Ortopedi, kas-iskelet sistemi sorunlarının tedavi edilmesi ve hastaların yaşam kalitesini artırmak için çalışmalar yapan önemli bir tıbbi uzmanlık alanıdır. Son yıllarda, bu alandaki tedavi yöntemlerinde büyük ilerlemeler kaydedilmiş ve biyolojik tedaviler ön plana çıkmıştır. Bu biyolojik tedavi yöntemlerinden ikisi, Platelet-Rich Plasma (PRP) ve Plasma Rich in Growth Factors (PRGF) olarak adlandırılan tedavilerdir. Bu ayki yazımızda, bu iki tedavi yaklaşımı arasındaki farkları ve avantajları daha yakından incelemek amacıyla Türkiye Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Atilla Parmaksızoğlu ile bir araya geldik.
PRP tedavisi nedir?
PRP (Platelet-Rich Plasma), hastanın kendi kanından alınan bir örnekten elde edilen plazmanın özel bir işlemle zenginleştirilmesi ve ardından vücuda enjekte edilmesi temelinde bir biyolojik tedavi yöntemidir. Bu plazma, içinde bol miktarda platelet hücreleri içerir. Plateletlerin ana işlevi, kanın pıhtılaşmasını sağlamak olsa da, aynı zamanda içerdikleri büyüme faktörleri sayesinde yara iyileşmesinde önemli bir rol oynarlar. PRP tedavisi, bu zenginleştirilmiş plazmanın hasar görmüş dokulara enjekte edilerek, vücudun yeni ve sağlıklı hücrelerin oluşumunu teşvik etmesini amaçlar. Bu işlem, dokulardaki iyileşmeyi hızlandırır, çünkü doku büyüme faktörleri PRP’de daha yüksek konsantrasyonlarda bulunur.
PRP tedavisi hangi eklem problemlerinde ve ortopedik rahatsızlıklarda etkili olabilir?
PRP enjeksiyonları, tenisçi dirseği, aşil tendiniti gibi ayak bileği sorunları, patellar tendon ağrısı ve omuzdaki sıkışma sendromu gibi kronik tendon problemleri gibi bir dizi ortopedik rahatsızlığın tedavisinde kullanılabilir. Ayrıca, omuzdaki rotator, manşet tendonu gibi yırtık tendonlar veya ligamentlerin onarılmasından sonra da kullanılmaktadır. Topuk dikeni gibi problemler için de topuk bölgesine PRP enjeksiyonları uygulanabilir. Ayrıca, osteoartrit olarak bilinen eklem kireçlenmesi veya yıpranmasının tedavisinde de etkili olabilir.
PRP tedavisi için ideal hastalar kimlerdir?
Bu tedavi, özellikle tenisçi dirseği, aşil tendiniti, patellar tendon ağrısı gibi hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak PRP tedavisi, ailesinde kanser öyküsü bulunanlar, kan sulandırıcı ilaçlar kullananlar, kan hastalıkları bulunanlar, enfeksiyon veya iltihap bulunan bölgeye uygulama yapılacak olanlar, hamile veya emzirenler için önerilmez. PRP tedavisi, uygun hastalar için her zaman hekim gözetiminde yapılmalıdır.
PRP tedavisi öncesi, sırası ve sonrası hastaların bilmesi gereken önemli bilgiler nelerdir?
PRP tedavisi, tıpkı diğer tıbbi işlemler gibi, yetkin bir sağlık profesyonelinin denetiminde ve sadece lisans sahibi hekimler tarafından yapılmalıdır. Bu tedavi öncesinde, bu yöntemi uygulayacak olan hekimin niteliklerini ve deneyimini dikkatlice incelemek önemlidir. Tedavi öncesi, kullanmakta olduğunuz ilaçlar, takviyeler ve sağlık durumunuz hakkında hekiminizi bilgilendirmeniz gerekmektedir. Özellikle kan sulandırıcı ilaçların kullanımı ile omega-3 takviyeleri tedavinin etkisini olumsuz yönde etkileyebilir.
PRP tedavisi öncesinde, işlem günü yeterince sıvı almalı ve işlem öncesi tok hissetmelisiniz. PRP tedavisi sonrasında, işlem yapılan bölgeyi korumalı ve dinlenmelisiniz. Tedavi planınızı, doktorunuzun önerdiği şekilde uygulamalı ve düzenli doktor kontrollerinizi aksatmamalısınız. Enjeksiyon bölgesini işlem sonrası 48 saat boyunca yıkamamanız gerekebilir. Ayrıca, tedavi sürecinin başarılı olabilmesi için doktorunuzun belirlediği seans sayısına uymanız önemlidir.
