Dosya

Yaşamın sempatik kahramanlarını unutmayın

Sevimli dostlarımızla ilişkimiz o kadar eski ki “İlk evcil hayvanın ne zaman ortaya çıktığını sormak, biraz hayatın ne zaman başladığını sormak gibidir” diyor Oxford Üniversitesi’nden Greger Larson.

6dk okuma
Türkiye'de İş Dünyası04.10.2023
Yaşamın sempatik kahramanlarını unutmayın

Yaşamımızın en sevimli karakterleri onlar. Sizi koşulsuz seven, üzgünken, yorgunken ya da yalnız hissediyorken hep yanınızda olur ve hayatınızın önemli bir parçası haline dönüşürler. Doğanın dengesi, yaşamının sürdürülebilmesi için insanların hayvanlara ihtiyacı var ve hep olacak. Öyle ki sevimli dostlarımızın psikolojik bakımdan bize iyi geldiği de kanıtlanmış bir gerçek. Bugüne kadar toplumsal her konuyu kaleme aldığımız Türkiye’de İş Dünyası dergimizde bu kez pet sektörünü masaya yatırıyoruz.

 

Sevimli dostlarımızla ilişkimiz o kadar eski ki “İlk evcil hayvanın ne zaman ortaya çıktığını sormak, biraz hayatın ne zaman başladığını sormak gibidir” diyor Oxford Üniversitesi’nden Greger Larson. Son yıllarda ülkemizde gerek sokak hayvanlarına gerekse evcil hayvanlara olan ilgi ve duyarlılık artmış durumda. Evini bir hayvanla paylaşan insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Yıllara dayanan bu büyük dostluk katlanarak devam ediyor. Markalarda bu büyük dostluğu görmüş olacak ki projelerine sevimli dostlarımızı da dahil etmeye başladı. Hal böyle olunca sosyal sorumluluk projeleri de ardı ardına geliyor. Birkaç örnek vermek gerekirse;

 

Mesela Mavi… Kedilerden ilham alarak logosunu “Miav” ile değiştirdiği tişörtlerle güzel bir projeye imza atan marka, aynı zamanda Miav kedi evleriyle de hayvanları koruma çabalarına ortak olmaya çağırıyor. Mavi, online satış kanalında yer verdiği Miav jean ve tişörtleriyle, engelli ve bakıma muhtaç hayvanların yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapan ENCANDER’e (Engelli ve Muhtaç Hayvanları Yaşatma ve Koruma Derneği) destek oluyor.

 

 

Sosyal sorumluluk kapsamında bir önemli konuda hayvanların deney aracı olarak kullanılmaması. Ürünlerini hayvanlar üzerinde test etmediklerini belirten Avon Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanı ve Avon Türkiye Genel Müdürü Orkun Gül, bununla gurur duyduklarını söyleyerek, “İnsan haklarına olduğu kadar hayvan haklarına da sonuna kadar sahip çıkıyoruz. Dünya çapında faaliyet gösterdiğimiz tüm pazarlarda hayvanlar üzerinde deneyleri sonlandıran ilk global güzellik şirketiyiz ve bununla gurur duyuyoruz. Ürün güvenliğini kanıtlamak için hayvanlar üzerinde deney yapmanın gerekli olmadığına inanıyoruz. Bu yüzden de dünyanın hiçbir yerinde ürünlerimizi hayvanlar üzerinde test etmiyor, ürünlerimizi yeniden formüle ediyor ve serilerimizi de tekrar düzenliyoruz. Avon'un hayvan haklarına yönelik 30 yıllık taahhüdü çerçevesinde son olarak Cruelty Free International ile ortaklığımızı duyurduk” diyor.

 

MARKALARDAN PATİ DOSTU ÜRETİM

 

Patili dostlarımızın ihtiyaçlarını karşılama görevinin bir kısmını da mobilya sektörü devralıyor. Halihazırda pati dostu kumaş üretimi yapan Doğtaş, “Pati Garantisi” çalışmasında sektöre öncü olurken; en büyük önceliklerinin doğaya saygı olduğunu vurgulayan Adore Mobilya da bu misyonuna bağlı olarak ürettiği kedi evleriyle farka imza atıyor.

 

Patili dostlara konfor sunarken, sahiplerinin de koltuklarını daha uzun süre kullanmasını sağlayan kumaşlar Doğtaş’da Pati Sigortası garantisi altında. Herhangi bir barınaktan hayvan sahiplenen ve bunu belgeleyenlere yılda bir defa kumaş değiştirme olanağı sunan Doğtaş, yeni kumaş ve renk alternatifleriyle koleksiyonlarını genişletmeye de hazırlanıyor.

