Vitaminler: Çoğu zarar, azı karar mı?

Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için yeterli miktarda vitamin almak son derece önemli. Ancak, pek çok kişi için vitamin takviyelerinin nasıl kullanılacağına dair karışıklık söz konusu. İşte biz de bu ayki “Sağlık Köşemizde” Dâhiliye Uzmanı Profesör Doktor Mesut Başak’la vitaminlerin önemi, en iyi kaynakları ve gereksinimleri hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Vitaminler, vücudun sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için gerekli olan organik bileşiklerdir. Vücutta doğal olarak üretilmeyen vitaminler, yiyeceklerden veya takviyelerden alınarak karşılanır. Bu nedenle, doğru vitamin alımı, sağlıklı bir yaşam tarzının vazgeçilmez bir parçasıdır.

Günümüzde, pek çok kişi düzensiz beslenme alışkanlıkları, yoğun iş hayatı ve stres faktörleri gibi nedenlerle yeterli vitamin alamamaktadır. Yeterli miktarda alınmayan vitaminler, pek çok sağlık sorununa yol açabilir.

Bu nedenle, sağlıklı bir yaşam sürdürmek için yeterli miktarda vitamin almak son derece önemlidir. Ancak, pek çok kişi için vitamin takviyelerinin nasıl kullanılacağına dair karışıklık bulunmaktadır. Bu konuda beslenme uzmanlarına ve diğer sağlık uzmanlarına başvurarak daha fazla bilgi edinmek önemlidir.

Bu röportajda, Dâhiliye Uzmanı Profesör Doktor Mesut Başak’la vitaminlerin önemi, en iyi kaynakları ve gereksinimleri hakkında konuştuk.

Vitamin ne demektir?

Halk arasında bir söz vardır “Çoğu zarar, azı karar”, fakat vitaminlerin çoğu da azı da zarardır, dolayısıyla vitaminleri vücudumuzda normal miktarlarda bulundurmak çok önemlidir. Vitaminleri şöyle tanımlayabiliriz; Vitaminler vücudumuz tarafından genelde üretilemeyen ve mutlaka dışarıdan almak zorunda kaldığımız organik bileşiklerdir. Dışarıdan almak zorunda kaldığımız bu vitaminler bitkilerde, hayvansal gıdalarda ve hatta güneşte bulunabilmektedir.

Casimir Funk isimli biyokimya uzmanı tarafından 1912 yılında ilk defa “vitamin” kelimesi kullanılmıştır. Bu Polonyalı bilim adamı “hepsi amin’lerden meydana gelmektedir” anlamında “vitamin” adını vermiştir, fakat daha sonra anlaşılmıştır ki tüm vitaminlerin yapısı tamamen “amin”lerden meydana gelmemektedir. Şu anda elimizde mevcut vitaminler ise 1913 ile 1948 yılları arasında tanımlanmıştır.

Vitaminler tam olarak nasıl çalışır?

Vitaminler suda eriyen ve yağda eriyen olmak üzere iki gruba ayrılır; Yağda eriyen vitaminler A, D, E, K vitaminleridir. Bu vitaminlerin bağırsaktan kana geçebilmesi için yağlara ihtiyacı vardır, bağırsakta yağ olmadan bu vitaminler emilemez. Bunlardan A ve D vitaminleri vücudumuzda karaciğer ve yağ dokularında depolanabilmekte ve aylarca vücudumuzda kalabilmektedir. Dolayısıyla fazla miktarda A ve D vitaminleri alındığı zaman, çeşitli organlarda yan etkiler meydana gelir. A ve D vitaminlerinin aşırı miktarda alınmasından kaçınılmalıdır. Diğer taraftan B ve C vitaminleri gibi suda eriyen vitaminlerin ise depolanma özellikleri yoktur ve bunlar idrar yoluyla vücuttan atılırlar. Dolayısıyla bu suda eriyen vitaminleri vücudumuza daha sık ve daha sürekli alma zorunluluğu ortaya çıkar, çünkü vücudumuzda depolanamadıkları için kısa sürede vücudumuzdan idrar yoluyla atılırlar.

