ORTA ŞİDDETLİ YAĞMUR
Türkiye dijital bankacılıkta uzun süredir güçlü bir oyuncu. Mobil uygulama penetrasyonu, kullanıcı deneyimi ve altyapı kalitesi açısından küresel pazarda yerimizi koruyoruz. Ancak bu başarıyı sürdürülebilir kılmak için yapısal eksikliklerimizi de göz ardı etmemeliyiz. Açık bankacılık cephesinde ise henüz emekleme aşamasındayız. Uzmanlara göre potansiyel yüksek ama sektör oyuncularının bu yapıyı yeterince içselleştirmesi zaman alıyor. Burada bankalar kadar teknoloji firmalarına da önemli görevler düşüyor. Uygulama sayısı artsa da kullanıcı tarafında güven inşası ve farkındalık hâlâ yeterli değil. Yine kripto paralar ve dijital cüzdanlar da bankacılığı derinden dönüştürüyor. Kullanıcılar artık alternatif finans araçlarına çok daha kolay erişiyor. Bu durum da geleneksel bankaları daha çevik olmaya zorluyor. Son olarak dijital bankacılığın finansal kapsayıcılık konusunda oluşturduğu etkiyi göz ardı edemeyiz. Ancak hâlâ internet erişimi sınırlı bölgeler, düşük dijital okuryazarlık ve güven sorunu gibi bariyerler mevcut. Dijital bankacılık konusunda Türkiye’nin hangi noktada olduğunu Kuveyt Türk Dijital Bankacılık ve Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Dr. Okan Acar’dan dinleyelim.
Dijital bankacılığı global ve yerel ölçekte değerlendiren Kuveyt Türk Dijital Bankacılık ve Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Dr. Okan Acar, Türkiye’nin dijitalleşme konusunda güzel bir noktada olduğunu söyledi. Gerek kamu otaritelerinin gerekse Türkiye’deki bankalar ve finansal destek sağlayıcılarının dijitalleşmeye çok fazla önem verdiğini vurgulayan Acar, “Son 10 yılda da çok mesafe aldık. Özellikle dünyadaki bir çok yenilik bizde öncesinden yapılabiliyor. Bu yüzden birçok alanda çok iyi durumdayız ama ister istemez batı yarım küreyi takip ettiğimiz durumlar oluyor. Dijital bankalar son 2-3 yıldır gündemimizde ama belki son 10-15 yıldır dünyada varlar. Aslında sonradan işin içine girdiğimiz iyi de oldu çünkü dünyadaki dijital bankaların ciddi kâr problemleri oluyor. Oysa Türkiye’de çok daha doğru zeminlerde kurulmaya başladı. Bu anlamda biz oradaki sancıları çok fazla yaşamadık” dedi.
Diğer taraftan Lonca Girişimcilik Merkezi’nin içerisinde Empatika diye bir araştırma merkezi kurduklarını anlatan Acar, “Nöropazarlama araştırma merkezi olarak Türkiye’deki ilk ve tek nöropazarlama araştırma yapan bankayız. Dünyada var mıdır bilmiyorum ama biz bu konuda ok fazla kafa yoruyoruz. Ben bunları yurt dışında anlattığımda şaşkınlıkla dinliyorlar. Davranışsal bilimlerin bir bankanın gündeminde olması onlara çok şaşırtıcı geliyor. Bize de geç kaldık gibi geliyor çünkü aslında tüketicinin ve müşterinin içgüdüleri ve duygusal beklentileri bizim için çok kıymetli ve biz bunları son iki yıldır keşfetmeye çalışıyoruz. Alınacak çok yol var ve Türkiye’nin bir çok alanda iyi olduğunu ve birçok alanda da dünyadaki uygulamalardan ders alarak daha da iyi gelişebileceğini düşünüyorum” diyerek nöropazarlama konusunun önemine dikkat çekiyor.