 

ŞUBAT BOYUNCA ÜCRETSİZ KEDİ EVİ DAĞITIMI

 

Doğayı ve onun bir parçası olan patili dostlarımızı korumaya yönelik çalışmalar yürüten bir diğer sektör devi Adore Mobilya, soğuk kış günlerinde sevimli dostlarımızın ısınma ve korunma ihtiyaçlarını karşılamak için ürettikleri kedi evlerini yıllardır süren bir sosyal sorumluluk çalışmasına dönüştürüyor.

 

Söz konusu kedi evlerinin hiçbir el aletine gerek duymadan kurabileceğini çünkü kurulum için gerekli olan her şeyin paketin içinde mevcut olduğunu söyleyen Adore Mobilya, söz konusu kedi evlerini kurmadan önce veya kurduktan sonra naylon gibi su geçirmez bir malzeme ile kaplamayı öneriyor. Bu öneriye gerekçe olarak da, kış şartlarını öne sürüyor. Kedilerin boya kokusundan pek hoşlanmadığını hatırlatan şirket, boyanması durumunda evlerin iyice havalandırdıktan sonra kedi dostlarımıza sunulacağını kaydediyor.

 

RAKAMLAR NE DİYOR?

 

Nasdaq verilerine göre, 2008 mali krizine rağmen evcil hayvan sektörü satışlarda yüzde 5,1'lik bir büyüme yaşadı. COVID-19 durgunluğu sırasında 2020’de evcil hayvan ürün ve hizmetlerinin satışları, yüzde 16,2'lik artış gösterdi. Özellikle ABD’de evcil hayvan sahipleri benzeri görülmemiş bir büyüme yaşadı. American Pet Products Association verilerine göre ise hanelerin yüzde 70'i yani yaklaşık 90,5 milyon kişi bir evcil hayvana sahip. Morgan Stanley verilerine göre, evcil hayvan endüstrisi, yeni sahiplerdeki artış, elverişli demografi ve en önemlisi evcil hayvan başına artan harcama sayesinde 2030'a kadar neredeyse üç katına çıkarak 277 milyar Dolara ulaşmaya hazır olduğunu gösteriyor.

 

Rakamlar bir yana dursun; hayvanları sevmiyor, onlarda korkuyor ya da sağlıksal sebeplerden ötürü onlara yaklaşamıyor olabilirsiniz… Ancak hiçbir zararı bulunmayan, aksine dünyanın döngüsel sürecine ve doğaya katkısı bulunan sevimli dostlarımıza düşmanlık edemezsiniz. İstedikleri yalnızca karınlarını doyurmak ve var olmalarını kabul etmemizken onları görmezden gelemezsiniz… Gelin bu Hayvanları Koruma Günü’nde hep birlikte onların yanında olduğumuzu gösterelim ve can dostlarımızın yaşamına +1 değer katalım…

 

İŞ DÜNYASINDAN ANLAMLI TÖREN

 

Çıkardığı her sayı ve ele aldığı her konuyla ekonomi ve iş dünyasında rehber niteliği taşıyan Türkiye’de İş Dünyası dergisi, odağına bu kez pet sektörünü alıyor. Dergi, Ulusal Fuarcılık ile birlikte evcil hayvan sahiplendirilmesini teşvik etmek, sektördeki malzeme üretimini artırmak ve iş dünyası ile sivil toplumun bu alandaki başarılarını daha geniş kitlelere duyurmak amacıyla yola çıktı. Bu iş birliği kapsamında 13 Ekim’de Wow İstanbul Hotel’de “PETZOO Eurasia Awards” Ödülleri sahipleriyle buluşacak.

 

Aqua Florya İcra Kurulu Üyesi ve İstanbul Akvaryum Genel Müdürü DİLEK ÇAPANOĞLU

 

NESLİ TÜKENMEKTE OLAN HAYVANLARA SICAK YUVA

 

İstanbul Akvaryum, Karadeniz’den Pasifik Okyanusu’na uzanan 17 farklı temada bin 500 farklı türden 17 bin canlının yaşadığı devasa bir ekosistem ve bu ekosisteme ilave olarak 7 bin 500 ton su kapasitesiyle birlikte karasal bir biyom örneği olan, bin 200 farklı türden tropik bitki içeren ve Güney Amerika coğrafyasına özgü yüksek sıcaklık, yüksek rutubet, yoğun yağış gibi tüm iklim koşullarının sağlandığı gerçek bir Amazon Yağmur Ormanını barındırmakta. Pet sektörünü ele aldığımız dosyamızda Aqua Florya olmazsa olmaz dedik, İcra Kurulu Üyesi ve İstanbul Akvaryum Genel Müdürü Dilek Çapanoğlu ile konuştuk.