Vücudumuz için yarar sağlayan vitaminler hangileri peki?

Vücudumuzda suda ve yağda eriyen olarak toplam 13 adet vitamin vardır; Bunlar A, B1, B2, B3, B5, B6, B7, B9, B12, C, D, E ve K vitaminleridir.

B vitaminleri, vücudumuzda bulunan 100 trilyon hücrenin büyümesini, gelişmesini ve fonksiyonlarının düzenli olarak devam ettirilmesini sağlamaktadır. Yani B vitaminleri, vücudumuzdaki kas, sinir, bağ dokusu hücreleri, kalp, karaciğer, dalak, pankreas, mide-bağırsak gibi tüm organlarımızın hücrelerinin büyümesini, gelişmesini, olgunlaşmasını ve görevlerini düzenli olarak yapmasını, aynı zamanda bunların tümünün hayat boyu sürekliliğini sağlamaktadır. B vitamini eksikliklerinde vücudumuzda birçok hastalıklar, şikayetler ve bulgular meydana gelebilmektedir. Örnek verecek olursak; Beriberi hastalığı (kas zayıflığı, refleks ve duyu bozuklukları ile ödemin eşlik ettiği kalp ve damar hastalıkları),  dudak iltihabı ve ağızda çatlaklar, Pellegra Hastalığı (deride kızıl lekeler, ishal, unutkanlık ve bunama), ciltte hissizlik, iğne batması hissi, kansızlık (anemi), periferik nöropati dediğimiz sinir uçlarının iltihaplanması, dermatit dediğimiz cilt iltihaplanması, bağırsak enfeksiyonu, gebelerde fetüsün sinir sistemi gelişim bozukluğu, halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, denge bozukluğu. B vitaminleri yaygın olarak ayçiçeği tohumu, karaciğer, karnabahar, kuşkonmaz, lahana, maya, patates, portakal, yumurta, yeşil fasulye, bamya, hurma, kuşkonmaz, muz, pazı, süt, süzme peynir, yoğurt, brokoli, domates, fındık, çeşitli yemişler, havuç, mercimek, sığır eti, somon, tavuk, ton balığı, yapraklı sebzeler, avokado, kepekli tahıllar, kabak, muz, nohut, ayçiçeği tohumları, baklagiller, bezelye, ıspanak, peynir, yumurta sarısı, balık, kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanlarında bulunur.

A vitamini yağda eriyen bir vitamindir. A vitamini eksikliğinde göz problemleri meydana gelir, bunların başında gece körlüğü, kuru göz, geri dönüşümsüz kornea hasarı ve ayrıca kuru-pullu bir cilt meydana gelir. A vitaminin en çok bulunduğu gıdalar şunlardır: Balkabağı, peynir, brokoli, havuç, ıspanak, lahana, kavun, kayısı, karaciğer, patates, tereyağı, süt ve yumurta.

C vitamini suda eriyen ve antioksidan bir vitamindir. Bu vitamin kemik oluşumunu, yara iyileşmesini ve kollajen dokunun gelişmesini destekler, ayrıca demirin emilimini arttırır. C vitamini en çok portakal, mandalina, greyfurt, kivi, ananas, çilek, limon, kırmızı ve yeşilbiber, domates, roka, maydanoz, marul, taze kuşburnu, brokoli, lahana ve ıspanakta bulunur. C vitamini eksikliğinde kansızlık, diş eti kanaması, ciltte morarma, yaraların geç iyileşmesi gibi belirtiler görülür.

D vitamini yağda eriyen bir vitamindir kemiklerin oluşumunu, büyümesini ve gelişmesini sağlar. D vitamini eksikliğinde vücutta yaygın kemik ağrıları, halsizlik, yorgunluk, yürüme güçlüğü, saç dökülmesi, baş ağrısı, depresyon, uykusuzluk, gözaltında morluklar, aşırı terleme, üşüme belirtileri ile kemik yumuşaması, kemik erimesi, çocuklarda raşitizm hastalığı görülür. D vitamini en çok güneş ışınlarından alınır. Çok az miktarda sığır karaciğerinde, mantarda, yumurtada ve yağlı balıklarda D vitamini bulunur.