PRP tedavisi uygulandıktan sonra iyileşme süreci ne kadar sürer?
Yaralanma sonrası PRP enjeksiyonu yapıldığında, doktorunuz tarafından etkilenen bölgeyi dinlendirmeniz önerilebilir. Ancak bu dinlenme tavsiyesi, yaralanmanın ciddiyeti ve türüne bağlı olarak değişebilir. Genellikle, PRP enjeksiyonları sonrasında birçok kişi, günlük aktivitelerine hemen dönebilir, çünkü bu tedavi genellikle minimal rahatsızlıkla ilişkilendirilir.
PRP enjeksiyonlarının hemen sonrasında belirgin bir değişiklik gözlemlenmez, çünkü bu tedavinin etkisi büyüme faktörlerinin bölgeye iyileşme sürecini başlatmasıyla ortaya çıkar. Bu nedenle, uygulamadan sonraki birkaç hafta veya ay içinde yaralanan bölgenin hızlı bir iyileşme süreci geçirdiğini fark edebilirsiniz.
Artrit veya kronik tendinit tedavisi için genellikle 2-3 seanslık PRP tedavisine ihtiyaç duyulurken, akut kas yaralanmalarında 1-2 seans yeterli olabilir. Yaş, ihtiyaç duyulan seans sayısını belirleyen önemli bir faktördür. Yaşlandıkça vücuttaki kök hücre sayısı azalır, bu nedenle tedavi için daha fazla seansa ihtiyaç duyulabilir.
PRGF tedavisi nedir?
PRGF olarak bilinen Büyüme Faktörleri Zenginleştirilmiş Plazma, hastanın kendi kanından türetilir. Plateletler olarak da adlandırılan trombosit adlı kan hücreleri, büyüme faktörü olarak tanımlanan ve yaklaşık 30 farklı çeşidi bulunan proteinler içerir. Bu özel proteinlerin her biri, çeşitli doku türlerinin onarımında önemli rol oynar. PRGF bu değerli proteinlerle yoğunlaştırılmış kan plazmasına verilen addır.
PRGF’nin PRP tedavisinden farkı nedir?
Kanımızdaki plazmadan, yani trombositlerden zengin bir bileşen elde etme işlemine PRP adı verilir. Trombositlerin, problemli bölgeye uygulandıklarında, içlerinden bazıları aktive olurken bazıları aktif olmaz. Aktive olan trombositler içlerinde ne kadar çok protein taşıyorsa, PRP’nin etkinliği o derece artar.
Öte yandan, PRGF tedavisinde, özel katalizörler aracılığıyla trombositler açılır ve bunların içindeki tüm proteinler kullanıma sunulur. PRP tedavisi, kan içindeki trombosit miktarının azalması gibi durumlardan etkilenebilirken, PRGF uygulaması için hastanın yaşı veya trombosit sayısının azalması gibi faktörler önemli değildir. Bu da PRGF’nin etkisinin daha geniş ve sürekli olmasını sağlar. PRGF, hastanın yaklaşık 80-120 ml kanının dört aşamalı bir santrifüj işleminden geçirilerek elde edilen kök hücreler, trombositler, lökositler ve çeşitli büyüme faktörleri ile sitokinler gibi hücre bileşenlerini içeren bir katmanın adıdır. Kanımızda bulunan PRGF adlı kök hücreler ve trombositler, yaralanma durumlarında, hasar gören dokuların iyileşmesinde ve hücre yenilenmesinde önemli bir rol oynar. Bu büyüme faktörleri, hasarlı doku onarımını hızlandırarak ve doğal iyileşme sürecini başlatarak çalışır.
PRGF uygulamasının temel amacı, hedef dokuya normal kan dolaşımıyla ulaşan trombositten çok daha yoğun bir trombosit sağlamaktır. Bu sayede, hasarlı doku daha hızlı ve etkili bir şekilde iyileşmeye başlar; zira PRGF ile elde edilen trombosit yoğunluğu, normal kan seviyesinin iki ila beş katı arasındadır. Zenginleştirilmiş trombosit ve lökosit içeren plazmanın, hücrelerin çoğalmasını, farklılaşmasını, doku arasındaki dolgunluğu artırdığı ve enfeksiyonlara karşı savunma mekanizmasını güçlendirdiği kanıtlanmıştır. Trombositlerin ürettiği bu etkileyici maddeler, tıbbın birçok dalında kullanılmalarını sağlamaktadır ve bu tedaviler FDA tarafından onaylanmıştır.
GÜNDEM KORİDORU
23 Kasım 2024