 

Nesli tükenmekte olan birçok canlıya yuva olduklarını söyleyen Dilek Çapanoğlu, “Bir şehir akvaryumu olarak konumlandırdığımız İstanbul Akvaryum’da pek çok nesli tükenmekte ve korunma altında olan canlı türüne ev sahipliği yapıyor, nesillerin devamlılığının sağlanması üzerine çalışmalar gerçekleştiriyoruz. İnsan ve deniz ekosistemi arasındaki ilişkiyi ve bağı güçlendirmeyi odak noktasına koyan bir farkındalık, deneyim ve keşif merkezi olarak ziyaretçilerimizle deniz yaşamını bir araya getiriyoruz. İstanbul Akvaryum olarak IUCN Kırmızı Liste’nde yer alan bazı canlı türleri korumamız altında bulunuyor. Bu kapsamda kum kaplanı köpek balığı, nassau orfozu, esmer orfoz, dev gitar balığı, kartal vatozu, kemane balığı, inek burunlu vatoz, boz benekli kedi köpek balığı, küçük benekli kedi balığı, vatoz, gentoo pengueni ve mersin balığı gibi canlı türlerinin, özel koruma programları ile nesillerinin tükenmesi riskini azaltarak, devamlılığını sağlıyoruz. Tüm çalışmalarımızı üyesi olduğumuz WAZA’nın (Dünya akvaryumlar ve hayvanat bahçeleri birliği) belirlediği uluslararası standartlara göre gerçekleştiriyoruz” dedi.

 

Bünyelerinde bulunan hayvanların bakımlarıyla ilgili bilgi veren Çapanoğlu, “İstanbul Akvaryum’daki deniz canlılarımız yılda yaklaşık 25 ton besin tüketmekte. Her geçen sene deniz canlılarımızın büyümesi ve yaşlarının ilerlemesiyle birlikte tükettikleri besin miktarı daha da artmakta. Canlıların yaşadıkları bölgelere göre, kendilerine ait beslenme protokolleri mevcut. Bu protokoller çerçevesinde her türe özgü günlük reçeteler oluşturularak beslenmeleri, uzman kadromuz tarafından yapılıyor. Akvaryumda özel türlerin beslenmesi (köpek balığı, vatoz, müren, orfoz gibi) ‘target feeding’ dediğimiz hedef besleme yoluyla direkt elle veya çubuk (stick) yardımıyla yapılıyor ve canlının besinleri tüketip tüketmediği, ortalama kaç gram yediği, varsa yemediği günler, günlük olarak raporlanıyor ve kayıt altına alınıyor. Aynı zaman[1]da deniz canlılarını kurtarma ve rehabilitasyon merkezi olarak da faaliyet göstermemizden dolayı özellikle caretta başta olmak üzere çok sayıda deniz canlısının tedavisini gerçekleştirerek denize geri saldık” diye konuştu.

 

Hepsiburada Kategori Direktörü ENGİN ÇAĞIN

 

CAN DOSTLARIMIZA DESTEĞE DEVAM EDİYORUZ

 

Sosyal sorumluluk alanında sokak hayvanları için yaptıkları projelerden bahseden Hepsiburada Kategori Direktörü Engin Çağın, “Hepsiburada ailesi olarak HAYTAP ve HAÇIKO gibi kurumlarla sürekli dirsek temasındayız. Sosyal sorumluluk projelerine müşteri sadakatini artırması sebebiyle belli aralıklarla talep ve ihtiyaçlara yönelik planlamalar yapıyoruz. 2016 yılında Hepsiburada olarak katılmış olduğumuz Göktürk Hayvanseverler Derneği İş birliğiyle Kemer Country Festivalinde, sıcak satış gerçekleştirerek festivale gelen insanların mama bağışı yapmaları sağlandı.

 

2021 yılında Marmaris’te yaşanan büyük yangında afet bölgesindeki kedi köpeklerimiz için mama bağışı destek kartlarımız aracılığıyla müşterlerimizin bu bölgelere mama yardımı için destek olabilmesini sağladık. HAÇİKO’nun belirlediği ihtiyaç bölgelerine mamalarımızı ulaştırdık. Yaklaşık 1,5 yıl boyunca Türkiye’nin en büyük mama üreticisi olan Lider Firması ve HAYTAP iş birliği ile HAYTAP’ın belirlediği Türkiye’nin her iline ihtiyacı olan besleme bölgeleri için Hepsiburada üzerinden müşterilerimiz mama yardımı yapabildiler. Bu projeye daha sonra HAÇIKO derneği de dahil oldu. Böylece tonlarca mama yardımı sağlandı. Bu projeyi Hepsiburada’nın Private Label’ı olan Newdog ve Newcat markalarıyla gerçekleştirdik” dedi.

