Türkiye’nin gastronomi sahnesi, sonbaharda yerel lezzetlerin köklü mirasını küresel vizyonla birleştiren önemli etkinliklerle canlanıyor. Denizden dağa uzanan zengin mutfak kültürü, festival ve zirvelerle hem kayıt altına alınıyor hem de uluslararası arenaya taşınıyor. Bu dönemde Rize, Adana ve İstanbul’daki organizasyonlar, Türkiye’nin yemek kültürünün çok yönlü zenginliğini gözler önüne serdi.
Çayın başrol oynadığı Rize, gastronomi kimliğini güçlendirme yolunda önemli bir adım attı. Nalia Restoranları kurucusu Süleyman Tarakçı öncülüğünde 10-12 Ekim’de düzenlenen 5. Rize Gastronomi Günleri, “Aromatik Mutfak Kültürünün Yeşil Sofrası” temasıyla yöresel tarifleri akademik bir yaklaşımla ele aldı. Etkinliğin ana hedefi, kentin 12 ilçesine ait unutulmaya yüz tutmuş reçeteleri üniversitelerden akademisyen-şefler eşliğinde yazılı hale getirerek bölgesel mutfak hafızasını kayıt altına almaktı. Festival, sadece yemek pişirmeye değil, aynı zamanda toprakla, üreticiyle ve kültürel bellekle bağı güçlendirmeye odaklandı; yerel üreticiler ve mutfak mirasını taşıyan aile temsilcileri sahne alarak gastronominin sürdürülebilirliğine vurgu yaptı.

Geleneksel mutfağını büyük bir cömertlikle sergileyen Adana’da ise 10-12 Ekim’de 9. Uluslararası Adana Lezzet Festivali Merkez Park’ta gerçekleşti. “Kuşaktan Kuşağa” temasıyla düzenlenen bu festival, usta ellerin geleneksel lezzetlerini yeni nesil yaklaşımlarla harmanladı. Yüzlerce firmanın, şefin ve kadın kooperatifinin katılımıyla bölge ekonomisine ve gastronomi turizmine önemli katkı sağlandı. Kebabın dumanı, hamurun kokusu eşliğinde tadım yarışmaları, atölyeler ve sokak lezzetleri programları, ziyaretçilere hem nostaljik bir yolculuk hem de yeni tatlar keşfetme imkânı sundu. Yerel ürünlerin öne çıkarılması ve turizmin teşviki, festivalin daimi gündem maddeleri oldu.
Gastronominin ekonomik ve sosyal boyutunu masaya yatıran en önemli platformlardan biri olan 5. Global GastroEkonomi Zirvesi, 8 Ekim’de İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde toplandı. TURYİD tarafından organize edilen zirve, bu yıl “Kesişme Noktası” temasıyla, yeme içme sektörünün artık tarımdan ekonomiye, kültürel diplomasi ve sürdürülebilir kalkınmaya kadar geniş bir ekosistemin merkezi olduğunu gösterdi. Sektör liderleri, yatırımcılar ve akademisyenlerin katıldığı oturumlarda “iklim krizinin mutfaklara yansıması” ve “coğrafi işaretli ürünlerin ekonomik gücü” gibi kritik konular tartışıldı. Zirve, gastronominin, üretim zincirinin ve kültürel kimliğin merkezinde yer alan bir güç alanı olduğu fikrini pekiştirdi.
Bu küresel buluşmayı takiben, Türkiye’nin uluslararası alandaki en görünür platformlarından Gastromasa ise 6-7 Kasım 2025’te Haliç Kongre Merkezi’nde “10 Yılın Hikâyeleri / Stories of 10 Years” temasıyla 10. yılını kutlamaya hazırlanıyor. Etkinlik, dünyaca ünlü şefleri, akademisyenleri ve sektör profesyonellerini buluşturarak Türkiye’nin yerel zenginliklerini küresel hikâyelerle buluşturma iddiasını sürdürüyor.
Burada gastroekonomi görselini kullanalım
Gastronomi yaratıcı endüstrilerin, sürdürülebilir kalkınmanın, kültürel diplomasinin ve toplumsal hafızanın merkezinde duran bir güç haline geldiğini belirten TURYİD Başkan Yardımcısı Ebru Koralı, “Bir tat, bir ürün ya da bir sofra hem geçmişimizi barındırıyor hem de geleceğimizi şekillendiriyor. Bu yüzden bu yıl zirvede, doğanın döngüselliği ile insan hafızasının hatırlayıcı gücünü yeniden okuyoruz” dedi.
Rize’nin reçete kayıt altına alma çabası, Adana’nın kuşaklar arası lezzet şöleni ve İstanbul’daki zirvelerin ve Gastromasa’nın küresel vizyonu; tüm bu etkinlikler farklı ritimlerde ilerlese de ortak bir amaca hizmet ediyor. Bu sonbahar, Türkiye’nin mutfak hikâyesinin en güçlü şekilde anlatıldığı dönem oldu.
GÜNDEM KORİDORU
05 Aralık 2025