Refik Anadol'un büyüleyici Londra sergisi

Uygulamalarıyla büyük beğeni toplayan yeni medya sanatçısı Refik Anadol, yapay zekâ teknolojisiyle oluşturduğu sanat eserlerini İngiltere'nin başkenti Londra'da sanatseverlerle buluşturdu.

“Echoes of the Earth: Living Archive” (Yeryüzünün Ekoları: Yaşayan Arşiv) adlı sergi Londra’da ünlü Hyde Park’ın içinde yer alan Serpentine Galeri’de ziyarete açıldı. Sanatı ve teknolojiyi harmanlayan adam Anadol, Türkiye’yi dünya sahnesinde temsil etmenin gururunu, kendine özgü sanat anlayışını yapay zekâ ile nasıl harmanladığını, NFT’lerin geleceğini ve genç sanatçılara tavsiyelerini Londra'da bir araya geldiği Türkiye Gazetesi editörü Kevser Erbay ile paylaştı.

Dünyanın dört bir yanından, 16 farklı yağmur orma[1]nından toplanan 70 milyon ses kaydı ve 500 milyon adet görüntüden oluşan devasa veri havuzu; Google, National Geographic ve Londra’daki Natural History Museum gibi kurumlarla iş birliğinde, Anadol ve ekibinin 1 yıl süren titiz çalışmaları sonucunda sanat eserlerine dönüştürülmüş. Anadol'un mercan resifleri ve yağmur ormanları üzerine yoğunlaştığı yapay zekâ destekli son çalışmaları 7 Nisan 2024 tarihine kadar görülebilecek.

Dijital sanat aracılığıyla Türkiye’yi temsil etmekten gurur duyduğunu belirten Anadol, "Türkiye’yi dijital sanat aracılığıyla temsil etmekten derin bir onur duyuyorum, bu yolculuk 2008’de İstanbul’da başladı.

Veriyi bir pigment olarak kullanma fikri devrim niteliğindeydi ve bugün eserlerimin Londra’nın en iyi galerilerinden birinde burada Serpentine Galeri’de sergileniyor olması inanılmaz derecede tatmin edici. Özellikle AI ile birlikte dijital sanat alanı daha belirgin ve ilgili hale geliyor" dedi.

NESLİ TÜKENEN MERCANLARA ODAKLANDI

"Neden özellikle mercanları kullandınız ve bu fikir nereden geldi?" sorusuna cevap veren Anadol, Dünya Ekonomi Forumu'na dikkat çekti. Anadol, "Bu sergide iki öğemiz var; yağmur ormanları ve mercan resifleri. Mercan projesi, bir veya iki yıl önce, Dünya Ekonomik Forumu tarafından davet edildiğimde mercanlarla ilgili önemli problemler öne çıkıyordu. Yapay zekâ kullanarak su altına koyabileceğimiz neredeyse gerçekçi mercanlar oluşturup ekosistemler oluşturmak için 3D baskı kullanma çözümleri arıyorlardı" dedi.

'YAPAY ZEKÂ İLE ÇALIŞIRKEN İLK OLMAK DEĞİL, DOĞRU KULLANMAK ÖNEMLİ'

Genç dijital sanatçılara dair de konuşan Anadol, "Yapay zekanın geleceği önemli; Yapay Zekâ, günlük hayatımızın bir parçası olacak. 2016'da Yapay Zekâ ile çalışmaya başladım ve benim için sekiz yıl oldu. Sekiz yıl boyunca her sabah yeni bir şey var gibi hissediyorum. Ama yeni şeyler hakkında endişelenmiyorum çünkü Yapay Zekâ ile çalışırken, ilk olmak değil, doğru kullanmak önemli. Bu yüzden kendi verilerimi topluyorum. Kontrol sahibi olmak, kendi anlatımıma sahip olmak için kendi yapay zekâ modellerimi oluşturuyorum. Genç sanatçıların yapay zekâda nasıl veri nasıl toplanacağını öğrenmesi çok önemli" tavsiyelerinde bulundu.

NFT'leri parlak bir gelecek beklediğini belirten Anadol, "NFT oldukça önemli. Dört yıldan fazla bir süredir bu alandayım. İnanılmaz bir ortam. ‘Winds of Yawanawa’ projesi bizim için çok büyük bir başarı oldu, önemli bir etki oluşturdu. NFT projemizi UNICEF’e bağışladık. Umarım sanatçılar bu ortamı zorlamaya devam eder" ifadelerini kullandı.

Bir sonraki rotası Rotterdam olan Anadol, sanat aracı[1]lığıyla mesajlarını paylaşmaya devam edeceğini söylüyor.

REFİK ANADOL'A DAİR...

Refik Anadol’un dijital sanata yenilikçi yaklaşımı, Los Angeles’taki Walt Disney Konser Salonu’ndan Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ne kadar dünya çapındaki izleyicileri büyüledi. Özellikle 19 Kasım 2022- 29 Ekim 2023 tarihleri arasında New York'taki Modern Sanat Müzesi’nde gerçekleşen ‘Denetimsiz’ sergisi, dünya geneline yayılan sanatının pik noktasıydı. Teknoloji ile sanatı harmanlayan bu sergi, Anadol'un ününü daha da pekiştirdi.

Anadol'un başarısı sadece Anadol'un başarısı olarak da kalmıyor. Türkiye'nin uluslararası arenadaki tanıtımı, tarihi ve coğrafi güzelliklerin sunumu için de Türkiye'nin bir fırsatı Anadol.

Yurtdışında sergi açan her Türk sanatçısı, uluslararası bir izleyicinin dikkatini çeken her bir eser ve sanat üzerine yapılan her sohbet, aslında ülkemizin elçisi görevi görüyor. Üstelik, aradığımız turist profilinin de “nitelikli turistler” olduğunu düşündüğümüzde, sanatın bu rolü daha da anlam kazanıyor.