 

Can dostlarımızın daha sürdürülebilir bir yaşama kavuşmaları için yürüttükleri iş birlikleri ile ilgili bilgi veren Çağın, “Türkiye’nin Hepsiburada’sı olarak, can dostlarımız için çalışmalar yürüten pek çok sivil toplum kuruluşuna bugüne dek toplamda 15 ton kedi ve köpek maması, 2 ton kuş yemi ve ayrıca üç yoğun bakım kabini ve 30 adet kulübe bağışında bulunduk. Deprem döneminde deprem bölgesinden kurtarılıp, tedavi görmeleri ve barınmaları için Adana’daki yaşam ve bakım alanına getirilen can dostlarımızın tedavi masraflarını karşılayarak iyileşme süreçlerine destek olduk. Müşterilerimize de 'Haydi sen de destek ol senin adına ihtiyaç bölgelerine ulaştıralım' diyerek can dostlarımıza desteği hep birlikte büyütmeye, devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

HAYVAN SATIŞINA CAYDIRICI CEZALAR

 

Hayvan satışına caydırıcı cezalar verilmesi gerektiğinin altını çizen Engin Çağın, şunları söyledi; “Hayvan satışı gerçekleştiren Petshopların kanun ve yönetmeliklere göre daha sıkı denetlenmesi gerekir. Hayvan satışını caydırıcı cezalar verilmelidir. Hayvanların satın alın[1]maması, barınaklardan sahiplenilmesi için duyarlılığı artırıcı işler yapılmalı. Sosyal medya üzerinden çeşitli duyurular yaparak ya da hayvan haklarıyla ilgilenen topluluklarla iletişime geçerek sokak hayvanı sahiplendirme ile ilgili çalışmalar yapabilir. Sahiplenen ailelerin belli anlamda periyodik ücretsiz aşılama, ücretsiz mama takviyesi gibi teşviklerin artırılması çalışmaları yasal olarak da hayatımıza girmesi gerekmektedir.”

 

Dedeman Hotels & Resorts International İş Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı SINAN MISIRLI

 

EVCİL HAYVANLA KONAKLAMAYA KAPILAR AÇILDI

 

Sürdürülebilirlik adına yapılan çalışmaların en başında sokak hayvanlarını koruma ve onların ihtiyaçlarını karşılama adımları geliyor. Hayvanlara karşı oluşturulan hassasiyeti koruma konusunda başı çeken sektör devlerinden Dedeman Hotels & Resorts International’ın İş Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Sinan Mısırlı, Dedeman olarak 'doğadan alınanı, doğaya geri vermek' misyonuyla hareket ettiklerinin altını çiziyor. Bu misyonun başında da hayvan sağlığının ve korunmasının yer aldığını söyleyen Mısırlı, 12 otellerini evcil hayvanla konaklamaya açtıklarını belirterek bu alanda örnek teşkil eden çalışmalarını anlatıyor.

 

Sosyal sorumluluk alanında sokak hayvanları için yaptıkları çalışmalardan bahseden Sinan Mısırlı şunları söyledi; “Dedeman Hotels & Resorts International olarak; sürdürülebilirlik konusunu oldukça önemsiyor; bunun bir tercih değil, kuşakların geleceği için olmazsa olmaz bir kavram olduğunu savunuyoruz. Sürdürülebilirlik çalışmalarımızda 'doğadan alınanı, doğaya geri vermek' misyonuyla hareket ediyoruz. Bu misyonun başında da hayvan sağlığı geliyor.

 

Bu bakış açısıyla geliştirdiğimiz çalışmalarla; 'Kafessiz Yumurta Sertifikasyonu' alan, Türkiye’de bu uygulamaya geçişi tamamlayan, değişimi ilk duyuran turizm markası olduk. Bununla birlikte 'pet friendly' bir markayız. Misafirlerimiz, 12 otelimizde ağırlığı 15 kiloya kadar olan evcil hayvanlarıyla birlikte konaklayabiliyorlar.”