Dünyada regülatif bir süreçten geçildiğini belirten Acar, regülasyonların dijital ödeme sistemleri için ne kadar önemli olduğunu şu sözlerle anlattı: “ABD, İngiltere ve kıta Avrupa’sında regülasyonlar çok önemli ve önce regülasyon sonra inovasyon şeklinde ilerliyorlar. Aslında tam tersi olsa işler biraz daha farklı olur ama bu riski alamayız. Çünkü dijitalleşme arttıkça dijital suçlar da artıyor. Bundan korunmamız ve müşterilerimizi de korumamız lazım. Bu anlamda dijital olgunluğumuz arttıkça dijital olarakta müşterilerimizi koruma kapasitemizin de artması lazım ve regülasyonlar da bu noktada bizlere yardımcı oluyor. Bu işler tamamen bankalara bırakılsa bankalar müşterideki satılabilir ürün sayısını artırmaya çalışacak ama belkide güvenliği bugünkü kadar düşünmeyecek. O nedenle de regülasyonların önemli olduğunu düşünüyorum. Bankacılık sektörü için regülasyonların olması çok kıymetli.”
Acar, dijital bankacılığa ilişkin verdiği bilgilerin dışında edindikleri farklı bir misyondan daha bahsetti. Kuveyt Türk’ün destekleriyle 2017’den itibaren girişimcileri destekleyen bir oluşum var: Lonca Girişimcilik Merkezi. İstanbul’un merkezinde konumlanan Lonca Girişimcilik Merkezi inovatif fikirleri destekleyen, girişimciliği teşvik eden önemli bir merkez haline geldi. Acar, merkezin kuruluş hikâyesini ve girişim ekosistemine sunduğu katkıları anlattı. Lonca’yı 2017 kurduklarını ifade eden Acar, bugüne kadar 10 farklı dönem hazırladıklarını ve mezunlarını verdiklerini belirtti. Son dönemde toplam 4 bine yakın başvuru aldıklarını ve bu başvurulardan 98 tane girişimin mezun olduğunu belirten Acar, “Bu arkadaşlarımız en baştan beri projelerine destek verebilmemiz için bizi buldu. Biz de onların neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalıştık. Önceleri sadece nakit desteğe ihtiyaçları varmış gibi gelirken aslında bir bussines model kurmaya ve stratejik plan belirlemeye ihtiyaçlarının olduğunu fark ettik. Her seferinde kendimizi geliştirerek buralara kadar gelmeyi başardık. Son 7-8 yıldır yapay zeka üzerindeki gelişmelerin arttığını görüyoruz. Burada bir taraftan şunu gördük; yapay zekada teknolojik bir ilerleme var ama diğer taraftan da arkasında yapay zeka olup olmayan fikirleri de ayrıştırmamız gerekiyor. Herkes ürününü yapay zeka ile yapabiliyor ama bizim gerçeği anlayıp doğru girişime yatırım yapmamız gerekiyor. Bu yatırımı sadece finansal bir yatırım olarak görmüyoruz. En nihayetinde başarılı bir ürün ortaya çıksın istiyoruz” diye konuştu.
İş dünyasında Lonca Girişimcilik Merkezi’nden mezun olan girişimler içinde en fazla hangi alanlardaki girişimlerin rağbet gördüğünü anlatan Acar, “Biz start-up’ların tüm çeşitleriyle çalışabiliyoruz. Hepsi ile bu ekosistemde buluşabiliyoruz. Mesela bir banka olarak finteklerle daha rahat çalışabiliyoruz. Onların hizmetlerinden kendi müşterilerimizi faydalandırabiliriz. Bir banka olduğumuz için onların yapmış oldukları ürünleri daha iyi geliştirebiliriz ve onlara ilerde daha çok yatırım yapabiliriz. Ama biz olaya daha çok toplumsal bir fayda olarak bakıyoruz” dedi.
GÜNDEM KORİDORU
25 Mayıs 2025