E vitamini kasların, sinir sisteminin, böbreküstü bezinin, hipofiz bezinin, üreme organlarının fonksiyonlarında rol alır. E vitamini bir antioksidan olup, atheroskleroz (damar sertliğinin) ile diğer damar hastalıklarının önlenmesinde ve kanserden korunmasında vücut için çok gereklidir.  E vitamini en çok bitkisel yağlar, fındık, kivi, ceviz, badem, yer fıstığı, yeşil yapraklı sebzeler, buğday tohumu, mısır, pirinç ve yumurta gibi gıdalarda bulunur.

K vitamini kanın pıhtılaşmasında rol oynar, bu vitamini eksikliğinde ise vücutta kanamalar ve kanamaya yatkınlık meydana gelir. K vitamini K1 ve K2 olmak üzere iki çeşittir; K1 vitamini bitkisel gıdalarda ve K2 vitamini ise hayvansal gıdalarda bulunur. K1 vitamini ıspanak, lahana ve kara lahana gibi yeşil sebzelerde bulunurken, K2 vitamini de yumurta, peynir ve et gibi hayvansal gıdalarda bulunmaktadır. K2 vitamini aynı zamanda insan bağırsağındaki bakteriler tarafından da üretilebilmektedir.

Vitamin takviyelerini kullanırken dikkat etmemiz gereken konular vardır illa ki. Bize bunları anlatabilir misiniz? Vitaminleri kullanırken dikkat etmemiz gereken bazı önemli noktalar var. Bunlardan en önemlisi vücudumuzdaki vitamin seviyesini ölçmeden, yani kandaki miktarını bilmeden vitamin kullanmak oldukça sakıncalıdır. Çünkü bu vitaminlerin vücudumuzdaki azlığı kadar çok miktarda olması da çeşitli vücut fonksiyonlarının bozukluğuna sebep olmaktadır, yani çoğu da azı da zarar. Mesela kan şekerimizi ölçmeden, kandaki glukoz seviyesini bilmeden bize bir şeker ilacı teklif edilse kullanır mıyız? Tabii ki kullanmayız. İşte vitaminlerin de mutlaka kandaki seviyesini ölçmek gerekir, bu kandaki miktarına göre de vitamini kullanmalıyız. Maalesef zamanımızda vitaminler çok bilinçsiz olarak kullanılmaktadır. Bir başka önemli nokta da şu; Vitaminleri satın alırken eğer ilaç Amerika Birleşik Devletleri’nden geliyorsa ilacın üzerinde FDA (Food and Drug Administration-Gıda ve İlaç Kurumu) onayının ve ilaç Avrupa’dan geliyorsa üzerinde EMA (Europe Medicine Agency-Avrupa İlaç Ajansı)  onayının olup olmadığını kontrol etmek gerekir. Yurt dışından gelen ilaçlarda bu onaylar yoksa bu ilaçlar kullanılmamalıdır.  Satın alınan ilaç Türkiye'de üretilmiş ise ilacın üzerinde mutlaka Sağlık Bakanlığı’nın onayının olması gerekir. Sağlık Bakanlığı onayı olmayan ilacı satan firmalar, gıda takviyesi olarak isimlendirdikleri bu ilacın “Bakanlık” onayı olduğunu ifade ediyorlar. Doğru, Bakanlık onayı var, ama hangi bakanlığın onayı var? Tabii ki “Tarım Bakanlığı” onayı var, bu bakanlığın ilgi alanı maalesef insanlar değil, “bitkiler ve hayvanlar” dır. İnsanların kullandığı bir ilaca Tarım Bakanlığı onay veremez. Sonuç olarak; insanların kullandığı vitamin ya da diğer ilaçların tümünün Türkiye'de üretilmiş ise mutlaka Sağlık Bakanlığı onayının olması gerekir.                           

Yorum Yaz