 

“HAYVANLAR ÜZERİNDE TEST EDİLMEYEN ÜRÜNLERİ KULLANIYORUZ”

 

Ürün testleri aşamasında hayvanlar üzerinde deney yapılmayan Cruelty Free işaretli ürünlerden temin etme kararı aldıklarını açıklayan Sinan Mısırlı; “Dedeman olarak kitlelere hitap eden bir marka olmanın aynı zamanda kurumsal vatandaş olmak, toplum üzerinde olumlu yönde etki ve davranış biçimi oluşturmak demek olduğunu biliyoruz. Bu nedenle misyonumuzun merkezinde de her zaman misafirlerimizin hassasiyetleri, memnuniyetleri ve tabii ki sağlıkları geliyor” dedi

 

Dedeman markası olarak bu farkındalığın artması için ellerinden geleni yapma prensibi ile hareket ettiklerini söyleyen Mısırlı şu ifadeleri kullandı; “Bu noktada önemli bir adım olarak; doğaya ve doğada yaşayan canlılara saygı gösteren, hayvansal içerik barındırmayan ve hayvanlar üzerinde test edilmeyen cruelty free ürünlerin kullanımına geçtik. Hem insan sağlığı hem de hayvan sağlığını korumak için cruelty free ürünleri tercih ederek otellerimizde konaklayan binlerce misafirimize temas ediyor, bu konuyla ilgili farkındalık yaratıyoruz. Bunun bir etkisi olarak misafirlerimizden çok güzel ve yapıcı geri bildirimler alıyoruz.”

 

“ONLARIN VARLIĞI İNSANA SORUMLULUK BİLİNCİ AŞILIYOR”

 

Evcil hayvan sahiplenmenin getirilerinden söz eden Mısırlı; “Evcil hayvan sahiplenmek beraberinde büyük bir sorumluluk ve duygusal bağ getiriyor. Özellikle küçük yaşlardan beri evcil hayvanlarla bir arada büyüyen çocuklarda sorumluluk duygusunun ve empati yeteneğinin geliştiğine, sevgi gösterme ve canlılarla bağ kurma konularında daha girişken hale geldiklerine inanıyorum. Patili dostlarımız söz konusu olduğunda karşılıksız, saf bir sevgiden söz ediyoruz. Ben de evcil hayvanların ailenin bir parçası olarak kabul edildiği bir hanede büyüdüm. Annemin kedisi, ablamın ise bir köpeği var. Onların varlığı insana hem sorumluluk bilinci aşılıyor hem de hayata daha farklı bir anlam katıyor” diye konuştu.

 

Maher Holding Sigorta Grup Başkanı Ahmet Yaşar

 

ÇEVRE, SANAT VE HAYVAN DOSTU BİR BİNA

 

İstanbul Kozyatağı’nda yer alan “Şehrin Yıldızı” Quick Tower binası, Türkiye için örnek kabul edilen çevreci ve hayvan dostu bir yapı olarak öne çıkıyor. Amerikan Yeşil Binalar Konseyi (USGBC) tarafından LEED Platinum sertifikası ile ödüllendirilen Quick Tower, her mevsim tüylü dostlarımıza kapılarını açık tutuyor.

 

Quick Tower’ın hayvanları kucaklayan bir bina olduğunun altını çizen Maher Holding Sigorta Grup Başkanı Ahmet Yaşar, “Ulusal ve uluslararası pek çok ödülün sa[1]hibi olan Quick Tower, Anadolu Yakası’nın en prestijli ve en akıllı binalarından biri. Maher Holding iştiraklerinden MHR GYO’nun en önemli projelerinden de biri olan Quick Tower’da; sigortacılık, ilaç, petro-kimya, bilişim, bankacılık, gıda gibi farklı sektörlerinden birçok ulusal ve uluslararası firmanın yönetim ofisi bulunuyor. 72 bin metrekarelik alanı ve modern mimarisiyle tam bir metropol simgesi olan binanın ve bünyesindeki markaların ortak özelliği ise hayvanları kucaklayan bir atmosfere sahip olması” diyor.

 

Binada yer alan tüm personellerin sevimli dostlarımıza kucak açtığını ifade eden Yaşar, “Gerek binanın girişindeki fuaye alanı gerekse avlusunda özgürce dolaşan sokak hayvanları, uyumak için kulübelere dahi ihtiyaç duymuyor çünkü binanın kapıları onlara açık ve dilekleri zaman girip uyuyabiliyorlar. Hayvansever personeller ise mama ve su kaplarını asla boş bırakmıyor” şeklinde konuştu.

 

QUICK TOWER’IN KAPILARI TÜYLÜ DOSTLARA SONUNA KADAR AÇIK

 

Quick Tower’ın mimari yapısı hakkında da açıklamalarda bulunan Ahmet Yaşar, son olarak şunları aktarıyor; “Alman mimarlık şirketi HPP Architects tarafından denge konsepti ile tasarlandı. 25 katlık bu bina, A+ ofis ve perakende dükkan seçeneklerini de barındırıyor. Amerikan Yeşil Binalar Konseyi (USGBC) tarafından LEED Platinum sertifikası sahibi olan Quick Tower, “Şehrin Meydanı” ile insanların bir araya gelerek eğlendiği, kendini iyi ve özgür hissettiği meydanları; sosyal hayatın ve yenilikçi mimari anlayışın vazgeçilmezi olarak sunuyor. Kiracıları arasında Workinton, Agesa, Plaza Cubes, Afiniti, Danfoss, Migros, Clariant, Caribou, Gilead, IMCD gibi pek çok ulusal ve uluslararası firma da yer alıyor.

