. Diğer coğrafyalarda ise maliyet ve tasarım konusunda İtalya’yla rekabette oluyoruz. Bu noktada da özellikle maliyetler konusunda daha uygun bütçelerle ilerleyebildiğimiz için yine avantajlı oluyoruz. Bu yıl da Köln’de gerçekleşecek Avrupa’nın en büyük ofis mobilyaları fuarı Orgatec’te yerimizi alarak, Almanya’da ürünlerimizi yakında görme fırsatı yaratacağız.
Gelecek projeksiyonunuzda neler yer alıyor? Yeni yatırım planları, hedeflenen pazarlar nereler?
Tuna Grup olarak ofis mobilyaları sektöründe varlığımızı güçlendirerek sürdürürken ağırlıklı olarak gündemimizde turizm ve inşaat sektörü olacak. 2024’te birinci gündemimiz hali hazırda devam eden inşaat projelerimizin finalize edilmesi. Tuna Ofis Mobilyaları tarafında 2013 yılı ihracat ağırlığı yüzde 40’tı. Bu yıl bütçemizde ihracata ağırlık vererek, var olan pazardaki ivmemizi artırma, olmadığımız pazarlarda da ülke bazında pazar genişletmeyi planlıyoruz. Mobilya sektöründe teknoloji ve makine yatırımlarımız, her sene üstüne eklenerek devam ediyor. Bu yıl metal mobilyalarda kullandığımız CNC lazer kesim makinelerimizin üst versiyonlarını da bünyemize katarak, makine parkurumuzu genişlettik. İlk etapta belki çok yüksek bir yatırım olarak değerlendirilebilir ancak devamında alacağımız dönüşler ve özellikle teslim süreleriyle işgücü maliyetleriyle ilgili kazandığımız ivmeye değeceğini düşünüyoruz. Metal tarafında yürüttüğümüz yenilenmeye ahşap tarafını da ekliyoruz. Hedefimiz 2024 yılında ahşap hatlarımızı da yenilenmesinde büyük yol kat etmek. Bu yatırımlarımız, özellikle yurt dışında girdiğimiz projelerde uluslararası firmalarla rekabet avantajı sağlıyor.
GÜNDEM KORİDORU
14 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.