 

Bitci Borsa CEO’su AHMET ONUR YEYGÜN

 

CAN DOSTLARIMIZA KRİPTO PARA DESTEĞİ

 

Sosyal sorumluluk alanında sokak hayvanları için yaptığı çalışmalardan bahseden Bitci Borsa CEO’su Ahmet Onur Yeygün, “Sokak hayvanları konusu benim gözümde sadece sosyal sorumluluk değil. Bu konuyu insanların kentsel yaşamdan yola çıkarak kişisel olarak da bir sorumluluk haline getirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu durumu şirket olarak değerlendirmemiz gerekirse sokak hayvanları adına bugüne kadar farklı projelere imza attık ve buna da devam ediyoruz. Bu projeler geçtiğimiz dönemde şirketimizin bağlı olduğu Holding’in merkezinin bulunduğu Bodrum’da sürdürülüyordu. Hatta Bodrum Belediyesi ile ortak sokak hayvanlarını besleme ve koruma çalışmaları noktasında güzel bir iş birliği gerçekleştirmiştik. Şimdi de devamlılığı sağlamak adına şirketimizin yeni yapılanmasıyla beraber çalışmalarımızı İstanbul’da da yürütüyoruz. Ekip arkadaşlarım konuyla özellikle ilgileniyor ve bunu da severek yapıyorlar” dedi.

 

“SİSTEM POZİTİF KARŞILANDI”

 

Kripto ekosistemindeki hayvan hakları farkındalığını artırmak adına geçtiğimiz dönemde Petshop Token’ı listelediklerini söyleyen Yeygün, “Hayvan hakları, sektör fark etmeksizin her ekosistemin veya kuruluşun gündeminde olması gereken bir konu. Bitci olarak, blockchain ve kripto para ekosisteminde hayvan haklarını öne çıkaracak Petshop Token arzını ve listelemesini yaparak bir ilke imza atmak istedik. Petshop Token projesi ile sokak hayvanlarına ve evcil hayvan sahiplerine çeşitli katkılarda bulunmayı hedefledik. Bu doğrultuda ise şirketimiz, yaşamlarımızın bir parçası olan hayvanların ve sahiplerinin; problemlerini çözmek ve hayatlarının kolaylaştırılması amacıyla Petshop Token’ın tüm komisyon gelirlerinin hayvan dostlarımıza aktarılacağı bir sistem oluşturdu. Ayrıca bu sistem kullanıcılarımız tarafından da oldukça pozitif karşılandı. Şu an geldiğimiz noktada ise elde ettiğimiz gelirle hayvan barınaklarına maddi ve ayni bağışlar yapmaya devam ediyoruz. Farklı ve çözüm odaklı projeler için ise ekibimiz çalışmalarını sürdürüyor” diye konuştu.

 

Önümüzdeki süreçte Petshop Token komisyon gelirlerinin hayvanlar için kullanılması durumunun devam edeceğinin altını çizen Ahmet Onur Yeygün şunları söyledi; “Bu proje dışında ise Petshop Token ayrıcalıkları olarak kullanıcılarımızın farklı deneyimler elde etmesini sağlamayı hedefliyoruz. Bu kapsamda; 'stake et ve yardımda bulun, yatırım yap ve mama yardımında bulun' gibi yeni projelerle kullanıcılarımızın karşısına çıkmayı planlıyoruz. Ayrıca Petshop Token çalışmalarımız haricinde barınak ziyaretleri ve sokak hayvanlarının beslenmesi noktasındaki çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

 

Ekol İnsan Kaynakları Çalışan İlişkileri Yöneticisi BAKİ ÖZLÜK

 

HER ŞEY SEVGİYLE BAŞLAR

 

Ekol’ün sokak hayvanları için başlattığı ve hali hazırda yürütmekte olduğu projelerden bahseden İnsan Kaynakları Çalışan İlişkileri Yöneticisi Baki Özlük, “Yeryüzünde var olan tüm canlıların yaşam hakkına sahip olduğuna inanıyoruz. Salgın döneminde ‘Her şey sevgiyle başlar’ diyerek aç kalma olasılığı artan sokak hayvanları için bir aşevi projesi başlattık. Koronavirüs salgınında insanların sokağa çıkamadığı günlerde tesislerimizdeki mutfaklarımızı mama yapımına açtık. İlk aşamada haftada üç ton mama üretimi ile başlayan süreç daha sonra Lilyum tesisimizin kullanılmayan mutfağının sokak hayvanları için ‘Bir Aş Bin Aşk’ adıyla aşevine dönüştürülmesi ile kalıcı hale geldi” dedi.

 

Ekol’ün sokak hayvanları için başlattığı ve hali hazırda yürütmekte olduğu projelerden bahseden İnsan Kaynakları Çalışan İlişkileri Yöneticisi Baki Özlük, “Yeryüzünde var olan tüm canlıların yaşam hakkına sahip olduğuna inanıyoruz. Salgın döneminde ‘Her şey sevgiyle başlar’ diyerek aç kalma olasılığı artan sokak hayvanları için bir aşevi projesi başlattık. Koronavirüs salgınında insanların sokağa çıkamadığı günlerde tesislerimizdeki mutfaklarımızı mama yapımına açtık. İlk aşamada haftada üç ton mama üretimi ile başlayan süreç daha sonra Lilyum tesisimizin kullanılmayan mutfağının sokak hayvanları için ‘Bir Aş Bin Aşk’ adıyla aşevine dönüştürülmesi ile kalıcı hale geldi” dedi.

 

Ekol’de başka şirketlerde muadili olmayan “Doğayı Koruma Projeleri” departmanı kurduklarını aktaran Baki Özlük, “Departmanımızın koordinasyonunda her ay hayvan dostlarımıza 2 bin 500 kilogram kuru mama ve 80 ton yemek üretimi ve dağıtımı desteği veriyoruz. Daha fazla mama üretimi için de çalışmalar yürütüyoruz. 10 kişi üre[1]tim ve dağıtımda aktif görev alıyor. Ayrıca 60’ın üzerinde gönüllü arkadaşımız bulunuyor. Bu iş için özel dizayn frigolu aracımız ile her gün hem mama hem de su dağıtımına gidiyoruz, aynı zamanda araç üzerindeki kameralardan da 7/24 anlık görüntü izleyebiliyor, mutluluğumuza mutluluk katıyoruz.

 

İstanbul, Gebze ve Yalova’ da aktif dağıtım yapıyoruz, diğer şehirlerde bulunan tesislerimizdeki sokak hayvanlarına da her ay düzenli mama ulaştırıyor ve bakımlarını orada bulunan ekip arkadaşlarımız tarafından takip ettiriyoruz, Bu departmanımız aynı zamanda can dostlarımızın hem bakımlarını hem de sahiplendirme süreçlerini üstleniyor” şeklinde konuştu. İstanbul ormanlarında yaşayan 25 bine yakın sokak hayvanı olduğunu, dolayısıyla kaynaklarını yalnızca beslemeye ayırmayacaklarının altını çizen Özlük, şöyle konuştu; “Kaynaklarımızı aynı zamanda ormanlarda çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veren sokak hayvanlarımızın artışına engel olacak kısırlaştırma çalışmalarına da ayıracağız. Aksi takdirde dibinde kocaman delik olan bir havuzu doldurmaya çabalamakla asıl amacımız olan dostlarımızı hak ettiği medeni bir yaşama kavuşturma idealimizi gerçekleştiremeyeceğiz.”

 

“HER BİRİNİN SEVGİYE İHTİYACI VAR”

 

Evcil hayvan sahiplenmenin insan hayatına pozitif etkileri olduğuna vurgu yapan Baki Özlük, son olarak şöyle konuştu; “Her şeyden önce evcil bir hayvan sahibi olmanın olumlu psikolojik etkileri var. Onlar sayesinde tüm günün stresini bir anda unutabiliyorsunuz. Tabii evcil hayvan sahibi olmak aynı zamanda büyük bir sorumluluğu beraberinde getiriyor. Ev düzeninizden tatil planlarına pek çok şeyi onları düşünerek yapmak, düzenlemek durumunda kalıyorsunuz. Ama onların saf sevgisi her şeye değiyor. Birlikte yaşamaya başladığınız anda her hayvanın ayrı bir karakteri olduğunu ve tıpkı bizler gibi her birinin birbirinden farklı olduğunu anlıyorsunuz. Fiziksel ihtiyaçlarının yanında her birinin sevgiye ihtiyacı var. Evimize aldık, yemeğini, suyunu verdik ile sınırlı bir süreç değil bu. Bir hayatı paylaştığımız hayvanlarımız bizler için çocuklarımızdan farklı değil ve ailemizin birer üyesi haline geliyorlar.”

 

Bentaş Bentonit CEO’su TURGAY ÖMÜR

 

PET SEKTÖRÜ GLOBALDE BÜYÜYOR

 

Evcil hayvanlarımız için hep en iyisini ve sağlıklısını isteriz. Bu sebeple de birçok markayı deneme yanılma yoluyla test eder en doğrusunu bulmaya çalışırız. VanCat ise bu duyarlılığı dikkate alarak sağlıklı ürünleriyle sektörde ayrışıyor. Markanın kuruluş ile ilgili bilgi veren Bentaş Bentonit CEO’su Turgay Ömür, “İsmini Van kedisinden alan VanCat markamız 14 yıl önce firmamız kuruluşundan hemen sonra tescil edildi. Başlangıçta amacımız yüzde 100 ihracat olduğu için tamamen büyük market zincirlerinin markalarına bigbag (tonluk) torbalar şeklinde satış yapılmaktaydı. Ancak, markamızı tescil ettirdikten bir müddet sonra yurt içinde Metro market zincirine bir aracı vasıtasıyla birkaç TIR paketli VanCat mal satışı yapmıştık. İlgili aracı ödemelerini yapamayınca biz de işi durdurmuştuk. Ancak, markamız bir tüccarın dikkatini çekince ilk distribütörlüğümüzü İstanbul’da bir toptancıya böylece vermiş olduk. Sonra uluslararası fuar niteliğinde olan Interzoo/Almanya ve Zoomark/İtalya pet fuarlarına her sene katılmaya başladık. 15 metrekarelik stantlarla başladığımız serüvende bugün 100-150 metrekarelik stantlarda VanCat başta olmak üzere markalarımızı tüm dünyaya tanıtma fırsatı bulduk. Ara ara Rusya, Tayvan ve Çin fuarlarında da markamızı tanıtma fırsatımız oldu. VanCat markamız kedi kumunda halen 28 farklı barkod ile 65’den fazla ülkede distribütörlerimiz vasıtasıyla satılıyor. Şirketimiz şu an itibarıyla farklı 6 marka ile dünya ve Türkiye petshop ve market raflarında yer almaktadır” diyor.

 

Türkiye’nin pet sektörünün ihracat potansiyeli hakkındaki görüşlerini de paylaşan Ömür, “2009 yılında Bentaş Bentonit olarak bir hat ile üretime başladığımızda toplam üretim kapasitemiz bir tesiste 45 bin ton/yıl seviyesindeydi. İlgili tarihte veri olmamakla birlikte şahsi çabalarımızla sektörde bulunan oyuncular ile fuarlarda yapılan görüşmelerde Türkiye tüketiminin yıllık 5-10 bin ton olduğu tahmin edildi. Oysa, bizim ilgili tarihte kurulu kapasitemiz ise bunun 7-8 kat büyüklüğündeydi. Bu nedenle tamamen ihracata odaklandık. 14 yıl önce ihracatımız yıllık 10 bin ton paketsiz yarı mamul satışı seviyesindeyken katıldığımız fuarlardan alınan ilgi ve buna bağlı artırdığımız üretim kapasitemiz ile bugün yıllık paketli 200 bin ton kedi kumunu 75’i aşkın ülkeye ihraç etmekteyiz. Bu miktarın 50 bin tonunu Almanya market zincirleri pazarlamakta, bu ülkeyi sırasıyla İspanya, İtalya, Danimarka, Rusya, Finlandiya, Kolombiya, Şili, Malezya, Ukrayna, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkeler izliyor. Kendi markalarımız ise toplam ihracatımızın yüzde 35’ini oluşturmakta olup, bunun yüzde 90’ı 65 farklı ülkeye ihracatı gerçekleştirilen VanCat sayesinde olmaktadır” diye konuştu.

 

Pet sektörünün geleceğini değerlendiren Turgay Ömür şöyle konuştu; “Son yıllarda pet sektörü hızlı gelişen sektörler arasında. Başlangıçta (15 yıl önce) 5-10 bin ton olarak tahmin ettiğimiz Türkiye pazarına bugün sadece firmamız yıllık 50 bin tonun üzerinde kedi kumu pazarlayacak konuma geldi. Önümüzdeki günlerde İzmir (28 Eylül) ve İstanbul’da (12 Ekim) yapılacak iki pet fuarıyla Türkiye’deki pet sektörünün ne kadar geliştiğini ortaya koymaktadır. 2009 yılında Interzoo/Almanya fua[1]rında Bentaş dahil sadece üç Türk firması boy gösterirken geçen Mayıs ayındaki fuarda bu sayı 50 firmayı aşmıştı. Üretim gücümüzü düşündüğümüzde, hükümetimizin ihracat kredisi ve biraz da kur desteğiyle, önümüzdeki yıl bu sayının 100’e yaklaşacağını şimdiden söyleyebiliriz.”

Yorum Yaz